reklam

Yazılarından
Diyalog 2003
> Doğan Kuban > Yazılarından

Tarih: 25 Mart 2003
Yer: Arkitera Forum

1 2                                sonraki sayfa >>

Edirne' de bazı İkinci Murat Çağı Hamamları Mukarnas Bezemeleri Üzerine Notlar
İsmail Hakkı Uzunçarşılı Armağanı'ndan ayrıbasım

Konu:
Edirne Hamamları - II. Murat Çağı Hamamlarının Plan Düzenleri - Alçı Mukarnas Bezeme - Seçilmiş Örnekler : Saray Hamamı, Gazi Mihal, Topkapı, Yeniçeri, Beylerbey Hamamları - Genel Yargılar

I
I. Konu

Bu incelemede üzerinde duracağımız Onbeşinci Yüzyıl Birinci yarısındaki bazı Edirne hamamlarının alçı mukarnas bezemeleri Türk yapı sanatının yeterince değerlendirilmemiş ve örnekleri gittikçe azalan önemli ürünleridir. Doğu toplumlarının sanatında eski kökenli ve yaygın bir nıalzeme olan alçı ile yapılan bezeme özellikle geç Sasani sanatının anılarını yaşatan İran'da, İslam çağında, sırlı pişmiş toprakla yapılan uygulamaların mükemmelliğine erişmiştir. 

Anadolu'da Selçuklu çağında alçı bezeme, kalan verilere bakarak, pişmiş toprak malzemeye göre ikinci planda kalmış görünüyorsa da, Ündört ve Onbeşinci Yüzyıllarda çini kadar önem kazandığı savunulabilir. Onbeşinci Yüzyılda alçı kullanılışının ilginç yönü bu malzeme ile yapılan süslemenin özellikle hamam yapılarında yoğunlaşmasıdır. Bunun ekonomik ve işlevsel bir nedeni vardır:

Hamam simgesel niteliği olmayan, fakat toplumun günlük yaşantısında yeri önemli ve vakıflara para getiren bir yapı tipiydi. Türk yapıcılığına özgü pragmatik davranış hamamları dışarıdan gösterişsiz, fakat içerde çekici mekanlar olmağa yöneltmiş olmalıdır. Cami ve medresenin aksine, doğrudan doğruya dini yaşantı ile ilgili olmayan hamamlarda, yapının daha ekonomik olması ve çabuk gelir getirmek amacıyla daha kısa sürelerde inşa edilmesi gerekiyordu. Bu durum, kullanılan malzemenin hem ucuz, hem de hızlı yapıcılığa elverişli olması zorunluluğunu doğurmuştur. Böylece bu yapılarda taş-tuğla karışımı duvar işçiliği ve içerde alçı ile süsleme hemen hemen sürekli olarak kullanılmıştır.

Yıldırım çağında plan şeması ve alçı bezeme bakımından Onbeşinci Yüzyılın uygulama olgunluğuna ulaşmış hamam örnekleri vardır. Yıldırım'ın Mudurnu'daki hamamı, Bergama'da Tabaklar (Deb-bağlar) hamamı bu arada anılabilir . Bilindiği gibi benzer uygulamalar Batı Anadolu'nun Osmanlılar elinde olmayan bölgelerinde örneğin Ayasluk ve Balat'ta da vardır . Hamamlarda alçı mukarnas bezemenin en ileri aşamasına Onbeşinci Yüzyılın birinci yarısında, özellikle İkinci Murad'ın Saltanatı sırasında ulaşıldığı yargısına götüren örnekler oldukça fazladır. Bu bezeme modası yüzyıl sonuna kadar sürmüş, fakat Onaltıncı Yüzyılda hamam boyutları büyüdüğü oranda alçı bezeme de önemini yitirmiştir. Bu açıdan kanımca, İkinci Murat Çağı, alçı mukarnas uygulamasını en iyi gözleyebileceğimiz süre olmaktadır.

Edirne'nin Osmanlı mimarlık tarihinde bir simge-kent statüsüne sahip olduğunu kanıtlayan önemli veriler vardır. Onbeşinci yüzyıl Edirne'sinin bugüne kalmış yapıları, Doğulu biçimsel kökenlerle özgün bir kompozisyon anlayışını birleştiren bir sanat ortamının ürünleridir. Edirne'de, bu yüzyılda, mimari düzenleme açısından bir çok yenilikler ortaya çıkmıştır. 

Üçşerefeli bu ortamın ürünüdür. Bezeme açısından Edirne Doğulu etkileri belki fazla değiştirmeden yansıtmaktadır. Bununla beraber önemli bir geçit çağı niteliğini taşıyan İkinci Murat devrinde bezeme sanatının Bursa'da bulamadığımız örneklerini Edirne'de hala bulabiliyoruz. Çini alanında Muradiye, Bursa'nın bütün tekniklerinin yanısıra, ilginç bir mavi-beyaz kolleksiyonu saklamakta, alçı mukarnaslar Edirne hamamlarını önemli sanat belgeleri yapmaktadır.

2. Edirne Hamamları
Vakfiyeler ve Şeriye sicilleri tam olarak incelendiği zaman diğer yapılar için olduğu gibi hamamlar için de daha ayrıntılı bilgiler edineceğimiz açıktır. Bugün Edirne hamamları için en eski yazılı kaynak olarak -resmi belgelerdeki kayıtlar dışında- 17. Yüzyılın birinci yarısında Abdurrahman Hıbrî'nin kaleme aldığı Enîs ül-Müsamirîn'deki açıklamaları kabul etmek gerekir . Daha sonraki yazmalar içinde en etraflısı olan Badi Efendi'nin Riyaz-ı Belde-i Edirne'si hamamların 19. Yüzyıldaki durumunu belirtmekle beraber, kaynak olarak Hıbrî'yi kullanmış olmalıdır .

Enis ül-Müsamirin'de Edirne'de 33 hamam olduğu ve bunlardan onbirinin yüzyıl başında işlemeden kalmış olduğu yazılıdır. Fakat bunlara 40 tan fazla olduğu söylenen saray hamamlarıyla diğer özel hamamlar dahil değildir . Bu hamamların büyük bir çoğunluğunun kitabesi olmamakla beraber, ortalama yapılış tarihleri hakkında bilgimiz yeterli sayılabilir. En önemlileri, özellikle bezeme açısından, 15. Yüzyıl yapılarıdır.

Hamam sayısının ve su yapılarının artmasıyla kent yerleşmesinin gelişmesi arasında yakın bir ilişki olduğu için Onbeşinci Yüzyılda Edirne'nin Osmanlı çağındaki en son sınırlarına ulaştığını söylemek yanlış olmaz. Bu gelişme içinde kentin Fetihten sonraki ilk hamamının sur içinde, 'Halebi' adı verilen ve kiliseden çevrilen ilk cami çevresinde olduğu düşünülebilir. Fakat bunu saptayan bir belge elimize geçmemiştir. Sur içinde Birinci Murad'ın yanında yetişmiş olan Yahşi Fakih'in bir hamamı vardı. Bugüne izi kalmamıştır. 

Sur içinde olduğunu bildiğimiz hamamlar dört tanedir. Hiçbiri bunlardan Çukur Hamamın Bizans yapısı olduğunu söylemektedir. Sur dışında en eski hamam Yıldırım'ın kent dışında, sonradan Eski İmaret denilen semtte yaptırdığı imaretin hamamı olmalıdır. O da yokolmuştur. Birçok yazar tarafından Yıldırım çağına çıkarılan diğer bir hamam, Selimiye'nin yapılışı sırasında tamir edilen ve Edirne'deki ilk saraya ait olduğu kabul edilerek -buna ait bir belge yoktur- 'Saray Hamamı' adı verilen hamamdır . 

Bu hamam yapım tekniği, düzen ve bezeme açılarından diğer Onbeşinci yüzyıl hamamlarından ayrılmadığı için onu da, İkinci Murat çağında yapıldıklarını bildiğimiz Gazi Mihal, Beylerbeyi, Yeniçeri, Topkapı, Mezit Bey ve Tahtakale gibi özelliklerini aşağı yukarı saptayabildiğimiz yapılar arasında ele almak yanlış olmaz. Yukarıdaki hamamlar için sadece Tahtakale ve Mezit Bey hamamları çalışır haldedir. Fakat bakımlı değillerdir. Bıı hamamların hepsinde incelememizin konusu olan alçı mukarnas bezemeli örtülerin değişik örnekleri vardır.

3. II. Murat Çağı Hamamlarının Plan Düzenleri
Romalılardan bu yana değişmeyen Soyunma-Soğukluk (camekan) - Ilıklık - Sıcaklık - Halvet dizilişini bir yana bırakacak olursak, plan tipolojisi açısından önemli özellikler ılıklık ve sıcaklığın plan düzenleri, ılıklık ile sıcaklık arasındaki boyutsal ilişkiler, halvetlerin sıcaklık çevresinde dizilişi, soğukluk vc ılıklık arasındaki gcçişin düzenlenmesi ve nihayet usturalık ve helâ gibi servis hacimlerinin ılıklıkla ilişkileri olmaktadır. Bu sonuncu ilişki önemli hacimlerin planlamasını genellikle etkilemez.

Hamamların tek veya çift olması tek bölümün plan düzerine değişiklik getirmemektedir. Ancak, oldukça yaygın bir eğilim olarak, hamamın erkek bölümünün daha büyük ve tipolojik tanımlara daha uygun olmasına karşılık, kadınlar bölümünün daha küçük, ve işlevsel sıra dışında, mekan düzenlemesine önem vermeyen bir tutuma inşa edildiği söylenebilir.

Plan düzenleme açısından Onbeşinci yüzyıl hamamlarının bellibaşlılarında ılıklığın merkezi planlı olmaktan çok bir ya da iki eyvanla tek yönde gelişmiş, eyvanları solalı bir hacim olduğu saptanmaktadır. İkinci Murat çağında kaideleşmiş bir ılıklık düzeni yoktur. Küçük boyutlu hamamların bir özelliği ılıklığın çok küçük, gösterişsiz bir geçit bölümü niteliğinde olabilmesidir. Bezeme açısından sıcaklık kadar önemle ele alındıkları görülmektedir.

Sıcaklık-Halvet planlamasında iki tip ayrılabilir: Bir veya iki sofalı-eyvanlı ve halvetleri bir kenara almış olan tip; halvetleri köşelerde bulunan merkezi planlı tip. Bu ikinci tipin güdük örnekleri de vardır. Halvetlerin külhanla ilişkileri bakımından daha tutarlı olan birinci tip eski tarihli hamamlarda, simetrik, merkezi planlı düzenleme sonraları daha yaygındır. Bununla beraber bu ikinci tipin birinciden sonra gelişmiş olduğunu söylemek kabil değildir. Merkezi eyvanlı ve köşe halvetli, ya da kenar halvetli hamam tiplerine İkinci Murat çağında her bölgede rastlanmaktadır .

Boyut açısından bu hamamlarda değişik işlevli lıacimler arasında belirgin bir oran sisteminin varolmadığı ileri sürülebilir.

II
I. Alçı Mukarnas Bezeme

İslam ülkelerinde ister Emevi çağının Kusayr Amra, Mefcer gibi erken örneklerinde , ya da daha geç, ve İslam dünyasının öteki ucunda olsun, -örneğin Balkaş gölü batısında Tarazda bulunan büyük kent evlerinin hamamlarında - hamam yapılarında alçı, fresko, çini süsleme tekniklerinin kullanılması geleneğinin yaygın olduğunu görüyoruz. Taraz'da Şehristan'daki büyük evlerde kubbeli, cehennemlikli ve duvarları resimli ve alçı süslemeli hamam yapılarının varlığı bu tip yapılarda alçı süsleme eğiliminin eski ve yaygın kökenini belirlemektedir.

Alçı, 13.-15. Yüzyıllarda Kuzey Afrika'da, Mısır'da, Türkiye'de yapı bezemesinin vazgeçilmez malzemesidir. Anadolu'da özellikle Beylikler çağında ve Osmanlıların ilk imparatorluk yüzyılında çok kullanılır olması, Anadolu ile İran arasında olduğu kadar, alçının çok kullanıldığı Memlük Mısır'ı arasında, kültür ve dolayısıyla yapı tekniği alanında, içeriğini bugün bütün açıklığı ile saptayamadığımız, bazı ilişkiler olduğunu düşündürmektedir. Bununla beraber Mısır'la Batı Anadolu ya da Trakya'da alçı mukarnasın kullanılması açısından yapıınsal farklar vardır. İran'da olduğu gibi, Mısır'da da alçı süsleme yapıya yapım tekniği açısından inorganik bir ekleme niteliğinde katılır . Anadolu'daki örneklerde, saptayabildiğimiz kadar, kubbe ya da tonozun alçı mukarnas düzeni ile tuğla örgüsü arasında çok daha organik ve direkt taşıyıcılık ilişkisi vardır.

2. Örnekler
Örtülerdeki mukarnas şemaları geometrik çizim ilkeleri, plastik etkiye kaynak olan motiflcr ve istenilen şemaları elde etmek için kullanılan geometrik yöntemler ve yapım tekııikleri açısından incelenebilir. Bu çok sınırlı tanıtma yazısında geometrik ve teknik ayrıntılar üzerinde durulmamış, daha çok plastik etki açısından, bellibaşlı motiflerin düzenlenmesiyle ilgili güzlemlere yer verilmiştir.

Saray Hamamı:,

Edirne hamamlarının bir yoruma göre bugüne kalmış en eskisi olan Saray hamamı, yukarıda da belirtildiği gibi, yapımsal özellikleri ve süslemesiyle İkinci Murat çağı yapılarından farklı değildir. Fakat Selimiye tarafındaki güneybatı kapısının hamamın Selimiye'nin inşası sırasındaki tamirinde yapıldığı ve yapının o sırada başka bülümlerinin de yenilendiği anlaşılmaktadır. Yapının kuzeydoğusundaki bölümü daha iyi korunmuş durumdadır. Saray hamamının eski bölümünün genel süsleme şeması şu sırayı izlemektedir: Küçük ılıklık ve servis odasında prizmatik geçit alanları üzerinde yalın kubbe; tek sofalı sıcaklıkta mukarnas köşe geçitleri üzerinde dilimli kubbe; halvetlerde Türk üçgeni üzerinde düz veya yivli kubbe. Hamamın güneybatıdaki bölümünde ılıklıkta, altıgen veya kesişen kareli bir geçit alanı üzerinde yalın kubbeler kullanılımıştır. Sıcaklıkta ise ilginç bir mukarnas düzeni vardır. Bu hamamda plastik etki açısından farklı özelliklerine değinmek istediğim dört örtü düzeni bulunuyor:

a) Kuzeydoğu bölümü sıcaklık eyvanının basit bir mukarnas dizisi üzerinde yivli yarım kubbesi;
b) Sağ halvet üzerinde Türk üçgenleri üzerinde yine yivli, fakat büyük bir rozet şeklinde oranlanmış kubbe;
Bu yivli kubbe uygulaması Batılıların 'balkabağı' diye sıfatlandırdıkları kubbe tipiyle aynı kökenli olmalıdır.
c) Soldaki halvet üzerinde Türk üçgenlerine oturan düz kubbe;
Burada ışıklıkların yoğun dizimiyle değişik bir etki yaratılmağa çalışılmıştır.
d) Güneybatıdaki bölümün sıcaklık kubbesi;

Bu kubbe nişli mukarnas dizilerinin kenar aksları ve diyagonaller boyunca kat kat ve boyutsal farklılaşmalarla dizilmesiyle bezenmiştir. Burada karmaşık görünen düzen, köşe çukurlarını elde etmek için zorlanmanın sonucudur. Bu bezeme düzeninin başka bir varyasyonu Gazi Mihal hamamında da görülmektedir.

1 2                                sonraki sayfa >>

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz