
blur
Merhaba Mustafa Bey,
Acaba 1000'lerce kişi çalışan SOM gibi şirketlerde mimari ürünün ortaya
çıkış süreci nasıl, burada alışkın olduğumuz süreçlerden farklı
neler var? Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide biraz bahsediyorsunuz
ama Chicago ve New York SOM'in çalışma farklılıkları neler?
quote:
A.ÖzgünerSOM'dan hala Postmodern ya da Neoklasik yapı tipleri görecek
miyiz? Yoksa SOM'un çizgisi tamamen Modern Mimari'ye döndü mü?
M.K.Abadan: Yok, sanırım hiçbir zaman tamamiyle Postmodernizm'den
vazgeçip Modern Mimari'yi tutmayacaklar; çünkü değişik yapı tipleri de
bazı şeyleri beraberinde getiriyor. Özellikle adliye binaları konusunda
80'lerin sonunda, 90'ların başında çok projeler yapıldı. Bunların
herbirinde, bizden çok oradaki yargıçlar bizden klasik bir mimari düzen
istediler. Eskiden buna herhalde Skidmore ve Owingsler izin vermezlerdi.
Sadece o bina türünde etkin olabilmek için -tabii kısıtlı bir yerde
sadece- klasik mimari veya diyelim Postmodern'in varlığına inanıyorum. Bugünkü
ortam tamamiyle bir çoğulcu ortam.
Yukarıda Özgüner'in sorusuna verdiğiniz cevaptan "eskiden olsa buna
izin verilmezdi" sonucu çıkıyor. Bugün SOM'in tamamen müşteri
isteklerine dayalı mimarlık yapması ve bir çizgisinin olmaması (!) sizi
rahatsız etmiyor mu?
Yine 1995 yılında Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide
SOM'in Türkiye'de Maya Kompleksini yaptığını söylemiştiniz. Aradan geçen
zamanda Türkiye için başka projeler gündeme geldi mi? Yılan hikayesine dönen
İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi ile ilgili bizim bilmediğimiz gelişmeler
var mı?
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: blur
Merhaba Mustafa Bey,
Acaba 1000'lerce kişi çalışan SOM gibi şirketlerde mimari ürünün
ortaya çıkış süreci nasıl, burada alışkın olduğumuz süreçlerden
farklı neler var? Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide biraz
bahsediyorsunuz ama Chicago ve New York SOM'in çalışma farklılıkları
neler?
Her ne kadar 1000e yakin kisi SOM de calisiyorsada su anda hemen hemen tum
etkinligimiz 4 ana buroda toplanmis durumda.
New York da assagi yukari 350 eleman ,Chicago da 300, San Fransisco da 225
Londra da da 150 mimar, ic mimar , muhedis ve sehirci degisik projelerle ilgili.
Tabii ki genelde proje ekipleri olusturarak calismaktayiz, bu acidan bir
taraftan hem kucuk bir buro gibi is goruyoruz hem de buyuk bir buronun sundugu
genis olanaklardan yararlanabiliyoruz. Bazen cok buyuk projelerde degisik SOM
burolari ortak bir sekide projeyi ele alabiliyor, mimari bir buroda yapilirken
muhendislik diger bir buroda yapilabiliyor hatta hatta ic mimari de baska bir
yerde gelistirilebilmekte. Butun bunlarin gerceklesmesi bu gun bilgisayarin ve
de web baglantisinin hepimizi birbirimize aninda baglayabilmesi ile mumkun
oluyor. Bahsettiginiz gibi degisik burolarin calisma yonteminde ufak
degisiklikler olmasina ragmen ilk ilke is ayirimini bir avantaj olarak gorerek
tum calisanlarin yetenekleri dogrultusunda yonlendirerek onlarin etkinliklerini
gelistirmektir . Bu is ayirimi en genc elemandan ortaklara kadar gecerli. Is
bolumu sirketimizde genelde uc kisima ayrilir ,tasarimcilar , yoneticiler,
uygulama projesini olusturan teknik elemanlar, ayrica bunun otesinde cok
spesifik bilgi sahibi olan elemanlarda uzmanliklari oldugu konularda tum sirkete
hizmet vermekteler.
quote:
Orjinal mesajı gönderen: blur
Yukarıda Özgüner'in sorusuna verdiğiniz cevaptan "eskiden olsa buna
izin verilmezdi" sonucu çıkıyor. Bugün SOM'in tamamen müşteri
isteklerine dayalı mimarlık yapması ve bir çizgisinin olmaması (!) sizi
rahatsız etmiyor mu?
Bu konu senelerden beri sirket icinde de tartisma konusu olmaya devam ediyor.
Ahmet Ozguner ile yapmis oldugum konusmadan beri 7 yil gecmis bulunmakta. Bu
surec icinde zannederim oldukca uzun bir yol sarfetmis bulunmaktayiz. Son iki
sene icinde SOM JOURNAL diye tamami ile sirketin disindan katilan bir jurinin
secimi sonucu ortaya cikan bir kitapcik yayinlamaya basladik. Ilk sayi su anda
kitapcilarda ikinci sayi da yakinda cikmak uzere. Imakaniniz olurda bu yayina
bir goz atabilirseniz gorebileceksiniz ki projeler musteri isteklerinin otesinde
mimari diyaloga katkida bulunan ilginc projeler. Ornegin benim Singapore da
tasrlamis oldugum buro binasi hem bu kitapcikta yer aldi hemde yeni kapanan
Venice Bianalinde de gelecegin is mekanlari bolumunde sergilendi. Tabii ki her
projenin boyle etkili olma sansi yok. Fakat yine de projelerimiz bu gunlerde
daha cok fikir bazinda olusturulmakta ve de ayni zamanda musterinin isteklerini
fonksyonel acidan da tatmin etmekteler. Post modernizim veya modernizim diye bir
tartisma artik sozkonusu degil daha cok sehircilik ve de cevre ile olan
iliskilere bagli olan konular tartisma konusu.
Kisacasi zannediyorum ki bugunku durum 7 sene oncesine gore oldukca degisik ve
de ileriye donuk olarak da daha umut uyandirici.
quote:
Orjinal mesajı gönderen: blur
Yine 1995 yılında Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide
SOM'in Türkiye'de Maya Kompleksini yaptığını söylemiştiniz. Aradan geçen
zamanda Türkiye için başka projeler gündeme geldi mi? Yılan hikayesine dönen
İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi ile ilgili bizim bilmediğimiz gelişmeler
var mı?
Su anda Turkiyede aktif bir etkenligimiz malesef yok. Bu biraz da tabii
ulkemizin ekonomik durumu ile baglantili.
Fakat sunu ozellikle belirtmek isterim ki, gunun birinde kendi ulkemde de onemli
bir projede katkim olmasini cok isterim.
rennie
Merhaba
Mustafa Bey,
Öncelikle yogun programiniza ragmen New York'dan Diyalog'a katilmayi kabul edip
zaman ayirdiginiz icin tesekkür ederiz.
Ahmet Özgüner ile yaptiginiz soylesi uzerinden her ne kadar 7 yil gecmis olsa
bile güncelligini koruyan pek cok konu ve soru var. Bir nokta dikkatimi cekti
bu soyleside.
İstanbul Kultur ve Sanat vakfi icin yapilmasi planlanan Kultur Merkezi
projesinde Osmanli mimarligina bol miktarda referans vermek istediginizi ve
projeyi oyle sekillendirdiginizi soylemissiniz. Ayni sirada Eczacibasi Gokdeleni
icin ise Osmanli mimarligina referans veremediginizi cunku geleneksel
mimarimizde buro tipolojisinin olmadigini soylemissiniz. Bu aciklamada bir tezat
yok mu sizce? Osmanli mimarisinde referans verilebilecek kultur merkezi
tipolojisi var mi?
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: rennie
Merhaba Mustafa Bey,
Öncelikle yogun programiniza ragmen New York'dan Diyalog'a katilmayi kabul
edip zaman ayirdiginiz icin tesekkür ederiz.
Ahmet Özgüner ile yaptiginiz soylesi uzerinden her ne kadar 7 yil gecmis
olsa bile güncelligini koruyan pek cok konu ve soru var. Bir nokta dikkatimi
cekti bu soyleside.
İstanbul Kultur ve Sanat vakfi icin yapilmasi planlanan Kultur Merkezi
projesinde Osmanli mimarligina bol miktarda referans vermek istediginizi ve
projeyi oyle sekillendirdiginizi soylemissiniz. Ayni sirada Eczacibasi
Gokdeleni icin ise Osmanli mimarligina referans veremediginizi cunku
geleneksel mimarimizde buro tipolojisinin olmadigini soylemissiniz. Bu
aciklamada bir tezat yok mu sizce? Osmanli mimarisinde referans verilebilecek
kultur merkezi tipolojisi var mi?
Soylemek istedigim olceklere bagli. Bir gokdelen yaninda bir kulturel eserde
olcekte buyuk farklilikar goruyorum, daha once vermis oldugum soylesi deki anlam
buna dayali idi.
rennie
İkinci
sorum Türkiye, ozellikle Istanbul'da sayilari hizla artan yuksek katli ofis
binalari ve bunlarin kamusal alandaki sorumluluklari ile ilgili.
Son projelerinizden biri olan AOL Time Binasi'nda gordugumuz kadari ile binanin
onundeki meydani da düzenleyeceksiniz. Sizce Turkiye'deki mal sahipleri (ki
bunlar Garanti Bankasi, İs Bankasi, Eczacibasi, Tekfen Holding vs. gibi en büyük
sirketler) İstanbul'a diktikleri binalari ile sosyal sorumluluklarini yeterince
yerine getiriyorlar mi? Benim gozlemleyebildigim kadari ile İstanbul'daki hic
bir yuksek yapi zeminle, yaya kotu ile dogru durust bir iliski kuramiyor. Buna
altinda carsisi olan İsKuleleri de dahil. İstanbul'un degerli arazisini
kullanirken İstanbul halkina da bir takim kentsel degerler kazandirmak zorunda
degiller mi bu sirketler ve mimarlari? ABD'de bu düzenlemeler nasil yapiliyor?
Yasal zorunluluklar var mi? Yoksa sadece mimarin ve malsahibinin etik anlayisina
mi birakiliyor?
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: rennie
İkinci sorum Türkiye, ozellikle Istanbul'da sayilari hizla artan yuksek
katli ofis binalari ve bunlarin kamusal alandaki sorumluluklari ile ilgili.
Son projelerinizden biri olan AOL Time Binasi'nda gordugumuz kadari ile
binanin onundeki meydani da düzenleyeceksiniz. Sizce Turkiye'deki mal
sahipleri (ki bunlar Garanti Bankasi, İs Bankasi, Eczacibasi, Tekfen Holding
vs. gibi en büyük sirketler) İstanbul'a diktikleri binalari ile sosyal
sorumluluklarini yeterince yerine getiriyorlar mi? Benim gozlemleyebildigim
kadari ile İstanbul'daki hic bir yuksek yapi zeminle, yaya kotu ile dogru
durust bir iliski kuramiyor. Buna altinda carsisi olan İsKuleleri de dahil.
İstanbul'un degerli arazisini kullanirken İstanbul halkina da bir takim
kentsel degerler kazandirmak zorunda degiller mi bu sirketler ve mimarlari?
ABD'de bu düzenlemeler nasil yapiliyor? Yasal zorunluluklar var mi? Yoksa
sadece mimarin ve malsahibinin etik anlayisina mi birakiliyor?
Bu konu bence gunumuz Turkiyesinin belki en omemli sorunu.
Sehir planlamasinin uygulanmasi olmayan veya da cok zayif bir sekilde
belediyeler tarafindan tatbik edilen bir ulkenin vatandaslariyiz. Yurt disinda
kamusal sorumluklular genelde imar ve sehir planlamasi kanunlari ile
yonlendirilmekte. Ornegin New York ta bir arsanin kat sayisini yukseltmenin bir
kac yolu var bunlarin arasinda yapilasmaya bagli kucuk meydanlar veya da
binalarin altinda bir arkat olusturmak gibi kamu kullanimina acik ozel alanlar
yaratmak mumkun. Kisacasi ozel kesimin cikari ile kamu cikari bir turlu
dengelenmis oluyor.
AOL/Time Warner projesine gelince is biraz daha karisik, resimlerde gormus
oldugunuz mekan sehrin onemli odak noktalarindan biri ve de sehrin en onemli
parki olan Central Park in guney bati kosesi. Bu odak noktasi senelerden beri
sehir belediyesi tarafindan yeniden duzenlenmek icin ele alinmis durumda.
Gobegin tasarimi bir mimari yarisma sonunda belirlenmis ve de gerceklesmesi icin
de belediyenin kendi kaynaklarinin yaninda yapmis oldugumuz projenin mali
destegini gormustur.
Tasarim acisindan biz yarismayi kazanan mimarlarla beraber calisarak projemizin
bu yeni duzenlenen alana butunlesmesini sagladik
ramses
Merhaba,
Öncelikle Arkitera'ya bu imkanı sağladığı için ve size de zaman ayırıp
uzaklardan katıldığınız için teşekkür ederim.
Mimarlık binlerce yıllık bir meslek ve bu uzun tarihi içinde müellif kavramı
oldukça kemikleşmiş bir kavram. Çok yakın zamana kadar işverenlerin zengin
aileler veya şirketler ve de proje müelliflerinin de bireyler olmasına alışmışken
bu durum globalism ve kapitalism ile birlikte değişmeye başladı gibi. Artık
şirketler şirketleri tercih ederken bireyler de bireysel çalışan mimarları
tercih ediyorlar diyebilir miyiz. (bunda kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok.
Bir binanın bugünkü ortamda ortaya çıkmasında verimlilik, sürat, kaliteyi
sağlayabilen büyük mimarlık firmalarının tercih edilmesinden doğal bir şey
olamaz)
Bu ortamda müellifi belli olmayan şirket mimarlığı mimarlık kültürünü
sizce ne kadar geliştirebilir. SOM'un veya RTKL'nin binaları esasında iyi çalışan
birer makina değiller mi? Mimarlık tarihinde SOM'in ilk yapılarını tartıştığımızı
hatırlıyorum. Yanılıyor olabilirim ama sanmıyorum ki artık SOM binaları
mimari eleştirmenlerce ele alınıyor olsun. Hal böyle olunca mimarlık kültürü
bireysel çalışan mimarlara ve bir avuç işverene mi emanet ediliyor? Bugün
bütün dünya nasıl 10-15 otomobil markasını kullanıyorsa, kısa zaman
sonra 10-15 mimarlık şirketinin yaptığı binalarda mı yaşayacağız?
Globalism ve bunun mimarlık kültürüne etkisi konusunda neler düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: ramses
Merhaba,
Öncelikle Arkitera'ya bu imkanı sağladığı için ve size de zaman ayırıp
uzaklardan katıldığınız için teşekkür ederim.
Mimarlık binlerce yıllık bir meslek ve bu uzun tarihi içinde müellif
kavramı oldukça kemikleşmiş bir kavram. Çok yakın zamana kadar işverenlerin
zengin aileler veya şirketler ve de proje müelliflerinin de bireyler olmasına
alışmışken bu durum globalism ve kapitalism ile birlikte değişmeye başladı
gibi. Artık şirketler şirketleri tercih ederken bireyler de bireysel çalışan
mimarları tercih ediyorlar diyebilir miyiz. (bunda kimseyi suçlamak gibi bir
niyetim yok. Bir binanın bugünkü ortamda ortaya çıkmasında verimlilik, sürat,
kaliteyi sağlayabilen büyük mimarlık firmalarının tercih edilmesinden doğal
bir şey olamaz)
Bu ortamda müellifi belli olmayan şirket mimarlığı mimarlık kültürünü
sizce ne kadar geliştirebilir. SOM'un veya RTKL'nin binaları esasında iyi
çalışan birer makina değiller mi? Mimarlık tarihinde SOM'in ilk yapılarını
tartıştığımızı hatırlıyorum. Yanılıyor olabilirim ama sanmıyorum
ki artık SOM binaları mimari eleştirmenlerce ele alınıyor olsun. Hal böyle
olunca mimarlık kültürü bireysel çalışan mimarlara ve bir avuç işverene
mi emanet ediliyor? Bugün bütün dünya nasıl 10-15 otomobil markasını
kullanıyorsa, kısa zaman sonra 10-15 mimarlık şirketinin yaptığı
binalarda mı yaşayacağız? Globalism ve bunun mimarlık kültürüne etkisi
konusunda neler düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
SOM son on yilda, kurulusunda oynadigi onemli role donmeye calismakta.
Bu acidan SOM JOURNAL 1 adi altinda, tamami ile sirketin disindan olusan mimari
elestirmenlerinin secimini yaptigi, 5-6 projeyi yayinliyarak mimari tartismalara
on ayak olmakta.Eger imkaniniz olursa bu yayina bir bakmanizi rica ederim.
(Ikinci sayi cok yakinda cikmak uzere.)
Bu arada Venedikte yapilan son Bianalle de SOM in 4 projesi
sergilendi. ( Bir tanesi de projeler kisminda bulabileceginiz Singapore daki
buro binasi idi )( Bizden baska zannediyorum sadece tek bir baska mimarin 4
projesi sergiye katilmisti. Bu yuzden bizi RTKL ile karsilastirmaniza hem
uzuldum hem de kendimizi yeterince tanitamamis olmamizdan dolayi elestirmek
zorundayim)
Gunumuz SOM ortaklari sirketimizi tekrardan mimari tartismalarin on safasina
getirmekle ugrasmakta ve de kalici eserler yartmaya calismaktalar.
okyanus
merhaba mustafa bey,
SOM gibi buyuk mimarlik ofislerinde calisma düzeni nasil? biraz bahseder
misiniz? cok yogun bir calisma ortami oldugunu ve sIk sIk yolculukta oldugunuzu
dusunuyorum. boyle yogun bir ortamda eskiz kagidinin basina oturup gonul
rahatligi ile tasarim yapma sansiniz oluyor mu? yoksa birileri yaptiklari
alternatifleri size gosteriyorlar ve siz o calismalar uzerinden mi karar
veriyorsunuz?
SOM'de calismak isteyen genc turk mimarlarina neler yapmalarini tavsiye
edersiniz? sansimiz var mi?
tesekkurler...
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: okyanus
merhaba mustafa bey,
SOM gibi buyuk mimarlik ofislerinde calisma düzeni nasil? biraz bahseder
misiniz? cok yogun bir calisma ortami oldugunu ve sIk sIk yolculukta
oldugunuzu dusunuyorum. boyle yogun bir ortamda eskiz kagidinin basina oturup
gonul rahatligi ile tasarim yapma sansiniz oluyor mu? yoksa birileri
yaptiklari alternatifleri size gosteriyorlar ve siz o calismalar uzerinden mi
karar veriyorsunuz?
SOM'de calismak isteyen genc turk mimarlarina neler yapmalarini tavsiye
edersiniz? sansimiz var mi?
tesekkurler...
Sorunuza cevap vermek icin su anda New York burosunda calismakta olan Nizam
Kizilsencer e bu konuyu sordum kendisinin gorusu ilisikte:
SOM'de calisma ortami, organizasyonu, projedeki bilgi akisi ve tasarim karari
mekanizmalari ortaklarin direktifleri dogrultusunda bas(senior designer)
mimarlar tarafindan koordine edilmektedir. Bu kisilerin liderliginde kurulan
tasarim gruplari projeyi fikir asamasindan alip detay gelistirme ve uygulama
projesi asamasina getirirler. Bu noktada teknik ekiple baslayan calisma
birlikteligi, uygulama dokumantasyonu asamasinda projenin teknik ekibin
sorumluluguna gecmesi ile sonlanir.
Genc mimarlarin yurtdisinda calisma ideallerini gerceklestirebilmeleri icin
oncelikle ikinci dil ingilizceyi ileri bir seviyeye getirmeleri gerekli.
Turkiye'de cok onem verilmedigi halde portfolyo yurdisinda bir mimarin mimarlik
gelisimini, bilgisini ve yaraticiligini gosteren en onemli belge. O yuzden genc
mimarlara portfolyo olusturma calismalarina onem vermelerini tavsiye ederim.
Yabanci yayinlari takip etmek ve mimarligin yurtdisinda nasil tartisildigini
bilmek onemli. mimarlik tum boyutlariyla turkiye'deki akademik ya da profesyonel
ortama yansimiyor. Genc mimar distaki mimarlik diyalogu ile iletisim icinde
olmak icin kisisel caba gostermeli. Yine ayni nedenle yurtdisindaki akademik
mimari kurumlarda lisans ya da yuksek lisans ogrenimi yurtdisinda calisma
olanagi icin cok buyuk bir avantaj.
mona
Merhaba Mustafa Bey,
Binlerce mimarın çalıştığı bir şirkette mimarlık yapmak - mimarlar açısından
baktığımızda - mimarlık mesleğinin yapısına uygun değilmiş gibi
geliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Amerika'da büyük ofislerden birinde çalışan arkadaşım, UCLA'den derece
alarak masterını tamaladı, sonrada bu ofiste ilk bir yıl sadece mukavvadan
maket yaptı, daha sonra yine yaklaşık bir yıl CAD ile modelleme yaptı ve
ancak bu süreçten sonra bazı projelerde görev almaya başladı. Bir mimarın
bir yıl boyunca maket yapması ya da kendini geliştiremeyeceği rutin bir iş
yapması, o kişinin mesleki gelişimine herhangi bir katkı sağlamazmış gibi
geliyor. Hele hele böyle bir düzende öne çıkarak o şirketin partner'ı
olabilmek herhalde pek kolay değildir.
CV nizden okuduğum kadarıyla:
quote:
New York'taki inşa edilen ilk caminin (Islamic Cultural Center) tasarımında
Abadan yaratıcılığını, tüm İslam Devletlerini temsil etme zorunluğunda
olan bu binayı soyut geometric şekiller kullanarak çağdaş bir mimari
anlayışı ile çözerek, ortaya koydu. Bu başarısı 1985'te Associate ve
1989'da da Associate Partner olarak SOM'in yönetim kadrolarına seçilmesi
ile sonuçlandı.
Tasarımda yaratıcılığınızı cami projesi ile kanıtladığınıza çok şaşırdım,
çünkü bu camide soyut şekiller ve çağdaş bir anlayıştan çok, camilerde
yüzyıllardır sürekli tekrarlanan kubbe ve minarenin, projenizde tekrarlanmış
olduğunu düşünüyorum. Bir taraftada diğer proje örneklerine baktığımda
hepsi tasarımı ile yaratıcılığınızı yansıtıyor, hepsinin çağdaş
bir görünümü var.
Bu İslam Kültür Merkezi'ni, şirketteki beklentiler doğrultusunda mı
tasarladınız? Şimdi aynı proje önünüze gelse aynı tasarımı yaparmısınız?
Gerçekten cami projesi sayesinde mi partner oldunuz?
Başarılarınızın devamı dileğiyle...
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: mona
Merhaba Mustafa Bey,
Binlerce mimarın çalıştığı bir şirkette mimarlık yapmak - mimarlar açısından
baktığımızda - mimarlık mesleğinin yapısına uygun değilmiş gibi
geliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Amerika'da büyük ofislerden birinde çalışan arkadaşım, UCLA'den derece
alarak masterını tamaladı, sonrada bu ofiste ilk bir yıl sadece mukavvadan
maket yaptı, daha sonra yine yaklaşık bir yıl CAD ile modelleme yaptı ve
ancak bu süreçten sonra bazı projelerde görev almaya başladı. Bir mimarın
bir yıl boyunca maket yapması ya da kendini geliştiremeyeceği rutin bir iş
yapması, o kişinin mesleki gelişimine herhangi bir katkı sağlamazmış
gibi geliyor. Hele hele böyle bir düzende öne çıkarak o şirketin
partner'ı olabilmek herhalde pek kolay değildir.
CV nizden okuduğum kadarıyla:
Tasarımda yaratıcılığınızı cami projesi ile kanıtladığınıza çok
şaşırdım, çünkü bu camide soyut şekiller ve çağdaş bir anlayıştan
çok, camilerde yüzyıllardır sürekli tekrarlanan kubbe ve minarenin,
projenizde tekrarlanmış olduğunu düşünüyorum. Bir taraftada diğer
proje örneklerine baktığımda hepsi tasarımı ile yaratıcılığınızı
yansıtıyor, hepsinin çağdaş bir görünümü var.
Bu İslam Kültür Merkezi'ni, şirketteki beklentiler doğrultusunda mı
tasarladınız? Şimdi aynı proje önünüze gelse aynı tasarımı yaparmısınız?
Gerçekten cami projesi sayesinde mi partner oldunuz?
Başarılarınızın devamı dileğiyle...
Sorunuz cok yanitli oldugu icin ve diger sorulara da cevap vermeye
calisacagimdan direct cami konusunu ele alalim.
Ilk olarak cami projesi yuzunden ortak secilmedigimi belirteyim bu uzun bir
surecin sonunda olan bir olay ,fakat ayni zamanda cami projesi ile de sirket
icinde kendime bir isim yapma imkanini buldum.
Yaraticilik konusuna gelince , burda goz onunde bulundurulmasi gereken konu 30
kusur musluman devletini temsil eden bir vakif adina yapilan bu yapiti, kimsenin
kulturel mirasina ters dusmeden ve de hic bir ulkenin mimari uslubunu one
cikartmiyacak bir cozum gerekiyordu. Biz de camide ille bir kubbenin veya bir
minarenin gerekli olup olmiyacagi konusunda uzun uzun bu devletleri temsil eden
sahislarla tartistik , sonucta Amerika gibi islam kulturunu dogru durust
tanimiyan toplumda bir caminin varligini duyurmak icin bu unsurlarin gerekli
olduguna karar verildi. Bizim yapmak istedigimiz ise yapilanlari tamami ile
cagdas bir anlayisla, cagdas yapi urunleri ile vede elimizden geldigi kadari ile
soyut bir bicimde cozumlemekti.
Bunun nasil bir basari olup olmadigina karari siz verin.
ratio
Gelecekteki Mimarlık...
Mustafa Bey,
Gelecekte, mimarlık mesleğinin gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde
nereye gideceği hakkında görüşlerinizi öğrenmek isterim...
Küreselleşme ile mimarlık arasında bu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz...
Ratio 
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: Ratio
Mustafa Bey,
Gelecekte, mimarlık mesleğinin gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde
nereye gideceği hakkında görüşlerinizi öğrenmek isterim...
Küreselleşme ile mimarlık arasında bu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz...
Ratio
Bu actiginiz konu hepimiz icin cok onemli ve de tartisilmasi kesinlikle gerekli
bir olay.
Iletisimin gun gectikce dunyamizi daraltan bir ortamda, gelismis olsun
gelismekte olsun tum ulkelerde kisilerin gereksinmeleri birbirine benzemeye
baslamakta. Bunun en bariz ornegi belki Cin, on sene oncesine gore bu gun
ortalama bir Cin vatandasinin hayattan beklentisi tuketime dayali bir ortam. Bu
yonde gelisen bir dunyada mimari gereksimlerde cok zaman benzerlikler ortaya
cikmaya basliyor . Fakat bu ille de tek bir cozumun gecerliligini
gerektirmez.Kulturel mirasi olan ulkelerde bu gecmisin guncel cozumlere mutlak
etkisi olabilir , kulturel mirasi olmayan yerlerde ise iklimin vede cevrenin
ortaya koydugu ilkeler yerel yapilasmada one cikabilir.
Ozellikle is hayatinin yarattiigi gereksinmeleri goz onune aldigimiz zaman
kuresel bir gereksim ortaya cikmakta . Beninm kisisel yaklasimim nerede olursa
olsun cozumlerime yerel bir unsuru katmak vede bunu cagdas bir cozum icinde
gercelestirmektir. Ornegin Singapore daki iki projem, binalarin o sicak ve
rutubetli ilklimle olan iliskisini arastirmakta.
ratio
Küresel / Yerel ?
Mustafa Bey,
Uluslararası projelerde yer alıyorsunuz. NY deki ofisten herhangi bir ülkedeki
bir projede oraya özgü yerel mimarlık ile ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz yada
kuruyor musunuz ya da kurma şansınız oluyor mu ?
Yani SOM için bina yapmak/çalışmak ne kadar zor/kolay bir mimar için...? Bu
soruya cevabınız sanırım bu forumdan dışarı çıkmaz...
Ratio
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: Ratio
Mustafa Bey,
Uluslararası projelerde yer alıyorsunuz. NY deki ofisten herhangi bir ülkedeki
bir projede oraya özgü yerel mimarlık ile ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz
yada kuruyor musunuz ya da kurma şansınız oluyor mu ?
Yani SOM için bina yapmak/çalışmak ne kadar zor/kolay bir mimar için...?
Bu soruya cevabınız sanırım bu forumdan dışarı çıkmaz...
Ratio
Sorunuz diger bir meslektasiniz tarafindan benzeri bir sekilde soruldugu icin o
mesaja verdigim cevaba bakmanizi rica ederim.
Tessekurler
ratio
Son olarak
Mustafa Bey,
"Abadan Mimarlık Bürosu" nu kurmayı düşünüyor musunuz ? Ulkemde
mimarlık yapmak isterim diye bir söyleminizi okudum önceki sorulara verdiğiniz
cevaplarda, sizin veya SOM in Türkiye'de bir büro açması gibi bir düşünce
var mı?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Ratio
Mustafa
Kemal Abadan
batur
Söyleşi de bir soru üzerine
Amerikan anlayışı ve Avrupa anlayışı arasında farklar olduğunu söylüyor
ve uygulanacak bir proje ile Avrupa'ya Amerikan mimarisini götürdüğünüzü
söylüyorsunuz.
Peki nedir Amerikan mimarisini farklı kılan?
Mustafa
Kemal Abadan
bsenparşak
11 eylul
Tum amerikayi, en cokta ny'u
etkisi altida tutan 11 eylul olayi bu kadar cok mimar, muhendis ve teknik ekip
isdihdam eden ny ofisiniz nasil etkiledi? Is hacminizde ciddi bir azalma oldu
mu?
Bildigim kadari ile ny ofisiniz ikiz kulelere cok yakindi ve gecici bir sure bu
olaylar nedeni ile ofisinizi baska bir yere tasimak zorunda kaldiniz.
Mustafa
Kemal Abadan
quote:
Orjinal mesajı gönderen: bsenparşak
Tum amerikayi, en cokta ny'u etkisi altida tutan 11 eylul olayi bu kadar
cok mimar, muhendis ve teknik ekip isdihdam eden ny ofisiniz nasil etkiledi?
Is hacminizde ciddi bir azalma oldu mu?
Bildigim kadari ile ny ofisiniz ikiz kulelere cok yakindi ve gecici bir sure
bu olaylar nedeni ile ofisinizi baska bir yere tasimak zorunda kaldiniz.
Ofis olaydan fiziksel olarak etkilenmedi. Bolgede kurtarma ve rehabilitasyon
calismalari eszamanli olarak basladigi icin kisa bir sure sonra hasar gormeyen
ofisler calismaya basladi. SOM NY Ofisi yaklasik 10 gun sonra ayni lokasyonda
isbasi yapti. NY'da trajik olay sonrasindaki olaganustu durum dolayisiyla asagi
manhattan'da devam etmekte olan SOM Projeleri gecici olarak durmak zorunda
kaldi. NY ofisi NY disinda ve ulke disinda yapmakta oldugu projelere devam
ettigi icin etkilenme cok yuksek bir duzeyde olmadi.
bsenparşak
kariyer imkani
Ofisinizde (SOM NY) kariyer imkani arayan yabanci mimarlar (ozellikle turk)
nasil bir degerlendirme sonucunda kabul ediliyorlar?
Mustafa
Kemal Abadan
Re: kariyer imkani
quote:
Orjinal mesajı gönderen: bsenparşak
Ofisinizde (SOM NY) kariyer imkani arayan yabanci mimarlar (ozellikle turk)
nasil bir degerlendirme sonucunda kabul ediliyorlar?
Sorunuza cevabi sirketimiz elemanlani Nizam Kizilsencerin yorumunda
bulabilirsiniz
|
|