reklam

Soru&Cevaplar
Diyalog 2002 - II > Mustafa Kemal Abadan

Tarih: 26 Kasım 2002
Yer: Arkitera Forum 

blur

Merhaba Mustafa Bey,

Acaba 1000'lerce kişi çalışan SOM gibi şirketlerde mimari ürünün ortaya çıkış süreci nasıl, burada alışkın olduğumuz süreçlerden farklı neler var? Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide biraz bahsediyorsunuz ama Chicago ve New York SOM'in çalışma farklılıkları neler?

quote:
A.ÖzgünerSOM'dan hala Postmodern ya da Neoklasik yapı tipleri görecek miyiz? Yoksa SOM'un çizgisi tamamen Modern Mimari'ye döndü mü?

M.K.Abadan: Yok, sanırım hiçbir zaman tamamiyle Postmodernizm'den vazgeçip Modern Mimari'yi tutmayacaklar; çünkü değişik yapı tipleri de bazı şeyleri beraberinde getiriyor. Özellikle adliye binaları konusunda 80'lerin sonunda, 90'ların başında çok projeler yapıldı. Bunların herbirinde, bizden çok oradaki yargıçlar bizden klasik bir mimari düzen istediler. Eskiden buna herhalde Skidmore ve Owingsler izin vermezlerdi. Sadece o bina türünde etkin olabilmek için -tabii kısıtlı bir yerde sadece- klasik mimari veya diyelim Postmodern'in varlığına inanıyorum. Bugünkü ortam tamamiyle bir çoğulcu ortam.
Yukarıda Özgüner'in sorusuna verdiğiniz cevaptan "eskiden olsa buna izin verilmezdi" sonucu çıkıyor. Bugün SOM'in tamamen müşteri isteklerine dayalı mimarlık yapması ve bir çizgisinin olmaması (!) sizi rahatsız etmiyor mu?

Yine 1995 yılında Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide SOM'in Türkiye'de Maya Kompleksini yaptığını söylemiştiniz. Aradan geçen zamanda Türkiye için başka projeler gündeme geldi mi? Yılan hikayesine dönen İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi ile ilgili bizim bilmediğimiz gelişmeler var mı?

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: blur
Merhaba Mustafa Bey,

Acaba 1000'lerce kişi çalışan SOM gibi şirketlerde mimari ürünün ortaya çıkış süreci nasıl, burada alışkın olduğumuz süreçlerden farklı neler var? Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide biraz bahsediyorsunuz ama Chicago ve New York SOM'in çalışma farklılıkları neler?


Her ne kadar 1000e yakin kisi SOM de calisiyorsada su anda hemen hemen tum etkinligimiz 4 ana buroda toplanmis durumda.
New York da assagi yukari 350 eleman ,Chicago da 300, San Fransisco da 225 Londra da da 150 mimar, ic mimar , muhedis ve sehirci degisik projelerle ilgili. Tabii ki genelde proje ekipleri olusturarak calismaktayiz, bu acidan bir taraftan hem kucuk bir buro gibi is goruyoruz hem de buyuk bir buronun sundugu genis olanaklardan yararlanabiliyoruz. Bazen cok buyuk projelerde degisik SOM burolari ortak bir sekide projeyi ele alabiliyor, mimari bir buroda yapilirken muhendislik diger bir buroda yapilabiliyor hatta hatta ic mimari de baska bir yerde gelistirilebilmekte. Butun bunlarin gerceklesmesi bu gun bilgisayarin ve de web baglantisinin hepimizi birbirimize aninda baglayabilmesi ile mumkun oluyor. Bahsettiginiz gibi degisik burolarin calisma yonteminde ufak degisiklikler olmasina ragmen ilk ilke is ayirimini bir avantaj olarak gorerek tum calisanlarin yetenekleri dogrultusunda yonlendirerek onlarin etkinliklerini gelistirmektir . Bu is ayirimi en genc elemandan ortaklara kadar gecerli. Is bolumu sirketimizde genelde uc kisima ayrilir ,tasarimcilar , yoneticiler, uygulama projesini olusturan teknik elemanlar, ayrica bunun otesinde cok spesifik bilgi sahibi olan elemanlarda uzmanliklari oldugu konularda tum sirkete hizmet vermekteler.

quote:
Orjinal mesajı gönderen: blur

Yukarıda Özgüner'in sorusuna verdiğiniz cevaptan "eskiden olsa buna izin verilmezdi" sonucu çıkıyor. Bugün SOM'in tamamen müşteri isteklerine dayalı mimarlık yapması ve bir çizgisinin olmaması (!) sizi rahatsız etmiyor mu?


Bu konu senelerden beri sirket icinde de tartisma konusu olmaya devam ediyor. Ahmet Ozguner ile yapmis oldugum konusmadan beri 7 yil gecmis bulunmakta. Bu surec icinde zannederim oldukca uzun bir yol sarfetmis bulunmaktayiz. Son iki sene icinde SOM JOURNAL diye tamami ile sirketin disindan katilan bir jurinin secimi sonucu ortaya cikan bir kitapcik yayinlamaya basladik. Ilk sayi su anda kitapcilarda ikinci sayi da yakinda cikmak uzere. Imakaniniz olurda bu yayina bir goz atabilirseniz gorebileceksiniz ki projeler musteri isteklerinin otesinde mimari diyaloga katkida bulunan ilginc projeler. Ornegin benim Singapore da tasrlamis oldugum buro binasi hem bu kitapcikta yer aldi hemde yeni kapanan Venice Bianalinde de gelecegin is mekanlari bolumunde sergilendi. Tabii ki her projenin boyle etkili olma sansi yok. Fakat yine de projelerimiz bu gunlerde daha cok fikir bazinda olusturulmakta ve de ayni zamanda musterinin isteklerini fonksyonel acidan da tatmin etmekteler. Post modernizim veya modernizim diye bir tartisma artik sozkonusu degil daha cok sehircilik ve de cevre ile olan iliskilere bagli olan konular tartisma konusu.

Kisacasi zannediyorum ki bugunku durum 7 sene oncesine gore oldukca degisik ve de ileriye donuk olarak da daha umut uyandirici.


quote:
Orjinal mesajı gönderen: blur

Yine 1995 yılında Ahmet Özgüner ile yaptığınız söyleşide SOM'in Türkiye'de Maya Kompleksini yaptığını söylemiştiniz. Aradan geçen zamanda Türkiye için başka projeler gündeme geldi mi? Yılan hikayesine dönen İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi ile ilgili bizim bilmediğimiz gelişmeler var mı?


Su anda Turkiyede aktif bir etkenligimiz malesef yok. Bu biraz da tabii ulkemizin ekonomik durumu ile baglantili.

Fakat sunu ozellikle belirtmek isterim ki, gunun birinde kendi ulkemde de onemli bir projede katkim olmasini cok isterim.


rennie 

Merhaba Mustafa Bey,

Öncelikle yogun programiniza ragmen New York'dan Diyalog'a katilmayi kabul edip zaman ayirdiginiz icin tesekkür ederiz.

Ahmet Özgüner ile yaptiginiz soylesi uzerinden her ne kadar 7 yil gecmis olsa bile güncelligini koruyan pek cok konu ve soru var. Bir nokta dikkatimi cekti bu soyleside.

İstanbul Kultur ve Sanat vakfi icin yapilmasi planlanan Kultur Merkezi projesinde Osmanli mimarligina bol miktarda referans vermek istediginizi ve projeyi oyle sekillendirdiginizi soylemissiniz. Ayni sirada Eczacibasi Gokdeleni icin ise Osmanli mimarligina referans veremediginizi cunku geleneksel mimarimizde buro tipolojisinin olmadigini soylemissiniz. Bu aciklamada bir tezat yok mu sizce? Osmanli mimarisinde referans verilebilecek kultur merkezi tipolojisi var mi?

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: rennie
Merhaba Mustafa Bey,

Öncelikle yogun programiniza ragmen New York'dan Diyalog'a katilmayi kabul edip zaman ayirdiginiz icin tesekkür ederiz.

Ahmet Özgüner ile yaptiginiz soylesi uzerinden her ne kadar 7 yil gecmis olsa bile güncelligini koruyan pek cok konu ve soru var. Bir nokta dikkatimi cekti bu soyleside.

İstanbul Kultur ve Sanat vakfi icin yapilmasi planlanan Kultur Merkezi projesinde Osmanli mimarligina bol miktarda referans vermek istediginizi ve projeyi oyle sekillendirdiginizi soylemissiniz. Ayni sirada Eczacibasi Gokdeleni icin ise Osmanli mimarligina referans veremediginizi cunku geleneksel mimarimizde buro tipolojisinin olmadigini soylemissiniz. Bu aciklamada bir tezat yok mu sizce? Osmanli mimarisinde referans verilebilecek kultur merkezi tipolojisi var mi?



Soylemek istedigim olceklere bagli. Bir gokdelen yaninda bir kulturel eserde olcekte buyuk farklilikar goruyorum, daha once vermis oldugum soylesi deki anlam buna dayali idi.

rennie

İkinci sorum Türkiye, ozellikle Istanbul'da sayilari hizla artan yuksek katli ofis binalari ve bunlarin kamusal alandaki sorumluluklari ile ilgili.

Son projelerinizden biri olan AOL Time Binasi'nda gordugumuz kadari ile binanin onundeki meydani da düzenleyeceksiniz. Sizce Turkiye'deki mal sahipleri (ki bunlar Garanti Bankasi, İs Bankasi, Eczacibasi, Tekfen Holding vs. gibi en büyük sirketler) İstanbul'a diktikleri binalari ile sosyal sorumluluklarini yeterince yerine getiriyorlar mi? Benim gozlemleyebildigim kadari ile İstanbul'daki hic bir yuksek yapi zeminle, yaya kotu ile dogru durust bir iliski kuramiyor. Buna altinda carsisi olan İsKuleleri de dahil. İstanbul'un degerli arazisini kullanirken İstanbul halkina da bir takim kentsel degerler kazandirmak zorunda degiller mi bu sirketler ve mimarlari? ABD'de bu düzenlemeler nasil yapiliyor? Yasal zorunluluklar var mi? Yoksa sadece mimarin ve malsahibinin etik anlayisina mi birakiliyor?

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: rennie
İkinci sorum Türkiye, ozellikle Istanbul'da sayilari hizla artan yuksek katli ofis binalari ve bunlarin kamusal alandaki sorumluluklari ile ilgili.

Son projelerinizden biri olan AOL Time Binasi'nda gordugumuz kadari ile binanin onundeki meydani da düzenleyeceksiniz. Sizce Turkiye'deki mal sahipleri (ki bunlar Garanti Bankasi, İs Bankasi, Eczacibasi, Tekfen Holding vs. gibi en büyük sirketler) İstanbul'a diktikleri binalari ile sosyal sorumluluklarini yeterince yerine getiriyorlar mi? Benim gozlemleyebildigim kadari ile İstanbul'daki hic bir yuksek yapi zeminle, yaya kotu ile dogru durust bir iliski kuramiyor. Buna altinda carsisi olan İsKuleleri de dahil. İstanbul'un degerli arazisini kullanirken İstanbul halkina da bir takim kentsel degerler kazandirmak zorunda degiller mi bu sirketler ve mimarlari? ABD'de bu düzenlemeler nasil yapiliyor? Yasal zorunluluklar var mi? Yoksa sadece mimarin ve malsahibinin etik anlayisina mi birakiliyor?




Bu konu bence gunumuz Turkiyesinin belki en omemli sorunu.
Sehir planlamasinin uygulanmasi olmayan veya da cok zayif bir sekilde belediyeler tarafindan tatbik edilen bir ulkenin vatandaslariyiz. Yurt disinda kamusal sorumluklular genelde imar ve sehir planlamasi kanunlari ile yonlendirilmekte. Ornegin New York ta bir arsanin kat sayisini yukseltmenin bir kac yolu var bunlarin arasinda yapilasmaya bagli kucuk meydanlar veya da binalarin altinda bir arkat olusturmak gibi kamu kullanimina acik ozel alanlar yaratmak mumkun. Kisacasi ozel kesimin cikari ile kamu cikari bir turlu dengelenmis oluyor.

AOL/Time Warner projesine gelince is biraz daha karisik, resimlerde gormus oldugunuz mekan sehrin onemli odak noktalarindan biri ve de sehrin en onemli parki olan Central Park in guney bati kosesi. Bu odak noktasi senelerden beri sehir belediyesi tarafindan yeniden duzenlenmek icin ele alinmis durumda. Gobegin tasarimi bir mimari yarisma sonunda belirlenmis ve de gerceklesmesi icin de belediyenin kendi kaynaklarinin yaninda yapmis oldugumuz projenin mali destegini gormustur.
Tasarim acisindan biz yarismayi kazanan mimarlarla beraber calisarak projemizin bu yeni duzenlenen alana butunlesmesini sagladik


ramses 

Merhaba,

Öncelikle Arkitera'ya bu imkanı sağladığı için ve size de zaman ayırıp uzaklardan katıldığınız için teşekkür ederim.

Mimarlık binlerce yıllık bir meslek ve bu uzun tarihi içinde müellif kavramı oldukça kemikleşmiş bir kavram. Çok yakın zamana kadar işverenlerin zengin aileler veya şirketler ve de proje müelliflerinin de bireyler olmasına alışmışken bu durum globalism ve kapitalism ile birlikte değişmeye başladı gibi. Artık şirketler şirketleri tercih ederken bireyler de bireysel çalışan mimarları tercih ediyorlar diyebilir miyiz. (bunda kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok. Bir binanın bugünkü ortamda ortaya çıkmasında verimlilik, sürat, kaliteyi sağlayabilen büyük mimarlık firmalarının tercih edilmesinden doğal bir şey olamaz)

Bu ortamda müellifi belli olmayan şirket mimarlığı mimarlık kültürünü sizce ne kadar geliştirebilir. SOM'un veya RTKL'nin binaları esasında iyi çalışan birer makina değiller mi? Mimarlık tarihinde SOM'in ilk yapılarını tartıştığımızı hatırlıyorum. Yanılıyor olabilirim ama sanmıyorum ki artık SOM binaları mimari eleştirmenlerce ele alınıyor olsun. Hal böyle olunca mimarlık kültürü bireysel çalışan mimarlara ve bir avuç işverene mi emanet ediliyor? Bugün bütün dünya nasıl 10-15 otomobil markasını kullanıyorsa, kısa zaman sonra 10-15 mimarlık şirketinin yaptığı binalarda mı yaşayacağız? Globalism ve bunun mimarlık kültürüne etkisi konusunda neler düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: ramses
Merhaba,

Öncelikle Arkitera'ya bu imkanı sağladığı için ve size de zaman ayırıp uzaklardan katıldığınız için teşekkür ederim.

Mimarlık binlerce yıllık bir meslek ve bu uzun tarihi içinde müellif kavramı oldukça kemikleşmiş bir kavram. Çok yakın zamana kadar işverenlerin zengin aileler veya şirketler ve de proje müelliflerinin de bireyler olmasına alışmışken bu durum globalism ve kapitalism ile birlikte değişmeye başladı gibi. Artık şirketler şirketleri tercih ederken bireyler de bireysel çalışan mimarları tercih ediyorlar diyebilir miyiz. (bunda kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok. Bir binanın bugünkü ortamda ortaya çıkmasında verimlilik, sürat, kaliteyi sağlayabilen büyük mimarlık firmalarının tercih edilmesinden doğal bir şey olamaz)

Bu ortamda müellifi belli olmayan şirket mimarlığı mimarlık kültürünü sizce ne kadar geliştirebilir. SOM'un veya RTKL'nin binaları esasında iyi çalışan birer makina değiller mi? Mimarlık tarihinde SOM'in ilk yapılarını tartıştığımızı hatırlıyorum. Yanılıyor olabilirim ama sanmıyorum ki artık SOM binaları mimari eleştirmenlerce ele alınıyor olsun. Hal böyle olunca mimarlık kültürü bireysel çalışan mimarlara ve bir avuç işverene mi emanet ediliyor? Bugün bütün dünya nasıl 10-15 otomobil markasını kullanıyorsa, kısa zaman sonra 10-15 mimarlık şirketinin yaptığı binalarda mı yaşayacağız? Globalism ve bunun mimarlık kültürüne etkisi konusunda neler düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.



SOM son on yilda, kurulusunda oynadigi onemli role donmeye calismakta.
Bu acidan SOM JOURNAL 1 adi altinda, tamami ile sirketin disindan olusan mimari elestirmenlerinin secimini yaptigi, 5-6 projeyi yayinliyarak mimari tartismalara on ayak olmakta.Eger imkaniniz olursa bu yayina bir bakmanizi rica ederim. (Ikinci sayi cok yakinda cikmak uzere.)

Bu arada Venedikte yapilan son Bianalle de SOM in 4 projesi
sergilendi. ( Bir tanesi de projeler kisminda bulabileceginiz Singapore daki buro binasi idi )( Bizden baska zannediyorum sadece tek bir baska mimarin 4 projesi sergiye katilmisti. Bu yuzden bizi RTKL ile karsilastirmaniza hem uzuldum hem de kendimizi yeterince tanitamamis olmamizdan dolayi elestirmek zorundayim)


Gunumuz SOM ortaklari sirketimizi tekrardan mimari tartismalarin on safasina getirmekle ugrasmakta ve de kalici eserler yartmaya calismaktalar.


okyanus 

merhaba mustafa bey,

SOM gibi buyuk mimarlik ofislerinde calisma düzeni nasil? biraz bahseder misiniz? cok yogun bir calisma ortami oldugunu ve sIk sIk yolculukta oldugunuzu dusunuyorum. boyle yogun bir ortamda eskiz kagidinin basina oturup gonul rahatligi ile tasarim yapma sansiniz oluyor mu? yoksa birileri yaptiklari alternatifleri size gosteriyorlar ve siz o calismalar uzerinden mi karar veriyorsunuz?

SOM'de calismak isteyen genc turk mimarlarina neler yapmalarini tavsiye edersiniz? sansimiz var mi?

tesekkurler...

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: okyanus
merhaba mustafa bey,

SOM gibi buyuk mimarlik ofislerinde calisma düzeni nasil? biraz bahseder misiniz? cok yogun bir calisma ortami oldugunu ve sIk sIk yolculukta oldugunuzu dusunuyorum. boyle yogun bir ortamda eskiz kagidinin basina oturup gonul rahatligi ile tasarim yapma sansiniz oluyor mu? yoksa birileri yaptiklari alternatifleri size gosteriyorlar ve siz o calismalar uzerinden mi karar veriyorsunuz?

SOM'de calismak isteyen genc turk mimarlarina neler yapmalarini tavsiye edersiniz? sansimiz var mi?

tesekkurler...



Sorunuza cevap vermek icin su anda New York burosunda calismakta olan Nizam Kizilsencer e bu konuyu sordum kendisinin gorusu ilisikte:

SOM'de calisma ortami, organizasyonu, projedeki bilgi akisi ve tasarim karari mekanizmalari ortaklarin direktifleri dogrultusunda bas(senior designer) mimarlar tarafindan koordine edilmektedir. Bu kisilerin liderliginde kurulan tasarim gruplari projeyi fikir asamasindan alip detay gelistirme ve uygulama projesi asamasina getirirler. Bu noktada teknik ekiple baslayan calisma birlikteligi, uygulama dokumantasyonu asamasinda projenin teknik ekibin sorumluluguna gecmesi ile sonlanir.

Genc mimarlarin yurtdisinda calisma ideallerini gerceklestirebilmeleri icin oncelikle ikinci dil ingilizceyi ileri bir seviyeye getirmeleri gerekli. Turkiye'de cok onem verilmedigi halde portfolyo yurdisinda bir mimarin mimarlik gelisimini, bilgisini ve yaraticiligini gosteren en onemli belge. O yuzden genc mimarlara portfolyo olusturma calismalarina onem vermelerini tavsiye ederim. Yabanci yayinlari takip etmek ve mimarligin yurtdisinda nasil tartisildigini bilmek onemli. mimarlik tum boyutlariyla turkiye'deki akademik ya da profesyonel ortama yansimiyor. Genc mimar distaki mimarlik diyalogu ile iletisim icinde olmak icin kisisel caba gostermeli. Yine ayni nedenle yurtdisindaki akademik mimari kurumlarda lisans ya da yuksek lisans ogrenimi yurtdisinda calisma olanagi icin cok buyuk bir avantaj.


mona

Merhaba Mustafa Bey,

Binlerce mimarın çalıştığı bir şirkette mimarlık yapmak - mimarlar açısından baktığımızda - mimarlık mesleğinin yapısına uygun değilmiş gibi geliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Amerika'da büyük ofislerden birinde çalışan arkadaşım, UCLA'den derece alarak masterını tamaladı, sonrada bu ofiste ilk bir yıl sadece mukavvadan maket yaptı, daha sonra yine yaklaşık bir yıl CAD ile modelleme yaptı ve ancak bu süreçten sonra bazı projelerde görev almaya başladı. Bir mimarın bir yıl boyunca maket yapması ya da kendini geliştiremeyeceği rutin bir iş yapması, o kişinin mesleki gelişimine herhangi bir katkı sağlamazmış gibi geliyor. Hele hele böyle bir düzende öne çıkarak o şirketin partner'ı olabilmek herhalde pek kolay değildir.

CV nizden okuduğum kadarıyla:

quote:
New York'taki inşa edilen ilk caminin (Islamic Cultural Center) tasarımında Abadan yaratıcılığını, tüm İslam Devletlerini temsil etme zorunluğunda olan bu binayı soyut geometric şekiller kullanarak çağdaş bir mimari anlayışı ile çözerek, ortaya koydu. Bu başarısı 1985'te Associate ve 1989'da da Associate Partner olarak SOM'in yönetim kadrolarına seçilmesi ile sonuçlandı.


Tasarımda yaratıcılığınızı cami projesi ile kanıtladığınıza çok şaşırdım, çünkü bu camide soyut şekiller ve çağdaş bir anlayıştan çok, camilerde yüzyıllardır sürekli tekrarlanan kubbe ve minarenin, projenizde tekrarlanmış olduğunu düşünüyorum. Bir taraftada diğer proje örneklerine baktığımda hepsi tasarımı ile yaratıcılığınızı yansıtıyor, hepsinin çağdaş bir görünümü var.

Bu İslam Kültür Merkezi'ni, şirketteki beklentiler doğrultusunda mı tasarladınız? Şimdi aynı proje önünüze gelse aynı tasarımı yaparmısınız? Gerçekten cami projesi sayesinde mi partner oldunuz?

Başarılarınızın devamı dileğiyle...

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: mona
Merhaba Mustafa Bey,

Binlerce mimarın çalıştığı bir şirkette mimarlık yapmak - mimarlar açısından baktığımızda - mimarlık mesleğinin yapısına uygun değilmiş gibi geliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Amerika'da büyük ofislerden birinde çalışan arkadaşım, UCLA'den derece alarak masterını tamaladı, sonrada bu ofiste ilk bir yıl sadece mukavvadan maket yaptı, daha sonra yine yaklaşık bir yıl CAD ile modelleme yaptı ve ancak bu süreçten sonra bazı projelerde görev almaya başladı. Bir mimarın bir yıl boyunca maket yapması ya da kendini geliştiremeyeceği rutin bir iş yapması, o kişinin mesleki gelişimine herhangi bir katkı sağlamazmış gibi geliyor. Hele hele böyle bir düzende öne çıkarak o şirketin partner'ı olabilmek herhalde pek kolay değildir.

CV nizden okuduğum kadarıyla:



Tasarımda yaratıcılığınızı cami projesi ile kanıtladığınıza çok şaşırdım, çünkü bu camide soyut şekiller ve çağdaş bir anlayıştan çok, camilerde yüzyıllardır sürekli tekrarlanan kubbe ve minarenin, projenizde tekrarlanmış olduğunu düşünüyorum. Bir taraftada diğer proje örneklerine baktığımda hepsi tasarımı ile yaratıcılığınızı yansıtıyor, hepsinin çağdaş bir görünümü var.

Bu İslam Kültür Merkezi'ni, şirketteki beklentiler doğrultusunda mı tasarladınız? Şimdi aynı proje önünüze gelse aynı tasarımı yaparmısınız? Gerçekten cami projesi sayesinde mi partner oldunuz?

Başarılarınızın devamı dileğiyle...



Sorunuz cok yanitli oldugu icin ve diger sorulara da cevap vermeye calisacagimdan direct cami konusunu ele alalim.

Ilk olarak cami projesi yuzunden ortak secilmedigimi belirteyim bu uzun bir surecin sonunda olan bir olay ,fakat ayni zamanda cami projesi ile de sirket icinde kendime bir isim yapma imkanini buldum.

Yaraticilik konusuna gelince , burda goz onunde bulundurulmasi gereken konu 30 kusur musluman devletini temsil eden bir vakif adina yapilan bu yapiti, kimsenin kulturel mirasina ters dusmeden ve de hic bir ulkenin mimari uslubunu one cikartmiyacak bir cozum gerekiyordu. Biz de camide ille bir kubbenin veya bir minarenin gerekli olup olmiyacagi konusunda uzun uzun bu devletleri temsil eden sahislarla tartistik , sonucta Amerika gibi islam kulturunu dogru durust tanimiyan toplumda bir caminin varligini duyurmak icin bu unsurlarin gerekli olduguna karar verildi. Bizim yapmak istedigimiz ise yapilanlari tamami ile cagdas bir anlayisla, cagdas yapi urunleri ile vede elimizden geldigi kadari ile soyut bir bicimde cozumlemekti.

Bunun nasil bir basari olup olmadigina karari siz verin.

 


ratio

Smile Gelecekteki Mimarlık...

Mustafa Bey,

Gelecekte, mimarlık mesleğinin gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde nereye gideceği hakkında görüşlerinizi öğrenmek isterim...

Küreselleşme ile mimarlık arasında bu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz...

Ratio

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: Ratio
Mustafa Bey,

Gelecekte, mimarlık mesleğinin gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde nereye gideceği hakkında görüşlerinizi öğrenmek isterim...

Küreselleşme ile mimarlık arasında bu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz...

Ratio



Bu actiginiz konu hepimiz icin cok onemli ve de tartisilmasi kesinlikle gerekli bir olay.

Iletisimin gun gectikce dunyamizi daraltan bir ortamda, gelismis olsun gelismekte olsun tum ulkelerde kisilerin gereksinmeleri birbirine benzemeye baslamakta. Bunun en bariz ornegi belki Cin, on sene oncesine gore bu gun ortalama bir Cin vatandasinin hayattan beklentisi tuketime dayali bir ortam. Bu yonde gelisen bir dunyada mimari gereksimlerde cok zaman benzerlikler ortaya cikmaya basliyor . Fakat bu ille de tek bir cozumun gecerliligini gerektirmez.Kulturel mirasi olan ulkelerde bu gecmisin guncel cozumlere mutlak etkisi olabilir , kulturel mirasi olmayan yerlerde ise iklimin vede cevrenin ortaya koydugu ilkeler yerel yapilasmada one cikabilir.

Ozellikle is hayatinin yarattiigi gereksinmeleri goz onune aldigimiz zaman kuresel bir gereksim ortaya cikmakta . Beninm kisisel yaklasimim nerede olursa olsun cozumlerime yerel bir unsuru katmak vede bunu cagdas bir cozum icinde gercelestirmektir. Ornegin Singapore daki iki projem, binalarin o sicak ve rutubetli ilklimle olan iliskisini arastirmakta.

ratio

Küresel / Yerel ?

Mustafa Bey,

Uluslararası projelerde yer alıyorsunuz. NY deki ofisten herhangi bir ülkedeki bir projede oraya özgü yerel mimarlık ile ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz yada kuruyor musunuz ya da kurma şansınız oluyor mu ?

Yani SOM için bina yapmak/çalışmak ne kadar zor/kolay bir mimar için...? Bu soruya cevabınız sanırım bu forumdan dışarı çıkmaz...

Ratio

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: Ratio
Mustafa Bey,

Uluslararası projelerde yer alıyorsunuz. NY deki ofisten herhangi bir ülkedeki bir projede oraya özgü yerel mimarlık ile ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz yada kuruyor musunuz ya da kurma şansınız oluyor mu ?

Yani SOM için bina yapmak/çalışmak ne kadar zor/kolay bir mimar için...? Bu soruya cevabınız sanırım bu forumdan dışarı çıkmaz...

Ratio



Sorunuz diger bir meslektasiniz tarafindan benzeri bir sekilde soruldugu icin o mesaja verdigim cevaba bakmanizi rica ederim.

Tessekurler

ratio

Son olarak

Mustafa Bey,

"Abadan Mimarlık Bürosu" nu kurmayı düşünüyor musunuz ? Ulkemde mimarlık yapmak isterim diye bir söyleminizi okudum önceki sorulara verdiğiniz cevaplarda, sizin veya SOM in Türkiye'de bir büro açması gibi bir düşünce var mı?


Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.

Ratio

Mustafa Kemal Abadan

 


batur

Söyleşi de bir soru üzerine Amerikan anlayışı ve Avrupa anlayışı arasında farklar olduğunu söylüyor ve uygulanacak bir proje ile Avrupa'ya Amerikan mimarisini götürdüğünüzü söylüyorsunuz.
Peki nedir Amerikan mimarisini farklı kılan?

Mustafa Kemal Abadan


bsenparşak

11 eylul

Tum amerikayi, en cokta ny'u etkisi altida tutan 11 eylul olayi bu kadar cok mimar, muhendis ve teknik ekip isdihdam eden ny ofisiniz nasil etkiledi? Is hacminizde ciddi bir azalma oldu mu?
Bildigim kadari ile ny ofisiniz ikiz kulelere cok yakindi ve gecici bir sure bu olaylar nedeni ile ofisinizi baska bir yere tasimak zorunda kaldiniz.

Mustafa Kemal Abadan

quote:
Orjinal mesajı gönderen: bsenparşak
Tum amerikayi, en cokta ny'u etkisi altida tutan 11 eylul olayi bu kadar cok mimar, muhendis ve teknik ekip isdihdam eden ny ofisiniz nasil etkiledi? Is hacminizde ciddi bir azalma oldu mu?
Bildigim kadari ile ny ofisiniz ikiz kulelere cok yakindi ve gecici bir sure bu olaylar nedeni ile ofisinizi baska bir yere tasimak zorunda kaldiniz.


Ofis olaydan fiziksel olarak etkilenmedi. Bolgede kurtarma ve rehabilitasyon calismalari eszamanli olarak basladigi icin kisa bir sure sonra hasar gormeyen ofisler calismaya basladi. SOM NY Ofisi yaklasik 10 gun sonra ayni lokasyonda isbasi yapti. NY'da trajik olay sonrasindaki olaganustu durum dolayisiyla asagi manhattan'da devam etmekte olan SOM Projeleri gecici olarak durmak zorunda kaldi. NY ofisi NY disinda ve ulke disinda yapmakta oldugu projelere devam ettigi icin etkilenme cok yuksek bir duzeyde olmadi.

bsenparşak

kariyer imkani

Ofisinizde (SOM NY) kariyer imkani arayan yabanci mimarlar (ozellikle turk) nasil bir degerlendirme sonucunda kabul ediliyorlar?

Mustafa Kemal Abadan

Re: kariyer imkani

 

quote:
Orjinal mesajı gönderen: bsenparşak
Ofisinizde (SOM NY) kariyer imkani arayan yabanci mimarlar (ozellikle turk) nasil bir degerlendirme sonucunda kabul ediliyorlar?


Sorunuza cevabi sirketimiz elemanlani Nizam Kizilsencerin yorumunda bulabilirsiniz

 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz