1977-1981 yılları arasında ODTÜ'de, önce Teoman Aktüre, ardından
Feyyaz Erpi ve daha sonra da Suha Özkan ile beraber yönettiğimiz stüdyoların
temel amacı, mimarlık tasarım eğitimini stüdyolara kapatmamak dışarıya açmak
idi. Buna katılımcı tasarım diyorduk. Öğrencilerle beraber, proje konusu içinde
yaşayan kişilerle görüşüyor, hem onları iyice anlamaya çalışıyor hem
de bu süreçte kullanıcıları mimari açıdan kültürlüyorduk. 1982-83 yılında
yapılan ODTÜ Mimarlık Bölümü Eğitim Seminerleri'nde de, mimariyi dışarıya
açmak için, eğitim ve etkinlikler konusu çok görüşüldü. Bazı derslerin
dışarıda halk için verilecek dizi konferanslara ve çocukların eğitimine dönüştürülmesi
karara bile bağlandı, ama yeterli sayıda eğitimci olmaması bizi bunları
uygulamaktan alıkoydu.
Bu arada Şevki Vanlı 1980'lerin sonunda Vanlı Mimarlık Vakfı'nı kurdu.
İlhan Tekeli ve ben kurucu mütevelli heyetinde idik. Sonra Suha Özkan da yönetime
danışman olarak katıldı. İzzet Fikirlier, vakfın broşürlerinin ve
kitaplarının mimarlık kültürünün kalitesini anlatan grafiklerini yaptı.
6 kitap yayınladık. Bu kitapların seçiminde, mimar olmayanların da
okuyabileceği kitaplar kriteri vardı. Anytime konferansının düşünsel tartışmaları
orada yapıldı.
ODTÜ'de 1990'da yapılan IAPS (International Association of People and Their
Surroundings) kuruluşunun Culture/Space/History başlıklı konferansı, mimarlığın
güncel kültürü ile birikimini çok geniş bağlamlarda tartışan bir dönüm
noktası idi. Birçok gencin o ortamdan etkilendiğini; ve yine Ağa Han Mimarlık
Ödülleri'nin de etkisi ile kültür tartışmalarının bugüne kadar sürdüğünü
biliyoruz. Bunlar deneyci, akılcı veya eleştirel akılcı veya çatkıcı
veya yapısalcı sistemlerin kültüre bakış açıları idi.
Bu insana dayalı araştırmaların karşısına 1970'lerin başından beri
çıkan ve insanın idrakinin oluşturduğu metinlerin, yöntemlerin, dışavurumların
ve gösterimlerin incelenmesini, bunların gerçeklerdeki kopuşları gösterdiğini
ve bunların soyutlanarak ve giderek kendini üreten otonom sistemler oluşturan
bir duruma girmesi ile, özellikle insan dışı/üstü bir kültürün oluştuğunu
düşünen, bunun incelenmesini öneren ve tasarım gücünü araştıran araştırmacılar,
1990'lardan itibaren Türkiye'de ağırlık kazanmaya başladılar. Bunların
mimarideki temsilcisi olan ANY (Architecture New York) grubu ile, 1998 yılında
Ankara'da bir konferans ve sergi etkinliği düzenlendi. Ama grubun, İstanbul
ve Ankara'da konferans dışında söyledikleri ve davranışları, popüler
medyada, mesleki medyada olduğu kadar ses getirdi. Bu biraz da, gelen konuşmacıların
medyatik olmasından, sözlerinin medyaya uymasından kaynaklanıyordu.
Türkiye'de ilk defa, Tempo, Aktüel gibi dergiler ve hemen hemen bütün
gazeteler bir ay süre ile mimari haberler verdiler. Daily News, 3 gün üstüste
1,5 sayfa bu konuda yayın yaptı. Etkinlik amacına ulaşmıştı; hem Türkiyeli
genç mimarlar dışarıya tanıtılmış, hem uluslararası önemli söylemler
Türkiye'ye tanıtılmıştı. Önde gelen Türk düşünürlerinin bir kısmı
uluslararası ortama katkıda bulunmuşlar ve mimarlık Türkiye'nin günlük kültür
tüketim gündeminde de uzun süre kalabilmişti.
Bu konferansı iyi bir etkileme ortamı olarak algılayan düzenleyiciler,
yani Suha Özkan, Hasan Barutçu ve ben, bir araya gelerek (Kasım 1998) ileriye
dönük neler yapabileceğimizi görüştük.
Bu üçlü görüşmeler, mimarlık kültürünün değişik iletişim
ortamları aracılığı ile halkın kullanımına açılması konusunda hazırlanan
kısa raporlar çerçevesinde Mayıs 1999'a kadar sürdü. NTV'nin kurucusu ve o
zamanki yöneticisi Nuri Çolakoğlu, TV ortamında bir mimari dizi için işbirliği
yapmaya hazır olduklarını söyleyince, bu konudaki çalışmalar genişletildi.
Mayıs 1999'da Projeye geçici olarak 2000+ adı verildi ve yönlendirme
kuruluna önce İlhan Tekeli davet edildi. Tepe İnşaat'ın o zamanki halkla
ilişkiler danışmanı Sibel Asena kurula katıldı. Bu grubun daveti ile Ahmet
Turan Altmer, Ali Artun ve Bülent Erkmen de yürütme kurulu üyesi oldular.
Amaç, mimarlığın günlük kültür tartışmaları içinde yer alması ve
geniş kullanıcı grupları tarafından bilinçli olarak kullanılması,
zenginleştirilmesi idi. Burada, kullanıcıların bir kısmının günlük kültür
üretiminin üstüne çıkarak kültürün epistemolojisi veya genel
epistemoloji ile uğraştığını kabul ediyorduk. O halde etkinliklerimizin
anlatım ortamlarında çok boyutlu iletişim kanalları kullanmak zorundaydık.
Bu süreç içinde, kullanıcılarda, önce farkına varma, daha sonra anlama,
bilinçli olarak tartışma, beğeni geliştirme ve üretimi etkileme adımlarının
gelişmesini bekliyorduk. Bu amaçlar için bir dergi, bir TV dizisi, web sayfası,
genç mimarların eserlerinden oluşan bir gezici sergi ve konferanslar düşünüldü.
2000 yılı, Tepe İnşaat'ın kuruluşunun 30. yılıydı; ve bu etkinlikler
etkili bir inşaat şirketinin kutlama törenini, sürekli bir şenliğe dönüştürebilirdi.
Proje grubu içine, daha önce. IAPS ve Any'de de bizimle çalışmış olan
Tansel Korkmaz, Fatih Öz ve Erkin Aytaç katıldılar. Derginin yazı işleri için
Cüneyt Budak ve eşi Arzu Erdem Budak görevlendirildiler. Cüneyt, daha sonra
birçok konuda koordinatör yardımcısı olarak bana yardım etti. Çok genç
bir grafik tasarımcımız vardı, Orkan Telhan. Bu grup Temmuz ayında
toplanmaya başladı. TV dizisi görüşmeleri başlamıştı. Web sitesi için
Erkin Aytaç, yardımcım ve yazı işleri sorumlusu idi. Orkan, web tasarımına
başladı. 8 Ağustos 2000'de İstanbul'da yapılan toplantıda, bütün bu çalışmaları
yapacak kuruluşun adı "Tepe Mimarlık Kültürü Merkezi" olarak
kesinleşti. Projenin adı "2000+", derginin adı "XXI", web
sitesi "tepe21.com" olarak belirlendi. Hepsi de, amacına ve grafikleşmeye
uygun, ama sözle söylenmesi zor isimlerdi.
Mimarlığı gündeme getirmek için çirkin ve çarpık kentleşmeden söz
etmemeye, veya tarihi çevrelerimizi ön plana bir kere daha çıkarmamaya karar
verdik. Amacımız, günümüz mimarisinin değerlerini ve arayışlarını
ortama sunmaktı. Aynı şekilde diğer sanatlardaki ve düşün alanlarındaki
arayışların katkılarını da sunacak, böylece bütün kültür alanlarının
ortak değerlerini yansıtacaktık. Bunun için ikişer aylık temalar üzerine
kurulmuş bir program yaptık. Bu süreler içinde yapılacak bütün
etkinliklerimiz, ilgili temanın değişik yüzlerini oluşturacaktı. Ekim
1999'da Bülent Erkmen yönlendirme kurulundan ayrıldı. Derginin tasarımı için
Kasım ayında, Dominic Owen ve şirketi ile anlaşmaya vardı.
Türk Mimarlığında Yeni Arayışlar yarışması Aralık 1999'da tamamlandı.
Yarışmanın başarılı yürütülmesinde, Tansel Korkmaz ve Fatih Öz'ün
katkıları önemliydi. TV dizimizin çekimi Ekim 1999'da tamamlandı. NTV ekibi
herşeyi zamanında tamamlamayı bildi. İlk olarak sunmaya başladığımız
hizmet, 1 Aralık 1999 tarihinde açılan web sitemiz idi. Sitemiz haftada 3 kez
yenilenerek, Mart 2001'e kadar devam etti. Hafta sonları Ahmet Turhan Altıner'in
mimari "testus"ları, Behiç Ak'ın karikatürleri ve küçük çocukların
mimari çizimleri renk katıyordu. Bir dönem, Uğur Tanyeli, Suha Özkan, Abdi
Güzer ve Gürhan Tümer, sürekli köşe yazıları ile katıldılar. 2000 yılı
kışında başlayan, yabancı web sitelerine bizim üzerimizden ulaşma ve bu
ortamı uluslararası iletişim için kullanma projesi, Cüneyt'in fikri idi; bu
çalışmayı tamamlattı ve site Kasım 2000'de 'www.worldarchitecture.org'
adresiyle işletmeye açıldı.
9 Mart 2000'de, İstanbul Lütfü Kırdar Kongre ve Kültür Merkezi'nde Tepe
İnşaat'ın 30. Yıl Kutlamaları sırasında, dergimizin 1. sayısı dağıtıldı,
Mimarlıkta Yeni Arayışlar Sergisi açıldı ve kazananların ödülleri,
Bilkent Senfoni Orkestrası'nın piyanist Kenan Görsev ile verdiği konser öncesinde
sunuldu. Sahnede, orkestra için tek tek seçilmiş Vitra sandalyeleri vardı. Bütün
gecenin ortamının tasarımını Han Tümertekin, serginin tasarımını Mehmet
Kütükçüoğlu yapmıştı. Yarışmadakı eserleri tanıtan ve sonuçları
tartışan kitapçık ise, Fatih Öz'ün eseriydi.
Derginin kapak fotoğraflarını hazırlayan Zafer ve Barbara Baran'ın büyük
katkılarıyla, dergimizin ilk 6 sayısı "kapak tasarımı ve yönetimi"
konusunda İngiliz Designers and Art Directors Annual'da yayınlanmaya hak
kazanan 2 eserden biri olarak seçildi.
TV dizimiz 'Mimarlık ve Yaşam'ın 12 bölümlük birinci dizisi, NTV'de ilk
gösteriminin ardından 2 kez daha yayımlandı. Dizinin 14 bölümlük
ikincisi, 7 ülkeden günümüzdeki mimarları ve patronlarını sunuyor. Bu
sefer filmi Andreas Treske, Ali Mahmut Demirel'in asistanlığında hazırladı.
İkinci dizi, CNN Türk'te gösterime girecek.
2000 yazı başında çalıştırdığımız Tepe Mimarlık Kültürü Kulübü
ile, "mimarlık yaz okulu" ve "mimarlık gezisi" yapıldı.
Böylece kültürü yaymak için kullanabileceğimiz en etkili bir kanalı açmıştık.
Aynı kulüp aracılığı ile 12 şehirde sergimizi açtık, birçoğunda yerel
toplantılarda mimarlık kültürünü yaymayı görüştük. Bu sergilerin kayıt
defterlerinde, birçok sade vatandaşımızın ortama etkileyici katkılarını
görmek mümkün. Kasım 2000'de ilk uluslararası mimarlık haftasını düzenledik.
3 önemli uluslararası sergi ve 5 uluslararası konferans oturumu, İstanbul,
Ankara ve İzmir'de etkili oldu. Aralık 2000'de, geleneksel mimari çevrelerimizin
hatırlatıldığı Kemal Aran'ın Barınaktan Öte kitabı Türkçe ve İngilizce
iki ayrı baskı ile çıktı.
Mart 2001'de Tepe İnşaat bünyesinden ayrıldık. "XXI Mimarlık Kültürü
Merkezi" kuruldu. Merkezin kurucuları, Hasan Barutçu, Selçuk Alten, Nuri
Çolakoğlu, Atilla Aksoy, Bülent Korman, Suha Özkan, Ahmet Turan Altıner, İlhan
Tekeli ve Haluk Pamir.
Bu sefer merkezin hedefleri arasına daha özelleşmiş bir tutum girdi.
Bunda amaç, mimarlığın kullanıcılarına, yapılı çevrelerin tasarlanması
ve yapılması sürecindeki haklarını ve sorumluluklarını aktarabilmek.
Haklarını kullanmak isteyenlerin, bu haklarını bilinçli olarak kullanmaları
gerekiyor. Bu bilincin oluşmasına XXI olarak aracı olmak, hedefimiz. Dolayısıyla
daha eleştirel, daha katılımcı, ve daha çok kullanıcıyı ön plana çıkaran
bir mimarlık kültürü merkezi olarak çalışmak istiyoruz.
2002 yılı Mimarlar Derneği 1927'nin kuruluşunun 75. yılı. Derneği
bundan dolayı kutluyoruz. Ayrıca Mart ayından beri bize ev sahipliği, Ağustos
ayından beri de sponsorluk yaptığı için, çok teşekkür ediyoruz.
Bu, 24 saat içinde hazırlanmış bir ilk düşünceler ve hatırlamalar
metni. Amaç, merkezimizi Türkiye mimarlık kültürü alanında olup bitenler
bağlamına oturtmak. Birçok genç araştırmacı, her bir paragrafta sözü
edilenleri ve paragraf aralarını açabilir. Başka çerçeveler kurabilir.
Burada hemen kaydetmediğim birçok değerli kişinin bu kültüre değişik
şekillerde katkıları olduğunu biliyorum. Yazı onları, bilinçli bir şekilde
dışlamıyor. Bu durum, yazarın kısa süredeki üretiminden kaynaklanan bir
başarısızlık olarak alınmalıdır. Bir de 75 yıldır mimarlık kültürü
alanında yapılan etkinliklere her şeye rağmen katılan, toplantılar sırasında
katkıda bulunan, bu tür etkinliklerden zevk aldıklarını çevrelerine
hissettiren, çoğunluğu mimar, bir katılımcı, kullanıcı grubu var ki,
mimarlık kültürü alanında emek verenlerin esas onlara teşekkür etmesi
gerekiyor. İşte biz, bu katılımcı grubun içinde mimar olmayan bilinçli
kitlenin artması ve mimarimizin gidişi üzerinde etkili olması için varız.
|