Moda Sahilinde Otoyol İnşaatı
ya da Yerel Yönetimin Önlenemez "İş Yapma" Dürtüsü
Aykut Köksal
Ölçü, Mühendislikte, Mimarlıkta ve Planlamada, Mayıs 2003
Kadıköy'ün merkezini, kuzeyde Kadıköy Meydanı'nın, batıda Mühürdar
sahilinin, güney-batıda Moda burnunun, güneyde Kalamış Koyu'na bakan
Moda sahilinin, doğuda Kurbağalıdere'nin yer aldığı bir yarımada
oluşturur. İşte bu yarımadanın güney-doğu ucunda, Kurbağalıdere ağzında,
31 Ocak 2003 tarihinde bir köprülü kavşak inşaatının temeli atıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "Yoğurtçu Çayırı Caddesi
- M. Nurettin Caddesi Köprü ve Karayolu Bağlantı Yolu İnşaatı"
adıyla sunduğu bu inşaatın projesi, adının gösterdiğinin dışında
başka bir kapsamı ifade ediyordu: Kalamış'ı Moda sahiline bağlayan
ve iki gidiş, iki geliş dört şeritten oluşan bir otoyol kavşağı. Köprülü
kavşak bir uçta Kalamış Münir Nurettin Caddesi'ne bağlanıyor, öteki
uçtaki ana bağlantı noktası ise sahilde kesiliyordu. Kavşağın adında
yer alan "Yoğurtçu Çayırı Caddesi Bağlantı Yolu" ise kavşağın
ikincil önemde tali bağlantısını oluşturuyordu. İBB Altyapı
Koordinasyon Müdürlüğü'nün 07.01.2003 tarihli yazısına ulaşıldığında
durum da açıklık kazanacaktı: Bu yazıda "Kurbağalıdere köprülü
geçiş projesi, yapılacak olan sahil yoluyla birlikte düşünülerek
yeni kavşak projesi hazırlanmıştır" deniyordu. Bu sahil yolunun
22.03.1994 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında öngörülen
sahil yolu olduğu ise, yine Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü'nün
26.12.2002 tarihli bir yazısında belirtilmişti.
İnşaatı büyük bir hızla süren köprülü kavşak projesinin,
oldukça "masum" görünen adının, projenin gerçek içeriğini
göstermediği ortada. Başka bir deyişle, Kurbağalıdere ağzındaki köprülü
kavşak projesinin, iki mevcut caddeyi birbirine bağlama işleviyle sınırlı
lokal bir düzenleme değil, Kadıköy'ün tüm kentsel yapısına çeşitli
müdahaleleri getirecek ve bir dizi kapsamlı ulaşım projesini zorunlu kılacak
bir proje olduğu açıkça görünüyor. Bu projelerden ilki yukarıda
belirtilen, yani Kadıköy Meydanı'nı Moda sahilinden Kurbağalıdere'ye
bağlayacak proje, diğerleri ise Kalamış ve devamında gerçekleştirilmesi
zorunlu yeni düzenlemeler. Çünkü kavşak Kalamış'ta neredeyse bir
"çıkmaz cadde" özelliği gösteren Münir Nurettin Caddesi'ne
bağlanıyor. Yeni arterin mevcut ulaşım sistemine eklemlenmesi için
Kalamış'ta oldukça radikal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Üstelik
bu düzenlemelerin ne olduğu da belli değil. Kent içinde yeni kavşaklar,
istimlakler mi yapılacak, ya da yine kentsel mekana tümüyle yabancı tünel
çözümlerine mi başvurulacak? Aslında bu kavşak projesi daha ilk başta
temel bir sorunu açığa çıkarıyor: Ortada Kadıköy'ün ulaşımına
ilişkin bir master plan olmadan girişilmiş kapsamlı bir inşaat
etkinliğiyle karşı karşıyayız. Hem de işe öyle bir noktadan başlanmış
ki, "ne olduğu belirsiz" devamlarını da yapmak artık bir
zorunluluk...
Önce bu projenin zorunlu kıldığı ilk adım olan Moda sahil yolunu
tartışmak gerekiyor. Genellikle kıyıların doldurulmasıyla elde
edilen alanlara inşa edilen sahil yollarının kentsel yapının tüm özelliğini
yitirmesine neden olduğunu, bu yüzden kentle deniz arasına bir engel çekildiğini,
kentin ayırtedici kimliğinin ortadan kalktığını biliyoruz. Üstelik
Moda gibi denizle ilişkisi ana karakterinde daha da belirleyici olan bir
yer için bu çok büyük bir önem taşıyor. Dahası, bir yarımadanın
ucunda, kentin tüm kaotik ortamından yalıtılmış bir semt olan Moda için,
bir sahil yolu tüm yaşamı dönüşüme uğratacak öğe olacak. Ama bir
an için bunları unutalım ve bu yol ulaşım bağlamında ne ifade
ediyor ona bakalım.1
1984-1987 arasında tüm Kadıköy sahili doldurulup yola dönüştürüldüğünde,
Moda sahili bu sürecin dışında kalmıştı. Aslında bunun nedenini görmek
zor değil: Bir yarımadanın bir ucundan öteki ucuna ulaşmak için tüm
çevresini dolaşmanın ne kadar irrasyonel olduğu ortada. Ayrıca, yukarıda
da belirttiğim gibi yarımadanın güney-doğu ucuna, yani Kurbağalıdere
ağzına ulaşmak da bir şey ifade etmiyor. Çünkü bu noktada ya Kurbağalıdere
aşılıp Kalamış gibi sistemin dışında bir başka noktaya düşülüyor,
ya da Kurbağalıdere halici Yoğurtçu Caddesi boyunca içten izleniyor,
yani tüm sahil katedildikten sonra hâlâ yarımadanın içinde kalınıyor.
İşte 1990-1993 arasında Moda sahili doldurulduktan ve 1994 nazım imar
planında sahil otoyol olarak öngörüldükten sonra uygulamaya geçilmemesinin
nedeni de çözümün bu irrasyonel boyutu. Bu yüzden geçen on yıl içinde
sahil rekreasyon alanı olarak düzenleniyor, yürüyüş yollarıyla, ağaçlandırılan
ve kentsel mobilyalarla donatılan yeşil alanlarıyla semt sakinlerinin
yaşamında önemli bir yer kazanıyor. Nitekim, Büyükşehir
Belediyesi'nin iki yıl önce düzenlediği, Kadıköy ve çevresini konu
alan kentsel tasarım yarışmasında ödül alan çalışmalarda da
sahili otoyola dönüştüren bir öneri yer almıyor. Yani, sahil yolu
projesinin ne denli işlevsiz olduğu, yerel yönetim de dahil neredeyse
herkes tarafından kabul ediliyor. Hatta, kavşak inşaatının temeli atılmadan
yalnızca birkaç ay önce sahil yeniden düzenleniyor, yeni ağaçlar
dikiliyor, kentsel mobilyalar yenileniyor. Tüm bunlar, kavşak projesine
çok kısa süre içinde karar verildiğini, projenin Kadıköy'ün ulaşımına
hangi işlevsel katkıyı getireceği ve hangi ulaşım sistemi içinde
yer alacağı düşünülmeden yola çıkıldığını, yerel yönetimin
sadece "iş yapma" (ihale açma) refleksiyle davrandığını gösteriyor.
Bugün Kadıköy yarımadasında bir "trafik sorunu" var ise
bunun nedeni açık: Yarımada büyük bir transit trafiğin altında kalmış
durumda. Kadıköy Meydanı bu transit trafiğin uç noktasında
bulunuyor. O zaman da kaçınılmaz olarak, yarımadadan çıkmak gibi bir
sorunu çözmek gerektiği düşünülüyor. Sorunu esas doğurucu
nedenine inmeden düşünmenin çok tipik bir örneğiyle karşı karşıyayız.
Aslında çözüm ortada: Yarımadayı bu transit trafikten kurtarmak
gerek. Yarımadanın dışında, kuzeyde oluşturulacak yeni bir merkezle
bunun mümkün olduğunu tüm uzmanlar yıllardır söylüyor. Kadıköy
Kentsel Tasarım Yarışması'na sunulan projeler dikkatle ele alınırsa
bu çözümün pek çok yarışmacı tarafından önerildiği görülecektir.2
Üstelik ulaşıma getirilecek asıl çözümün yeni arterler açmaktan
değil, ağırlığı toplu ulaşıma ve raylı sistemlere vermekten geçtiği
artık herkes tarafından biliniyor. Ayrıca açılan her yeni arterin ulaştığı
noktaya yeni bir yük getireceği, yani bu sahil yoluyla Kadıköy Meydanı'nın,
rahatlamak bir yana, kaldıramayacağı yeni bir trafik yüküyle daha karşılaşacağı
da ortada. Ama yine aynı noktaya geliyoruz: Büyükşehir Belediyesi tanımlanmış
bir soruna yanıt aramanın peşinde değil. Yalnızca (en önyargısız
saptamayla) çok kısa süre içinde çok şey "yapmak" istiyor.
O zaman da düşünmeye, rasyonel davranmaya zamanı kalmıyor.
"Düşünmeyi sonraya bırakma" yalnızca ana sorun bağlamında
değil, projenin ayrıntılarına inince de ortaya çıkıyor. Bu ana
arterin Kalamış sonrasının tam bir belirsizlik içinde olduğunu söylemiştim.
Bu kavşakla Kalamış'a (Kalamış'ı hiç ilgilendirmeyen) bir sorun taşınıyor.
Üstelik sorunu çözmek için bulunacak çözümler sorunu katlayarak büyütecek.
Benzer bir durum kavşağın diğer ucundaki devamında, yani sahil
yolunda da görünüyor. Her ne kadar 1994 nazım imar planı sahilde bir
otoyol öngörüyorsa da, çeşitli nedenlerle bunu uygulamanın pek kolay
olmadığı da bir gerçek. En başta koruma kurulundan gerekli izinleri
almanın zorluğu geliyor. Çünkü sahil boyunca korumaya alınmış pek
çok yapı var: Moda İskelesi, Eski Moda Deniz Kulübü, Mazhar Muhtar Paşa
Konağı... Moda İskelesi'ni karaya bağlayan köprü, iskelenin en
karakteristik özelliği. 1990 sonrasında doldurul(a)mamış alanlardan
biri de burası idi. Sahile yol yapılması, bu köprünün bulunduğu
yerin doldurulmasını, yani iskelenin karakterini bütünüyle
yitirmesini getirecek, Moda İskelesi bir "otoyol iskelesi"ne dönüşecek.
Eski Moda Deniz Kulübü'nün önü de doldurulmak zorunda. Koruma
kurulunun bunlara izin vermesi neredeyse olanaksız. Ayrıca Moda Deniz
Kulübü'nün şimdiki binasının önünün de doldurulması zorunlu,
yani Deniz Kulübü, Büyükşehir Belediyesi'nin hesaba katması gereken
başka bir "direnç" noktası.
İşte tüm bunları kavşak inşatının temeli atıldıktan sonra düşünmeye
başlayan Büyükşehir Belediyesi, yine sorun çözmek için yeni
sorunlar üretmeye koyuluyor, hem de zaten irrasyonel bir projeyi daha da
irrasyonel kılma pahasına. Düşünülen çözüm ise "tünel"
oluyor... Ve yukarıda sıralanan "hassas" noktaların bulunduğu
kesimde otoyolu bir tünele dönüştürmenin yolları aranmaya başlanıyor.
İki gidiş, iki geliş dört şeritten oluşan bir otoyolun hangi boyutta
bir tünel sistemi gerektirdiği sır değil: 12m yüksekliğinde kesite
sahip, benzerleri ancak karayollarının şehirlerarası otoyollarında görülen,
her biri en az 600m'lik iki "otoyol tüneli"nin Moda sahilinden
karaya (yalıyara) saplanması ve Moda burnunun az ilerisinde yeniden
sahile çıkması düşünülüyor. Ne var ki Moda'nın topografyası ve
kimi binalarda iki kata ulaşan bodrum katları düşünüldüğünde, bu
boyutta bir tünel sisteminin ancak deniz düzeyinin altına inilerek gerçekleşebileceği
de ortada. Bunun da en başta drenaj olmak üzere hangi sorunlara gebe
olduğunu, üstelik otoyol maliyetini katlayacağını kestirmek de zor değil.
Hem de sonuçta yine Moda sahilinin büyük bir bölümünün otoyola dönüşmesini
engellemeyen ve Moda'nın karakteristik yalıyar yapısını vahşi bir tünel
sistemiyle tahrip eden bir proje uğruna.
Görüldüğü gibi, Kurbağalıdere ağzında inşa edilen köprülü
kavşak projesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kentin ulaşımına
ilişkin hiçbir bütüncül konsepte sahip olmadığını anlatan, son
derece temsil edici bir proje. Ardındaki davranış örüntüsünü çözümlemek
içinse kentbilimci ya da ulaşım uzmanı değil "sosyolog"
olmak gerekiyor.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1 Moda sahilindeki sürecin
öyküsü için bkz. Aykut Köksal, "Moda Sahilinde Neler
Oluyor?", İstanbul, sayı 45, Nisan 2003, s.132-135. Otoyolun
Moda'da yaratacağı dönüşüm için bkz. Erdal Özyurt, "Moda
Sahilinde Otoyol İnşaatı ya da Moda'nın Yer-Olmayana Dönüşümü",
Arredamento Mimarlık, Mayıs 2003/5, s.104-106 Ayrıca konuya ilişkin
ayrıntılı bilgi, basında çıkan yazılar ve tartışma için bkz. www.arkitera.com/gundem/moda/
2 Kadıköy'ün ulaşım
sisteminin ayrıntılı çözümlemesi ve çözüm önerisi için bkz.
Yasemen Say-Özer, Oğuz Özer, "Kadıköy'ün Ana Karakteri",
Arredamento Mimarlık, Mayıs 2003/5, s.107-109
|