TMMOB Şehir Plancıları Odası: " İki
Koca yıl Oldu Hiç mi Ders Alınmadı?"
Depremin hemen sonrasında yaptığımız açıklamalarda oluşan büyük yıkımın
nedenlerini, on binlerce insanımızın kaybedilmesinde sorumlulukları olanları
ve onların suçlarının oluşturduğu zinciri tanımlamıştık. Geçen iki yıl
boyunca gördük ki suç zincirindeki halkalar kırılmadı sapasağlam yerinde
duruyor.
Eylemleri ve kararları ile can kayıplarında baş rolde olan ve bugüne
kadar hiçbir şekilde cezalandırılamayanların iki yıl içinde işledikleri
suçlar gelecekte olabilecek bir başka depremde çok daha fazla insanın
yitirilmesine yol açabilecektir.
İki yıl içinde TBMM'den çıkarılan yasalarla; Yapı denetimi özelleştirilmiş,
kamusal denetim olanakları ortadan kaldırılmıştır. Zaten yüksek olan inşaat
yapım maliyetlerine % 10 civarında ek yük getirilerek halk kaçak yapıya yönlendirilmiştir.
İşgal altındaki hazine ve orman arazilerinin "işgalcilere" satışını
öngören yasa ile kaçak yapılara yasallık kazandırmanın yolu açılmış,
üstü kapalı bir imar affı çıkarılmış, kaçak yapılaşma özendirilmiştir.
Yapılacak kontrolsüz her yeni yapı yaşanacak yeni bir felakette onlarca can
demektir.
Deprem bölgesinde on binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan nüfus yığılmasının
gerçek nedeni, bu bölgede verimli tarım alanları üzerinde yer seçen sanayi
tesisleridir. Sanayileşmenin belirli bir plan kararı çerçevesinde yerleştirilmesi
ve bu tesislerde çalışacak insanların konut sorunlarının çözülmesi
gerekirken, TBMM'den çıkarılan Organize Sanayi Bölgeleri Yasası ve
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası gibi yasalarla da kamusal denetim devre
dışı bırakılmış, bu tür tesislerin dilediği biçimde yapılaşmasının
önü açılmıştır. Bu şekilde yapılacak her tesis bölgede yeni nüfus artışı
ve yığılma, bu da yaşanacak yeni bir felakette onlarca can demektir.
Bunlar ve benzeri ülkenin, kentlerin ve kentlerde yaşayanların aleyhine
kararlar nedeniyle, bu kararları meclise gönderen hükümet üyeleri ve bu
yasalara el kaldıran vekiller açıkça suç işlemeyi sürdürmüşlerdir.
Deprem öncesinde olduğu gibi depremden sonra da sahip olduğu yetkileri
yerinde ve zamanında, kentler ve kamudan yana kullanmayan Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı; Eksikliği konu ile ilgili tüm kesimlerce kabul edilen üst ölçekli
plan kararlarını gerçek anlamıyla hayata geçirmeyerek, Kendisi tarafından
hazırlanan plan kararlarını iki satırlık genelgeyle delip, deprem bölgesinin
tümünde yapı yüksekliklerini bir kat arttırarak, Yıkılarak boşaltılması
gereken hasarlı yüzlerce binanın bilim dışı yöntemlerde onarılırmış
gibi yapılmasına göz yumarak suç işlemeyi sürdürmüşlerdir.
3 kattan fazla yeni yapıya izin verilmeyen bir zeminde yer alan, orta hasarlı
olarak tanımlanıp, onarım ve güçlendirmesi yapıldığı iddia edilen 7-8
katlı hasarlı konutlara, ağır hasarlı oldukları açık olan ve bir şekilde
orta hasarlı raporu alıp, onarılmak istenen yapılara, yapı yasaklı alan
olarak belirlenen, yeni yapı yapılmasına dahi izin verilmeyen bölgelerde,
fay hattı üzerinde kalan hasarlı yapılara iskan ruhsatı verilmesi için
Belediyeleri zorlayan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı suç işlemeyi sürdürmüştür.
Yaptıkları konutlar depremde yıkılan bazı firmalara ve müteahhitlere
kalıcı konutların inşasının verilmesi esef vericidir. Bugüne kadar yapımı
tamamlanan kalıcı konutların bazılarında ortaya çıkan hatalar gelecekte
ortaya çıkabilecek büyük sorunların göstergesidir.
Kalıcı konutların yer seçimleri iyi niyetli tüm uyarılara rağmen yanlış
yapılmış, verimli tarım alanları, meyve bahçeleri yapılaşmaya açılmış,
Gölcük ve İzmit örneğinde olduğu gibi Jeolojik sakıncalı, heyelan
alanlarında kalıcı konutlar inşa edilerek suç işlenmeye devam edilmiştir.
Yardım amacıyla toplanan milyarlarca paranın nereye harcandığı belli değilken,
kamulaştırma bedellerinden dolayı bilimsel jeolojik etüt sonuçları değiştirilmiş,
Gölcük'te 150 metre olarak belirlenen fay hattı üzerindeki yapı yasaklı
alan Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nce 20 metreye indirtilmiş ve suç işlenmeye
devam edilmiştir.
Ellerine geçirdikleri yetkiyi yöneticisi oldukları kentler lehine
kullanması gereken Belediye Başkanları ve Meclis Üyeleri, deprem öncesinde
olduğu gibi popülist uygulamalarından geçen iki yıl içinde de vazgeçmemiş
ve suç işlemeyi sürdürmüşlerdir. Deprem sonrasında başlayan tartışmalar
kentlerin "yeniden ve gerçekten" planlanması gerektiğini ortaya
koymuşken, ele geçen bu fırsatı değerlendirmeyen belediyeler, aceleyle hazırlattıkları
planlarda kat değişiklikleri dışında bir değişiklik yapmayarak büyük
bir fırsatın yitirilmesine neden olmuşlardır.
Yukarıda bir kısmını ele aldığımız suçlar ve geçen iki yıl içindeki
uygulamalar, 17 Ağustos depreminden hiç ders alınmadığını gösteriyor.
Deprem bölgesinde yaşayanların sesini duyun ARTIK YETER.
17 Ağustos 1999 depremi ülke kentleri üzerinde dönen pazarlıkların,
oynanan oyunların final sahnesidir demiştik, ancak geçen iki yıl boyunca yapılanlar
gösterdi ki oyun bitmemiş. Deprem unutuldu oyun sürüyor, rant yine başrolde.
Depremde ortaya çıkanın FAY HATTI DEĞİL PAY HATTI olduğunu UNUTMADIK
UNUTTURMAYACAĞIZ.
Necati Uyar
TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı
Tel: 0 312 4678443 - 4678523
Faks: 0 312 4675408
Web: www.spo.org.tr
e-mail: [email protected]
|