Gündem

Tarih: Editör: Emine Merdim Yılmaz, Zeynep Alpay
Koray Özgen

İlk in Milano sergisinin temelleri nasıl atıldı? Nasıl bir araya geldiniz?
Yaklaşık 15 tasarımcının bir iletişim platformu kurmasıyla başlayan bu girişim Nurus’un destekleri ile somut bir etkinliğe dönüştü.

Bu serginin Türk tasarımı için önemi nedir?
Bu sergi, coğrafya olarak bir çok degişik noktaya yayılmış olan Türk tasarımcılarını biraraya getirmesi açısından bir “ilk”. Ayrıca, tamamen farklı ufukları sahip olan bu tasarımcıların Türkiye’deki ve yurtdışındaki üreticiler için tasarladıkları ürünlerinin biraraya getirilmesi bakımından da ilginç bir girişim.

Türkiye’den çıkan tasarımlar ve tasarımcılar yurtdışında çeşitli platformlarda tanınmaya başladılar, İlk in Milano ile biraraya gelmenizin avantajları neler olacaktır?
Düsüncelerimizi ve dolayısıyla tasarladıklarımız ürünleri geniş bir izleyici kitlesiyle paylaşmak için bir ortam bulmamız ve buradan hareketle elde edeceğimiz geri itilim açısından önemli bir avantaj olarak görüyorum. Özellikle bir grup Türk tasarımcısı olarak uluslararası alanda nasil algılandığımızı (ya da nasıl algılanamadığımızı) anlayabilmek, ve de izleyicilerin bize ne gibi sıfatlar yükleyeceklerini görebilmek de bizim kendi kendimizi kritik edebilmemiz için tarihi bir fırsat.

İlk ve son tasarımlarınızı açıklayıp, karşılaştırabilir misiniz?
Profesyonel tasarımcı olarak ilk tasarımım, ODTÜ’den mezun olduktan hemen sonra birkaç arkadaşımla beraber Ankara kenti büfe tipleri yarışması için tasarladığımız ve ikincilik ödülülünü aldığımız büfe idi. En son tasarımım ise, Limoges porselenleri üzerine bir Fransız tasarımcıyla beraber geliştirdiğim porselen ürünler.
Tamamen farklı ortamlarda gerçekleşen bu iki projedeki ortak nokta olarak ikisinin de sorgulayıcı bir tasarım sürecinin sonucunda ortaya çıktıklarını düşünüyorum. Birinde o dönemdeki kentsel düzeni, diğerinde ise tarihi ve yerel değerleri sorgulayıp yorumlayan bir yaklaşım var diyebiliriz.

Türkiye’nin tasarım ve üretimi açılarından nasıl bir platform olduğunu düşünüyorsunuz?
Türkiye, izlediğim kadariyla, özellikle son 5 yıl içerisinde mobilya alanında ilginç ürünler ortaya çıkardı ve özellikle ofis mobilyası alanında birkaç firmanın öncülügünde gerçek bir rekabet gücü olduğunu da gösteriyor. Aksesuar alanında ise daha çeşitlilik gösteren bir gelişim var. Bu durumu dekorasyon alanından çıkartıp endüstriyel ürünler bağlamında düşündügümüzde, özellikle faydalı model ve patent bazında herhalde Türkiye’nin çok daha farklı bir konumda olduğunu da görmek mümkün. Kısacası daha katedilecek çok yol var sanıyorum.

Türkiye’de tasarımı canlandıracak veya teşvik edecek ne tür çalışmaların yapılmasını isterdiniz?
“İlk in Milano”nun yarattığı bu dinamik ortam bu alanda değişik etkinliklere de zemin hazırlayabilir. Özellikle meslek kuruluşlarının ve kamu kurumlarının daha aktif bir işbirliğine girmelerine ve de bu alandaki etkinliklerine bir ivme kazandırmaları için bir motivasyon kaynağı olabilir.

Milano Fuarı farklı ülkelerin tasarımcılarını bir araya getiren saygın bir platform, bu sene Milano’da hangi tasarımcıların ve ülkelerin öne çıkacağını düşünüyorsunuz?
Milano Fuarı her yıl yeni adların yeni eğilimlerin su yüzüne çıktığı bir etkinlik. Fuarın yanısıra, bilindiği gibi, “off” sergiler de ayrı bir önem taşıyor. Görmeniz gereken o kadar çok sayıda sergi ve de dolayısıyla ürün var ki! Ama yine de Hollanda ve de Kuzey Avrupa ülkelerinden önerilen ürünlerin ve etkinlilerin her zaman ilgi çekici bir yanı oluyor.
Diğer taraftan, Milano Tasarım Haftası son yıllarda öyle bir görünüm kazandı ki, bence yapılan etkinlikler sergilenen ürünlerin önüne geçmeye başladı. Moda tasarımcılarının da bu alana girmesiyle sadece “etkinlik için etkinlik” adına yapılan büyük partiler ve de siyahlara bürünmüs “body guard”lar her geçen yıl daha da artıyor.

Milano Fuarı’ndan beklentileriniz nelerdir?
Medyatik bağlamda, günümüzde Türkiye’nin her alanda etkili bir sekilde temsil edilmesine gereksinimi var. Böyle etkinlikler hem tasarımcılar hem de endüstri için yeni kapılar açabiliyor. Daha geniş bir çerçevede de Türkiye’nin farklı (positif) algılanmasına da yardım edebileceğini düşünüyorum.

Milano Fuarı’ndan sonra hedefleriniz nelerdir?
Sağlıklı yaşam için ürünler öneren bir firma için bazı yeni ürünler tasarlıyorum. İsveç, ve Hong Kong’daki müşterilerim için de yeni ürünler üzerine çalışıyorum. Bu ülkelere yenilerini ekleyebilmek için bu gibi etkinlikler iyi bir firsat olarak düşünüyorum.


Gündem Arşivi
Dönem için hazırlanan gündemlerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz gündem başlığını listeden seçiniz.