Londra, bu başarılarını, ilk Dünya Fuarı olan “Büyük Sergi” ile kutladı. Serginin gerçekleştirildiği Crystal Palace, lokomotiflerden ahşap sandalyelere kadar, endüstriyel olarak üretilmiş her türden ürünü barındıran, prefabrike mimarinin şaşırtıcı derecede ilerlemiş bir örneğiydi. Sanayi devrimi ülkeyi dönüştürmüş olsa da, muhalif sesler geleneksel el becerilerinin yok oluşunu ve sanayileşmenin toplumsal sonuçlarını sorgulamaktaydılar.
Belki de Britanya’nın yetiştirdiği gelmiş geçmiş en itibarlı ve etkili tasarımcı olan William Morris, makine üretimi süslemeleri kabul etmektense, el sanatı becerilerinin geri dönüşünü kanıtladı. Halı, mobilya ve duvar kâğıdı tasarımları için Ortaçağ’dan ilham almayı tercih ediyordu. Büyük Sergi’nin öncü dâhisi Henry Cole, Britanya’nın fabrikalarından çığ gibi gelmekte olan yeni ürünlere uygun bir tasarım dilinin bulunması gerektiğinin son derece bilincindeydi. Büyük Sergi’den sonra yeni bir endüstri çağı tasarımcıları kuşağının eğitilmesi için Victoria & Albert Müzesi’ni ve Royal College of Art’ı kurdu. Makineler ve endüstri ile baş etmeye hazır olan Christopher Dresser, ilk modern tasarımcı olma iddiasını Morris’ten çok daha fazla hak eden oldu.
- Tasarımın gelişiminde son derece önemli simgesel bir rol oynayan Büyük Sergi’nin gerçekleştirildiği ve o ana kadar inşa edilmiş hiç bir yapıya benzemeyen, yeni sanayi sisteminin somutlaştığı, on ay gibi kısa bir sürede inşa edilen, yüksek teknolojik tasarımın kökenini ifade eden, görünümü ve teknolojisi son derece devrimci olan Crystal Palace’ı tasarlayan Joseph Paxton.
- Büyük Sergi’nin yaratıcılarından, 1856 yılında yayımlanan ve tasarımcıların nesnelere biçim verme yollarını kolaylıkla bulmalarını sağlayan, ilk dekoratif tasarım ansiklopedisi Süslemenin Bilgisi’nin yazarı Owen Jones.
- İlk endüstriyel tasarımcı olduğunu savunan, son derece üretken, verimli, duvar kâğıdı, seramik ve madeni eşya gibi yüzlerce ürünü seri üretim yoluyla piyasaya sokan birçok şirkete danışmanlık yapan, basit geometrik biçimlerle organik modelleri bir araya getirerek, çalışmalarına son derece çağdaş bir görünüm kazandıran Christopher Dresser.
- Zanaatın, yalın ifadenin ve Ortaçağ’ın yüceleştirilmiş bakışının soyluluğuna inanan, mekanikleştirilmiş üretimin değersiz ve ruhsuz dekadansı olarak gördüğü yaklaşımın karşısına el işçiliğinin dürüst yalınlığını yerleştiren, kendi baskı makinesini, halı dokuma atölyesini kurarak, mobilya üretimi yapan William Morris.
İmaj Galerisi