
der Sinfonie der Großstadt
Jean-Luc Godard’ın dediği gibi sinema çok boyutlu bir sanat dalı: “Film yapmanın çeşitli yolları vardır; Jean Renoir ve Robert Bresson’un müzik, Sergei Eisenstein’ın resim, Alain Resnais’nin heykel, Socrates’ın felsefe yapması ve Stroheim’ın roman yazması gibi... Diğer bir deyişle sinema, bir anda her şey olabilir, hem yargıç, hem davalı.” Godard’ın film yapımındaki alternatif yolları kesin bir yöntemle daha da genişletilebilir: Mimari olarak sinema.
Sinemayla mimarlığın etkileşimi (sinemasal anlatımla mimarinin aslı ve mimari deneyimlerin sinemasal özü) çok yönlü. Her iki sanat dalı da uzmanların, asistanların ve diğer çalışanların yardımıyla yapılıyor. Kaçınılmaz doğaları gereği ortaklaşa bir çalışmanın ürünleri olduklarına aldırmadan, film ve mimarlık bireysel sanatsal yaratıcılarının isimleriyle anılıyor. İki sanat dalının ilişkileri, farklı bakış açılarından inceleniyor. Örneğin: Walter Ruttman’ın Berlin’deki “der Sinfonie der Großstadt”ı (1927) veya Fritz Lang’ın “Metropolis”i (1927), binaların ya da odaların nasıl gösterildiği, Alman Dışavurumculuğu filmlerindeki önemli binaların mimarlarının projeleri üzerinden gerçekle hayal arasında asılı kalmış bir mimari hayal gücünde olduğu gibi örneklerle, “farklı yönetmenler bir şehri nasıl betimliyor?,” sorusu üzerinden düşünülebilir.

Metropolis
Kaynak: Flickr
Hem bina hem set tasarımcısı kimliği ile Paul Nelson’ın “Maison Suspendue” (1936-38) adlı projesinde odalar, kuş kafesi gibi çelik ve cam kafeslerde asılı halde bulunuyor. Bu, illüzyon olarak ortaya atılmış herhangi bir sanat biçimindeki fikirler kadar fantastik.
Bugünün mimarlığında sinemanın etkisi, bir çalışma konusu olarak ele alınır ise, Vincent Korda’nın “Things to Come”daki çok katlı atrium hakkındaki öngörülerinin, John Portman’ın dev otel projesinde tamamıyla gerçekleştiğine tanık oluyoruz. Portman’ın projeleri, soğukkanlı bir şekilde müteahhitin ekonomik kazancına hizmet eden mimariye örnek oluşturuyorlar. Son on yılda, uluslararası ünde mimarların katkılarıyla, Walt Disney Kuruluşu tarafından ortaya konulan tematik mimarlık, yanılsama stratejisine ve filmlerden etkilenmeye çağırıyor. Ama artistik olarak bile daha net ve ciddi olan bugünün mimarlığı, sık sık esin kaynağını ve görsel stratejisini filmlerin dilinden alıyor. Örneğin: Jean Nouvel, sinemasal görüntüyü ve deneyimi, mimari çalışmaları için çok önemli bir ilham kaynağı olarak gördüğünü belirtiyor. Sinema gibi mimarlık da zaman ve hareket boyutunda varoluyor.
Sinema ve Mimarlık