
Sergei Eisenstein, Potemkin
Mimari betimlemeler ve mekanların birleştirilmesi, her filmde temel ve koreografik bir ritm yaratıyor. Sinema ustalarına göre en etkili mimari sahneler ise şunlar: Arazideki bir evin görüntüsü, cephenin bir maske gibi görüntüsü, kapıların ve pencerelerin iki dünya arasındaki aracı rolleri, bir şöminenin yarattığı samimiyet ve evcillik, bir masanın odaklayıcı ve ritüelleşmiş rolü, bir yatağın kişiselliği ve gizliliği, bir banyonun duyusallığı...
Basamaklar ve merdivenler ise sinemasal dramaturjide merkezi bir yere sahip. “Merdivenler evin simgesel döngüleridir,” diyor Peter Wollen. Basamaklar ve evin dikey düzenlenmesiyle vücudun döngüsel yapısı arasında benzer bir anlam var. Kapı hariç, merdiven, mimarlığın bedenle en somut ve en doğrudan şekilde buluştuğu eleman. Net olmak gerekirse, merdiven bir “mimari eleman” değil, mimari görüntülerin birincil temellerinden birisi oluyor. Genelde sanat çalışmaları görsel “eleman”lardan oluşmuyor, yaşayan görüntülerin ve hayallerin temelini oluşturuyor.
Sinemadaki merdivenler, mimarların çok nadir düşündüğü bir şeyi, basamakların doğal asimetrisini ortaya çıkarıyor. Yükselen basamaklar cennette son bulurken, aşağı inen basamaklar da doğal olarak yeraltı dünyasına iniyor. Merdiven görüntüsü, aynı zamanda bir labirent görüntüsüne de benziyor: Merdiven dikey bir labirent.

Alfred Hitchcock, Vertigo
Bir merdiveni inmek, sosyal zeminden ayrılmak ve gizliliğin içine çekilmek anlamına geliyor. Tamamıyla özel ve yasak dünyaya geçişin sinyallerini de verebiliyor ya da bir sırrı açığa çıkarmak için kalan son günü ifade ediyor. Bir merdiveni inmek aynı zamanda, kendini tanımlamayı, bir gruba katılmayı ve kamusal bir alana girmeyi ifade ediyor. Merdivenler çoğunlukla aşağıdan fotoğraflanıyor ve sonuç olarak yukarı çıkan bir insan arkadan ve aşağı inen bir insan önden görüntüleniyor. Yukarıdan fotoğraflanmış merdivenler baş dönmesini, düşüşü ya da panik içinde bir kaçışı gösteriyor. Merdivenleri aşağıdan gösterme seçiminin, kendi içinde teknik sorunları var. Yukarıdan fotoğraflanmış merdiven, resimden kaçar gibi görünürken bu gerçekçi olgu, inmek ve çıkmak arasındaki psikolojik açığı ortaya koyuyor.
Merdiven, evin en önemli organı. Basamaklar evin dikey sirkülasyonundan sorumlu ve aynı şekilde kalp de vücudun aşağısına ve yukarısına kan pompalıyor. Merdivenlerin bu düzenli ritmi, kalbin atmasını ve nefes alıp vermeyi taklit ediyor.
Sergei Eisenstein’ın “Potemkin”inde Odessa’nın geniş merdivenleri, Fritz Lang’in “M for Murder”ındaki dönen merdivenleri ve Alfred Hitchcock’un “Vertigo”sunda merdiven boşluğu, merdivenlerin sinemasal dramalarında unutulmaz örnekler olarak karşımıza çıkıyor.
Neden Hitchcock’un merdivenleri her zaman sağdan girişli gözüküyor? Merdivenler evin kalbinde durduğu için mi?
Sinema ve Mimarlık