Bunlara ek olarak kültürel bölünmeler, statü farkından kaynaklanan bölünmeleri güçlendirmek için kullanılabilir. Bu güçlenme, iki farklı nedenden kaynaklanan bu bölünmelerin ilk bakışta farksızmış gibi görüneceği noktaya kadar varabilir. Örneğin siyah - beyaz, Yahudi - Arap ayrımında statü farklılığının giderek güçlenmesi, ilk bakışta ayrımın kültürel nedenlerden kaynaklandığının düşünülmesine yol açabilir. Halbuki, bu bölünme işlevsel sebeplerle yakından ilişki içinde. Kültürel açıdan ve statü farklılığı sebebiyle ayrılmış gruplar, çalışmaya ve verimli üretim yapabilmek için birbirinin yakınında olmaya ihtiyaç duyar. Ancak statü ve işlev, mekan söz konusu olduğunda birbiriyle çatışan iki kavram. İşverenler, çalışanlarının iş yerine yakın, ancak kendilerine yakın olmayan bölgelerde yaşamasını arzu eder. Kültürel benzerlikler, statü farklılıklarıyla çelişebilir. Kültür bağlamında birbiriyle ilişkili olan gruplar, kendi içlerinde sınıf ve ekonomik işlev bakımından büyük uçurumlarla ayrılabilirler. Çünkü karşılıklı bağımlılık ve husumet, genelde şehirlerde bir arada varlığını sürdüren iki kavram. İşlev, statü ve kültür, geçmişte imparatorluklar tarafından kölelik düzeniyle yönetilen kolonyal bölgelerde iç içe geçmişti. Aynı durum, belki de günümüz ekonomik koşullarında da geçerli olmaya başladı. Hiyerarşiyi belirleyen işlevlerin tarafsız olmaması sonucunda, işlev, statü ve kültürün yarattığı farklı bölünmeler aynı düzlemde birleşiyor.
Tüm bu ihtimaller karmaşasını biraz daha yoğunlaştıran faktör ise, mekanın işlevinin sabit olmaması. Mekan, sosyalliğe dayanan bir oluşum olduğu için rolü de toplumdaki kültürel, işlevsel, statü ve güç değişimlerine göre farklılık gösteriyor. Ancak coğrafi koşullar da mekansal bölünmeleri önemli ölçüde şekillendiriyor. Üst sınıfa mensup kişilerin daha iyi çevresel koşullarda yaşadığı ele alındığında, bu şekillenmenin genellikle sosyal bölünmeyle de ilişkili olduğu söylenebilir.
İşlevin ve kültürün neden olduğu bölünmeler genellikle kendiliğinden, ancak statü kaynaklı bölünmeler zor kullanılarak oluşuyor. Toplumda hiçbir grup aşağı konumda olmak istemez, bir şekilde başka bir grup tarafından bu duruma getirilir. Üst sınıf, alt sınıftan kendi isteğine bağlı olarak ayrılırken, alt sınıfı isteği dışında kendisinden ayrı tutmak için baskı uygular. Dolayısıyla, konum farkından kaynaklanan bölünmeler, şu ya da bu şekilde güç kullanımını zorunlu kılar. Modern bir toplumda ise bu güç -en azından teorik olarak- sadece devlet tarafından kullanılabilir.
Bölünmüş Kentler