Almanya'nın bugünkü başkenti olan Berlin, 1933'te nasyonal sosyalizmin ülke yönetimine hakim olmasının ardından 3. Reich'in başkenti oldu. Kent aynı zamanda, Adolf Hitler ve baş mimarı Albert Speer'in inşa ettikleri diktatörlük simgeleri ve Roma'yı örnek alarak "Dünya Başkenti Germania" tasarısı kapsamında kent için oluşturdukları dev mimari konsept ile de, sadece bölünme söz konusu olduğunda değil, diktatörlük ve mimarlığın ilişkili tarihi bağlamında da önemli yer tutuyor. Her ne kadar kentlerin parçalara ayrılması sırasında yukarıda sıralanan faktörlerin birçoğu karmaşık bir sistem oluşturarak süreci meydana getirse de, ağır basan faktörden yol çıkarak "parçalanan kentler" başlığı altında Berlin'i politik nedenlerden kaynaklanan bölünmeler alt başlığına dahil etmek mümkün.


Berlin Duvarı'nın bir bölümü ve bir gözetleme kulesi.

Hava fotoğrafında, Brandenburger Kapısı ve kenti bölen duvar görülüyor. Kaynak: Bundesarchiv

1945'te şehrin Kızıl Ordu tarafından ele geçirilmesinin ardından, Berlin de tıpkı Almanya'nın tüm toprakları gibi Londra Protokolü'ne göre parçalara ayrıldı. Aslında bu parçaların sayısı 4'tü, fakat Sovyetler Birliği'nin bölgeleri Doğu Berlin'i, ABD, Birleşik Krallık ve Fransa'ya ait bölgeler de Batı Berlin'i meydana getirdi ve kent doğu ve batı olarak ikiye ayrılmış olarak algılandı. Ancak, kentin genelinin hakimiyetinde elbette bu dört devletin de payı vardı ve Sovyetler Birliği ile diğer ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar, 1940'lı yılların sonunda Batı Berlin'e konulan bir ambargoya yol açtı. 1949'da Batı Almanya'da Almanya Cumhuriyeti (Deutsche Bundesrepublik), Doğu Almanya'da da Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin (Deutsche Demokratische Republik - DDR) kurulmasının ardından ise, doğu - batı anlaşmazlıkları büyüyerek 1961 yılında Berlin'i "bölen" ve 28 yıldan fazla bir süre boyunca da bölecek olan ünlü duvarın, bir "fiziksel iç sınırın" inşa edilmesiyle sonuçlandı.

Bölünmüş Kentler