Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde Meslek Standartlarına Dayalı Belgelendirme Sistemi ve İşgücünün (emeğin) Serbest Dolaşımı
Tomris ÇAVDAR, Endüstri Yüksek Mühendisi, ATAUM Proje Koordinatorü
Avrupa Kürsüsü, ATAUM Bülteni, Yıl 1, Sayı 2, Bahar 2001, s. 6-7.
www.ankara.edu.tr/rescenter/ataum/
1. Avrupa Birliği (AB)'nin Yapısı ve Tam Üyelik Süreci
2000'li yıllarda Avrupa Birliği, sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik açıdan bütünleşmiş ve sürekli bir değişim programı içinde, barışçıl ve yerleşmiş bir demokratik yaşama (hayata) alışmış, ulus devletler birliğinin yeniden yapılanma sürecine dönüşmüştür.(1) 7 Şubat 1992 tarihinde imzalanan ve Kasım 1993'te yürürlüğe giren ve üye ülkelerin ulusal (toplumsal, kültürel ve tarihsel) özelliklerini yadsımayacak bir biçimde dayanışmayı öngören Maastricht Antlaşması (Avrupa Birliği Antlaşması) ile Avrupa Topluluğu'ndan Avrupa Birliği'ne dönüşüm gerçekleştirilmiştir(2). AB'ye üye ülkeler, dünyanın önde gelen refah devletleri olmalarına karşın, sosyo-ekonomik gelişme düzeyleri açısından türdeş bir yapıya sahip değildir. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecinin, 1999 yılının sonunda, tam üyeliğe aday konumuna yükseltilmiş olması, Türkiye'nin sosyal, siyasal, hukuksal, eğitsel, kültürel, ekonomik ve benzeri politikalarını önemli ölçüde etkileyecektir. Bu çerçevede, birliğe tam üye olma sürecinde eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, insangücü, istihdam ve benzeri sosyal politikalar, hem nitel hem de nicel anlamda, en az ekonomik politikalar kadar belirleyici bir rol oynayacaktır(3).
Avrupa Birliği'nde yanlızca ekonomik büyümeyi sağlayacak politikalara değil, aynı zamanda bu büyümenin daha fazla istihdam yaratmasını sağlayacak politikaların endüstriyel değişim, üretim süreçlerinin dönüşümü ve iş dünyasının örgütlenmesindeki değişim ve yeni hizmet alanlarının gelişmesine önem verilmektedir.
VII. Beş Yıllık Kalkınma Planını incelediğimizde, Türkiye'nin benimsediği istihdam stratejisinin temel ilkesinin "yerleşik (istikrarlı), yatırım ağırlıklı ve rekabetçi ekonomik koşullara dayalı yüksek bir büyüme hızının gerçekleştirilmesi yoluyla üretken istihdamın artırılması" olduğu görülmektedir. AB ve Türkiye'nin insangücü/istihdam politikalarını farklı kılan temel noktalardan biri de bu öncelik konsudur. Diğer bir anlatımla, Türkiye'de ekonomik büyümeye öncelik verilmekte ve istihdamdaki büyümenin de kendiliğinden artacağı beklenmektedir. Oysa AB ile bütünleşme sürecindeki Türkiye'nin, AB ülkelerinin hedefleriyle uyumlu olarak ve 1995'te toplanan Madrid Avrupa Doruğu'nda onaylanan Avrupa stratejisine göre, istihdam politikalarını daha net bir şekilde belirleme ve genç nüfus yapısının da gerektirdiği şekilde yeni iş aramaya başlamış gençler, uzun süredir işsiz olanlar ve işsiz kadınlar gibi özel dikkat gerektiren kesimlere vurgu yapılarak işsizliğin önlenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanmasına öncelik vermesi gerekmektedir(4).
Maastricht Antlaşması'nın belki de en belirgin özelliği, tüm toplumsal alanlarda, üye ülkelere, belirli bir modeli uygulama zorunluluğu getirmemesidir. Her üye ülke, kendi ulusal politikalarına ve sosyo-ekonomik yapısına uygun bir sistemi uygulamakta özgürdür. Ancak ulusal sistemler içinde yer alması ve izlenmesi gereken kimi ölçütler de (kriterler de) vardır. Toplumsal alanlarda AB'nin temel yaklaşımı, üye ülkelerin sosyo-ekonomik sistemlerinin belirlenen genel ilkeler ve ölçütlerle çelişmeyecek biçimde düzenlenmesidir. Bu bağlamda, yöntem, içerik ve yapı açısından "tek tip" bir model yerine, üye ülkelerin kendi ulusal özelliklerine göre biçimlenen politikalarının, AB politikası ile bağdaştırılması ve karşılıklı görüşlerin paylaşılması yolu ile birbirlerine uyumlu duruma getirilmesi amaçlanmaktadır. Birçok yönleri ile çağdaş ve uygar olarak nitelenen Avrupa Birliği üyesi ülkelerle eşdeğer koşullarda yaşama ve benzer ölçütlere erişme, ancak toplumsal alandaki sosyo-ekonomik sistemlerimizin, hem nitelik ve hem de nicelik yönünden, birliğe üye üye ülkelerin düzeyine çıkarılması ile olanaklıdır. Lâik, demokratik ve sosyal hukuk devleti temeline dayalı olarak ülkemizin sosyal ve ekonomik açıdan gelişmesi, kalkınması, ortak gönence (refaha) ulaşması, sosyo-ekonomik sistemlerdeki temel öğelerin AB düzeyine erişmesine bağlıdır(5).
1990'lı yıllarda istihdam politikalarına yönelik olarak mesleksel eğitim konusu güncelliğini korurken, Maastricht Antlaşmasıyla "Avrupa Gerçekleri Üzerinde Eğitim ve Avrupa Yurttaşlık Eğitimi" önem ve ağırlık kazanmıştır. Avrupa Birliği'ne tam üye olması amaçlanan Türkiye'nin Birliğin saygın bir üyesi olabilmesi için ekonomik göstergelerinin yanısıra, insangücü ve eğitim yapısını da AB ülkelerinin gelişmişlik düzeyine eriştirmesi bir zorunluluk durumuna dönüşmüştür. Dolayısıyla, Türkiye'nin hedeflerinin Birliğin bu alandaki geleceğe yönelik hedefleri ile uyumlu bir yapıda olması gereklidir(6).
İstihdam ve işsizlik Türkiye'nin olduğu kadar Avrupa Birliği ülkelerinin de çözüm bekleyen en önemli sorunlarından biridir. Türkiye AB'ye tam üyelik sürecinde aday üye konumuyla ekonomik göstergelerinin yanısıra istihdamı da kapsayacak biçimde tüm toplumsal politikalarını üyeliğine aday olduğu AB'nin politikalarına uyumlaştırmak durumundadır. AB ile uyumlu politikaların ve hedeflerin belirlenmesi bağlamında işgücü piyasası, makroekonomik politikalar ve yapısal düzenlemeler arasındaki bütünlüğe büyük önem verilmesi gerekmektedir. İstihdam yaratmaya yönelik büyüme politikalarının uygulanmasına, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) geliştirilmesine ve bu işletmelerin istihdam gücünden en üst düzeyde yararlanmasına özen gösterilmeldir(7).
2. Serbest Dolaşım Kavramı ve İşgücü Hareketliliği
Avrupa Birliği tarafından kabul edilmiş olan temel özgürlükler arasında, birliğe üye ülke vatandaşlarının serbest dolaşım hakkı da yer almaktadır. Avrupa Birliği (AB) vatandaşlığı, kendi konumunu, dolaşım özgürlüğü sayesinde güçlendirmektedir. Yerleşme, iş edinme, işgücünün serbest dolaşım hakkı gibi olanaklar, daha şimdiden, Avrupa vatandaşlığı çerçevesinde gerçekleşme yoluna girmiştir. "Serbest dolaşım" kavramı, mesleki eğitimin yapılması, mesleki yeterliliklerin tanınması ve mesleklerin icrası konularında Avrupa'nın hareket noktasını oluşturmaktadır. Kişilerin yeterlilik ve becerileri ile birlikte, özgür dolaşabilmeleri hakkı, AB anlaşmasının 8'inci maddesi ile güvence altına alınmıştır(8). Avrupa Birliği (AB)'nde iç pazar "içinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlandığı, iç sınırları olmayan bir alan" olarak (md/8) tanımlanmaktadır(9). Mesleksel yeterliliklerini kendi ülkesinde kazanmış Birliğe üye bir ülkenin vatandaşı için bu durum, diğer bir ülkede kendine veya başka bir işverene ait bir işyerinde, bir meslekte çalışabilme olarak anlaşılmaktadır. Benzer biçimde, Birliğe üye ülkelerin kendi aralarında bir meslek alanında çalışabilmek için gerekli mesleksel yeterliliklerin kabul edilebilir en düşük düzeyini belirlemedikleri durumlarda, bir üye ülke ilgili meslek alanında verilen hizmetlerin niteliğinin düşmemesi için kendi ülkesinde bu düzeyi belirleyebilmektedir. Ancak bu durumda bile başka bir ülke vatandaşının kendi ülkesinde kazandığı mesleksel yeterliliklerin belirlenen bu düzeye uygunluğunu göz önüne alması gerekmektedir(10).
Uluslararası işgücünün hareketliliği nedeniyle, çeşitli ülkelerdeki işverenlerce, diğer ülkelerden gelen işgücünün niteliklerinin istihdama yönelik olarak değerlendirilmesinde, "meslek standartları ve belgelendirme" konusu özellikle önem kazanmaktadır. AB içerisinde, bu sorunun çözümü konusunda henüz somut öneriler geliştirilememiştir. İşgücünün serbest dolaşım özgürlüğü ancak belirli sayıda meslek ve ülke çerçevesinde sınırlı kalmıştır.
AB'nin oluşum sürecinde önemli yeri olan "Roma Sözleşmesi" hükümlerine göre, işgücünün serbest dolaşımının en geç geçiş döneminin sonunda sağlanacağı ve bu dönem içinde, istihdam, ücret ve diğer çalışma koşulları bağlamında, tüm ayırımcı işlemlerin kaldırılacağı öngörülerek, serbest dolaşımın kapsamı (md/48) ve uygulama yöntemleri (md/49) belirlenmiştir(11).
Avrupa Birliği (AB)'ne üye olan ülke vatandaşlarının, diğer üye ülkelerde serbestçe dolaşabilmesine yönelik tüzük değişikliği önerisinde, şimdiki durumun iyileştirilmesi doğrultusunda birliğe üye ülkelerden, herhangi birisinde iş başvurusunda bulunan kişinin, işe girişinde ve mesleki eğitim olanaklarına kavuşturulmasında o ülkenin vatandaşları ile aynı haklara sahip kılınması düşünülmektedir(12).
3. Meslek Standartları ve Belgelendirme
Meslek standartlarının geliştirilmesi, insan gücü profilinin nitelik ve nicelik açısından öngörülen ölçütlere göre belirlenmesi zorunluluğundan doğmuştur. İşgörenlerin çalışma alanlarına göre uzmanlaşmaları ve yapılacak işin özellikleri ile bu işi yapacak olan kişilerde bulunması gereken özelliklerin saptanması gereksinimi belirli standartların oluşturulmasını kaçınılmaz kılmıştır. Bu bağlamda hizmetlerin, meslek standartlarına uygunluğunun ölçülebildiği sınavlar, mesleki yeterliliğin güvencesini sağlayacak bir belgelendirme sisteminin oluşturulması zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir(13)..
Belgelendirme işgücü piyasasını oluşturan en önemli kesimlerin; işgörenlerin ve işverenlerin birbirleri ile olan etkileşiminin güçlendirilmesi açısından önemlidir. İşgücü niteliklerinin belgelendirilmesi, işgörenlere sahip oldukları bilgi ve becerileri, yeni bir işe başvururken, sergileme olanağı verdiği gibi yeni bir işi öğrenme ya da iş değiştirme durumlarında ulusal düzeyde olduğu kadar uluslararası alanda da kolaylıklar sağlamaktadır(14).
4. Serbest Dolaşım Açısından Diploma ve Belgelerin Değerlendirilmesi
AB içerisinde işgücünün serbest dolaşımı düşünüldüğünde, belge ve belgelendirmeye doğrudan değinen 89/48/EEC sayılı Konsey yönetmelik önerisinin incelenmesi gereklidir. Bu öneriye göre;(15)
- Diploma ve belgelerin karşılıklı olarak tanınmasını kolaylaştırıcı yönde yaklaşımların benimsenmesi,
- Birliğe üye ülkelerden herhangi birisinde iş başvurusunda bulunan kişilerin sahip olduğu diploma ve belgelerin kabul edilmesinde, o ülkenin vatandaşları ile aynı haklara sahip kılınması,
- Bir ülke eğitim programının başka bir ülkede tanınması için belirli kural ve yöntemlerin bulunması,
- Eğitim düzeylerinin karşılaştırılması,
- Ulusal bilgi merkezleri aracılığı ile geliştirilecek Avrupa bilgi ağları ve koordinasyon yolu ile sistemin desteklenmesi hedeflenmektedir.
Aynı biçimde, Konsey yönetmelik önerisinin 1'inci maddesi hükmü, yukarıda değinilen "diploma" ve "belge" kavramlarına aşağıdaki tanımlamaları getirmektedir:
Diploma:
- Birliğe üye ülkenin yetkili birimi tarafından o ülkenin hukuki dayanaklarına (mevzuat, yönetmelik vb.) göre verilen,
- genel kural olarak diploma sahibine üniversite veya yüksek öğretime giriş olanağı sağlayan,
- Orta öğretim sonunda, en az bir sene veya bu eğitime denk yarı zamanlı eğitim gördüğünü, üye ülkede düzenlenmiş mesleksel etkinliği gerçekleştirebilecek mesleksel yeterliliklere (bu mesleksel yeterliliklerin çoğunlukla Birliğe üye ülkede kazanıldığı veya Birlik dışında ancak üye bir ülkenin hukuki dayanaklarına uygun eğitim veren bir kurumdan alındığı veya verilen eğitimin tanındığı üye bir ülke tarafından üç yıllık mesleksel deneyiminin belgelendirildiği) sahip olduğunu gösteren herhangi bir eğitim kanıtı ya da kanıtları olarak tanımlanmaktadır.
Aynı şekilde Birlik içerisinde tamamlanan başarılı bir eğitim sonucunda yetkili bir kuruluş tarafından verilen ve üye ülkenin yetkili birimlerince tanınan bir eğitim kanıtı da diploma olarak değerlendirilmektedir(16)
Belge (Sertifika):
Avrupa Birliği içerisinde tamamlanan başarılı bir orta öğretim sonucunda yetkili bir kuruluş tarafından o ülkenin hukuki dayanaklarına göre verilir.
- Uygun eğitim veren bir kurumdan (diploma veren bir kuruluşun dışında) veya iş başında eğitim sonucu veya her ikisinin birlikte gerçekleştirilmesi sonucu alınan,
- Uygun görüldüğü takdirde bu eğitime ek olarak verilen,
- Bir geçici deneme dönemi veya işbaşında mesleksel uygulama sonucunda üye ülkenin yetkili birimlerince verilen ve
- Sahibinin teknik ve mesleksel bir eğitim sonucunda ve gerek duyulduğu takdirde yukarıda belirtilen bu eğitime ve geçici deneme dönemi sonucunda veya bir işbaşında mesleksel uygulamaya ek olarak değerlendirilen bir eğitim kanıtıdır.
Belge sahibi, üye ülkede düzenlenmiş mesleği yapabilecektir. Bu belge için gerek duyulan eğitimin Birlik içinde alınması veya Birlik dışında ancak üye bir ülkenin hukuki dayanaklarına uygun eğitim veren bir kurumdan alınan ve sahibinin üye ülke tarafından belgelenmiş iki yıllık mesleksel deneyime sahip olduğunu göstermesi gereklidir(17)
Yeterlilik Kanıtı: (Diploma ve belge kapsamı dışında kalan diğer kanıtlar)
89/48/EEC sayılı Konsey önerisinin kapsamına girmeyen veya bu öneride geçen diploma ve belge tanımlarının dışında kalan bir eğitim kanıtıdır. Başvuru sahibi kişinin, daha önce kazanılan eğitim kanıtlarına gerek duyulmaksızın, üye ülkenin hukuki dayanaklarına göre bir mesleğin uygulanması için gerekli olan tüm kişisel özelliklere sahip olduğunu gösteren ve bireysel özelliklerin, ilgi alanlarının ve bilginin değerlendirilmesi sonucunda verilmiş olan bir kanıttır.(18)
Ev Sahibi Ülke:
Birliğe üye diğer bir ülkede eğitim gördüğüne dair bir eğitim kanıtına veya bir yeterlilik kanıtına sahip olan, veya mesleği yapabilme hakkına sahip bir kişinin mesleğinde çalışabilmek için başvuruda bulunduğu ülkedir.(19)
Düzenlenmiş Mesleksel Etkinlik:
Bir üye ülkede yapılması için doğrudan veya dolaylı olarak ve hukuki dayanaklara göre bir eğitim kanıtına, yeterlilik kanıtına sahip olmayı gerektiren bir mesleksel etkinliği ifade eder. Aşağıda düzenlenmiş bir mesleksel etkinliğin nasıl gerçekleştirileceği açıklanmaktadır:
- Bir meslek adı ile çalışabilmek için kişilerin hukuki dayanaklara göre düzenlenmiş eğitim veya yeterlilik kanıtlarına sahip olmalarını gerektiren ve
- Mesleğin adının kapsamına giren etkinliklerin gerçekleştirilmesine olanak veren,
- Üyelerine eğitim kanıtları veren,
- Üyelerinin mesleğin gerektirdiği kuralları gerektiği şekilde yapıp yapmadıklarını izleyen,
- Üyelerine meslek adını ve titrini kullanma ve aldığı eğitimden yararlanma olanağı veren etkinlikler olarak tanımlanmaktadır(20).
Düzenlenmiş eğitim:
- Özellikle belirli bir mesleğin yapılmasına yönelik olan,
- Mesleksel eğitim sırasında veya geçici çalışma dönemi veya mesleksel uygulama sırasında tamamlanan,
- Yapısı ve düzeyi hukuki dayanaklara göre düzenlenen,
- Bu amaçla yetkilendirilmiş bir kuruluş tarafından izlenen ve onaylanan ders veya derslerden oluşan bir eğitim olarak tanımlanmaktadır(21).
Mesleksel deneyim:
Bir üye ülkede bir mesleğin bilfiil ve hukuk kurallarına uygun olarak uygulanması olarak tanımlanmaktadır(22).
Uyum dönemi(23):
Düzenlenmiş bir mesleksel etkinliğin ev sahibi üye bir ülkede bu meslekte çalışan nitelikli bir kişinin yanında çalışılmasıdır. Gözlem altında gerçekleştirilen böyle bir uygulama dönemi genellikle bir eğitimle de desteklenmektedir. Gözlem altında gerçekleştirilen bu dönem sonucunda bir değerlendirme yapılır. Uyum dönemi ve değerlendirme kurallarına ilişkin ayrıntılar ev sahibi ülkenin yetkili birimlerince belirlenir.
Gözlem döneminden geçmekte olan bir kişi için özellikle oturma hak ve yükümlülükleri, sosyal haklar, ücretler Avrupa Komisyonu yasal düzenlemelerine göre ve üye ülkenin yetkili birimleri tarafından belirlenir.
Yeterlilik testi(24):
Başvuru sahibinin üye ülkede düzenlenmiş mesleksel etkinliği yapıp yapamayacağını ölçmek amacı ile, üye ülkenin yetkili birimleri tarafından uygulanan ve kişinin ilgili meslek alanındaki bilgisini ölçmek ile sınırlı olan bir testtir.
Bu testin uygulanması için, yetkili birimler, üye ülkede alınması gereken eğitim ile başvuru sahibinin kazandığı eğitim arasında karşılaştırma yaparak ve bu kişinin aldığı eğitim kanıtlarının kapsamı dışında kalan ilgili konuları belirleyeceklerdir. Bu konular mesleğin yapılabilmesi için hem teorik bilgiyi hem de uygulama becerilerini kapsayabilir.
Bu testin uygulanmasında göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus ise başvuru sahibinin geldiği üye ülkede nitelikli bir çalışan konumunda olduğudur. Bu test ayrıca sözkonusu ev sahibi ülkedeki meslek kuralları bilgilerini de içerebilmektedir. Yeterlilik testinin kapsamlı bir şekilde uygulanması ev sahibi ülkenin yetkili kuruluşlarınca belirlenecektir.
Ev sahibi ülkede bu yeterlilik testine çalışmak isteyen bir başvuru sahibinin durumu o ülkenin yetkili birimlerince Avrupa Topluluğu hukukuna göre belirlenecektir(25).
Konsey yönetmelik önerisinin 5'inci maddesinde ise, "üye ülkede bir mesleği icra etmenin belge sahibi olmayı gerektirdiği durumlarda bile, istenen belgeye sahip olmayan başvuru sahibinin talebi reddedilmeyebilmektedir"(26) görüşü ortaya çıkmaktadır.
Konsey yönetmelik önerisinin 8'inci maddesinde, yukarıda anlatılan duruma açıklık getirilmekte ve "başvuru sahibinin istenen belgeye sahip olduğu ancak, niteliklerinin üye ülkedeki yetkili birim tarafından yetersiz bulunması durumunda başvuru sahibinin talebi reddedilmeyebilmektedir"(27) denilmektedir.
Aynı önerinin 6'ıncı. maddesinde, "Belge sahibinin almış olduğu eğitim, ev sahibi üye ülkedekinden farklı ise; ev sahibi üye ülke başvuru sahibinin iki yılı aşmayan bir uyum döneminden geçmesini isteyebilir"(28) denilmektedir.
Yukarıda görüldüğü gibi mesleklerin kapsadığı etkinlik alanlarındaki farklılaşma veya belge sahiplerinin sahip oldukları niteliklerin yeterli görülmediği durumlarda eksikliğin giderilmesine yönelik çeşitli kolaylıklar getirilmektedir.
AB ülkelerindeki durum incelendiğinde, bilgi ve becerilerin belgelendirilmesine yönelik olarak, olabildiği oranda çok sayıda genç ve yetişkinin, eğitim sistemi içerisindeki bütün olanaklardan ve belgelendirmeden yararlanması hedeflenmektedir. Birliğe üye olan ülkelerde kazanılan diploma ve belgelerin birçoğu, okul eğitimi, birçoğu ise çıraklık eğitimi ve benzeri bir eğitim sürecinin sonunda elde edilmektedir. Bir yandan, AB üyesi ülkeler arasında ortaklaşa geliştirilen diploma ve belgelerin denkliğine yönelik projeler, öte yandan, ikili anlaşmalarla belirlenen ortak yetkilendirme yaklaşımları uygulamaya geçirilmekte ve yine de, alınan sonuçlar, bu sorunun çözümüne yönelik, katkıları istenen düzeyde gerçekleştirememektedir.
Avrupa Mesleksel (Mesleki) Eğitimi Geliştirme Merkezi (CEDEFOP) üçlü yapıda işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin de katılımıyla mesleksel eğitimin geliştirilmesi görevini yüklenmiştir. CEDEFOP "meslek profilleri"nin ortaya çıkarılması ve mesleklerin içeriklerinin daha anlaşılır bir duruma getirilmesine yönelik olarak bir proje başlatmıştır. Bu projede meslek alanındaki işlerin/işlemlerin ülkeler arasında genel olarak benzerlik göstereceği ve bu iş ve işlemlerin yanlızca mesleklerin sınırlandırılmasında farklılık göstereceği varsayımından hareketle öncelikle mesleklerden öte mesleksel etkinlikler, meslek alanı içerisinde uygulanmakta olan mesleksel işlemler gözönüne alınmaktadır. Böylece mesleksel etkinlikler için Avrupa içerisinde ortak bir düzlem geliştirilmiş olunacaktır. Ancak böyle bir düzlemin, güncelliğini kolaylıkla yitirebileceği ve ülkelerin özel koşullarına özgü ayrıntılarla ele alınması da, yorumlara açık genellikte olması da aynı derecede sakıncalıdır. Böyle bir düzlem, hem mesleklerin incelenmesi-çözümlenmesi (analizi) hem de Birliğe üye 15 ülkede mesleklerin kazanımına, sınıflandırılmasına, karşılaştırılmasına, karşılıklı tanınmasına ilişkin bir dayanak noktası oluşturmaktadır(29).
Diğer bir örnekte, giderleri Avrupa Sosyal Yardım Fonunca karşılanan ve AB ülkeleri içerisinde yaşayanların niteliklerinin (Euroqualification) belirlenmesine yönelik olarak sektörel düzeyde uygulanılmasına çalışılan bir proje bu konudaki çabalara örnek olarak gösterilebilir. Böyle bir yaklaşım, hem eğitim programlarının giderek birbirine benzemesini sağlamakta ve hem de, işgücü niteliklerinin karşılıklı olarak tanınması ve kabul edilmesine dayanak oluşturmaktadır. Şimdiye kadar, sayıları çok sınırlı da olsa, İngiliz sisteminde yer alan tekniker düzeyindeki bazı diplomaların, Fransız diplomaları ile denkliği sağlanmıştır. Benzer sonuçlar, İrlanda ve Fransa tarafından geçerliliğinin ortaklaşa kabul edildiği, beş İrlanda belgesinde de kabul edilmiştir. Ancak,, bu gibi uygulamalar, sayıca çok az olup, yanlızca belirli mesleklerle sınırlı kalmıştır(30).
5. İlgili Tarafların Üçlü yapıda Uzlaşması ve Sonuç:
AB'de 85/368/EEC sayılı Konsey kararı ile mesleksel eğitim niteliklerinin karşılaştırılabilirliğine ilişkin komisyon etkinliği başlatılmıştır. Bu çalışmaya göre, üye devletlerce kabul edilen nitelikli işçilerin iş tanımları ve bunların kullanımı ve karşılaştırılabilirliği ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda, AB'ye üye her devlet, şu görevlerden sorumlu bir koordinasyon birimi oluşturacaktır:(31)
- İlgili mesleklerin seçimi,
- Ortak kabul edilen iş tanımlarının hazırlanması,
- Mesleksel eğitim niteliklerinin uyumlaştırılması
Ulusal düzeyde meslek seçimi, ortak kabul gören iş tanımlarının hazırlanması, mesleksel eğitim niteliklerinin uyumlaştırılması ve benzeri çalışmaların ancak, bütün ilgili tarafların yani devlet, işçi ve işveren kesimlerinin uzlaşarak aldıkları kararlara bağlı olması, önerilen ve çeşitli ülkelerde uygulanmakta olan bir yaklaşımdır. Aynı şekilde Roma Sözleşmesi'nin 128. maddesi de işçi ve işveren kuruluşları arasında yakın işbirliğini öngörmüştür. Özellikle, kurulacak olan belgelendirme sisteminin sağlıklı bir işlerliğe kavuşturulabilmesi için, sürecin bütün aşamalarının ortaklaşa geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Yukarıda anlatılmaya çalışılan yaklaşımlar, işgücü piyasasına ilişkin bilgilerin geliştirilmesini de gerekli kılmaktadır. Aynı şekilde, bütün tarafların (Devlet, işçi ve işveren), ortaklaşa kabul ettiği bir meslek standartları, ölçme-değerlendirme ve belgelendirme sisteminin sektörel bazda uygulanması, uyarlanabilir olması ve gençlerin yetiştirilmesine yönelik olarak eğitim programlarının geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, ülkemizde üçlü bir yapı içerisinde (Devlet, işçi ve işveren kesimlerinin katılımıyla) yürütülen ve hedefleri arasında ulusal düzeyde meslek seçimi, ortak kabul gören meslek inceleme-çözümleme (analiz) ve soru bankalarının hazırlanması da bulunan ve yakın zamanda tamamlanan Meslek Standartları, Ölçme-Değerlendirme ve Belgelendirme proje çalışmasında elde edilen kazanımların bir sistem içerisinde sürdürülebilmesi için en kısa zamanda kurumsallaşmasını istediğimiz Ulusal Meslek Standartları Kurumu'nun, işgücü hareketliliğinin sağlanmasında ve Avrupa Birliği'ne üye ülkelerle uyumlu ulusal bir sistemin oluşturulmasında önemli katkıları olacağı kanısındayız.
Tomris Çavdar
GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması)