Gündem

Siyasi Partilerin Kent ve Çevre Politikaları

Tarih: Haziran 2007 Editör: Derya Karadağ, Aslı Canbal Özdemir
Türkiye Komünist Partisi

Türkiye Komünist Partisi'nin Programında Yer Alan Maddeler
İnsanlar moral ve fiziki açılardan kendilerini yeniden üretecekleri mekanlarda yaşama hakkına sahiptir. Bu hak doğrultusunda herkese gereksinimine uygun konut sağlanır. Konutların deprem, sel ve diğer doğa olaylarından etkilenmeyecek sağlamlığa sahip olmaları için gereken her tür önlem alınır. Konutlarda ısınma, elektrik enerjisi ve su bedelsiz olarak sağlanır.

Çevre ve kültür değerleri, ticari birer meta olmaktan kurtarılarak devlet tarafından korunur ve tüm toplumun kullanımına açılır. Kıyıların, ormanların, doğal ve tarihsel zenginliklerin tahrip edilmesine karşı ağır yaptırımlar uygulanır. Sosyalist sanayileşme ve kentleşme politika ve uygulamalarında çevre ve insan sağlığının korunması öncelikli olarak gözetilir. Çevre politikasının belirlenmesinde ve somut uygulamalarda toplumun bütününün ve ilgili toplulukların örgütlü biçimde yer almaları sağlanır. Ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan kentlerin kırlara karşı göreli üstünlüğünden kaynaklanan eşitsizliklerin giderilmesi doğrultusunda önlem alınır. Kentlerde toplu taşımacılık yaşama geçirilir ve ücretsiz kamu hizmetine dönüştürülür. Kent içi ve kentler arası ulaşımda karayollarının kapitalist toplumda kazandığı ağırlık azaltılarak, daha güvenli ve verimli ulaşım biçimleri yaygınlaştırılır. Doğal afetlerin yıkıcı etkilerini yok etmek için gerekli kaynakların ayrılması, bu yönde bilimsel çalışmalar yürütülmesi sosyalist devletin sorumluluğudur. Bu çalışmalar halkın bilgisine, katılım ve denetimine açıktır.

Kent içi ve kentler arası ulaşımda karayollarının kapitalist toplumda kazandığı ağırlık azaltılarak, daha güvenli ve verimli ulaşım biçimleri yaygınlaştırılır. Doğal afetlerin yıkıcı etkilerini yok etmek için gerekli kaynakların ayrılması, bu yönde bilimsel çalışmalar yürütülmesi sosyalist devletin sorumluluğudur. Bu çalışmalar halkın bilgisine, katılım ve denetimine açıktır.

TKP, 22 Temmuz seçimlerine, Yurtsever Cephe'nin politika ve adaylarıyla giriyor. Yurtsever Cephe'ye bağlı Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları'nın mimarlık ve kentsel planlamaya ilişkin değerlendirmeleri şu şekilde:
Yapılı çevremiz ele alınırken mimarlık ve kentsel planlamanın birlikte düşünülmesi gerekir. İnsan yaşamının ve yaşam alanlarının tasarlanması ve planlanması işlevini üstlenen mimarlık ve kentsel planlama özü itibariyle kamucudur. İnsanlığın kültürel birikiminin mekana yansıması olarak mimarlık, bulunduğu yerelliğin özelliklerini taşımakla birlikte bir sanatsal yaratı olarak tüm insanlığın mirasıdır.

Bu anlamda mimarlar ve kentsel planlamacılar özünde kamusal bir iş yapmakla birlikte, içinde yaşadığımız düzen kamucu bakışın reddiyesi anlamına gelen kapitalizmdir.

İçinde yaşadığımız konutlar başta olmak üzere hayatımızın geçtiği yapılar ve bunların bütünü olan kentler, kapitalizmin kar hırsı yüzünden yalnızca yaratıcı ve estetik çözümlerden uzak kalmamakta, aynı zamanda asgari gereksinimlere yanıt veren, çağdaş teknolojileri kullanan, ekonomik ve çevreye duyarlı bir yapıda olmaktan da uzak bir görünüm sergilemektedir.

Bugün
İnsanlık, bilimin hızla geliştiği, her türlü bilginin en kolay ve hızlı biçimlerde aktarılabildiği bir çağda akıl almaz bir bilgisizlik, eğitimsizlik ve verimsizlik döneminden geçiyor. ABD, Almanya, Fransa gibi emperyalist ülkeler de içinde olmak üzere, dünyanın her yerinde milyarlarca insan temel “mimari” gereksinimlerden yoksun kalıyor. Mimari gereksinimlere yanıt bulabilenler ise tek tipleşme ve sıradanlaşmanın etkisi altında kalıyor.

Üretim kapasitesini insanın gereksinimleri için seferber etmek yerine, birikmiş kaynak ve olanakları toplumsal refaha hiçbir katkısı olmayan asalak "faaliyetlere", silahlanmaya, savaşa, doğanın yıkımına yönelten kapitalizm, akıl ve insanlık dışı bir düzendir.

Sosyalizm, sağlık, eğitim, toplu taşıma ve benzeri alanlarda olduğu gibi mimarlık, tasarım, koruma ve kentsel planlama konusunda da hiçbir kapitalist ülkenin bugüne kadar elde edemediği başarılara ulaşmış, daha da önemlisi, bunları elitist bakış açısını da yadsıyarak yapmıştır.

Yeryüzündeki tüm insanlara yeterli miktar ve kalitede giyecek, yiyecek, içecek, barınak sağlanmadıkça ve tüm insanların kültürel gereksinimleri karşılanmadıkça tek bir insan bile özgür olamaz.

Günümüzde kent, kapitalist toplumsal ilişkilerin alana yansıması değil, bu ilişkilerin kurucu öğelerinden birisidir.
Bu yüzden kapitalizm, kenti kendi mantığı çerçevesinde dönüştürürken, kenti sadece bir yaşam mekânı olarak görmez. Belki daha da önemlisi, gelişimi içinde kapitalizm, kentin bir değişim değerleri alanı olarak da önemini kavramış, daha doğrusu keşfetmiştir. Kapitalizm için kent mekânı daha somut olarak da kentsel taşınmazlar alınıp satılır bir meta olarak merkezi bir konum kazanmıştır.

Kapitalizmin içine düştüğü krizlere bir yanıt olarak kent mekânını metalaştırma stratejisi vardır Son yirmi yıllık döneme baktığımızda ülkemizde, merkezi ve yerel yönetimler tarafından kentlerin ulaşım altyapılarının uluslararası finans kuruluşlarının kredileri ile büyük bir hızla yenilenerek, yeni çevre yolları inşa edilerek geliştirildiğini, karayolu altyapısının gelişimine koşut olarak büyük sermaye gruplarının girişim ve yatırımları ile mevcut kent merkezleri dışında yeni iş ve finans merkezleri yaratıldığını, çevre yollarının ulaşabildiği olası her alanda, yeni konut alanları açıldığını izlemekteyiz. Bu süreçte devlet (kamu) yatırımlarının, özel sektörün spekülatif amaçlı yatırımlarına yeni alanlar açmaya yönelik olduğunu görmekteyiz.

Yaşanan süreçte, kamu yararı gözeten bir nazım plan denetiminin istenmemekte ve bu nedenle “kentsel gelişme hızının gerisinde kaldığı” gerekçesiyle üst ölçekte planlama işlevsizleştirilmekte, buna karşılık yerel yönetimler tarafından mevzi planlar ve mevcut imar planları üzerinde plan değişiklikleri yapılarak özel sektör girişimlerine olanak sağlanmaktadır.

Serbest pazar ekonomisinin kısa erimli ekonomik fayda amaçlı girişimleri ile belirlenen kentsel büyüme/yayılma sonucunda orman alanları ve su havzalarının geri dönülmez bir biçimde yitirilmesinin, petrole bağımlı özel otomobil kullanımının katlanarak artışı ile hızla artan hava kirliliğinin neden olduğu/olacağı ekolojik sorunlar, yaygın kentleşme ve saçaklanmanın getirdiği altyapı harcamalarının ülke ve kent ekonomisinde yarattığı yük de bugün nedense henüz yeterince tartışılmıyor.

Başta İstanbul olmak üzere metropoliten kentlerin “Kentsel Planlama” süreçlerinin ülke ölçeğinde planlama ile bağının kurulması gerekmektedir. Fakat bugün “küresel vizyon” sonucu artık üretmeyen, kültür, turizm, ticaret, finans, iletişim gibi araçlar öne çıkarılmakta, üretimin tamamen dışlandığı üretmeyen kentler ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak “kentsel dönüşüm” kavramıyla, deprem argümanı kullanılarak kentlerin sınıfsal kompozisyonu değiştirilmektedir.

Kısaca bugünü somutlarsak;
Türkiye’de ete kemiğe bürünmüş, bütünlüklü bir mimarlık ve kentleşme politikası yoktur. Oysa mimarlık ve kentleşme doğası gereği baştan sona planlaması gereken bir süreçtir.

Kentlerimiz niteliksiz ve kimliksiz bir konut stoğu toplamına sahiptir. Kapitalizmin kar hırsı yüzünden başta İstanbul olmak üzere pek çok kentimiz depremi sadece beklemektedir. İnsanlarımız depremi bile beklemeden yıkılmakta olan yapılarda yaşamaya mahkum bırakılmışlardır. Teknolojinin ulaştığı gelişmişlik ile şunu rahatça söyleyebiliriz; “Deprem öldürmez, kapitalizm öldürür”.

İnşaat sektörü bugün ülkenin en önemli sektörlerinden birisidir. Ancak plansız ve kar amaçlı projeler ile ülke kaynaklarımız çarçur edilmekte, milyarlarca dolar çöpe gitmektedir.

Türkiye'de inşaat ve gayrimenkul sektöründe gerçekleşen yeni bir eğilim ise mortgage, gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve gayrimenkul yatırım fonları ile finans piyasaları arasındaki ilişkinin geliştirilmesi olmuştur. Bu ilişki ağının arkasında ülkeler arası dolaşan, paradan para kazanan büyük sermaye şirketleri yer almaktadır. Mortgage sistemi ve GYO'lar ile yasal konutlar ve planlı yerleşimlerin gerçekleşeceği iddasının aksine kentsel bütünlüğü bozan, insanları ömür boyu borçlandıran yapılar oluşturulmaktadır.

İnşaat sektörü sömürünün en yoğun, iş güvenliğine en az uyulan ve sendikalaşmanın neredeyse hiç olmadığı bir sektördür. Bu anlamda sadece çalışan işçiler değil, mimarlar da benzer koşullardadır. Günlük oniki saatin üzerinde ve haftanın her günü çalışmak artık rutin hale gelmiştir.

Mimarlık eğitimi uygulamadan uzak, soyut ve ezberci bir şekilde yapılmaktadır. Uygulamadan uzak yetiştirilen mimarlar, en büyük sıkıntıyı çalışmaya başladıklarında çekmektedirler. Buna çözüm olarak sunulan ise “yetkinlik” kavramıdır. Bu kavrama altlık oluşturacak biçimde üniversitelerin birçoğu artık mimar unvanı verildiğini gösteren diplomalar değil, mimarlık eğitimi alındığını gösterir diploma vermektedir.

Her devrimci dönemde sanat akımları kendilerini yeni formlar ve deneysel girişimlerle öncü ve “avangart” bir biçimde ifade ederken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında hızlı zengin olma kültürünün de yansıması olarak mimarlık tüm dünyaya koşut olarak büyük oranda kendini tekrar etmekten öte gidememektedir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler sınırlı bir biçimde mimarlığa ve mekana yansımaktadır. Bununla birlikte ülkemiz inşaat sektörü dış patentli ürünler ile tamamen dışa bağımlıdır.

Tüm bu veriler ışığında mevcut düzen, mimarlık ve kentsel planlamada başarısızlığa mahkumdur.

İktidarımızda Mimarlık ve Kentsel Planlama
Bize yöneltilen en haksız eleştirilerden biri, komünizmin bir "yoksullukta eşitlik" tasarımı olduğu suçlamasıdır. Sosyalizm, yalnız bugün var olanın daha hakça paylaşılması değil, insanlığın biriktirdiği üretici kapasite ve gizil gücün eşitlik ve özgürlük amaçlarının buyruğuna sokularak bir zenginlik ve bolluk toplumu yaratma tasarımıdır. Sosyalizm, bu toplumsal amacın bugünkü toplumun olanaklarıyla nasıl gerçekleştirileceği sorusuna somut ve uygulanabilir yanıtlar verebildiği için gerçekçi ve gerçek bir harekettir.

• Yeni insanın yaratılması, sosyalizmin kuruluşunun hem bir göstergesi, hem bir sonucu, hem de aracıdır. Yeni insan, ideolojik, kültürel ve fiziki varlığıyla bir bütündür. Toplum ve devlet, bu bütünün uyumlu ve sağlıklı gelişmesinden sorumludur.

• İnsanlar moral ve fiziki açılardan kendilerini yeniden üretecekleri mekanlarda yaşama hakkına sahiptir. Bu hak doğrultusunda herkese gereksinimine uygun konut sağlanır. Konutların deprem, sel ve diğer doğa olaylarından etkilenmeyecek sağlamlığa sahip olmaları için gereken her tür önlem alınır.

• Plansız yapılaşma ile kaynaklarımızın çarçur edilmesinin önüne geçilir. Mimarlık sadece bugüne değil geleceğe de cevap verebilmelidir. Topraklarımızın tarihsel mirasını da yadsımadan kimlikli ve çağdaş, aynı zamanda çevreyi ve tarihsel geçmişimizi de koruyan koşullar sağlanır.

• Bu anlamda yapı üretiminin tüm aşamaları ile düzenlenmesi, mimarlık hizmetlerinin korunması ve güvence altına alınması, mimari tasarımın bir gereklilik olmasının sağlanması sosyalist devletin görevidir.

• Mimarlığın bir diğer noktası olan koruma konusunda sosyalizm insanlığın en iyi örneklerini vermiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında yıkılan kentler aslına uygun yeniden inşa edilmiş ve yaratılan kültürün bugüne ulaşması sağlanmıştır. Aynı anlayışla ülkemizin tüm mimarlık envanterinin çıkarılması, tescillenmesi ve projelendirilmesi yapılır. Çünkü mimarlığın en güzel örneklerinin yer aldığı bu topraklarda bu konuda yapılacak çalışmalar insanlığa karşı sorumluluğun da bir gereğidir.

• Sosyalist sanayileşme ve kentleşme politika ve uygulamalarında çevre ve insan sağlığının korunması öncelikli olarak gözetilir. Çevre politikasının belirlenmesinde ve somut uygulamalarda toplumun bütününün ve ilgili toplulukların örgütlü biçimde yer almaları sağlanır. Kıyıların, ormanların, doğal ve tarihsel zenginliklerin tahrip edilmesine karşı ağır yaptırımlar uygulanır. Bunu sağlamanın en önemli güvencesi kent topraklarında özel mülkiyetin kaldırılmasıdır.

• Mimarlık eğitimi, mesleğin geliştirilmesi ve mimarlık kültürünün oluşmasına hizmet ederken, mimarlığın evrensel değerlerini temel alan, doğru teknolojiyi ve ekonomiyi göz önünde bulunduran, toplumun gereksinimlere cevap veren, bununla birlikte hep daha yaratıcı çözümleri hedefleyen mimarlar yetiştirilir.

• Engellilerin eğitim ve üretim süreçlerine ve toplumsal yaşama katılmalarının koşulları yaratılır. Bu anlamda gerekli mimari düzenlemelerin yapılması güvence altına alınır.

• Ülkemizin tüm kaynak kullanımlarında dışa bağımlılığı kaldırırken, ülkemize uygun yapı teknolojilerinin geliştirilmesi kamunun ertelenemez görevlerinden bir tanesidir.

• Sağlık, eğitim, istihdam, sanayi, ekonomi ve sağlıklı yaşam çevreleri ancak merkezi planlama ile gerçekleşir. Mimarlar insanca çalışma şartlarında, özel sektörün kaprislerine, kar hırsına teslim edilmeden kamu yararına çalışırlar.

• Sosyalizm ancak örgütlü ve siyasallaşmış insanlar ile var olabilir. Dolayısıyla bireylerin mümkün olan en erken yaştan başlayarak toplumsal yaşamın bütününe, siyasal karar alma süreçlerine, kültürel, sanatsal, bilimsel üretime katılabilmeleri özendirilir. Her yurttaşın eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları için olanak sağlanır. Sosyalist toplum, kapitalist toplumda baskı altında tutulan bireyin yaratıcı enerjisini açığa çıkaracak ve onu her alanda özgürleştirecektir. Bu anlamda temel bakış açımız: “örgütlü toplum, örgütlü mimar”dır.

Sonuç

Sorunların çözümü için tüm insanlarımızı;

Kentsel yaşamın sosyal adalet ve toplum yararı kavramları kapsamında yeniden örgütlendiği,

Toplumun ihtiyaçlarını karşılayan güvenli ve uyum içinde bir yapılı çevrenin tasarlanması için gerekli koşulların oluşturulduğu,

Projeci değil bütüncül bir planlama anlayışı ile kentin yeniden planlandığı ve bunlar gerçekleştirilirken merkeze insanın alındığı,

Koşulsuz, insanca ve onurlu bir yaşam için barınma hakkının sağlandığı,

Mimarlığın tüm insanlar için ulaşılabilir olduğu,

bir ülke için mücadele etmeye çağırıyoruz...


Siyasi Partilerin Kent ve Çevre Politikaları
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Siyasi Partilerin Kent ve Çevre Politikaları
Gündem Arşivi
Dönem için hazırlanan gündemlerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz gündem başlığını listeden seçiniz.