Günümüzde, zemine olan ilgi hiç olmadığı kadar yoğun. Bunun sonucu olarak, yaşam mekanlarının bulundukları zeminle bir bütün haline geldiği tasarımlar, mimarlık ve peyzaj mimarlığının birleştiği noktaları adeta görselleştiriyor.

 
Grande Cretto at Gibellina, Alberto Burri

Land Art çalışmalarının bu açılımı yaratmadaki etkisi yadsınamayacak kadar belirgin ve bu etki hala devam ediyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, yaşam mekanının zeminle birleşmesi, ortak kullanım alanları için ilk akla gelen özelliklerden biri.

Bu durumun tek nedeni yalnızca tasarım kaygısı değil tabii ki. “Zemin mekanları” tasarımcılara teknik olarak az tasarım aracı kullanarak o çevreyi karakterize etme imkanı sunuyor. Doğal materyalleri yapay olanlarla eşit değer seviyesine çıkarması da bu açılımın dünyada süregelen genel çevre akımlarıyla bağdaşmasını ve böylece olumlu karşılanmasını sağlıyor.


Design for the New Cemetery of Urbino, Arnaldo Pomodoro

Zemin çalışmalarının tipik yapılanmaları, aslında kendi içlerinde farklı potansiyeller de barındırıyor. Arkaik işaretler ve ilkel sembollerden meydana gelen alternatif bir dünya sunuyor. Dönüp baktığımızda, zemin tasarımlarının aslında tarihsel birer sembol olan ilkel höyüklerden de, zeminin mimarca modern bir şekilde ele alınmasından da öteye gittiğini görüyoruz. Bugün zemindeki yırtıklar, topraktaki kabartma ve geometrik çalışmalar, mimarlığı onu aşan bir şeyle zenginleştirme ve kitlelerin onayladığı sembolik bir hikayeye dönüştürme çabasını anlatıyor.
Peyzaj Mimarlığı