
Helgelandskysten Nord, Nordplan AS - Arild Waage
Fotoğraflar: Baunetz
Lofoten Adaları’nda bisiklet garajları, dağlarla çevrelenmiş seyir terasları, neon sarısı otopark tuvaletleri: Norveç, karayollarını ve çevresini turizme açmak için giydiriyor. Amaç sadece otoyolları estetik bir bakış açısıyla yeniden ele almak değil. Bugüne kadar mühendislerin ve dinlenme tesisi sahiplerinin “müdahale alanı” olan otoyollar, ulusal kaliteyi arttırmak amacıyla yeniden düzenleniyor.
Global turizm endüstrisinin ilgisini çekmek ve doğayı korumak, eş zamanlı olarak ulaşılması zor iki hedef. Norveç Hükümeti, 1998 yılında aldığı bir kararla parkları, yolları ve bilgilendirme tabelalarını yenileme çalışmalarına başladı. Yaklaşık 250 milyon Euro yatırımla gerçekleşecek bu projeyle ülkenin kendine özgü peyzajının korunması ve daha ulaşılabilir olması, önemli manzara noktalarının otoyoldaki sürücüler için farkedilebilir hale getirilmesi ve otoyol ile doğa arasındaki geçişlerin estetik ve ekolojik tasarımlarla kontrol altına alınması hedefleniyor.


Turistik otoyollardaki yapıların da bu amaçlara yönelik olarak Norveç’in ulusal kimliğini yansıtması ve doğa ile otomobil arasındaki oran ilişkisini başarılı bir şekilde yorumlayabilecek nitelikler taşıması gerekiyor. Norveç’in, yeni otoyol düzenlemeleri ile Frank Gehry’nin Guggenheim Müzesi ile yarattığı “Bilbao Etkisi”nin peşinde olduğu da yapılan yorumlar arasında.

Rastplatz (Totvdalshalsen, Lofoten), 70o Nord - Gisle Lekken
Beş yılda bir yeterliliği ve altyapısı test edilen ve gerekli düzenlemeler yapılan “Ulusal Turistik Otoyollar”, son zamanlarda açıkça ticari birer marka işlevi kazandı. Eğer amaç “ülkeye özgü bir atmosfer” yaratmaksa, bu atmosferin standartları nasıl belirleniyor? 1992 yılında toplanan Bakanlar Kurulu, oluşturduğu “Mimarlık Danışmanları Kurulu” ile, kamu kullanımına açık binaların sahip olması gereken estetik kurallarını belirledi. Ancak belirlenen bu kriterler ya zamanla geçerliliğini kaybetti ve birimler arasındaki koordinasyon eksikliği nedeniyle uygulanamadı, ya da bürokratik süreçlerin yarattığı engeller sonucunda uygulanamaz hale geldi. Şu anda Norveç’te Kamu Yolları İdaresi (Public Road Administration), Ulaştırma ve İletişim Bakanlığı’nın otoyollar ve çevresindeki düzenlemeler konusunda yetki verdiği en önemli birimi. Belirlediği tasarım ilkelerini kanunlaştırma yetkisi olan idare, “Ulusal Turistik Rota” gibi projeler için de bağımsız olarak mimari kararlar alabiliyor.

Hereiane, Hardangen Rastplatz, Tuvalet Kabinleri
Asplan Viak - Knut Hellas / 3RW - Susanne Pushberger
Söz konusu rota projesi, bir proje yürütücüsü ve kalite komitesi tarafından yönetiliyor. Biçim ve pazarlama konusunda öneriler sunan yürütücü, projenin estetik kalitesini de kontrol eden kişi. Tasarımın standardını iki faktör belirliyor aslında: Bütçe ve proje konseptinin oluşması ve olgunlaşması için belirlenen uzun süreç. Fikirlerin ve konseptin gerekli görüldüğünde en baştan ele alınması gerektiğine karar verilmiş, bu nedenle de bu zaman dilimi oldukça geniş tutulmuş.
Ülkenin karakteristik bileşenlerinden biri haline gelmesi amaçlanan bu proje için açık yarışmaların düzenlenmemesi de alınan ilginç bir karar. Konsept süreci, projelerin küçük bölümlere ayrılarak mimarlar ve sanatçılardan oluşan bir gruba yürütücü tarafından yaptırılmasını veya seçilen birkaç büronun davetli yarışmalara çağrılmasından meydana geliyor. Yarışmalara davet edilmek üzere “Norveç’in en iyi 10 mimarı” başlıklı bir listeye sürekli başvurulduğu izlenimini yaratmaktan özellikle kaçınan kalite komitesi, her yarışma için farklı mimarlar öneren yetenek avcıları ile birlikte çalışıyor. Genç büroları ve yeni yetenekleri tanıyabilmek ve işe alabilmek söz konusu olduğunda ise, tasarımcıların sürekli güncellenen veritabanları ve yayınları olması, komite için önemli rehberler anlamına geliyor.
Park alanları ve dinlenme tesislerine iddialı bina kategorileri arasında genelde pek rastlanmaz. Peki ya yüksek kotlarda konumlanan bir bisiklet barınağı bu genellemeyi bozabilir mi? Aynı zamanda rüzgar korunaklı bir seyir terası işlevini yerine getiriyor ve uzaktan bakıldığında minimalist bir landart öğesine dönüşüyorsa, evet. Manzara tablolarından aile fotoğraflarına kadar birçok farklı deneyime kaynak oluşturan peyzaj, Norveç’te yeni bir yaklaşımla ele alınıyor. Rüzgar koruyucu panellerin, zemin kaplamalarının ve parmaklıkların doğaya “tutunabilmek” olarak algılandığı yaklaşımda, neon sarısı tuvalet kabinleri ise doğayla oluşturdukları kontrast ile kendinden emin olma tavrı ve dezenfektan maddelerin görsel analojisi olarak okunabilir. Çünkü doğa ile kültür arasındaki fark, en belirginleştiği noktada ortadan kalkıyor.
İmaj Galerisi
- Ana Sayfa
- Peyzaj Tasarımının Evreleri
- Türkiye'de Peyzaj Mimarlığı
- Kent, Kamusal Alan ve Peyzaj Mimarlığının İşlevi
- Yeni Açılımlar
- Yeni Malzemeler ve Sistemler
- Halim Perçin ile Söyleşi
- Norveç'te Peyzaj Mimarlığı
- Arkitera Proje'de Peyzaj Mimarlığı Projeleri
- Ruhr Bölgesi'ni Başarıyla Dönüştüren Projenin Sırları