Gündem

Siyasi Partilerin Kent ve Çevre Politikaları

Tarih: Haziran 2007 Editör: Derya Karadağ, Aslı Canbal Özdemir
Halkın Yükselişi Partisi

Halkın Yükselişi Partisi'nin Programında Yer Alan Maddeler

Doğa, Çevre ve Kentleşme
1. Doğa Tahribinin İnsanlığı Tehdidi

Partimiz; insanlığın bugünkü en ölümcül problemini, doğanın tahribiyle yaratılan küresel âfetler olarak görür ve bu tahribe yol açan yanlışlarla mücadeleyi bir insanlık görevi sayar.
Doğanın tahribi ve buna bağlı küresel âfetlerin yarattığı tehdit, terör dahil, diğer tüm tehditlerin önüne geçmiş bulunuyor.

Bugün insan haklarının en hayatî olanı ‘çevre hakkı’dır. Temiz bir çevreye, yani havası, suyu, bitki örtüsü kirletilip tahrip edilmemiş bir doğaya sahip olmak artık insan haklarının ilk telaffuz edilen maddesi haline gelmiştir. Uluslararası hukuk metinleri ‘çevre hakkı’ kavramına yoğun biçimde yer vermeye başlamıştır.
Zehirli gazların tahribi, dünyanın çölleşmeye doğru gittiği, sera etkisi yapan gazlar yüzünden artan ısınmanın hayatı giderek çekilmez hale getirdiği, birçok canlı türlerinin bu yüzden yok olduğu ortak bir feryat halinde seslendirilmektedir.

1997’de imzalanan Kyoto Protokolü dünyayı birinci dereceden tehdit eden küresel ısınma ve iklim değişikliklerine dikkat çekerek bu konuda evrensel-ortak bir kanaat oluşturmakla birlikte, bu hayatî protokolü etkin kılacak süper devletler onun altına henüz imza atmamışlardır.
Gelinen noktada, ortak yakınma şudur: Gezegenimizin ekosistemi alabildiğine bozulmuş bulunuyor. Tüketim ve kazanma iştahı bu hızıyla gider ve olumsuz süreç bu şekliyle 10 yıl daha sürerse girdiğimiz yüzyıl dünyanın facialar ve felaketler yüzyılı olabilir.

Kesinleşen bir başka felaket de su krizidir.

Mart 2003 tarihli Birleşmiş Milletler Dünya Su Raporu gösteriyor ki, bugün dünyada, 31 ülkede yaklaşık bir milyar insan temiz içme suyundan yoksundur. Bugünkü olumsuz durum devam ederse, yüzyılın ortalarında su kaynaklarında bugüne nispetle % 30’luk bir gerileme olacaktır. Nüfus artış hızının çok yüksek olduğu Güney Asya ve Ortadoğu gibi coğrafyalarda su sorunu gittikçe büyüyor.
Halkın Yükselişi Partisi, küresel felaketlere karşı temel tedbirlerin üç başlık altında verilebileceğine inanmaktadır:
- Nüfus artış hızının yavaşlatılması,
- Tüketim, gösteriş ve kazanma iştahının frenlenmesi,
- Kaynakların, kâr hırsını sürekli pompalayacak şekilde kullanımını durdurup insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek paylaşımcı bir kullanım sürecinin başlatılması.
* Türkiye’deki sular ve sınır aşan sular, Türkiye’nin milli kaynaklarıdır; bunların paylaşılması düşünülmez. Ancak Türkiye kendi iradesi ve iyi komşuluk ilişkileri ile bir ölçüde tahsis yapabilir.

2. Doğal Zenginliklerimizin Korunması
Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri, doğanın tahribiyle vücut bulan çölleşme, ısınma, doğal gıdalardan yoksunluk ve canlı türlerinin tükeniş sürecine girişidir.

Partimizin inancına göre, Türkiye’de siyasetin en hayatî hizmeti, doğa tahribini ve bu tahribin besleyici unsurları olan düzensiz kentleşme, ormanların talanı, denizlerin kirletilmesi, su kaynaklarının israfı gibi büyük felaketlerle mücadele olmalıdır. Ne yazık ki çok partili hayatın başladığı günden beri siyaset bunun tam tersini yaparak Türkiye’deki doğal kaynakları, doğa imkân ve güzelliklerini, ormanı, suyu mahveder bir tutum sergilemiştir.

Türkiye’de, baltanın girdiği her yerde her ne varsa beton uğruna mahvedilmiştir.
Partimiz, Türkiye’de ormanın, suyun, doğal nimet ve güzelliklerin ekonomik ve siyasal çıkarlar uğruna talan ve imha edilmesine seyirci kalmayı ülkemize yapılabilecek en büyük kötülük olarak tescil etmektedir.
Ülke zenginliği ölçütlerinin başında doğal ormanların miktarı ile biyolojik çeşitlilik önemli bir göstergedir. Dünya doğal zenginliğinin tamamına yakını bu doğal ormanların bünyesinde barınmaktadır.

Türkiye bilinçsiz, çıkarcı, bazen de haince yaklaşımlarla çölleştirilmektedir. Toprak erozyonu, Türkiye’nin maruz bırakıldığı en büyük felaketlerden biri olarak geleceğimizi tehdit altına almıştır. Oy çıkarcılığı uğruna yürütülen çağdışı kentleşme ve denetimsiz yapılaşma, çölleşmenin temel sebeplerinden biridir. İkinci sebep, orman yağmacılığıdır.

Türkiye’de en acımasız katliam ormanlara uygulanan katliamdır. Orman arazileri, çıkar grupları tarafından önce tahrip edilmekte, sonra da siyasal işbirlikçiler kullanılarak, ‘orman vasfını yitirmiş’ nitelemesiyle ranta açılmaktadır.

*Bu yıkıcı rantçılığın bahane yaptığı orman köylüsünün ekonomik yetersizliği yaratılacak yeni imkânlarla ortadan kaldırılacaktır.

*Partimiz, ormanlarımızın kurtarılması, korunması için yeni bir anayasal güvence oluşturacak, orman tahribini önleyici yasal tedbirleri en titiz biçimde alacak ve hiçbir gerekçeyle yumuşatmadan uygulayacaktır.

*Yeşilliği tahrip, en büyük insan hakkı ihlalleri arasında görülecek, orman tahribi ise, insanlık suçu olarak takibe alınacaktır.
Doğal çevrenin korunmasını gelecek kuşaklara karşı bir tarihi sorumluluk kabul eden partimiz;

*Kurulacak her tesisin doğa dengesini bozmayacak şekilde ve yerlerde kurulmasını temin edecektir.
*Yatırım projelerinin çevre kirliliğini önleyici yatırımları içermesi sağlanacaktır.
*Çevreyi kirletenlere caydırıcı ağırlığı olan bedeller ödetilecektir.
*Televizyon programları ve ders kitaplarında, başta ormanlarımız olmak üzere, çevre korunmasının ve geliştirilmesinin yoğun bir şekilde işlenmesi sağlanacaktır.

3. Yerleşme, Kentleşme ve Konut Politikaları
Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de çarpık kentleşmedir. Kentleşmedeki çarpıklık ülkeyi çirkinleştirmekle kalmıyor, turizmimizi baltalıyor, rant araçlı haksız kazancı besliyor, doğayı tahrip edip ormanlarımızı, sularımızı, yeşil alanlarımızı yok ediyor.
Çarpık kentleşme; hızlı nüfus artışı, konut sorunu, düzensiz göç, tarımın ihmali, doğa tahribi ve arazi yağmalanması gibi olumsuzluklarla bağlantısı dikkate alınarak çözüme ulaştırılacaktır.
Maddî altyapı politikamız içinde ağırlıklı olarak, yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi daha çok sanayi uygarlığı döneminin eksik kalan donanımları ile bilgi çağı için gerekli olan iletişim ve bilişim altyapısı dikkate alınmaktadır.
Burada altyapı donanımları 3 ayrı düzeyde ele alınacaktır:
-Kırsal altyapı,
-Kentsel- Bölgesel altyapı,
-Ulusal altyapı ağları.
Kırsal Altyapı, kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın temel ihtiyaçlarının karşılanması, insanî kalkınma yaklaşımının gerekleri ile kırsal kesimlerin ulusal kalkınma ve piyasalarla bütünleşmesi açısından ele alınacaktır.
*Kırsal kesimin yol, su, elektrik ve kanalizasyon gibi ihtiyaçlarının karşılanması yanında kentsel, bölgesel, ulusal ve hatta küresel süreçlere katılımı için gereken iletişim ve telefon ihtiyaçlarının kalitesi arttırılacaktır.
*Kırsal kesimin insanî gelişmesi için, eğitim öğretim ihtiyaçları yeni bir yaklaşım içinde ele alınarak köylü ve çiftçi eğitiminin yapılabileceği kırsal örgütlenme ve yapılanmayı sağlayacak altyapı çalışmaları devreye sokulacaktır.
*Kentsel ve bölgesel kalkınmanın gereklerini göz önünde tutmak ve bölgesel-ulusal-küresel bütünleşmeleri de dikkate almak suretiyle, kentsel altyapıların nitel ve nicel yönden geliştirilmesi sağlanacaktır.
*Bilgi çağında kentler, insanların rahatına yarayacak bir işlevsellik esas alınarak yapılandırılacaktır.
*Kentlerin imar planları, küresel ısınma tehdidini de dikkate alarak, yeni bir anlayış içinde, geleceğin yerleşim yerlerini yaratmayı esas alacaktır.
*Değişimi ve yapılandırmayı sağlıklı yönlendirmeleri için, kentlerdeki yöneticiler sürekli iç eğitime tabi tutulacaktır. Getirilen eğitim ve bilgilendirme süreci sayesinde seçilmiş-atanmış çelişkisinin yerine seçilmiş-atanmış-vatandaş üçlüsünün uyumu geçirilecektir.
*Yerel Gündem 21 uygulamalarına uygun yönetim ve yapılandırma gerçekleştirilecektir.

*Kentsel alt yapı sadece, kentsel maddî altyapı olarak bırakılmayacak, bilgi çağının kültürel altyapısıyla uyumlu bir maddî altyapı getirilecektir.
*Sanayi ortamlarında sağlıklı ve insancıl üretimlerin gerçekleştirileceği bir kentsel altyapı yaratılacaktır.
*Kentsel altyapı oluşumunda, çocukların, gençlerin, yaşlıların ve engellilerin durumları ayrı ayrı dikkate alınacaktır.
*Kentlerimizdeki gecekondu çarpıklığının giderilmesi öncelikli konu olacaktır.
*Kentsel altyapı, kırsala iş yaratmayı, kentsele ise büyüme ve gelişmeyi kazandırıcı olacaktır.
*Arsa ve arazi yağmasına son verilecek, imar düzeninde kamu yararı esas alınacaktır.
*İmarda yerel planlamayı belediyeler yapacaktır. Ancak tüm imar kararları yargıya açık olacaktır.
*Sosyal konut yapımı geliştirilecektir.
*Depreme karşı dayanıklığı sağlayan yapı denetimi en hayatî kamu hizmetlerinden biri olarak yürütülecek, bunun için gerekli olan yasal yapılanma süratle sağlanacaktır.
*Yapıların depreme dayanım kapasiteleri belirlenerek çok zayıf durumda olanlar yıkılacak, orta düzeyde zayıf olanlar güçlendirilecektir. Bu uygulamanın hak sahiplerini mağdur etmemesi için gerekli tedbirler önceden alınacaktır.
*İmara açılacak araziler Türkiye ölçeğinde ilgili uzman, mühendis ve şehir plancıların merkezî planları ile belirlenecektir. Bu planlara uymayacak yöneticiler ve yapı sahiplerine ağır cezalar getirilecektir. Kaçak yapılara su ve elektrik verilmesi, yol yapılması gibi popülist belediye hizmetleri kesinlikle yasaklanacaktır.
*Türkiye’de oluşabilecek depremlerin yıkıcı şiddetini gözönünde tutan ‘Tip Yapı Projeleri’ geliştirilecek, bu konudaki bilimsel çalışmalara kaynak ayrılacaktır.
*Ülkemizin deprem kuşakları sınırlarının, yapılacak yatay etütlerin verileri ışığında çizilmesine öncelik verilecektir.
*Ülkemizin doğal afet alanları bilimsel verilerin ışığında tanımlandıktan sonra ‘Doğal Afet Haritası’ hazırlanacaktır. Bu haritalar yeni verilerle sürekli güncelleştirilecektir. Bu haritalarda işaretlenmiş olan doğal afet alanlarındaki arazi kullanım potansiyelleri afetin niteliğine göre belirlenecektir.
*Ülkemizin doğal afet haritalarını süratle oluşturmak için değişik amaçlarla hazırlanmış olan coğrafî bilgi sistemleri kullanılacaktır.
*Su kullanımında belli bir miktar, sosyal hizmet kapsamında parasız sağlanacak, bu asgarî hizmetin üstüne çıkan kısım ücretli olacaktır.
Ailede huzur ve mutluluğun ön şartının ‘sıcak bir yuva’ olduğu idraki içindeki partimiz; hangi kesimden olursa olsun, evinde huzuru olmayan bir insanın işinde de verimli ve başarılı olamayacağı inancı ve bilinciyle, vatandaşlarını ‘dünyada mekân’ sahibi yapmayı sosyal refahın ve sosyal adaletin sağlanmasında birinci derecede hedef saymaktadır.
*Dar gelirlilerin malî güçlerine göre bir konut sahibi olmalarına önem ve ağırlık verilecektir.
*Konut yatırım oranının artan nüfus ve iç göç oranında, toplam yatırımlar içindeki payı arttırılacaktır.
*Konut maliyetlerini düşürmek ve imar planlarına uygun toplu konut yapımını teşvik etmek üzere, kent çevrelerindeki kamu arazileri arsa üretimine tahsis edilerek kooperatiflere ucuza satılması veya kiralanması kolaylaştırılacaktır
*Birinci konut yapım ve alımında etkili vergi teşvikleri sağlanacaktır.


Siyasi Partilerin Kent ve Çevre Politikaları
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Siyasi Partilerin Kent ve Çevre Politikaları
Gündem Arşivi
Dönem için hazırlanan gündemlerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz gündem başlığını listeden seçiniz.