Söyleşi

"Bu Projede Mimarlık Disiplininin Farklı Üretim Biçimlerine de Yer Verdik"

Tarih: Ağustos 2009
Serzan Gök: Kendinizden bahseder misiniz?

Neyran Turan: İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun olduktan sonra Yale Üniversitesi'nde master eğitimimi, Harvard Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde de doktoramı tamamladım. Şu anda Rice Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde yardımcı doçent olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda, Harvard Üniversitesi'nde yeni çıkan New Geographies (Yeni Coğrafyalar) seri yayınının kurucu editörü ve NEMEstudio adlı stüdyonun ortağı olarak mimarlık çalışmalarıma devam ediyorum.

SG: 7 Temmuz'da, Storefront New York adlı sanat merkezinde tanıtılan Yeni Coğrafyalar #1: Sıfırdan Sonra (New Geographies #1: After Zero) adlı kitabın başeditörü ve tanıtımındaki konuşmacılardan birisiydiniz. Yeni Coğrafyalar (New Geographies) projesinden biraz bahseder misiniz?

NT: "Yeni Coğrafyalar" projesi, Harvard Üniversitesi Mimarlık Okulu'nda eğitim gören benim de dahil olduğum bir grup doktora öğrencisi tarafından alternatif bir kitap serisi/dergi yayını olarak ortaya çıktı. Kitabın başeditörü olduğum sıfır numaralı ilk sayısı (New Geographies #0) Nisan 2008'de basıldı. Yayın, çağdaş mimarlık ve şehirciliğin globalleşmenin pasif bir yansıması olarak görüldüğü bir ortamda, mimarlığın faaliyet alanının hem kapasite/etki (agency) hem de kapsam/ölçek (scale of context) açılarından tartışılmasına olanak sağlayacak bir ortam yaratma isteği çerçevesinde gelişti. Farklı disiplinlere yer açma isteği kadar mimarlık disiplininin içinde barındırdığı proje, araştırma, yazı gibi farklı üretim biçimlerini de birarada bulundurma amaçları "Yeni Coğrafyalar" projesini diğer yayınlardan ayıran çok önemli bir husus. Harvard Üniversitesi bünyesinde çıkardığımız için, yayın kurumsal bir bağa sahip ama aynı zamanda doktora öğrencilerinin editör olması nedeniyle de alternatif bir rol üstleniyor. Yayının 7 Temmuz'da New York'ta tanıtımının yapıldığı, Stephen Ramos'la baş editörlüğünü paylaştığım ikinci sayısı (New Geographies #1: After Zero) Şubat 2009'da basıldı.

SG: Yayının ana çercevesini oluşturduğunu belirttiğiniz kapasite/etki (agency) ve kapsam/ölçek (scale of context) kavramlarını biraz açar mısınız?

NT: Kapasite/etki konusu, bir yandan mimarlığın toplumda popüler kültürün etkisiyle daha görülür hale gelmesi (star mimarlar gibi), öte yandan mimarların günden güne kente ve çevreye dair yeni ve farklı sorulara (ekoloji, altyapı, kültür, vs.) cevap verme durumunda kalması gibi gelişmeler ışığında, mimarların kültürel arenadaki yeni rolü üzerine tartışmalar olarak özetlenebilir. Burada kastettiğimiz rol olgusu, naif etik indirgemeler veya gerçeklerden kaçma eğilimi gösteren yaklaşımların ötesinde, yeni eleştirel bakış açılarının, yeni tasarım anlayışlarının, stratejilerin ve tekniklerin tartışılmasına olanak sağlamayı amaçlıyor.

Kapsam/ölçek konusunu ise şu şekilde ele alabiliriz: Özellikle son yirmi yılda, gerek "peyzaj şehirciliği" (landscape urbanism) gerekse sıklıkla karşılaştığımız "araştırma olarak tasarım" (design as research/mapping) fenomeni çerçevesinde, geniş ölçek olgusu mimarlık disiplininin önemli bir parçası haline geldi. Bu gelişmeler sonrasında, "Yeni Coğrafyalar" olarak ortaya koyduğumuz proje, büyüyen ölçeklere duyulan popüler cazibenin ötesinde, bu ölçeklere paralel olarak gelişebilecek yeni tavırları ve alternatifleri irdeleme isteğini yansıtıyordu. Örneğin, son yıllarda gelişen "araştırma olarak tasarım" olgusu, kentlerin varolan gerçeklerinin sofistike (ve genellikle abartılı) grafik tekniklerle temsilinin önüne geçemedi. Benim 2006 yılında "After Mapping" (yani mimarlık disiplininin mevcut durumun estetize edilerek temsil edilmesinin ötesine geçmesi kavramı) isimli bir çalışmamda kısa olarak ifade etmeye çalıştığım bu konu, "Yeni Coğrafyalar" projesinin temelinde ve içeriğinde daha da önem kazandı. Geçen yıl çıkan ilk sayımız bu fikirler ışığında hazırlandı.

SG: İlk sayının (Yeni Coğrafyalar #0, New Geographies #0) kapsamı neydi?

NT: "Yeni Coğrafyalar #0", ilk sayımız olduğu için bir anlamda amaç ve stratejilerimizin ve çalışma alanı sınırlarımızın kabaca belirlenmeye çalışıldığı bir yayındı. İlk sayıya yayının danışma komite üyeleri (Bruno Latour, Mohsen Mostafavi, Antoine Picon, Hashim Sarkis ve Charles Waldheim), "Yeni Coğrafyalar" projesinin potansiyel önemini ele alan birer yazı veya söyleşiyle katıldılar. Danışma üyelerinin yazılarına ek olarak, bizimle benzer heyecanı veya eleştirel perspektifi paylaşan birkaç araştırma, görüş yazısı ve proje biraraya getirildi. İlk sayıdaki amacımız, hem disiplinlerarası bir yazar gurubunu, hem de mimarlık disiplininin kendi içinden akademik görüş, araştırma ve proje gibi farklı formatları bir araya getiren bir ortam yaratmaktı.

SG: İkinci sayınız olan Yeni Coğrafyalar #1: Sıfırdan Sonra (New Geographies #1: After Zero) kitabından ve bu kitabın hazırlanma sürecinden bahseder misiniz?

NT: İkinci sayımız olan "Sıfırdan Sonra" kitabının çalışmalarına ilk sayının yayınlanmasından hemen sonra başladık ve kitap Şubat 2009'da Harvard University Press tarafından basıldı. "Sıfırdan Sonra" sayısı, özellikle hızlı gelişen bölgelerdeki (Güneydoğu Asya, Arap Yarımadası gibi) "kendine yeter sıfırdan kent" (self-sufficient cities from zero) olgusuna dair sorular ve tartışmalarla başladı. Bir kere bu projeler mimarlık için ne ifade ediyordu? Ayrıca, bu projelerin salt estetik bir obje olarak sunulması (aestheticization) veya eleştirel yaklaşımdan yoksun olarak görmezden gelinmesi gibi olası tavırların ötesinde nasıl yaklaşılabilirdi? Bu "yeni kentlerin" "yeni kentlileri" kimler olacaktı?

Bu duruma örnek olarak, Abu Dabi'de inşaatı yeni başlayan ve tasarımı Norman Foster tarafından geliştirilen Masdar "sıfır-karbon kenti" (zero-carbon city), ARUP'un Şangay yakınlarındaki Dongtan Eko Şehir projesi, OMA tarafından geçtiğimiz yıl tasarlanan Dubai Sahil Şehri (Waterfront City) ve Ras Al Khaimah Gateway Şehri gibi projeleri gösterilebilir. Bunlara ek olarak, Moğolistan'da çöl ortasında yer alan ve 100 arsanın her birinin ayrı bir mimar tarafından tasarlanacağı Ordos 100 projesi ve buna benzer Tayvan'daki "Gelecek Nesil 20" (Next Gene 20) projesi, "sıfır-bağlam" (zero-context) veya "sıfır-noktası" (zero-point) olarak adlandırdığımız durumunun ön bulguları olarak belirdiler.

Bu projelerin bizi ilgilendiren tarafı ise, projelerin devasal altyapı, yeni ve teknik/teknolojiler ve yoğunluk gibi muazzam büyüklükteki ölçeklerinin ötesinde, sundukları deforme olmuş veya karikatürize edilmiş yeni bir mimari mekan anlayışları oldu. Mesela, OMA'nın Ras Al Khaimah Gateway Şehir projesini sunarken bu projeyi Birleşik Arap Emirlikleri'nin "herhangi bir yerindeki" çöl arazinde uygulanabilecek bir kent modeli olarak tanımlaması veya Ordos proje alanının mimarların bağlamsız (contextless) "salt form" fikri için deneme sahası haline gelmesi gibi olgular bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Bu noktadan yola çıkarak, bu gibi projelerin tasarım sürecindeki bilindik mimari kararları zorlamalarının yanı sıra yarattıkları derin özeleştiri ortamı ile olası bir yenilenmenin yolunu açabilecek potansiyele sahip olduklarını düşünüyoruz. Bu potansiyeli "sıfır noktası" olarak adlandırdık. Bu nedenle, yayının ikinci sayısının kapsamını belirlerken "sıfır noktası"nın beraberinde getirdiği zorluklar/fırsatlar kadar sahip olduğu potansiyeli de ön plana çıkaran "sıfır sonrası" (After Zero) fikri ortaya çıktı. "Sıfır Sonrası" başlığı, "Yeni Coğrafyalar" kitabının ilk sayısı olan #0'dan sonraya işaret etmesi açısından da yayın için özel bir önem taşıyor.

SG: Kitabın sunuculardan birisi olan ve kitaba sizin gibi katkıda bulunan meslektaşınız Stephen Ramos'un doktora tezinin Dubai ile ilgili olduğunu biyografisinde okumuştum. Sizin de bu konuda çalışmalarınızın olduğunu biliyorum. Dubai şehirin gelişmesini, yukarıda da tartıştığımız kavramlar ışığında siz nasıl yorumluyorsunuz?

NT: Benim için Dubai, parlak altın yazmalı binalar ve çölde kayak pisti türünden mimari komedi örnekleri sunmasının ötesinde, biraz önce bahsettiğim "after mapping" olgusunun, yani mimarlık disiplininin mevcut durumun estetize edilerek temsil edilmesinin ötesine geçmesi gerektiğinin çok fazla gözönünde olduğu bir yer olması açısından enteresan. Ayrıca Dubai, gerek yönetim biçimi gerekse sunduğu sosyal eşitsizlikler nedeniyle çelişkilerle dolu bir yer olmasının yanında bağlam ve kent modeli konusundaki zorlukları açıklıkla resmeden bir koordinat. Çok yakında Harvard Üniversitesi tarafından basılacak olan ve içinde benim ve Stephen'ın da ayrı ayrı yazılarımızın bulunduğu "Abartılı Şehir" (Superlative City) isimli kitapta yer alan çalışmamda bu fikirler üzerinde duruyorum. Ayrıca bu yazıda, Dubai şehircilik ve gelişim modelinin dünyadaki diğer kentler tarafından model olarak alınmasından bahsediyorum. Bu durumu, "Guggenheim Etkisi" (Guggenheim Effect) olarak bilinen kavrama atıfta bulunarak "Dubai Etkisi" (Dubai Effect) olarak adlandırıyorum.

SG: Tezinizde 20. yüzyıl İstanbul'u şehirciliğinin coğrafya ile kurduğu kendine has diyalogların tarihini incelediniz. Öncelikli olarak bu tezinizi özetler misiniz bize? Bu bağlamda ikinci sorum bu tezde belirttiğiniz fikirlerin ve vardığınız sonuçların hem "#0" hem de "#1" versiyonu bu kitaplara yansıması oldu mu? Olduysa açıklar mısınız?

NT: Tezim yeni bir perpsektiften 20. yüzyıl İstanbul'una bakıyor. Bu perspektif, "Yeni Coğrafyalar" projesinin de temelinde yatan "coğrafyasal" (geographic) olarak tanımladığımız, büyük ölçeklerin mimari ve şehircilik ile etkileşimi ve bu etkileşimin kentin şekillendirmesi ve algılanmasındaki önemi konusuna dayanıyor. Tez, İstanbul'un 20. yüzyılda sürekli değişen jeopolitik konumu ve büyümesinin şehircilik, peyzaj ve coğrafya (landscape, territory) arasında oluşturduğu kendine özgü diyalogları inceliyor. Bu diyaloglar, arazisel (territorial), altyapısal (infrastructural), ve ekolojik (ecological) olmak üzere, her biri ayrı bir zaman dilimi ve boyutu ele alan üç farklı açıdan inceleniyor. Tezde, kullanılan "coğrafyasal" çerçeve ile birçok yeni tarihsel kaynağın kent tarihine dahil edilerek kentle iletişiminin incelenmesine olanak sağlanmasının yanında, kent dediğimiz olgunun, salt idari ve sosyo-ekonomik gelişmelerin fiziksel yansıması olarak algılanmasının ötesinde, geniş bir coğrafyaya yansıyan tasarı ve fikirler bütününden ibaret olduğuna işaret edilmeye çalışılıyor. Bu tasarı ve fikirler bütünü hem kentin tarihinin daha iyi anlaşılması, hem de geleceğine dair olası öngörüler açısından önem taşıyor.

Doktora tezimin ve "Yeni Coğrafyalar" kitabının ilk iki sayılarının, aynı kavramsal perspektiflerle yola çıkmaları nedeniyle, birbirlerini besleyen projeler olduklarını söyleyebilirim.

SG: Bu çalışmanın Türkçe'ye çevrilmesi veya Türkiye'de bu kavramlar üzerinde bir çalışma yapma hedefiniz var mı?

NT: Bu soruların cevapları tabii ki zevkle evet benim için. Bunlar zaman içinde daha net olarak üzerine eğilmeyi planladığım hususlar kesinlikle.

SG: Bu kitaba katkıları olanlardan birisi olan Albert Pope'in belirttiği gibi "krizi yeniden tanımlamak" kavramını bize biraz daha açıklar mısınız? Şu anda yaşadığımız ekonomik krizin mimarlık alanında etkileri konusundan da bu kitabın açılış toplantısında bahsettiniz. Bu husus hakkında görüşlerinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?

NT: İkinci sayının çalışmalarına devam ettiğimiz süre içinde gelişen global finansal kriz "Sıfırdan Sonrası" fikrini bizim için daha da alakalı ve ivedi hale getirdi diyebilirim. Eğer sıfır noktasının hem mimari forma ve bağlama, hem de çevreye ve ekonomiye dair bir kriz durumunu işaret ettiğini kabul edersek, içinde bulunduğumuz global finansal krizin mimar olarak formal, sosyal veya politik hassasiyetlerimizin kökten gözden geçirilmesine imkan verdiği şüphesiz. Bu nedenle, şu an içinde bulunduğumuz krizden sonrasının ne demek olduğu, "Sıfırdan Sonrası" fikri için çok önem kazanıyor. Kriz konusunu, sosyolog Ulrich Beck, yayına katkıda bulunduğu "Risk Toplumunun Önemi" başlıklı yazısında ele aldı mesela. Beck yazısında, karşı karşıya kaldığımız risk ve krizlerin, getirdikleri ağır koşullar ve zorluklar yanında, modernitenin birbiriyle çelişen iki yüzü olan yok etme eğilimi ve aynı zamanda yeniden başlama kabiliyetinin biraraya geldiği, geçmişi ve geleceği düşünme fırsatı veren anlar olarak yorumluyor.

Albert Pope'un bahsettiğiniz yazısı ise "sıfırdan varolma" (ex nihilo) fikrininin mimarlık ve şehircilik açısından anlamını ele alırken, konuyu Mies van der Rohe ve Ludwig Hilserheimer'in projeleri ışığında tarihsel bir perspektifte inceliyor. Pope'un "krizi yeniden tanımlamak" derken kastettiği nokta ise, krizin bir son olarak değil de, yarattığı hareketsizlik etkisiyle birlikte hızlı kararların bir süreliğine askıya alınması neticesinde, kente yeni gözlem ve bakış olanakları sağlayan bir ortam olarak algılanması olasılığı.

SG: "Sıfırdan Sonrası" (After Zero) fikri kitabın diğer katılımcıları tarafından nasıl yorumlandı?

NT: Sayıya katkıda bulunanlar sıfır derecesi ve sonrası için çok yeni ve farklı fikirler ortaya koydular diyebilirim. Birkaç katılımcı tarafından ortak olarak paylaşılan bir husus sıfır noktasının mimarlık için form, estetik ve bağlam çerçevesinde getirdiği yeni koşullar. Örneğin, Rotterdam'daki Berlage Enstitüsü'nde öğretim üyeliği yapan mimar Pier Vittorio Aureli, neo-liberalizm sonrası mimarlığa eğilerek son zamanlarda "fonksiyon, program, teknoloji, müşteri, finans" gibi değerleri takip eden mimarlığın artık "sadece kendini" takip etmesini gerektiğini öneriyor ve yakın zamanda üzerinde çalıştığı, birisi Kore'de yeni kent tasarımı olmak üzere, konuyla ilgili iki projesini sunuyor. Buna paralel olarak, Fransız mimar Francois Blanciak, sadece her bağlamla kalmayıp her ölçeğe de uygulanabilecek 1.000 bina formu kataloğuyla eleştirel ve ironik olmasının yanında ilginç bir perspektif getiriyor "Sıfırdan Sonrası" sayısına. Ayrıca, Keller Easterling ve Mason White'in, ilki Afrika diğeri Kuzey Buz Denizi üzerine olan çalışmaları ise sıfırdan altyapı (infrastructure from zero) fikrinin önemine dair çok farklı araştırma ve görüşler sunuyorlar. Coğrafyacı Matthew Gandy ve Erik Swyngedouw ile Joseph Grima'in katılımları ise "sıfırdan varolma" fikrinin çok ilginç biçimlerde sorgulanarak incelendiği çalışmalar olarak nitelendirilebilirler.

Konuyla İlgili Linkler
Söyleşi Arşivi
Dönem içinde gerçekleştirilen söyleşilerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz söyleşiyi listeden seçiniz.