Gündem

Narmanlı Han

Narmanlı Hanı'ndan apartman olur mu?

Kültürel mirasın korunması için yalnız uzmanlara değil, demokrasiye ihtiyacımız var
Korhan Gümüş, 11 Şubat 2001, Radikal İki

Basından öğrendiğimiz kadarıyla, Beyoğlu Tünel semtinde bulunan Narmanlı Hanı için bir proje hazırlanmış ve 1. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylanmış. Yakında da inşaat başlayacakmış.

Kurul onayladıktan ve karar verildikten sonra bir gazete ya da gazeteci olayı haber yaptığı için proje hakkında sonradan bilgi sahibi oluyoruz. O da olmasa bir gün geçerken bakacağız ve diyeceğiz ki: 'Aaa Narmanlı Hanı yerinde yok!'

İşi bilenler, 'Hayır, çok ama çok yanılıyorsunuz' diyecekler bize. Narmanlı Hanı şimdilik yıkıldı. Ama koruma projeleri, rölöveleri yapıldı. Aslına uygun olarak cepheleri yeniden inşa edilecek ve yeni fonksiyonu gereği üzerine 'Beyoğlu'nun mimarisine uygun cephelere sahip' bir apartman çıkılacak. Zaten gazete haberinden de öğrendiğimiz gibi tarihi bina, tarihi bir semtte yer aldığı için 'tarihi binalara nasıl eklemeler yapılır ve de nasıl kat çıkılır' konusunda doktora yapmış bir mimar seçilmiş. (Ülkemizde ne doktora konuları var değil mi?) Mimar bu işin kompetanı olduğu için (yani çok üst düzey bir uzman) çok iyi bir proje yapmış, ve uzmanlık konusunun kendisinde yarattığı engin tecrübe, vizyon ve bilinç ile Narmanlı Hanı içinde bir apartman peydahlamış.

Böylece insanlar gelip burayı mesken tutacakmış. Belki yılların bakımsızlığını ve unutulmuşluğunu yaşayan Beyoğlu'ndaki bu arazi parçası -pardon tarihi bina-, Tünel semtinin son zamanlarda yaşadığı gelişmelerden de nasiplenir ve kültüre meraklı zenginlerimiz bu kültür ve tarih hazinesi semtin hemen kıyıcığındaki bu şirin apartmanlarına zaman zaman kendilerini kapatıp, gürültüden ve pisliklerden uzak, bir 'residence' huzuru bulup yaşarlar. 'Bölge sit alanı olduğu için size tower yapamadık ama Range Rover'larınıza uygun yapılmış tavan yüksekliği olan garajlı apartman dairelerimizden buyrun.'
Narmanlı Residence aslında Galata ve Tünel civarındaki gayrımenkul yatırımcılarının tarihi uyanışına ve çok önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Çünkü levantenlerden kalma binaları yıkıp yıkıp abajurcular ve elektrik çıtçıtçıları için iş hanı diken müteahhitler, evlerin daha çok para ettiğini ve sosyeteye emlak pazarlayan mülk sahibi komisyoncuların kendilerinden daha çok para kazandığını görünce fena halde şaşırmakta ve de hırslanmaktaydılar. Nitekim bu proje bu durumdan ders çıkarıyor ve çok isabetli bir biçimde Tünel semtinin bu güzide işhanının da konuta çevrilmesini öngörüyor.

Eskiden konutları işhanı yapıp yok ediyorlardı. Şimdi hanları konut yapıp yok ediyorlar.

Gelecekte Galata civarını gezdiren bir rehber aynen şunları söyleyecek:

"Şu gördüğünüz iğdiş edilmiş kazulet binalar evken işhanına çevrilen koruma uygulamaları, bu gördüğünüz koruma uygulamaları ise işhanı iken konuta çevrilenler... Böylece geriye koruyacak bir şey kalmadı."

Her şey tamam. Küçücük bir sorun Narmanlı Hanı'nın diğerleri gibi 'apartman tipi' çok katlı bir yapı olmaması. Çünkü hepimizin gözleriyle de gördüğü gibi Beyoğlu'nda bugün konsolosluk olarak kullanılan eski elçiliklerin konak, saray, köşk gibi yapıları ile, 'apartman tipi' 19. yüzyıl yapıları temelde farklı özellikler taşıyorlar. Örneğin Narmanlı Hanı içindeki meydancık, bahçe, ortadaki binayı çevreleyen yapının caddeyle ilişkisi, 'apartman tipi' yapılarda hiç olmayan bir mekân kurgusu niteliği taşıyor. Ayrıca bu yapı Beyoğlu'nda eşi, örneği görülmeyen ilginç bir cephe ve mekân düzenine de sahip.
İşte bu noktada "tarihi öneme sahip binalara, laf olsun diye konulan kurallara rağmen çaktırmadan nasıl eklemeler yapılır ve üzerine de iş kılıfına uydurularak nasıl kat çıkılır" konusunda doktora yapmış olan proje müellifi mimarın engin bilgi birikimi devreye giriyor ve koruma kurulu ile bu engin uzmanlık birikiminin kolkola girmesi sayesinde tarihten günümüze kadar uzanan bu basit engel aşılıveriyor.

Nitekim gazete haberinden binanın yıkımı ve üzerine yapılacak dört kat inşaata verilen izin için, "çevre binalardaki imar hakkının bu binanın sahiplerine de tanınması"nın gerekçe olarak gösterildiğini öğrenmiş bulunuyoruz.

Ne isabetli ve de ne adil bir karar!

Yarın öbür gün Beyoğlu'ndaki konsolosluklar, Boğaziçi, Tarihi Yarımada gibi bölgelerdeki diğer mülk sahipleri, yapıların ortasındaki avluları doldurmak, yeşil alanlara gökdelen dikmek ve köşk, kasır, yalı gibi yapıların üzerine kat çıkmak ve bu bölgelerin SİT alanı ilanıyla uğradıkları haksızlıkları telafi etmek için koruma kurullarına başvururlarsa, ellerinin boş dönmeyeceğini gösteren baş döndürücü bir örnek var karşımızda.

Zaten uzunca bir süredir, koruma kurullarının SİT alanları için yasayla belirlenen görevi kültür ve doğa varlıklarını korumak değil, imar hakkı dağıtmak. İstanbul'un SİT alanlarında müteahhitlerin imar haklarını korumak, yeşil alan, düşük yoğunluklu yapılaşma v.b. bırakmamak, korumacı tarzdaki projelerle saray, kasır, köşk gibi yapıların üzerine kat çıkılmasını sağlamak, yapı adalarının ortasındaki gereksiz boşlukları, bahçeleri doldurmak...

Koruma kurulları adeta adalet dağıtıyor, imar haklarını güvenceye alıyor.

Nitekim memleketimizde 'koruma bilinci' denilen bürokratik yasaklara karşı tıpkı bir panzehir gibi yetişen korumacı tarzdaki mimarlığımız bir taraftan sapasağlam, depreme dayanıklı, mimari karakterini kaybetmeden kolayca rehabilite edilebilecek yapılar için yıkım izinleri sağlarken, öbür yandan da bu anlayışın başka bir versiyonu olarak özellikle imar kısıtlamalarının olduğu SİT alanlarında, saray bahçelerinde, parklarda tarihte var olduğu birtakım belgelerden anlaşılan yapıları hortlatmak ve üstü tahta kaplı betonarme yapılar yapmak için müthiş yöntemlerin geliştirilmesine öncülük ediyor.

Eskiden beri belediyelerin imar komisyonlarının en fazla 'siyasi ilgiye mazhar olan' yerel yönetim organları olduğu bilinir. Anlaşılan koruma kurullarımız da benzer durumda.

Başka memleketlerde yalnızca koruma bölgelerinde ve SİT alanlarında değil, herhangi bir imar faaliyeti söz konusu olduğunda kamu yararının gözetimi açısından karar öncesi bilgi verme sorumluluğu var.

Sıradan bir imar faaliyeti için bile kuruluşa yapılan başvuruyu duyuran tabela asılır, düzenli bültenler yayınlanır, ayrıntılı bilgi almak isteyenler için dosya incelemeye sunulur. İlgili kuruluşlar bilgi vermek için adeta çırpınır.

Bizdekiler ise sanki kamu kuruluşu değil, gizli teşkilattır: Bilgi almak isteyenlere diş macunu reklamında olduğu gibi dişler gösterilir. Her fırsatta 'bilen bilmeyen bu işlere karışmasın' denir. İşler projeciler ile yöneticiler arasında 'kapalı devre' görülür...

Geçmişte siyasetçilerimiz plan ve proje sorulduğunda 'kafamda' diye cevap vermekten büyük bir kıvanç duyarlardı. Bu anlayışın memleketimizde siyasetçilerden uzmanlara doğru bir tekamül göstermesi beni korkutuyor


Narmanlı Han
Narmanlı Han
Gündem Arşivi
Dönem için hazırlanan gündemlerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz gündem başlığını listeden seçiniz.