|
Türkiye’de 80li
yılların görsel sanatlar ve modernizm penceresinden bir bilançosunun
yapılmasına karar verilmişti. Araştırma ekibinden herkes bu çerçeve
içinde araştırmak üzere birkaç konu ve sanatçı seçti. Ben de 80li
yıllarda etkin olmuş birkaç galeri, birkaç sanatçı ve 80li yıllarda
“koleksiyonculuk” konularını seçtim.
Yaş gereği 80'lerin sonunda yeni yeni sanat galerilerini gezmeye başlamıştım. O
yıllarda sanatçı diye benim aklımda Bedri Baykam, Mehmet Güleryüz gibi medyatik
sanatçılar ve onların işleri vardı tabii. |
Yeni yeni duymaya başladığımız bienaller veya Maçka Sanat Galerisi’ndeki
kavramsal işleri de anlamaya, onlara yaklaşamaya çalışıyorduk. Daha genel çerçevede çağdaş sanatta Türkiye’de ve
dünyada ne olup bittiğinin farkında değildim tabii. Bu bakımdan 80li yıllardaki
sanat üretimini araştıran sergi ekibinin içinde olmak benim için çok faydalı
oldu. Araştırmalarım sürdükçe, sanatçılarla konuştukça, biz yeni yeni resim
yapmaya başladığımızda Türkiye’de de neler yapılıyormuş diye hayrete düştüm
doğrusu. Nice insanın bu işlere koyduğu enerji, yapılan eserler, yazılan
yazılar, düzenlenen sergiler… Aynı zamanda 80li yıllar içinde plastik sanatlar
ve kültür alanlarında devletin ve özel sektörün yapması gereken onca işin
yapılmaması, giderilmeyen eksiklikler, geri kalmışlığın sorunları vs…
Özel bir araştırma yapmayan bir kişi, bir Serhat Kiraz’ın veya bir Ahmet
Öktem’in, bir Füsun Onur’un o yıllarda verdikleri eserleri kaynak olarak bir iki
zayıf katalog dışında nasıl tanıyabilir?! Oysa ki, 80li yılların sanat üretimini
izleyicilere sunan büyük retrospektif sergiler düzenlenmeliydi; hem o yılları
yaşamış insanların belleklerini tazelemesi, hem de yaşamamış kişilerin
geçmişlerinin, ülkelerindeki çağdaş sanat alanındaki birikimin farkına
varabilmesi için bu tür sergiler son derece önemli.
Daha 20 yıl önce toplumsal, siyasi ve çağdaş sanat alanlarında neler yapıldığını
bilmiyoruz.
Neyin üstüne yeni bir söz söylemeye çalıştığımız aslında belli değil.
Ciddi bir bellek sorunu yaşanıyor bu ülkede! Yapılan değerli işler yoz kültür
erozyonu içinde kayıp gidiyor. Buna karşı belgeleme ve arşiv, en sonunda da, bir
Bilanço yapmak kaçınılmaz oluyor!
Deniz Aygün
|