Belli bir dönemi belgeleyen sergilerin başarısı öncelikli olarak izleyiciye
yeterli bilgi aktarıp aktaramamasıyla ölçülebilir. Eğer serginin kavramı sergi
yapımcısı tarafından net bir biçimde yorumlanmış, yapıtlar dönemi açıklayan
metinler ile tutarlı ve dengeli olarak seçilmiş, düzenleme de gelişigüzel değil,
kurguya uygun olarak tasarlanmışsa serginin gerçekten başarılı olduğunu söylemek
mümkün olabilir.
“Bir Bilanço” sergisi bu anlamda başarılı ve önemli bir
sergiydi. Seçilen ya da ulaşılabilen yapıtlarla (ki bir-ikisi dışında hepsi
1980’lere aitti) harekete geçen belleğimiz, afiş, katalog, davetiye ve benzeri
arşiv belgeleriyle birleşince bizi yıllar öncesine götürdü ve anılarımızı
canlandırdı. Kimi resimleri o tarihte hangi galerinin hangi duvarında gördüğümü
anımsayabilmek doğrusu beni çok heyecanlandırdı. O dönemi yaşayan bizler, bu
küçük heyecanların yanı sıra, epey gerilerde kalan 80’li yıllara yeniden
bakarken belki de daha mesafeli, dolayısıyla da daha eleştirel bir bakış
geliştirebildik. O yıllarda henüz doğmamış olan gençler ise umarım 80’li
yıllarla ilgili bilgilerini genişletebildiler ve dönemin sanatsal üretimini,
içinde yeşerdiği siyasal ortam ve toplumsal olgular çerçevesinde değerlendirmeye
çalıştılar. Bizler gazete kupürlerinden oluşan giriş duvarındaki fotoğraflara
sadece bakmakla yetinebilirken, onlar kuşkusuz fotoğrafları, altlarındaki
tarihler ve açıklamalarla birlikte incelediler ve yaşamadıkları bir dönemi daha
iyi kavrayabildiler. Sergide yapıtlarını göremediğimiz sanatçılarla ilgili afiş,
davetiye ya da küçük panolar hazırlanması da sanırım bir ölçüde bu eksikliği
kapattı. Aslında sanat tarihimizin önemli bir dönemi üzerinde yoğunlaşan ve uzun
araştırmalara dayanan bu sergi daha geniş bir mekânda, daha kapsamlı
düzenlenebilseydi. Serginin ilginç bir yanı da o yıllarda sanat yaşamına yeni
giren gençler (ki bunların bir bölümü bugün 80’lerde olduğu kadar etkin değil)
ile olgunluk dönemi ürünlerini veren (geç) genç kuşak ve onların hocalarının
işlerini, o tarihlerde birlikte göremeyeceğimiz biçimde hep bir arada izlemekti.
Zeynep Rona
|