Ünlü İngiliz – Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman’ın son kitapları olan "Akıcı Modernliği" ve "Akıcı Hayat" kitaplarında, çağdaş yaşamın doğası gereği sıvının baskın özelliğini konu alıyor. Gerçekte sıvılığı yaşamımızda mecazi terimlerle tanımlarız. Çünkü sıvı, inanılmaz esnek, mekan hiyerarşisinden bağımsız ve zamansal olarak oldukça dinamik bir olgu. Bu karakteristik özelliklerine ek olarak kuşkusuz sıvı için pozitif özellikleri ve potansiyel harekete geçirme özelliğine sahip değil denemez.
Buna rağmen gerçekliğin kaybı ve başka insanların artan güvensizliği sayesinde bizim dünyamızı korkunç hale getiren korku ve şüphe egemenliği altına girebilmeyi o özelliklerden ayrı tutabiliriz. Bauman bunun sebebini şu şekilde özetliyor, bunun başlıca sorumlusu işte biriken günlük stres ya da günlük vazifeler için acele etme çılgınlığı. Artık son derece az ölçülerde olan sıvı; boş zamanı, gevşekliği, barış ve meditasyonu çağrıştırıyor. Bu gerçekçi mecazı bir yana bırakırsak, “sıvı” ayrıca komfor ve rahatlama alanlarında bizim günlerimizin en önemli anlarının esaslı bir parçası. Rahatlatıcı bir duş ve hidro-masaj gergin bir yaşam ve modern topluma karşı doğru bir kale. Günün sonunda kendimizi banyo, sauna ya da hamamın keyfine bırakırız. Zalimce geçen zamana bir dur demek istediğimizde ılık ve davetkar adalardaki gibi buharlı ve akışkan sıvıya kendimizi bırakırız.
Sıvının imajı dürbün ters döndüğünde devrilmeye başlıyor. “Akıcı Modernlik”, endüstri tasarımcıları tarafından değerlendiriliyor, iyi hisler uyandırmayı sağlamak için birçok yer ve obje tasarlanarak değişik atmosferler yaratılıyor. Farklılıklarına rağmen bugün pazarda sunulan geniş ürün yelpazesi yoluyla, vücutla hesaplaşma değişik yollarla karakterize ediliyor.
Zamanın yeni çılgınlığı banyolar kompleks araştırmalar olmadan olmuyor. Değişik zevklere hitap eden güçlü tasarıma sahip, banyo aksesuarları ve malzemeleri, sıhhi sağlık ve duş elemanları, birbirleriyle teknolojik performans ve sağlamlıkta yarışan cam ve seramikler. Doğadaki dönüşüm ve banyoların kalitesi ayrıca banyonun evdeki geleneksel yeri hakkında da değişim anlamına geliyor. Artık küçük ve tıka basa doldurulmuş banyolar yerine cömert alanlar öneriliyor. Gerçek şu ki, “sıvının sukuneti” bizim tapınağımız.