Toplumumuz savunmasız kalmıştır.
Bugün, artık, kamu kaynaklarının kullanımının denetlenmesi “kamu yararına” verilen mücadelenin içine alınmalıdır: Ülkemizin içinde bulunduğu durum ve sivil örgütlenmelerin sorumlulukları, İstanbul’un her biri bir il kadar olmuş ilçe ‘yerel yönetimlerden’ kaynaklanan ve çalışma ortamlarımızı belirleyen sorunlar; Mimarlar Odası’nın geleneksel çalışma alanlarının genişletmesini gerektirmektedir.
Hukuk devleti olduğu anayasasında yazsa da, mahkeme kararlarının uygulanmamasının cezai müeyyidelerinin fiilen olmadığı ülkemizde bir demokratik kitle örgütü olarak Mimarlar Odasına yeni görevler düşmektedir. Bunların arasında İstanbul için yapılan yatırımın demokratik yollarla kent ortakları tarafından onaylanılarak yapılmalıdır.
Kentler için yeni bir demokratik mekanizma üretilmeli, toplum kesimlerinin kent projelerinde sadece bilgilendirilen bir kıyıda durması yerine konunun aktörlerine dönüştürülmesi, süreci denetleyen ve yetki sahiplerinden olması sağlanmalıdır.
Büyük kentsel projelerin anlayışlarının ortaya konması, öncelikle fikirlerin demokrasisinin sağlanması, planlamanın paylaşılması, yeni bir kent ortaklığının hukukunun yaratılması hemen şimdiki konulardır.
Mimarlar savunmasız kalmıştır.
Mimarlar savunmasızdır. Ülkenin mimarlık hizmetleri büyük projeler olarak daha çok yabancı mimarlar eliyle yapılmaya çalışılmaktadır. Ülke mimarları diplomaları, uluslar arası anlaşmalar, meslek sonrası eğitim, referanslar siteminin olmayışı gibi çeşitli nedenlerle kendilerini ifade edememekte, var olana beceri ve niteliklerini bile gösterememektedirler.
Ülkenin önümüzdeki en önemli mimarlık hizmetleri çok hızlandırılmış bir süreçte dağıtılmakta, ülke mimarlarını fark etmeyen bir çizgide bu iş dağıtımları sürmektedir.
Bu durum kabul edilemez.
1. Öncelikle ters işleyen bu mekanizma fark edilmelidir.
2. Ülke mimarlarının büyük projelerde yabancı mimarlarla eşit düzeyde yer alabilmesi, bilgi, tasarım gücü ve proje yönetim yeteneğine göre seçimlerin yapılması sağlanmalıdır.
3. Aradaki genel eşitsizliğin kaldırılması için ülke mimarlarının mesleki gelişim ve diğer sorunlarının çözümüne yönelik programlar ivedilikle oluşturulmalıdır.
Mimarlar Odasının yükümlülükleri oranında gücü ancak tüm üyelerinin katılımı ile artabilir….
Çünkü: Mimarlar Odası mimarlara ve mimarlığa karşı sorumludur.
Ülkemiz derin bir ekonomik krizden nispi olarak çıkmıştır. İnşaat piyasası göreli olarak canlanmakla beraber mimarlık hizmetlerinin oranı aynı derecede gelişememiştir.
Kriz bir yönüyle derinleşmektedir.
Mimarlar topluluğunun genel olarak ekonomik – demokratik haklarını savunan bir örgütlenme bu gün için olması gereken düzeyde gerçekleşmemiştir. Mimarlık hizmetinin daha az talep edildiği bir ülkede serbest çalışanlar piyasa koşullarındaki olumsuz değişimlerle mücadele ederken kamuda ve özel sektörde çalışan mimarlar da büyük oranda örgütsüz ve sahipsizdir. Kamuda yada özel sektörde çalışanlar için “asgari geçim standartlarının” belirlenmesi, bir mimarın çalışma kriterlerinin çizilmesi ve buna ait niteliklerin tanımlanarak ortaya konması, mimar olarak yaşamını; kendini geliştirerek sürdürmesinin alt sınırının tartışılması, yeni bir mücadele alanı olarak kabul edilmelidir.
Şüphesiz Mimarlar Odası ve TMMOB sendikal bir örgüt değil meslek odasıdır. Ancak bu alanın tümüyle boş kalmış olması mimarın toplum içinde mesleğiyle dik durmasını, hep arzu ettiğimiz gibi “mesleğini doğru yapmasını” güçleştirmektedir. Mimarlar Odasının ekonomik haklara saptayıcı ve yol gösterici bir tarzda eğilmesi, kamuda nitelikli hizmet üretimi ve mimarlık mesleği sorumluluklarının beraberce savunulmasıyla ele alınmalıdır. Bu ise kamuda nitelikli hizmetin, serbest piyasada ise düzeyli tasarım ve uygulamaların kurgusunu oluşturmalıdır.
Odanın ekonomik haklarla ilgilenmesi sendikalardan farklı olarak sadece “yüksek ücret talebi” değil nitelikli hizmet üretiminin toplumsal koşullarının tanımlanması olarak düşünülmelidir. Mimarlık yapmanın yeni ve toplum düzlemine oturan meşru biçimleri, yürütülecek mücadelenin içinde öngörüler ve pratiklerle geliştirilmelidir. Mimarların ekonomik demokratik haklarının savunulması “kamu yararına” mücadelenin bir parçası haline getirilmelidir.
Bu durumu yeni ve yaratıcı bir perspektifle ele almak, “mimarlığın krizini yönetebiliyor olmak” odanın sorumluluğudur.
Çünkü Mimarlar Odası kamu çalışanı mimarlara karşı sorumludur.
Kamu düzeninin yasalarla yeniden oluşturulduğu günümüzde zaten var olan sorunların yanında; kamu çalışanı mimarların “sözleşmeli personel” haline getirilmek istenmesi ve “personel performans ölçme” kriterinin bir işten çıkartılma aracına dönüştürülmesi bu alandaki meslektaşlarımızı tehdit etmektedir. Günümüzde bu tür olumsuzluklara karşı koyabilmek için “mimarlık yapma ve mimari hizmet üretme”nin yeniden tanımlanması zorunluluk haline gelmiştir. .
12 Eylül Anayasasının demokratik örgütlenmeleri zayıflatma amaçlı olarak Meslek Odasına üye olma zorunluluğunu kaldırdığı kamu çalışanı mimarların üye Oda ilişkisi giderek zayıflamış, kopma noktasına gelmiştir. İşyeri Temsilciliği kurumunun çalışmaları da bu ilişkinin gerektiği şekilde kurulmasında yetersiz kalmıştır.
Bu örgütlenmenin geliştirilmesi ile çok sayıda kamu çalışanı mimarın tüm gelişmelerden bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, mesleki-hukuki-ekonomik haklarını savunması için donatılması ve dayanışmasının temini için önderlik görevi yine Mimarlar Odasına düşmektedir. Böylece kamu çalışanı mimarın konuk değil, sorunlarına sahip çıkan büyük bir ailenin gerçek bir üyesi haline dönüştürülmesinin yolu açılmalıdır.
Kamuda ağırlıklı olarak planlama, proje kontrol, yapı denetim ve kent kontrol alanlarında mesleki faaliyetlerini sürdüren meslektaşlarımızın konuları, yaptıkları işler, ürettikleri hizmetler Odamız tarafından tanımlanarak kayda alınmalı, bu alanda mesleki alan niteliklerinin tarifi mutlaka yapılmalıdır.
Tüm mimarların birliği için Mimarlar Odası!
Sürekli mesleki gelişim için meslek içi eğitim, mesleki yeterlilik, akreditasyon için eğitim, program ve düzen kurma çalışmaları:
Meslek sonrası eğitim konusu ve staj ortamımızda 1998 Bursa Olağanüstü Genel Kurulu sırasında konuşulmuştu.
Nitekim depremden sonra başlatılan yasa çalışmalarından “595 sayılı Yapı Denetim Hakkındaki KHK” ile “uzmanlık” kavramı ortaya atılmış, daha sonra çıkarılan 601 sayılı KHK ile meslek odalarına bu “uzmanlığın” kazandırılması görevi verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 595.sayılı KHK’yı iptal etmesinden sonra çıkarılan 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ise 601 sayılı KHK’yı sessizce ortadan kaldırmıştı.
Bu süreç içinde İstanbul Büyükkent Şubesi içinde yapılan alternatif atölye çalışmalarında yasal zorlamalara meydan vermeden Mimarlar Odası’nın kendi usul ve yöntemleriyle meslek eğitimini hem üniversite düzeyinde hem de üniversite sonrasında (mesleği uygulama sırasında) ele alması gereği vurgulanmıştı.
Bu vurgunun gerektirdiği ilk adımı 36.dönemde yerine getirilmiştir: Mimarlık ve Eğitim Kurultayı I, ikinci adımı olan Kurultay II geçen günlerde tamamlanmış, bu konuda çalışmaları yönlendirmek üzere ulusal düzeyde bir bildiri hazırlanmıştır.
Bu kurultayların ortaya konduğu gibi mesleğin nitelikli bir hizmet düzeyine getirilebilmesinin (diğer etmenlerin yanı sıra) bir yolu da sürekli meslek içi eğitim konusunun yaşama geçirilmesidir.
Bu eğitimin Mimarlar Odası’nın düzenleyiciliğinde Mimarlık Vakfı, Mimarlık Fakülteleri ve meslek pratiğini başarıyla gerçekleştiren meslektaşlar tarafından verilmesi ilkesi kurultaylarda da kabul görmüştür.
Mimarlar Odasının çalışma perspektifi içinde sürekli meslek içi eğitim çalışmaları Mimarlık Vakfı ve Fakülteleri ile birlikte sürdürülecek şekilde planlanarak hayata geçirilmelidir.
Eka MBÇK’nın ve Kent Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nün yeniden etkin hale getirilmesi
EKA MBÇK düzenlediği meslek içi eğitim kurs ve seminerleriyle Mimarlar Odasının eğitim alanında varolabileceğini ve varolması gerektiğini kanıtlamıştı.
Bu gün içinde bulunduğumuz deprem sonrası durumda bunun ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
EKA MBÇK’nın tekrar eğitim düzenleyen bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Ancak yukarıda nedenlerini açıkladığımız “ataletsizlik” sorunu nedeniyle yapılamayan bu çalışmalar yeniden başlatılmalıdır. Taksim’deki binamız, önümüzdeki dönemde bu amaçla tekrar etkin hale getirilecektir.
Diğer taraftan Mimarlık Fakültelerinin de bu meslek içi eğitim alanına katılmaları teşvik edilmelidir. Yeni dönem önceliklerimiz arasında bu çalışmalar da yer almaktadır.
Mimarlık ortamının önümüzdeki yıllardaki perspektiflerinden birisi de kentlerin yeniden yapılanması ve dönüştürülmesidir:
Mimarlık ortamının önümüzdeki otuz yıl içindeki perspektifi kentlerin yeniden yapılanması, dönüştürülmesidir:
Türkiye’de kentleşme süreçleri plansız, programsız, projesiz, sanayi öncelikli ve kentlerin alt yapısına kaynak ayırmayan bir ekonomi anlayışı ile gerçekleşmiştir.
Kısa zamanda talan ekonomisi ile birleşen kentleşme süreçleri bu gün arkalarında çok sayıda kaotik, güvensiz, estetik yoksunu kentleri ortaya çıkartmıştır.
Tarihi dokular ağır tahribata uğramış, kentlerimiz kimliksizleştirilmiş, altyapısız, kentsel donatısız mega-köylerimiz bu günkü duruma gelmiştir.
Merkezi-yerel yönetimlerin popülist yaklaşımları ve ranta dayalı politikaları sonucunda yerine daha çok katlı, daha kırılgan ve aslında kalitesiz , kimliksiz ve güvensiz yaşam çevreleri üretilmiştir.
Bu kentlerin statik ve yapı fiziği açısından durumları 17 Ağustos depreminde sınanmış ve ortaya Türkiye’nin Cumhuriyet Döneminde yaşadığı en büyük felaket çıkmıştır. Yeni felaketler ise yoldadır.
Özellikle İstanbul için (ve ama aslında bütün Türkiye için) beklenen deprem (ler), kentleri tehdit etmektedir.
Buna karşılık yaşam alanlarının depreme karşı güvenli hale getirilmesi öncelik kazanmakta; bu süreçte doğal, tarihi ve kültürel çevrenin korunması ve tüm kentsel çevrenin kalitesinin geliştirilmesi gündeme gelmektedir.
Bu konuda Mimarlar Odası’na büyük sorumluluklar düşmektedir. Kent dokularının ıslahı, kültürel ve doğal değerlerin korunması ve “kaybedilenlerin” yeniden kazanılmaya çalışılması artık bir toplumsal zorunluluktur.
Mimarlar Odası tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda toplum bunun farkına varmaya başlamış, korumayı teşvik edici yasalar çıkmaya başlamıştır. Ancak bu alandaki çalışmalar çalışmalardaki kesintiler ve sürekliliğin sağlanamaması; kesintilere uğraması ve “topluma yeterince anlatılamaması” nedeniyle Mimarlar camiasına bir saygınlık olarak geri dönememiştir. Örneğin Mimarlar Odasının büyük desteği ile gerçekleşen Fener Balat Projesi, Galata Grubu Zeyrek Çalışması gibi projelerle ilgili Mimarlar Odası yayınlarında çıkan yazılarda bile Mimarlar Odasının ismi geçmemektedir.
Yapıların ve çevrenin standartlarını belirlemeye, kentsel donatı eksiklerinin tamamlanmasını, gerçek kentleşmeyi savunan Mimarlar Odası çalışmaları aynı “sürekliliğin sağlanması” sorunları nedeniyle unutulmuştur.
Diğer taraftan yeni yerleşimlerin yapılmasının ve tamamlanmasının yanında kentlerin sağlıklaştırılması da öncelik kazanmaktadır. Bu yolla yaşam ve yapı kalitelerinin yükseltilmesi zorunludur. Bu genelleme ülkemiz için zaten son elli yılda yapılan “apartman kentlerin” ortaya çıkardığı yaşam riskli fiziki çevrenin afetler karşısında beklenen olumsuz ‘kaderi’ yüzünden, daha fazla önem kazanmıştır.
Ayrıca serbest mimarlığı ağırlıklı olarak, sadece uygulama projesi üretip belediye ruhsatı aldıran ve onu usta, kalfa, müteahhit eline terk ettiren mevcut sistemin aşılması, mimarlık hizmetinin nitelik kazanması bakımından zorunludur.
Kentlerimizin doğal afetler tarafından tehdit edildiği bu ortamdan kurtarılması, yeniden planlanması ve yaşanabilir kentlere dönüştürülmesi önümüzdeki dönemlerin temel çalışma alanı olmak durumundadır.
İstanbul Büyükkent Şubesi çalışmaları, konumu; üye sayısı ve niteliği bakımından mimarlık ortamının kapsamlı sorunlarını ele almaktadır. Ancak dönemin öne çıkmış, ağırlıkları kendini hissettirmiş konuları Oda çalışma ve 49 yıllık mücadele geleneği ile birleştirilmeli, bütünsel bir anlayışla yeni ve önemli konulara ilişkin dosyalar açılmalıdır. Bu alanlarda oda sürekliliği ekiplerden bağımsız olarak sağlanmalıdır.
Planlama ve İmar Hukuku çalışmaları:
Ülkemizde ulusaldan yerele stratejik ve mekansal planlama hiyerarşisinin terk edildiği, giderek spekülatif imar politikalarının belirlediği, hemen her türlü yatırım için yer seçimini yatırımcı tercihine bırakan yasaların ardı ardına gündeme geldiği plansızlık sürecinde; ülke ve kent topraklarının doğru, rasyonel ve geleceğin yaşam ve kalkınma kaynaklarını da tüketmeyecek bir anlayış içinde kullanılabilmesi, planlamanın ve mimari çevrenin geleceği için, gelişen koşullar ve sosyo-ekonomik süreçler içerisinde nasıl bir politika ve hukuk düzeninin örgütlenmesi gerektiği, Mimarlar Odasının en önemli çalışma konusudur.
Geçen dönemlerde II. Ulusal Fiziki Planlama Semineri sırasında planlama konseptinin dünyadaki ekonomik ve siyasal yapıların değişimiyle nasıl değişmelere uğradığının sinyalleri verilmiştir. Bölge planı ve kentlerin planlamasından başlayarak öncelikler ve aktörler açısından kapsamlı tartışma uçları ortaya çıkmıştır. Buradaki eksiklik, dünya ve ülkemizde başlatılan değişim karşısında; öznelerin karşı alternatifler yaratma ve bu uğurda mücadele etmeye henüz kendilerini hazırlayamamasıdır.
Diğer taraftan yapı üretim sürecini merkezi hükümet yasalarla değiştirmeye başladığında, “...Mimarlar Odası’nın hep karşı çıktığını, bu sürece kendi görüşlerini koyamadığını, bakanlığı etkileyemediğini...” söyleyenler çıkmıştı.
Bir bölüm meslektaşımız da, “Mimarlar Odası’nın denetim yasasına karşı çıkışının doğru olduğunu ama buna karşılık alternatif denetim yasası bulunmadığını, onu ortadan kaldırırlarsa yerine koyacak bir önermenin bulunmadığını,...” söylemişti.
Geçmiş dönemlerde bir dizi atölye çalışması yapılarak sadece yapı denetim alanı değil, bütünsel bir bakışla bütün sorumlulukların sıralandığı “Yapı Üretim Sürecinde Alternatif Yaklaşımlar” ortaya konulması ışık tutucu bir kazanım olarak durmaktadır.
Bu gün bu kapsamlı belgenin güncelleştirilmesi ve çalışma programında bu ilkelerin söz olarak kalmasının önlenerek eyleme dönüştürülmesinin yolları bulunmalıdır.
Özetle, geçen dönemlerde yapılmış olan bu çalışmalar önemli ve isabetli başlangıçlardır. Bu fikir uçları kaybedilmeden hemen geliştirilmeli, komiteler ve atölyeler aracılığıyla kapsamlı hale getirilmelidir.
Dahası içinde olduğumuz eşikte planlama ve imar hukuku alanında, derinlikli ve sonuç alıcı araştırma, bilgilenme ve alternatif geliştirme konuları önemli bir çalışma aksı olacaktır.
İmar yasası ve Mimarlar Odasının sorumluluğu
Mevcut imar yasası yapılaşma sürecinin öncesi ve sonrasını kapsam dışı bırakan, yalnızca yerleşme yerlerindeki yapılaşmaların teşekkülüne yönelik hükümler içermektedir. Ayrıca imar yasa ve yönetmelikleri, planlama sürecinden mimarların dışlandığı bir ortamda genel kuralların, koşulları ne olursa olsun Türkiye’nin her köşesine aynı şekilde uygulanmasını getirmiştir. Planlama anlayışı sadece zoning ve ulaşımla sınırlıdır; bu şekli ile günümüzün imar alanındaki gereksinimlerinin karşılanmasından çok uzaktır.
%70-80, oranında yasadışı oluşmuş, büyük bir kısmı standart dışı, bilim dışı ıslah imar planlarıyla ile yasallaştırılmış, olası afetler karşısında güvensiz, doğal ve kültürel çevrenin her gün biraz daha yok edildiği kentlerimizde, sağlıksız yapılaşmanın, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşümü için yeni uygulama araçlarının geliştirilmesine ihtiyaç var.
Bu durumun bir diğer örneği batı toplumlarında yoktur. Batı toplumlarında bir taraftan yerelleşme ile, bölgesel yapı gelenekleri ve özelliklerinin, yerel kültürlerin ve mimari yaratıcılığın dikkate alınması sağlanırken diğer taraftan da toplumun imar alanındaki örgütlenmesi çok daha kapsamlı ve toplumu kavrayan düzeylere ulaşmıştır.
Yürürlükteki imar yasında gerek konjonktürel nedenler, gerek uygulama sürecindeki eksiklik ve tutarsızlıkların giderilmesi ve gerekse 17 Ağustos depreminde ortaya çıkan durum nedeniyle bir revizyon çabası gündemdedir.
1980’lerden günümüze sürekli eleştirilen İmar Yasası günün koşullarına göre, Avrupa Topluluğu ile uyum kapsamında yeniden düzenlenmesi için çalışmalar yapılacaktır. Bu alanda da Mimarlar Odasına önümüzdeki dönemde büyük görevler düşmektedir.
Türkiye’de Yerel İmar Örgütlenmeleri ve Mimarlar Odası
Mimarlar Odası, geçmişte, öncüleri arasında yer aldığı “Fener Balat Projesi” gibi Avrupa Topluluğu ile ülkemiz arasında imar alanında köprü oluşturan çalışmalarla, “YAP”larla (yaşatma projeleriyle), “Zeyrek Projeleri” gibi çalışmalarla çağdaş batı toplumlarındaki imar örgütlenme modellerinin Türkiye’ye gelmesi için çaba sarf etmişti. Geçen yönetimlerce ihmal edilen bu çalışmalar, önümüzdeki dönemde, genişletilerek ve geliştirilerek Mimarlar Odasının temel çalışma alanlarına dönüştürülerek sürdürülecektir.
Mimarlar Odası gelecekte bu alanda toplumda oynadığı öncü rolü, yeniden örgütlenmesinin uluslar arası boyutlarından birisi olarak yeniden sağlayacaktır.
Tarihi mirasın yok edilmesine karşı mücadele, koruma bilincini uygarlık birikimi olarak algılayarak toplumsal gelişmenin belleğini yeniden kurmak
Cumhuriyet dönemimizde; özellikle 1950’lerden sonra büyüyen kentlerimiz niçin böyle kimliksizleşmiştir? Tarihi kentler niye korunmak istenmemiş veya korunamamıştır? Planlama kültürü ve kamu denetimi, yüzlerce binlerce yıllık birikimin yarım asırda yok edilişinin önüne niçin geçememiştir?
Soruları çoğalttıkça son yarım yüzyılda toplumsal gelişmelerin aldığı biçimin, ülkenin seçtiği kalkınma modelinin ve kendi “tercihlerinde” yaşadığı savrulmaların fiziki çevreyi köklü bir şekilde biçimlendirdiğini bulabiliriz.
Yine kentlerde sanayinin kurulmasıyla işgücünün akın etmesinin dış kabukta gecekondulaşmayı getirdikçe eski dokuda da yıkıp yeniden yapmanın moda haline getirildiğini söyleyebiliriz. Bir yandan da siyasi erklerin dar görüşlü bir popülizme batmış olmasının faciaya kaynaklık eden esas nedenleri oluşturduğunu görebiliriz.
Kentlerin yüzyıllara dayalı kendi simgelerini ve yaşam biçimlerini, geçmişte güçlü bir şekilde oluşturmuş önemli merkezlerini kaybetmesinin en önemli özel etkenin; kamu olanaklarıyla oluşmuş kentsel altyapı üzerine yapılı ve üstelik son derece prestijli çevrede bu avantajları en kolay biçimde birikime (ranta) çevirmek arzusuyla güdülenmiş inşaat ve emlak mantığı olduğunu söylemeliyiz.
İkinci etkenin de göz göre göre gerçekleşen bu kültür kıyımına, toplumsal bağların kendi bağlamından çekilip çıkarılmasına seyirci kalan ve ya zaman zaman bu kıyımı destekleyen ve ülke çapında hayat bulan ranta dayalı imar düzeni ve taraftarları olduğunu vurgulamalıyız.
Bir belirleme olarak altı çizilirse tarihi kentlerin bu değişimi (yok edilmesi) aynı zamanda toplumsal değişimin problem alanının bütün toplum kesimlerine genişleyerek yayıldığı, yoğunlaştığı ve buna bağlı olarak ortaya çıkmış, kimlik bunalımının tam olarak ifadesini bulduğu kültürel-sosyal-politik ayrışma ile başa baş gittiği dönemi ifade eder.
Acaba kentlerimiz tarihten gelen birikimleriyle kendini yeniden tarif edebilir; geçmişi ile geleceği arasında yaşanmış olan kopukluğu kapatılabilir ve içinde sevgiyi, dostluğu, dayanışmayı taşıyan insanlarının yurdu olabilecek daha nitelikli mekanlara kavuşabilir mi?
Bu sorunun cevabında yıllardır ısrarla sürdürülen çizginin devamı olarak, zincirin halkalarını bugün de toparlamak; çağdaş bir yorumla tarihi kentlerimizi yaşatmak ve korumak düşüncesiyle öne çıkarılmalıdır. Sevgiyi ve umudu bu gün kendimiz için ördüğümüz gibi…
Afetlere hazırlık, afet zararlarını belirleme ve azaltma temelinde kentsel rehabilitasyon çalışmaları :
İki dönem önce belirlenmiş olan bu başlık için hem odamız ve bağlı afet komitemiz önemli çalışmalar yürütmüş hem de İstanbul’da konu “kente yönelik projelere” doğru taşınmak istenen bir noktaya getirilmeye başlanmıştır. Şimdiye kadar mimarca yaklaşımın eksikliği yapılan proje ve hukuk çalışmalarında izlenmiştir. Oysa kente ve binaya yaklaşımdaki sadece sağlamlığı savunan düşünceler yerine güvenli çevrede “kentin dönüştürülmesi” öne çıkarılmalıdır.
İstanbul Deprem Master Planı (İDMP) ile meydana gelen yeni durumda kentlerin dönüştürülmesi imkanı teorik düzeyde mümkün görülmektedir.
Ancak TMMOB düzleminde Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin öngörüsüyle başlatılan “Toplumsal Mutabakatlar Kurma Çalışması” kuramsal düzlemde bırakılma ihtimali olan kentsel dönüşümün, aktörler arasındaki mutabakatla ve “yapma süresini tanımlamış” zamana dayanan programla gerçekleştirilmesini öngörmektedir.
Mimarlar Odasının genel merkez düzeyinde bu çalışmalar için ortaya koyduğu hedefler ve ürettiği metinler, yeni dönemde alabileceği rollerin ip uçlarını vermektedir.
Kentlerin depreme hazırlanması mimarlığın vazgeçilmez gündemi olmadır. Olası depremi beklerken bu kentin can ve mal güvenliği açısından güvenli ama mimarlık ve şehircilik açısından yaşanabilir bir kente dönüştürülmesi talebi programımızın ilk sırasında olmalıdır.
Bu konuda yapılan çalışmaları daha önceleri Afet Komitesi eliyle geliştiren Odamızın, komite örgütlenmesini somut bilgilere ve çözüm önerilerine doğru geliştirecek alt gruplar kurması, afet ve risk eğitimi için meslek içi eğitime katkı olacak konuların belirlenmesine
yardımcı olacak hazırlıklara girişmesi gerekmektedir.
Mimarlık Mesleğinin savunulması
Mimarlar Odası dünyadaki ve ülkedeki gelişmeler sırasında hem taraf hem de haklı konumda olmasına rağmen mesleğin savunulması konusunda yeterli mesafe alınamamıştır.
17 Ağustostan bu güne kadar, inşaat mühendislerinin mimarların projelerinde adeta telif hakkı ortağı konumuna gelmeleri çözüme kavuşturulamamıştır. Sadece mesleki denetime gelen projelere(ki bu ülke çapında çok az bir orandır) “…yapılacak statik değişikliklerin mimari tasarımı etkileyeceği ve mimarın iznine bağlı olması…” gerektiği biçiminde kaşe vurulması yaşanan gerçekliği tümüyle değiştirememiştir.
Üstelik önümüzdeki yıllarda kentin dönüştürülmesi ve rehabilitasyonu gündeme oturunca yapılı fiziki çevrenin asıl sorumlusu olan mimarın konumu “mevcut” düzenlemeye bırakılamayacak kadar önem taşımaktadır.
Mimarlık mesleği sorumluluklarının tamamı savunulacaktır.
Mimarlığın toplum içindeki konumunun geliştirilmesi
Özellikle 2006 ve daha sonraki yıllarda da devam edecek bir kampanya; bütün iletişim yolları kullanılarak kurgulanmalı, mimarlığın önemi topluma; sergiler, yayınlar, söyleşiler, konferans ve paneller, fuar ve her çeşit toplantılarla anlatılmalı, gösterilmelidir. Bu alanda İzmir’de başlayan çalışmalar gibi etkinlikler Türkiye çapında yaygınlaştırılacaktır.
Kentin odası olmak, vatandaşın bile yanında bulduğu bir meslek odası olmak hedeflenecektir. Kentin planlanmasından ortak mekanlarının kalitesine, afet sorunlarından özürlülerin standartlarına kadar yaşamı ilgilendiren her konu mimarlığın toplumla birleşmesinde ele alınacaktır.
Mimarlık toplumla buluşmak zorundadır.
Mimarlığın Türkiye de yeniden güçlenmesi için İstanbul Büyükkent Şubesi’nde yapılacaklar :
1. Telif haklarının batıdaki örneklerine uygun olarak yerleşmesi ve yapı üretim sürecinde mimarın rolünün batıdaki örneklerde olduğu gibi tanımlanmasının sağlanması.
2. Eğitimin yeniden batılılaşması ve çağdaş akreditasyona kavuşması için gereken çalışmaların yapılması.
3. Planlamanın ve projenin öneminin vurgulanması için kampanyalar düzenlenmesi, şehir plancılarına akademik hesaplarla terk edilen bu alanda mimarların ağırlığının batıda olduğu gibi yeniden konulmasına çalışılması,
4. Afet risklerine karşı kentsel dönüşüm, rehabilitasyon için atölyeler, komiteler kurulması, kentsel dönüşüm problemlerinin çözümüne yönelik alternatif görüş ve projelerin geliştirildiği ortamın hızla yaratılması,
5. Tarihi dokunun korunması için yapılan çalışmaların yaygınlaştırılması (YAP’lar, Fener Balat Projesi gibi uluslar arası platforma taşınan projeler)…
6. Gençlere yönelik düzenlenen entegre çalışmaların (Galata Grubu çalışmaları) tüm ülkeye kurumsallaştırılarak yaygınlaştırılması,
7. Kentlerin altyapısı ve onların köylerden farklı olmalarını sağlayan Kentsel Donatılarla ilgili çalışmaların yaygınlaştırılarak sürdürülmesi,
8. Semt inisiyatifleri ile yürütülen ortak çalışmaların yeniden başlatılması ve geliştirilerek sürdürülmesi,
9. Yapı malzemesi alanında odanın etkinliğinin arttırılması, Yapı Fuarı’nın oda tarafından düzenlenmesinin sağlanması,
10. Yapı Fiziği laboratuarının Mimarlık Vakfı bünyesinde oluşturulması, yapı malzemeleri ile ilgili sağlamlık ve standartlara uyma testlerinin Mimarlar camiası denetimine alınması.
11. Mimarlık alanındaki yayınların bir yayınevi kanalı ile desteklenmesi, yabancı dergilerin dağıtımından yeni yayınların çıkartılmasına kadar çok sayıda çalışmanın bu yayınevi kanalı ile yapılması.
12. Mimarlık Eğitimi alanına, Mimarlar Odasının öncülüğünde Mimarlık Vakfı ile işbirliği yaparak yeniden batılı temeller üzerinde bir örnek Mimarlık Okulunu enstitü ile birlikte kurarak katılması,
13. Kamusal alanların düzenlemesi, kamu yapılarının projelerinin elde edilmesi için nitelikli mimari hizmetin verilebilmesinin önü açılmalı, nitelikli mimari ürünün elde edilebileceği proje yarışmaları düzeni yaratılmalıdır. Bu cümleden olmak üzere kamu kaynaklarını kullanan yöneticilerin kişisel ‘tercihlerine’ bağlı olarak işin yapımını üstlenen müteahhit firmaya proje yaptırma kötü geleneğine son verilmelidir. Bu konudaki yapısal dönüşüm çalışmalarının sürdürülmesi,
14. Mimarlık öğrencilerinin her bakımdan desteklenmesinin sağlanması.
15. Mimarlık ile ilgili kampanyalar açılması.
16. Toplumun mekan konusunda yeniden örgütlenmesine ve yerelleşmenin sürdürülerek her konumdaki sivil toplum örgütlerine kadar indirilmesine yönelik diğer çalışmaların yürütülmesi.
Bir Demokratik Kitle Örgütü olarak Mimarlar Odası
Mimarlar Odası sivil harekette öncü, katılımcı, düzey getirici rolünü yeniden üstlenmelidir. Sivil inisiyatiflerin güçlenmesi, kalite kavramının yeniden tanımlanması, mimarlık mesleğinin yükselmesi ve mimarlık koşullarının iyileşmesiyle eşanlamlıdır.
Mimarlar Odası ayrıca demokratik kamuoyunun oluşmasında ve toplumun sorunlarının ifadesinde önemli yer tutmakta, kitle örgütleri arasında saygın bir yer kaplamaktadır. Bu beraberlik toplumsal etkinliğe hız vereceği gibi, orijini Mimarlar Odası olan çalışmaların toplumla buluşmasında ve istenilen anlamları içermesi bakımından da fırsat sayılmalıdır.
Bir eleştiri odağı olarak Mimarlar Odası
Mimarlar Odasının toplumsal muhalefetteki yeri, çözüm öneren kuruluş kimliğine paralel olarak yükseltilmelidir.
Gündemimize oturan yeni dünya düzeni ile birlikte geçmişte sahip olduğumuz kavramlar ve algılama biçimleri yaşam alanında karşılıklarını kaybetmektedir. Bu ise toplum yararı için çalışmaya kurgulanmış örgütleri etkisizleştirmekte, dönüşümü sağlayacak bir muhalefet çizgisinin uzağına atmaktadır. Muhalefet etki yaratmaktan çok “varlığını ifade etmeye” yönelmektedir.
Küresel yönetim biçimi bütün dünyada genel olarak muhalefeti atomize etmeye, onları küçük ve etkisiz parçalar haline getirmeyi tasarlamış görünmektedir. Muhalefetin bu çeşitlilik ve etkisizliğine rağmen onların arasına bu kez sermaye kuruluşları olarak da karışıp “sivil toplum” kategorisini çizmek, kendi “yönetişim” kavramının içinde muhalefet hareketini kontrol etmeye çalışmaktadır.
Mimarlar Odası bu çerçeveyi görüp, toplumun vicdanı olarak etkili eleştiri odağı olmayı, seçenekleri ve dönüştürme yolunu da önererek sürdürecektir.
Bir bilgi birikimi ve iletişimi platformu olarak Mimarlar Odası
Mimarlar Odası yayınları, kütüphaneleri, internet kullanımı, toplantı ve seminerleri, konferansları … ile bir bilgi ve iletişimi platformu olarak işlevlerini geliştirerek sürdürmelidir. Mimarlar Odası kütüphanesinin geliştirilmesi, yayınevi ile desteklenmesi, bu konuda çalışacak kadroların oluşturulması bu dönemin öncelikleri arasındadır. Tüm bu gelişmeleri finanse edecek kaynaklar yine Mimarlar Odası çalışmalarında mevcuttur.
Mimarlar Odası ve Vakıf
Mimarlık Vakfı kendisini yaptığı çalışmalarla kanıtlamıştır.
Mimarlar Odası yöneticileri tarafından, artık, bir olası iç muhalefet odağı olarak görülmekten çıkartılmalı hak ettiği desteği görmelidir.
Mimarlık Vakfı’nın bütün üyelerimize tanıtımı ve vakfın güç kazanması için bütün çalışmalar ortaklaşa bir şekilde gerçekleştirilecektir.
Mimarlar Odası ve Mimarlık Enstitüsü
Mimarlık Enstitüsünün gelişmesi ve yeniden tanımlanması Mimarlar Odasının çalışma akslarından birisini oluşturmalıdır. Yapı Malzemeleri Laboratuarı, Kütüphanesi, seminer ve konferansları bu alanda yayınlanacak bir malzeme dergisi bu dönem programımızın ana başlıklarıdır.
Mimarlar Odası ve Galata Grubu
Galata Grubu çalışmaları geçen dönemde kesintiye uğramıştır. Ülkemizle mimarlık öğrencilerini buluşturan bu çalışmaların kesintisiz devam etmesi; bu ve benzeri çalışmalara tüm mimarlar odası birimlerinin katılımı sağlanmalıdır.
Galata Grubu çalışmaları zor çalışmalardır. Ancak ülkemizin ve sorunlarının mimarlar tarafından tanınması açısından çok önemli rolleri vardır. Bir diğer özelliği de mevcut sistemin eksikliklerinin ortaya konulmasıdır.
Galata Grubu, teorik çalışmaların yanında tekrar saha çalışmalarında aktif olabilmesi için gerekli altyapının sağlanması bu dönem önemle ele alınmalıdır.
Bu gün benzerleri başka kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından da yapılan bu çalışmaların Mimarlar Odası bünyesinde geliştirilerek devam etmesi gerekmektedir.
Mimarlar Odası ve Yapı Malzemeleri Kongresi
Mimarlar Odası tarafından başlatılan Yapı Malzemesi Kongresi ismi başka kuruluşlar tarafından ve Mimarlar Odasının bu alandaki çalışmasını bölecek ve engelleyecek şekilde kullanılmaktadır.
Bu alan Mimarlar Odasının temel çalışma alanı olarak toplum nezdinde tescil ettirilmelidir.
Mimarlar Odası Yapı Malzemeleri Fuarı
Türkiye Yapı Malzemeleri Fuarı Mimarlar Odası tarafından düzenlenmeli, bu fuar Tüm Mimarların Buluşması adı altında büyük bir şölen ve etkinliğe dönüşmelidir.
Mimarlar Odası ve Bilgisayar Kursları
Mimarlar Odasında verilen CAD ve bilgisayar eğitiminin, Türkiye çapında, bu alandaki öncü konumunu koruyacak şekilde sürekli geliştirilmesi için tüm önlemler alınacaktır. Bunun sağlanması amacıyla Bilgisayar MBÇK’nın özerkliğine ve bütçesinin daha bağımsız koşullarda yapılabilmesine özen gösterilecektir.
Diğer taraftan görsel iletişimin ve internetin önemini göz önüne alarak bu alanda kullanılan bilgisayar programları da kurslara dahil edilecektir.
Bilgisayar MBÇK’nın çalışmaları özgürlüğü ve özgünlüğü desteklenecektir.
Mimarlar Odası ve Internet kullanımı
Mimarlar Odası Internet kullanımında yeterli değildir. Yapı Katalogu geçen dönemin yarısına yakın bir kısmında kapalı kalmış bu alanda oda taahhütlerini yerine getirememiştir.
Internet alanında mimarlar odası öncü kuruluştur. Mobbis’ten günümüze gelen birikimler etkin bir şekilde Internet’in bir iletişim ve kültür aracı olmasında yeniden değerlendirilecektir. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi bu alanda kaybettiği zaman ve konumu tekrar kazanacaktır.
Mimarlar Odası ve Mimarlık Yayınları
Mimarlık yayınlarının ülkemize getirilmesi ve dağıtılmasında mimarlar odası daha aktif rol oynayabilir. Bu yolla sağlanacak imkanlarla hem oda/üye ilişkisi güçlenecek hem de kazanımların yeniden mimarlara hizmet olarak dönmesi sağlanacaktır.
Mimarlar Odası ve Yapı Malzemeleri Kataloğu
Mimarlar Odası Kataloğu bu gün Türkiye’nin en büyük kataloğu haline dönüşmüştür. Şüphesiz sektörün içinde katolog yoluyla Odanın kurduğu etkinlik, malzeme kullanımı ve tanıtımında meslektaşlara yararlı olmayı sürdürmektedir.
Mimarlar Odası’nın meslektaşları için değerli bir hizmeti olan Yapı Malzemeleri Katoloğu çıkarılması işi, aynı zamanda örgütümüzün daha çok hizmet vermek ve olanaklara kavuşmak yolundaki önemli bir gelir kalemini oluşturmaktadır.
Yapı Malzemeleri Kataloğunun Mimarlar Odası bünyesinde hazırlanması mimarlarla yapı malzemelerinin yakınlaşması sürdürülecek, oda gelirlerinin bu yolla artması başarılacaktır.
SfB sisteminin katologta yeniden tam olarak uygulanmasıyla bugün bir yapı elemanları kataloğuna dönüşen Kataloğumuzun yeniden Yapı Malzemeleri Kataloğuna dönüşmesi sağlanacaktır.
Önümüzdeki dönemin yöneticileri kim olmalıdır?
Önümüzdeki dönem ülkemiz mimarlığının ağır bir sınavdan geçeceği bir dönemdir:
Yeni yönetim kurulunda görev alacak arkadaşlarımızın bu sorunların üstesinden gelebilecek “üye katılımını sağlayabilecek arkadaşlarımız olmalıdır”
Mimarlar odası genişlemeli, bütün mimarların odası olmalıdır.
Her türlü dar çevre anlayışından uzak, toplayıcı ve güçbirliğini her koşulda sağlayıcı, odanın kazanımlarını geliştirici ve devam ettirici, Oda’ya katkıları bulunan tüm çevreleri değerlendirici, giderek önem kazanan uluslar arası ilişkileri en üst düzeye çıkartıcı, reform ve Mimarlar Odası’nın gelişmesiyle ilgili tüm talepleri karşılayabilecek meslektaşlarımızın üzerine bu dönem her zamankinden daha fazla görev düşmektedir.
Oda’nın geleneksel çalışma akslarının sürdürülmesi:
Mimarlar Odası geleneği içinde yerine getirilerek bu güne taşınmış bütün çalışmalar kendi komite, komisyon, kurul gibi örgütlenme yapılarını koruyarak ve güçlendirerek devam ettirilmelidir.
Yeni yapılanmada örgütlenme “yönetim erki yakın çevre gurubu” mantığı ile değil, sorunlara karşı koyabilecek gücü sağlayacak geniş açılımları olan ve hiç kimseyi dışlamayan bir anlayışla gerçekleşmelidir.
“Demokratik, özgür bir çalışma ortamı ve katılımı sağlamayı amaçlayan, ortamı canlı ve dinamik hale getirmek isteyen, bürokratik olmayan, hiyerarşiye yer vermeyen, homojen (türdeş) bir yapı oluşturmayı öngörmeyen, çoğulcu bir çeşitlenmeyi sağlamak isteyen, farklı arayışların kendilerini kendi diledikleri gibi ifade etmelerine dayanan,
Yapısal bir kalıcılık önermeyen, kalıcılığını, başarabildiklerinin tekrarlanması isteğinin yoğunluğuna bağlı gören, deneysel yada “pilot uygulamalar” niteliğinde kurumsallaşan,
Sistemli öngörüler çerçevesinde örgütlenmeye çalışmakla birlikte işleyiş sistemini esnek ve açık uçlu olarak tanımlayan, çalışmaları, süreci, çabaları, deneyi önemseyen ve deneyimden öğrendiklerini not eden, kendi birikimi üzerinde düşünerek kendi kuramını oluşturmaya çalışan,
Kendini ifade edebilecek ortamı yaratan, ürettiklerini diğerleriyle paylaşan…” bir yaklaşımı içermelidir.
Yeni dönemde örgütlenme için hedefler
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yeni dönemle karşı karşıya olacağı kapsamlı görevlerini anayasal ve yasal bir kuruluş olarak, hem tüzüğünden hem de geleneğinden aldığı güçle ve örgütlenme yapısıyla hayata geçirecektir.
Değişen dünyada oda yapısı ve bütün organizasyonlarının girmek zorunda kalacağı etkinlikler içinde farklılaşacağı (buna zorunlu olacağı) cümlesine bağlı olarak hayatı karşılayan Mimarlar Odası özlemimiz olarak durmaktadır. Buradaki öngörüler aynı zamanda değişimin mevcut yapılar içinden başlatılmasını ele almaktadır. Tasarlanabilen değişim adımları için mutabakat çağrısıdır. Farklı görüş ve fikirlerle, değişim pratikleriyle (yapma girişimleriyle) gelişecek, tam anlamını bulacaktır.
Asıl olarak örgüt yapısının kendini yetkinleştireceği, gerçekten “yeniden yapılanmanın” tartışılması, buna ait adımların fiilen meydana getirilebilmesidir.
Mimarlar Odasının yönetmeliklerle biçimlenen örgütsel yapısı yanında üyelerle ve kamuoyuyla karşılaşan, fark edilen bir yüzü vardır. Bu görünen yüzünün ağır görevleri yerine getirebilecek kabiliyete eriştirilmesi, üyeleriyle sıkı ilişki kuran, sorunlarına eğilen, kamu alanındaki sorunlara anında yanıtlar bulan, argümanlarıyla toplumu yönlendirebilen, bugünkünden daha ifadeli ve etkili bir biçime dönüşmesi gereği apaçık ortada durmaktadır.
Çalışma tarzları, gündemleri ve ayrıntılı olarak yapılanmalarına şimdilik girmeden Mimarlar Odası Büyükkent Şube Yönetmeliğine bağlı olarak yönetim, çalışma ve danışma kurulları, komisyon ve komitelerine değişim önerisiyle yaklaşırsak :
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi için öneri örgütlenme şeması
Mimarlar Odası Yönetmeliklerle yapısını belirlemiş ve genel kurulları yoluyla kararlarını üreten bir yapılanmadır. Belirlenmiş olan oda örgüt yönetim ve işleyiş katmanlarının bir bölümüne daha kapsayıcı anlamları ilave etmek ve geliştirmek önerilerimiz arasındadır. Bir bölümü ise bugünün şartlarına uygun olarak yeni bir biçimde tasarlanarak bu bölümde dile getirilmiştir.
Mimarlar Odası örgütlenmesinin seçimler aşamasında demokratik temsiliyeti, temsilcilik
ve şubelerde kayıtlı üyeler oy kullanarak sağlamaktadırlar. Genel merkez seçimlerinde ise şube seçimlerinde ‘oluşturulan listelerde’ yer alan delegeler oy kullanabilmektedir. Ve bu “delege yazma” konusu da oda gelenekleri ışığında ve fakat genellikle mevcut yöneticiler tarafından bir sonraki dönem için yerine getirilmektedir.
Delege olmanın objektif kriterleri bilinmeli, buna karşılık delege olma sorumluluğu mutlaka yerine getirilmelidir.
Genel olarak, sürekli yönetimlerde görünme konusunda önümüzdeki dönemde düşünceler geliştirilmelidir. Örneğin:
• Yönetimde 2 dönem üst üste görev yapmış kişiler tekrar görev yapabilmek için en az 1 hatta 2 dönem yönetime katılmamalılar. Böylece yeni üyelerin katılımlarının yolu açılmış olur.
• Belli görevler rotasyon zorunluluğu olmalı böylece bilginin kuruma mal edilme ihtimali yükselir ve katılıma imkan sağlanır.
Danışma kurulu
• Oda çalışmalarına sistemli bir şekilde katkı koyan, bilgi ve deneyimlerinden (geçmişte yararlanılmış olanlar dahil…) yararlanılan meslektaş üyelerden oluşur.
• Fikirlerin ve politikaların tartışılıp oluşturulduğu platformdur.
• Yürütülen çalışmalardan kurul üyeleri sekreterlik tarafından her an bilgilendirilirler. Kurul üyeleri elektronik yoldan (yahut kendi belirledikleri başka yollarla) danışma kurulu toplantı gündemi ile ilgili olarak mutlaka bilgilendirilirler.
• Danışma kurulu mutlaka gündemli toplanır ve üyelere bu gündeme ait bilgi, belge toplantı öncesi ve esnasında kesin olarak iletilmiş, verimli bir toplantı için hazırlık yapma imkanı tanınmış olur.
• Danışma kurulu oturumunun yöneticisi, toplantı sırasında kurul içinden önerilerle ve açık oylamayla seçilir. Hiçbir şekilde Şube başkanı veya yönetim kurulu üyeleri ‘doğal olarak’ danışma kurulu yönetmez. Yönetim kurulu üyeleri diğer kurul üyeleri gibi söz alarak görüş belirtir, yanıt hakkını kullanırlar.
• Danışma kurulu şube çalışmalarının rotasının belirlendiği, gerekli eleştirilerin yapıldığı, sorumlulukların paylaşıldığı, zaman zaman yönetim kuruluna destek verildiği, yöntemler sunulduğu,… örgütün en canlı ve yeteri kadar geniş en önemli organıdır.
• Olağan değerlendirme toplantıları 6 ayda bir tekrarlanmalıdır.
TMMOB –İKK- İMOK İLİŞKİLERİ (Sorumluluğu)
• Bir (yada iki) yönetim kurulu üyesi sorumluluğunda; İKK –İMOK çalışmalarını izlemek, Mimarlar Odasını temsil etmek, İKK ortamındaki çalışma ortamına katılmak, gerekirse bağlı çalışmaları yürütmek,… gibi görevleri bölüşmek, yeni fikirler önermek, TMMOB aksından gelen merkezi görevleri bünyeye aktarmak önemle ele alınmalıdır.
• Kente ilişkin meslek odamızın ilgilendiği bir çok sorun aynı zamanda farklı meslek odalarının da ilgi ve sorumluluk alanına girmektedir. Çok taraflı ve farklı uzmanlıkların açıklamalarının birleştirilmesini gerektiren bu işlerde TMMOB platformu ve hatta meslek odaları platformu hiçbir sebeple reddedilmeden kullanılmalıdır.
İLETİŞİM, İletişim Yollarının Kurulması, İŞLETİLMESİ (Sorumluluğu)
Günümüzde iletişim her şey anlamına gelmektedir ve iletişim sağlanmadan güçlü bir çalışma yürütmek olanaksızdır. Oda üyeleriyle iletişimi, bilgi yayma ve onların bilgisini toplama işini her şeyden önce sağlamış olmalıdır. Gelinen seviyenin daha aktif hale getirilmesi, iletişimin iki yönlü bir ağa çevrilmesi ve emsallerinden geri teknik düzeyde kalmaması gerekir. Aksayan bilgi akışı üyenin bütün güvenini sarsmakta çalışmaların dışına atmaktadır.
İletişim sadece tek yönlü bilgi pompalamak değildir. Bilgi istemek, bilgi gelişini sağlamak ama en önemlisi üyeler tarafından gönderilen her türlü bilgiyi değerlendirmek, bilgiyi işlemektir.
• Bir ya da iki yönetim kurulu üyesi sorumluluğunda, odanın büro ve yardımcı elemanlarından faydalanarak çalışır.
• Elektronik ortamda mimarlar ortamına tam etkin bir sayfa düzeni ile hitab etme, bilgileri güncelleme, okunur ve tartışılır hale sokma, platform biçiminde örgütlemek,,...
• Mimarlar Odası etkinliklerini ve görüşlerini anında çarpıcı bir şekilde üyeye, örgüt birimlerine, ilgili kamuoyu merkezlerine, basın merkezlerine sunmak, (Mimarlık ortamının sorunlarını ve çalışmalarını “kısa haber” formatına çevirerek ilgili radyolara, resimleriyle birlikte yazılı basına, internet üzerindeki haber kanallarına –ağlarına geçmek,…)
• Geniş kesimlerle tartışmalar (forum) , bilgi toplama (çeşitli düzeylerde ve konulara hitap eden anketler), eleştirileri; dilek ve temennileri almak,
• Yazılı yayınların hepsini elektronik ortamda da sunmak,
• Elektronik posta ile ileti göndermeyi herkese (olabilen bütün meslektaşlara) yaymak, bütün etkinlik ve görüşleri mesajlar haline çevirerek yollamak,
• Bu ortamın kurulmasıyla kendini yeniden üreten görüşlere, yeni açılımlara kulak vermek, bunları değerlendirmek,... (MSR ‘nin mail ağı ile, kısa sürede nasıl bir örgütlenme potansiyelinin ortaya çıktığı unutulmamalıdır.)
• Yapılan komite –komisyon çalışmalarını haberleştirerek geniş ağa sunmak,…
• İletişime basınla ve medya ile ilişkiler konusu da eklenmelidir. Bu alanda önemli bulduğumuz konuları gündeme getirirken yaşadığımız sıkıntılar mevcuttur. Bunları gidermek ve doğru iletişim kurmak amacıyla sorunlarımızı analiz edip doğru iletişim kurmanın stratejisini oluşturmak gereklidir. Bir basın sözcüsünün olmasında fayda olabilir.
• İletişim konusunda katılımla ilgili yapmayı bu program gereği olarak planladığımız geniş kamuoyu anketi iletişimin de bir aracı haline dönüştürülmelidir.
• İletişim dilimiz çok fazla diplomatik (kimseye dokunmadan) ve ideolojik (her konuyu belirli bir terminoloji ile anlatan ve anlayan, zaman zaman kavramların içini boşaltan) olmamalı, net ve tarafları açısından açıklıkla anlaşılır olmalıdır.
• İletişimime genç katılımcılar temasıyla üniversitede mimarlık eğitimi alan öğrencilere oda faaliyetlerinin tanıtılması ve katkı koyabilecekleri alanların anlatılacağı her üniversitede yılda bir kez düzenlenen toplantıların gerçekleşmesi düşünülmelidir.
İstanbul Kurulu
(İstanbul Büyükkent Şubesi + Anadolu I.Bölge + Anadolu II. Bölge + Trakya I.Bölge Temsilciliği
İstanbul Şube hinterlandı çok geniş olup çoğu zaman kent sorunlarına müdahale eden birbirinden uzak BKBT lerin şube ve temsilcilik programlarının yürütülmesinde kopukluklar yaratabilme potansiyeline sahiptir. Bütüncül ve etkin bir çalışma yürütülebilmesi için:
• Büyükkent Şubesi yürütmesi (Başkan, II.Başkan, Sekreter, Sayman), Örgütle ilişkilerden sorumlu yön. kur. üyeleri, BKBTlerin yürütmeleri (Başkan, Sekreter ve Sayman) ile oluşan kuruldur.
• İstanbul Kurulu takriben 15 üyeden oluşur ve örgütün İstanbul bütünündeki sorunlarını çözmek ve çalışma programını ele almak, güncellemek için çalışır.
• Bu kurulun program ve yürütme sorumluluğu II. Başkan tarafından gerçekleştirilir. Metropolün ve bağlı olarak mimarlık ortamının, odanın sorunları sıralanır ve ortaklaşa çözüm stratejileri geliştirilir.
• İstanbul Kurulu ayda bir kez toplanır.
Örgütle ilişkiler kurulu
• En az iki yönetim kurulu üyesi sorumluluğunda şubeye bağlı temsilciliklerle ilişkiler, bu temsilcilikteki çalışmalar ve sorunların çözümleri, gereksinimlerinin belirlenmesi ile ilgili çalışma alanıdır.
•Temsilciliklerin önemli toplantılarına ve denetlemelere katılım,
• Temsilcilik çalışma programlarının oluşmasında bilgi aktarımı, çalışma ortaklıkları kurmak,…gibi görevleri vardır.
• Örgütün merkez ve dalları arasında yaşanan kopukluk, alanlarının farklıklarından dolayı kapsam ve anlamlardaki değişimler, örgütsel davranış potansiyelinde meydana gelecek zaaflarının giderilmesi, mimarlık politikalarının etkin bir uygulanışını ve temsilinin sağlanması demokratik bir kitle örgütünün varlıksal çabası sayılmalıdır.
İşyeri temsilcileri kurulu
• Meslek odalarının en önemli eksikliği kamuda çalışan meslektaşlarla kalıcı ve üretken ilişki kuramamakta yatmaktadır. Öncelikle “durum” olarak bu gerçekliği tarif etmek ve bu tarif üzerine yollar bulmak ana fikir olmalıdır. Örgütün en çok kan kaybettiği ve kamusal alanda meslektaşlar eliyle gerçekleşecek denetimi ortadan kaldıran bu “durumu” bir sorun alanı olarak ele alıp çözmek gerekmektedir.
• İşyeri temsilciliklerinin oluşturulması hızlandırılmalıdır. Geçtiğimiz dönemlerde yapılmış olan çalışmalarla gelinen noktayı ilerletmek, her alanda kriz koşullarına karşı bir duruşu yakalayabilmek, kamuda ve sektörde ücretli çalışan meslektaşlara ulaşabilmek için bu alan özel bir ilgi alanı olmalıdır.
• Odanın genel olarak çalışma programı çerçevesinde yürüteceği meslektaş yararı bir mücadele aksı ve yaklaşımı bu toparlanmayı sağlayacaktır.
• Kamuda (yada özel sektörde) çalışan mimarların “mesleklerini” yapabilir hale gelmeleri, mesleklerini ve kendilerini geliştirmeleri, üretkenliklerinin bir sonucu olarak toplumsal bölüşümden almak durumunda oldukları payın ve statünün savunulması esas argümanları oluşturmalıdır.
• Serbest çalışan mimarlar dışındaki kesime örgütsel faaliyet sunmak öncelikle bir
kavrayış ve çalışma biçimi sorunu olarak durmaktadır. Perspektif oluşturmak şimdiye kadar olduğu gibi sadece bir komiteye (İTEK) değil de odanın asli iradesine geçerse ve bu durum ‘sıkıntı’ yaratmadan benimsenirse sorunların öncelikle akli engelleri ortadan kalkmış kalkmış olacaktır.
• Kabul edilen perspektife dayalı olarak tamamen önce çekirdek bir kadroyla, ama yönetim kurulunun büyük gayretiyle var olan işyeri temsilcilerine destek verilmeli ve fakat işyerlerine Mimarlar Odası olarak çalışmalar öncelikle götürülmeli, kısa sürede kurulun çalışmasına yardımcı olunmalıdır.
Fikir Atölyeleri
Mimarlık ortamını şimdi ve bu günden sonra bekleyen gelişmeler iki-üç yıllık bir süreçte tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalardan son derece net sonuçlar çıkmasa da mesleği ve meslek adamlarını dayatma “değişimlerin” beklediği, bu serbest piyasa ve serbest hizmet sunumu döneminde meslektaşların bir bölümünün ‘doğal seleksiyona’ tabi tutularak “dönüştürülecekleri”, bir çoğunu yeni normlarda, yeni bilgi ve donanımla, yeni iş yapış biçimleriyle ve ticaret kurallarıyla hizmet vermenin beklediğini en azından belirtmeliyiz.
O halde mimarlık ortamında bu değişimler öncelikle fikir fırtınaları olarak tartışılmalı, şimdiye kadar yapılan tartışmalar yaygınlaştırılmalı ve mimarlık ortamının kendisini tanımladığı, kendini var edeceği koşulların inşası için paylaşımlara girişilmelidir. Böylece mimarların aktif bir şekilde çalışmalara katılımı, güçlü ve dinamik bir yapıyı kurmaları sağlanmalıdır.
Fikir atölyeleri entelektüel bir tartışma ortamının oluşturulması gereksiniminin yanı sıra çalışma ve programlara girdi sağlayacak kaynakların önünün açılması, davranış ve mücadele biçimlerinin meşrulaşması için de bir yol olarak kabul edilmelidir.
• Küresel Ekonomi, MAI, Avrupa Birliği, GATTS, DTÖ, Kopenhang Kriterleri,.... kavram ve açılımları üzerine
• Planlama, mimarlığın kent ölçeğinde etkinliğinin arttırılması, kent demokrasisi.
• Mimarlık Hizmetinin varoluş sorunları ve meslek odaları
• ‘Sürdürülen Mimarlık Hizmetlerinin’ tespiti ve Sürdürülebilir Mimarlığa müdahale, “Yeni bir mimarlık mümkün” çıkışı,…
• Meslek İçi Eğitim, Mesleki Yeterlilik, Staj, Yetki, Belgeleme (Akreditasyon) ve Sorunları, Mesleki Standartların Yükseltilmesi,...
Komiteler
Mimarlar Odası süreklileşmiş ve yıllara dayalı olarak birbirinin devamı olarak birikmesi gereken çalışma konularını komiteler aracılığı ile yapmaktadır. Bu çalışmalar kesintiye uğramadan takip gerektiren ve topluma mesajlar iletmek, hukuk yada yayın yoluyla kamu yararı mücadeleyi sürdürmek için bilgi birikimi oluşturmayı hedefler.
Komiteler aynı zamanda odanın kadrolarının çalışma yürüttüğü, oda politikalarına önemli argümanları katan örgütlenmelerdir. Komitelerde daha çok üyenin davet yoluyla çalışmalarının temin dilmesi oda çalışmalarının devamlılığı için de hayati değer taşımaktadır.
• Afet Komitesi
• Hukuk Komitesi
• Kent ve Kentli Hakları Komitesi
• Yayın Komitesi
• Yapı Malzemeleri Komitesi
• Sürekli Mesleki Gelişim Komitesi
• Üye ilişkiler konusunda çalışmaların yapıldığı bir komite kurulmalı, katılım gibi konular burada daha derin olarak incelenmelidir.
Kurullar/ Gruplar
Mimarlar Odası’nın kent içinde kamu yararı mücadelede çeşitli kazanımları, öğrenci ve genç mimarlarla yürüttüğü projelerin devamlılığı kurullarla sürdürülmektedir.
• ÇED Danışma Kurulu (“Mimari Çevresel Etki Değerlendirme” uygulamasının ve Danışma Kurulu yapılanmasının, yalnızca mesleki denetim kapsamında değil, imar planlarının ve kentin izlenmesi kapsamında geliştirilmesi)
• Galata Grubu
• EKA-MBÇK
• Bilgisayar MBÇK
Uluslar arası ilişkiler komitesi
• Genel Merkez Uluslar arası İlişkiler Komitesi ile birlikte yürütülen çalışmaların devam ettirilmesi
• UIA İstanbul 2005 hazırlıkları
Komisyonlar
• Mesleki Uygulama Denetim Komisyonu (MUDUK)
Mesleki denetimin sadece tescilli bürolardaki mimarların belediye uygulama projeleri ürünleri üzerinden yapılması eksikliği derhal giderilmelidir. Mesleki denetim meslektaşın ürünü üzerinde yapılacaksa mimarlık hizmetinin sunulduğu kamu ve özel alanlar mensupları denetimin içine alınmalıdır.
• Kent Planlama ve İstanbul Sorunlarına İlişkin Komisyonlar
MİV ile ilişkili çalışmalar
Mimarlık Vakfı ile ortaklaşa olması öngörülen çalışmalar süreç içinde istenilen seviyelere gelememiştir. Mimarlık Vakfı örgütlenme yapısı ile odanın yapamayacağı bir çok işi üstlenebilir, örneğin meslek içi eğitimde, sürekli mesleki gelişim projelerinde rol alabilir görünmektedir.
• Mimarlık Vakfı içinde yürütülen çalışmalara katılım
• MİV’in tanıtılması ve güçlenmesi için yollar bulunması
• MİV ile İstanbul Büyükkent Şube ortak projelerin yaratılması
• Öğrenci çalışmaları, meslek içi eğitim çalışmalarında ortak çalışma alanlarına yönelmek gerekmektedir.
Demokrat Mimarlar
2006 Mimarlar Odası Seçimleri

