reklam

Osmanlı Bankası Müzesi'ndeki Panolardan Bazı Alıntılar
Proje > Osmanlı Bankası Müzesi

Pano 1
Osmanlı Bankası'nın Doğuşu:
Bank-ı Osmanî - Ottoman Bank 1856-1863
Bank-ı Osmanî (Ottoman Bank), Peter Pasquali ve Stephen Sleigh adındaki iki İngiliz girişimci tarafından tasarlanan ilk şekliyle, Osmanlı İmparatorluğu'nda henüz az gelişmiş olan ticari bankacılık alanına girmeyi hedefliyordu. Kraliçe Viktorya'nın 24 Mayıs 1856 tarihli fermanı ve 500.000 £ sermayeyle kurulan banka, 13 Haziran'da kapılarını halka açtı.

Dönemin hükümdarı Abdülmecid, birkaç ay önce ilan ettiği Islahat Fermanı'nda, "Devlet-i Aliyemin tashih-i usul-ı sikke ile umur-ı maliyesine itibar verecek banka misillû şeyler"in (Ülkemin para düzenine ve mali işlerine saygınlık verecek banka gibi kurumların) kurulmasını istiyordu. Osmanlı Bankası bu isteğe cevap verebiliyordu ama asıl ihtiyaç duyulan devlet bankası görevini üstlenebilecek nitelikte değildi. Özel bir İngiliz bankası olarak, ilk aşamada, İstanbul, İzmir, Beyrut, Kalas ve Bükreş şubelerindeki mütevazı işlemlerle yetinmek zorundaydı.

Pano 2
Devlet Bankasına Dönüşüm:
Bank-ı Osmanî-i Şahane 1863
Osmanlı İmparatorluğu'nun mali istikrarı için artık kaçınılmaz olan bir devlet bankasının imtiyazını elde etme ümidi, İstanbul'da ve Avrupa'da birçok girişimci ve bankanın iştahını kabartıyordu. 1863'e gelindiğinde, teklif edilen çoğu proje reddedilmiş, geriye, yedi yıllık tecrübesiyle kuvvet kazanmış bir Osmanlı Bankası kalmıştı. Ancak bu görevi tamamen İngiliz sermayesine teslim etmekten çekinen Osmanlı hükümeti, daha dengeli bir çözüm önermiş ve Fransız sermayedarların da katılmasını şart koşmuştu. Bank-ı Osmanî, Londra ve Paris sermayesinin bir araya gelmesiyle, 4 Şubat 1863'te Bank-ı Osmanî-i Şahane adı altında, İmparatorluğun devlet bankası statüsüne yükseltildi.

Pano 3
Devlet Bankasının Ana Görevi:
Devlete Kaynak Temini1863-1875
Osmanlı Bankası, devlet bankası statüsüne kavuşur kavuşmaz, imtiyaznamesi gereği birçok "resmî" işlev üstlendi. Bankanın en önemli işlevi, bazı devlet gelirlerinin tahsili veya banknot ihracının yanı sıra, devlete kaynak aktarımı üzerinde yoğunlaşıyordu. Kaynak aktarımının başında, Avrupa finans merkezlerinde tahvil ihraç ederek toplanan kaynaklardan oluşan istikrazlar yer alıyordu. Devletin kısa vadeli ihtiyaçları için gereken daha küçük meblağlar ise kredi veya avans anlaşmalarıyla karşılanıyordu. Osmanlı Bankası, hem başlıca istikraz anlaşmalarında tercihli aracı konumundaydı, hem de kendi kaynaklarıyla veya bazı yerli ve yabancı girişimcilerle birlikte devlete avans şeklinde borç veriyordu.

Pano 5
Ticari ve Yatırım Bankacılığının Gelişmesi
1881-1895
Düyun-ı Umumiye'nin kurulması, çok ağır şartlar altında da olsa, Osmanlı maliyesine belirli bir düzen getirmişti. Avrupa'dan kredi almanın yolları tekrar aralandıkça, Osmanlı Bankası, kaynaklarını başka alanlarda kullanma imkânına kavuşmaya başlamıştı. Düyun-ı Umumiye içindeki güçlü konumuyla devlet borçlanmasından payını alan banka, artık mevduat bankacılığına, ticari piyasalara ve yatırımlara yönelebilecekti. Tütün Rejisi (1884), Rumeli Demiryolları (1885), Beyrut Limanı Şirketi (1888), Selânik-İstanbul Demiryolu (1892), İzmir-Kasaba Demiryolu uzatması (1894), Ereğli Kömür Madenleri (1896), Beyrut-Şam-Havran Demiryolu (1892) ve Bağdat Demiryolu (1903) bu yatırımların en önemlileriydi. Ancak bankanın gösterdiği en büyük gelişme, mevduat ve kredi alanlarında neredeyse bir tekel haline gelecek derecede büyümesiydi.

Pano 7
Osmanlı Bankası'nın Simgesi:
Genel Müdürlük Binası
1892-1998
Mimar Alexandre Vallauri'nin imzasını taşıyan bina, birçok açıdan simgesel bir öneme sahipti. Bina, dönemin en güçlü bankasına yaraşır şekilde, Galata semtinin en büyük ve en ihtişamlı yapısıydı. Ayrıca, dönemin ilk "modern" banka binası olarak, şehirde -ve özellikle Voyvoda Caddesi üzerinde- yer alacak yeni bir mimari tarza öncülük ediyordu. Binanın diğer bir simgesel boyutunu, kullanılan mimari üslup oluşturuyordu. Doğu ve batı arasında yer alan bir kuruluşun merkezi olarak, Beyoğlu'na bakan cephesinde neoklasik, Haliç ve İstanbul'a bakan cephesinde ise neo-oryantalist bir üslup kullanılmıştı. Bankanın ilginç konumuna dayanan bu "çifte kimlik", bankanın iç mekânında kullanılan kitabelere kadar taşınmıştı.

Pano 9
Taşra Kentlerinde Modernlik:
Osmanlı Bankası Şube Binaları
1895-1930
Osmanlı Bankası, 1890'lardan itibaren İmparatorluğun dört bir yanında yeni şubeler açarken, bu şubelerin bulunduğu binaların, kurumun büyüyen prestijini yansıtacak görüntüde ve ihtişamda olmasına özen gösteriyordu. Böylece, ülkenin bellli başlı kentlerinde, kâh neoklasik üslupta, kâh dönemin neo-oryantalist tarzında şube binaları yükselmeye başlamıştı. Aynı kentlerdeki vilayet konakları veya başlıca okul binaları ile yarışan şube binalarından bazıları, kentlerin önemli simgeleri arasında yer alıyor, dönemin kartpostallarında boy gösteriyordu. 1903'te Bulgar komitacıları tarafından bombalanarak yerle bir olan ve tekrar inşa edilen Selânik şubesi, hem görüntüsü hem sahne olduğu olay nedeniyle, kartpostallara yansıyan bu şöhretin en tipik örnekleri arasındaydı.

Pano 18
Osmanlı Bankası Müşterisi:
"Çağdaş" Elitler
Osmanlı Bankası gibi çağdaşlığı simgeleyen bir kuruluşun mudileri arasında, dönemin "modern" kimliğiyle özdeşleşen simaların yer alması şaşırtıcı değildir. Gerçekten de, bankanın müşterileri arasında, gazeteci, mimar, ressam, doktor, eczacı, fotoğrafçı, yazar gibi batılılaşma ve modernleşmeyle birlikte yaygınlaşan bazı mesleklerin mensuplarına sıkça rastlanmaktadır. Bunlardan bazıları Osman Hamdi, Recaizade Ekrem, Cenab Şehabeddin, Lutfi ve Sedad Simavi, Ali Kemal, Ebüzziya Tevfik ve Ali Haydar Midhat gibi ünlü isimlerdir. Bu anlamda, son dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet'in profesyonel ve entelektüel tarihinde önemli rol oynayan simaların çoğuna ait belgeler, bankanın arşivlerinde yer almaktadır.

Pano 24
Osmanlı Bankası Personeli:
Çalışan Kadınlar
Osmanlı Bankası'nda çalışan ilk kadın, Crédit Lyonnais Bankası'nda dört yıl çalıştıktan sonra, Osmanlı Bankası'nın Müslüman kadın müşterilerine hizmet etmek üzere 1911'de kurulan "Müslüman Hanımlar Servisi"nde göreve başlayan Osmanlı vatandaşı Annette Zundo'dur. İkincisi ise 1917 yılında cam silmek için işe alınan Rachel Abraham... Ancak, bu kadar sınırlı bir başlangıçtan sonra, 1918'den itibaren, savaşın da etkisiyle işe alınan kadınların sayısı yavaş yavaş artmaya başlamıştır. Müslüman kadınların işe girmesi de bu döneme rastlamaktadır. İşe alınan ilk Müslüman kadın, 1920'de işe başlayıp ertesi sene Annette Zundo'nun bıraktığı görevi devralan Feride Şevket olmuştur. 1930'ların başına kadar bankaya giren kadınların sayısı 200'ün üstüne çıkmıştır.

Pano 26
Bir Dünya Yıkılıyor
1914-1919
Osmanlı/Türk milliyetçiliğinin gelişmesi ve özellikle Jön Türk ihtilaliyle birlikte, Osmanlı Bankası'nın meşruiyeti sorgulanmaya başlamıştı. Ancak 1914'te patlak veren savaş, bankayı iyice garip bir konumda bırakmıştı. İmparatorluğun devlet bankasıydı fakat artık düşman bilinen İngiltere ve Fransa'daki komiteler tarafından idare ediliyordu. Bu durum karşısında banka, hissedarlarıyla bağlarını koparıp savaş halindeki İmparatorlukta faaliyetlerini azaltarak bir tür bitkisel hayata girmek zorunda kalmıştı. Banka, Osmanlı'nın yenilgisinden sonra eski statüsüne dönebilmişse de, İmparatorluğun yok oluşunun, bankanın geleceğini tehlikeye soktuğu aşikârdı.

» Projeden örnekler görmek için tıklayın.

Proje

Osmanlı Bankası Projesi

Diyalog

Kerem Erginoğlu &  Hasan Çalışlar 21 Ocak 2003  günü  Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Kerem Erginoğlu & Hasan Çalışlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için  tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz