Yayın Evi: Millî Reasürans T.A.Ş.
Dil: Türkçe - İngilizce
Sayfa Sayısı: 195
Boyut: 23.5 cm x 32 cm
Tarih: 2004
Yer: İstanbul
ISBN: 975-7235-57-1

Görünüşte Rahmi Aksungur'un yapıtlarmı ve bu yapıtları şekillendiren söylemi hedef alan bu kitap, önemli ölçüde heykel sanatına ilişkin bir tanım ve algılama sorunu üzerinde de durmakta. Çevreye düzen vererek ya da kurulu olanı bozarak kendi işleyişini bulan heykel disiplininin doğal argümanı üzerinde konuşmak, daha önce işaret edılmeyeni dillendirmek ve bir heykel sanatçısının bu pratik içerisinde kendisine biçtiği rolü belirlemek bu çalışmanın okuyucusuna sunmaya çalıştığı girizgahlardan sadece birkaçı.

Bizde, gönderimini kendi iç yapısından alan, çevresiyle ilgisiz, çoğunlukla da soyut bir bıçim olarak görülen heykelin gündelik dil ve onu seyredenle arasında inşa ettiği ilişkiyi aralamak ve buna açıklayıcı bir tanım getirmeye çalışmak, uzun süreden beri hem sanatçıların hem de yazarların atladıkları bir olgu oldu. Heykeli durmadan kendi ötesine, iç kabuğuna iten bir pratiğin, kamusal alanda, galeri mekanında boy gösterişinin seyri ve nedenselliği üzerinde durulmadı. Bununla beraber, üç boyutlu yapısından kaynaklanan form dilinin ayrıcalıklı, yüce bir estetikle ilişkili olduğu açık açık söylenmese bile ima edildi. Bu sayede heykel ile izleyicisi arasıbdaki uçurum, kolay kolay kapatılmayacak şekilde aralandı. Oysa bu kapalı dizge içerisinde dahi disiplinin iç yapısma ilişkin konuşulmayan pek çok nokta var: Doğada organik halde bulunan ile ona şekil vererek sergilenen eser arasındaki fark nedir? Heykele eklemlenen veya bilakis heykelin kendisinin ürettiği mekan sorunu nasıl bir işleyiş arz eder? Heykelin boyutunun, ona ait biçiminin içsel bir özelliği ya da özünün bir parçası olup olmadığı söylenebilir mi? Heykeltraş görünüşte olmayam keşfeden yoksa üreten kişi midir? Birkaç istisnai örnek dışında yazın ve düşün dünyamızda bu tip sorular üzerinde durulmadı. Durulduysa bile bu tartışmalar atölye sohbetlerinden dışarıya taşınmadı. Heykelin sokakla kurduğu eksik ve yetersiz diyaloğun arkasında bu nedenin de bir yeri olmalı.

Bu çalışma, kendi mütevazı yapısı içerisinde değindiğimiz soru ve sorunlara yanıt aramak istiyor. Tabi ki sorunu kökünden temizleme gibi bir amacı ve inancı yok. Çünkü bu metnin yontamayacağı kadar iri bir kütle. Bu nedenle üç bölüm üzerine kurulu bu metin, hem hedef aldığı sanatçıyı hem de yukarıdaki açıklamaları kişisel bir deneyimin hızıyla okuyucusuna bir çıkış yolu, bir okuma yöntemi olarak öneriyor, tartışmaya açıyor.