İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin ' tarihi yarımadayı delen' projesi alternatifsiz değil
İstanbul Metrosu'nun 2600 yıllık kent tarihinin içinden değil ''dışından''
geçmesi yönündeki uyarılar giderek haklılık kazanıyor... Şimdiki
''riskli'' uygulama için harcanmış para İstanbul'dan daha değerli değil ve
''tarihe toslanarak'' yaşanan beklemeler yerine de Surdışı projesini artık
devreye sokmak tek geçerli yol...
Dünya kentleri, otomobile sevdalı karayolu yıkımlarına karşı tarihsel
dokularını ''metro sayesinde'' korurken İstanbul 'daki hem karayolu tahribatından
hem de imar rantı saldırısından ''yeraltında oldukları için
kurtulabilen'' arkeolojik mirasımızı da metro yok edecek...
Bu gerçeğin son ''kanıtını'' oluşturan ''Şehzadebaşı Metro İstasyonu''
(!) kazısında yaşanan son ''kazayla'' (!) ilgili yazımızdaki ''Surdışına
çıkın'' çağrımız geniş destek görüyor. (Cumhuriyet-05/12/2001)
Tarihi Yarımada'nın tahrip edilmediği bir metro güzergâhı için ''hâlâ
geç kalınmadığını'' belirten İstanbul'a saygılı uzmanlar, ''Plansız
projeye şimdiye dek harcanan para İstanbul'dan daha değerli değildir. (...)
2600 yıllık tarihsel geçmiş karşısındaki 100 yıllık bir gecikmenin ardından
da bu kısa ve zorunlu bekleme zaten önem taşımayacak...'' şeklindeki görüşlerimize
katılıyorlar...
Ahmet Ercan'ın 'tomografisi'
Bu görüşü içeren ''İstanbul'u kurtarın'' başlıklı yazımıza, aynı
sabah ilk katkı Prof. Dr. Ahmet Ercan 'dan geldi... Bu kez de Şehzadebaşı
'ndaki Osmanlı kalıntılarına toslayarak duran metro kazısı için
,elediyecilerin, ''Biz Prof. Dr. Ercan'ın raporuna uyduk'' demeleri üzerine açıklama
yapan popüler hocamız, konuyu kavrayabilmemiz için ''yeraltının bir tür
tomografisini çıkarıyoruz'' dediği çalışmalarını özetle şöyle anlatıyor:
''Belediyenin arkeojeofizik araştırma istediği yerlerden birisi de bu
istasyon noktasıydı... 10 cm. aralıklarla yeraltı radar görüntülemesi
yaptık. Arkeolojik kalıntı bulunabilecek katmanın 3-10 m'de olduğunu
metronun geçeceği 25 m. derinlikte ise kültür varlığının bulunmadığını
saptadık. Nitekim bu doğrulandı ve yüzeye yakın yerde Osmanlı, daha altta
Roma'yla karşılaştılar...''
Mimarların önerileri
İstanbul Metrosu'nda ''Anadolu-Avrupa'' (tüpgeçişle) ve ''Trakya-Taksim''
bağlantılarının kurulacağı Şişhane-Aksaray (Yenikapı) hattı henüz
onaylanmadan, Koruma Kurulu'nun uzman kurumlardan istediği görüşleri için
bir komisyon kuran ''Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'' ise
raporunda özetle şunu vurgulamıştı: ''2600 yıllık kent geçmişini barındıran
ve üç imparatorluğun başkentlik mirasını taşıyan Suriçi'ndeki metro kazıları,
en hassas arkeolojik inceleme ve denetim altında yapılsa bile tarihsel değerler
ve korunması gerekli doku üzerindeki riskler ortadan kalkmayacaktır... Bu
risklerin arasında ise tahribatı ilerde de arttıracak ulaşım ve yoğunluk
artışı baskısı gözden ırak tutulamaz...''
Nitekim, komisyon üyelerinden, yılların plancısı ve mimarı Niyazi
Duranay da bu tehdidi gidermeyecek olan arkeolojik araştırmalarla vakit
kaybedilmeden ''güzergâhın yeniden belirlenmesini'' önermiş ve ''metrodan
asla vazgeçilmeyecek, ancak tarihsel çekirdeğin içinden geçme inadının da
terk edileceği bir projeye ivedi başlanması gerektiğini'' belirtmişti...
Aynı komisyondan yılların korumacısı, mimar Besin Çeçener ise Taksim-Şişhane-Aksaray
arasındaki bir raylı toplu taşım ''gereksinmesi'' için yeraltı metrosu
yerine Tarlabaşı ve Atatürk bulvarlarının sağladığı olanakla ''tramvayın''
da yeterli bir çözüm olduğunu, hatta tarihi korumanın yanı sıra çok daha
''ucuza'' mal olacağını ''etüt'' bile etmişti...
Çözüm: Tarihten uzaklaşmak
İşte bu değerlendirmelerle, tüp geçiş ve metronun ''Marmara Kuşağı-Taksim/Levent''
bağlantıları için Aksaray/Yenikapı transfer merkeziyle Suriçi'ni çiğnemek
yerine, ''Zeytinburnu'' transfer merkeziyle ''Surdışı'ndan'' ve Haliç-Kâğıthane
üzerinden Taksim'e ulaşma planımız giderek daha da ''haklı'' çıkıyor...
Cumhuriyet- Oktay Ekinci
|