reklam

Haberler
24 Aralık 2001 Pazartesi

İzmir'in planlamasıyla ilgili tek suçlu ilan edilen SİT Kurulu kendini savundu " Kentin önündeki engel biz değiliz"

İtiraf edelim ki; İzmir'in planlanmasıyla ilgili bugüne kadar hemen herkes SİT Kurulları'nı suçladı. Hatta üyeler, yatırımları engelledikleri iddiasıyla "vatan haini" olarak ilan edildiler. Belediye başkanları de seçim dönemleri geldiğinde bitirilemeyen, başlanamayan projelerin tek sorumlusu olarak SİT'i gösterip işin içinden çıkmaya çalıştılar. Peki onlar nasıl düşünüyor; İzmir'in önündeki en büyük engel gerçekten kendileri mi?

Bu kentin birçok sorunuyla yakından ilgilenen bir kişi olarak baştan söylemeliyim ki; 1 No'lu Kültür ve Tabiat Kurulu tarihinin en sorunsuz, en uzlaşmacı dönemini yaşıyor. Dikkat ederseniz, tartışmalar hep eskiden alınmış kararlarla ilgili, yeni dönemin bugüne kadar kamuoyunu şaşırtan tek bir kararı bile bulunmuyor.

Çelişkiler yaratıldı
SİT Kurulu'nun Başkanlığı'nı Erkan Uçkan, Başkan Yardımcılığı'nı ise Tankut Ünal yapıyor. Uçkan, kurallar konusunda tecrübeli bir isim; daha önce Antalya'da Kurul Başkanlığı, Eskişehir ve Bursa Belediyeleri'nde ise danışmanlık yapmış. Tankut Ünal'ın ise Kopenhag'da Royal Of Fina Arts'da kent planlaması üzerine yüksek lisansı, İngiltere'de de yeni kentler üzerine araştırmaları bulunuyor. Turizm Genel Müdürlüğü de yapan Ünal'ın bir özelliği de 1973 yılında tamamlanan İzmir Nazım Planı'nı yapan mimarlardan biri oluşu.

Kenti yakından tanıyan bir isim olan Ünal'a göre kurullarla yaşanan sorunların temeli; nazım planların 1980'li yılların ortalarında belediyelerin imar planı yapma yetkisi almasıyla başlıyor. Böylece kentin uzun vadeli gereksinimlerine cevap verecek plan yerine kişilerin noktasal yatırım tekliflerine öncelik veren politikalar üretildi. Bu da çelişkiler yarattı.
"Ne yapmalıyız?" sorusuna Ünal'ın yanıtları...

Kendi modelimiz
Erkan Uçkan, dünyadaki uygulamalardan örnekler anlatıyor. Örneğin Paris'te, Milano'da, Londra'da kurullarla yerel yönetimlerin, işadamlarıyla yabancı yatırımcıların nasıl çalıştıklarından bahsediyor.
"Her yıl Mayıs ayında San Remo'da yatırımcı borsası kurulur. Buraya gelenler projelerini yatırımcılara anlatır, yaşadıkları bölgeye sermayenin gelmesini sağlamaya çalışırlar. Projelerde özgün modeller yaratılmıştır ve çoğunlukla belediyelerin desteği bulunmaktadır. Herkes 'Kente girdiyi nasıl artırırız' diye düşünür. Devlet bizi kurtarsın, mantığını artık terketmemiz gerekiyor."
Uçkan, Venedik ve Siena'nın kendi modellerini yaratarak milyonlarca turisti her yıl çektiğini hatırlatıyor.
Ünal da Paris'le ilgili bir gözlemini aktarıyor.
"Parisli mimarlar yeniden çok eskiye hayat verirler. Adeta her biri usta restoratör olmuştur. Kuru kuruya bir koruma mantığı dünyada bitmiştir. Eski korunur ama içinde her türlü konfor da mevcuttur. Eski Paris dimdik ayaktayken, başka bir bölgeye ikinci Paris yapılır. Kaynaklar kendini üretmiyorsa, bir yanlış yapılıyor demektir."

Proje ve kaynak
Uçkan, Antalya Kaleiçi'nde yapılanların Kemeraltı'nda da olması gerektiğini düşünüyor. Yani projeyle birlikte kaynakların da aynı anda yaratılması gerekiyor.
"Kemeraltı'nda herşey hazır değil mi?" diye soruyoruz.
"Proje üretmek yeterli değil, kaynakları da beraberinde sunmalısınız. Amaç bir cazibe merkezi yaratmaktır. Restore edip kullanamıyorsanız bir anlamı kalmaz. 'Proje tamam, Kurul onayı versin' demek doğru değil. Dünyanın her yerinde SİT Kurulları bulunuyor. Biz de bu örnekler gibi Koruma Kullanma Dengesi'ni öne çıkartıyoruz. Bakın İstanbul'da Sulukule kendi ekonomik trendini yaratmış bir yerdir. Üniversiteye proje hazırlatıp, binaların hangi renge boyanacağını söylemekle bir model oluşturamazsınız..."

Sohbetimizin sonunda kentin geleceği için son derece önemli gördüğümüz projeleri konuşuyoruz; Kordon'u, Dünya Ticaret Merkezi'ni...
Başkan Erkan Uçkan ve Başkan Yardımcısı Tankut Ünal, şöyle cevap veriyor.
"İster Kordon, ister Dünya Ticaret Merkezi, isterse önümüze gelen diğer projeler olsun global düşünme konusunda kararlıyız. Kentin ne olacağı, nereye gideceğinin yanıtını arıyoruz. 'Sahili dolduralım, sonra da şuraya bağlayalım' demenin yanlış olduğunu herkes bilmeli. 'İhaleyi alalım, projeyi yaptıktan sonra kaynağı da buluruz' düşüncesi de artık bitmeli. Yık - yap, yap - yık İzmir'i geriye götürüyor; kimse farkında değil mi?"
Yeni Asır

Aralık 2001 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31 diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz