reklam

02 Ocak 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

Olukköprü'ye Kıymayın!

Antalya'dan Alanya yönüne gidilirken karayolunun Aksu'dan sonra üzerinden geçtiği ikinci ırmak Köprüçay'dır. Özgün adı Evrimedon olan bu ırmak, ilkçağlardan günümüze kalmış iki köprüsüyle ünlüdür. Bunlardan birisi Serik ilçe merkezinin 5 km. doğusunda, karayolu köprüsünün hemen kuzeyinde görülen ''Aspendos Köprüsü'' dür.

İkincisi ise ana yoldan 40 km. kadar kuzeyde; gözlerden ırakta bulunmasına karşın, kartpostalları, takvimleri, dergileri süsleyen fotoğrafları ile tanınan Olukköprü'dür. Beşkonak kuzeyinde, dar derin bir kanyonun yüzlerce metre yükseklikteki dik yamaçlarına yaslanarak yaklaşık iki bin yıldır Köprüçay Irmağı'nın iki yakasını birleştiren Olukköprü; bu kanyona ve 1972'den sonra da yörede olan milli parka adını vermiştir: Köprülü Kanyon, Köprülü Kanyon Milli Parkı. Torosların geçit vermez yamaçlarında denizden 1000 m. yükseklikte kurulu Selge adlı Psidya kentini ilkçağlarda Aspendos, Side gibi Pamfilya (Antalya) kentlerine bağlayan yol üzerindeki bu tek açıklıklı kemer köprü; tarihsel değerinin yanı sıra binlerce yıldır her türlü doğa koşuluna dayanabilmiş, ince, narin, güzel görünüşüyle günümüz koşullarında da önemli bir mühendislik-mimarlık yapısı olarak nitelendirilebilir.

Olukköprü, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca korumaya alnımış, 1996 yılında TCK 13. Bölge Müdürlüğü'nce onarılarak çevresi düzenlenmiş, taş engeller -babalar- konularak her türlü taşıt trafiği kesin olarak yasaklanmıştır. Böylece yöreyi ziyaret eden yerli yabancı gezginler, köprüyü, ırmağı, kanyon eteklerindeki gür su kaynaklarını, ormanı rahatça ve doyasıya inceleme olanağı bulmuşlardır.

Ancak 2001 yılı Ağustos ayında yöreye yaptığımız gezide, 5-6 yıldır süren uygulamaya son verildiğini, babaların sökülerek köprünün yeniden taşıt trafiğine açılmış olduğunu üzülerek gördük. Özel otolar, safari cipleri, turist taşıyan mini ya da midibüsler konvoylar halinde köprüden geçiyorlar; köprü üzerindeki yayalar bunlara yol vermek için ya kaçarak köprüyü terk etmek ya da korkuluk duvarlarına yapışmak zorunda kalıyorlardı. Köprü girişinde bir tabelada ''2 tondan ağır araçlara yasak'' olduğu yazılı idi. Ancak biz Selge'den dönerken saat 19.00'u geçmiş, hava kararmaya başlamış, el ayak çekilmişti ki, bir kamyon yan korkuluklara sürte sürte köprüden geçti gitti.

Bu köprünün genişliği 3 metredir. Yöre köylüleri ve kamu görevlileri çok iyi bilirler ki, tarihsel köprünün özgün taş korkuluklarını son 30 yılda buradan geçmeye çalışan kamyonlar 30 metre aşağıdaki ırmağa yuvarlamışlardır. Köprü taşıt trafiğine açık tutulduğu sürece TCK'nin yeni koyduğu ak taşların da ırmağın dibine düşmesi kaçınılmazdır.

Tüm bunların ötesinde konu, öncelikle köprünün dayanımı ve güvenliği açısından ele alınmalıdır.

Olukköprü'nün 2 tonluk araçları güvenlikle taşıyabileceği hangi araştırmalar ve statik, mukavemet hesapları sonucu belirlenmiştir bilemiyoruz! Ancak şunu bilmekteyiz ki, bu köprü tarihsel süreç içerisinde yayaların deve, at, katırlardan oluşan mekkare kollarının yüklerine göre tasarlanıp yapılmış, kullanılmıştır.

Aradan geçen binlerce yılın kemer ve temellerde oluşturduğu aşınma, yıpranma ve belirsizlikler de söz konusu iken günümüzde köprü üzerinde motorlu araç trafiğine izin vermek, 10-15 tonluk kamyonların geçişine göz yummak, tarihsel yapının güvenliği açısından çok tehlikeli ve kabul edilemez bir tutumdur.

TCK 13. Bölge Müdürlüğü'nün Antalya'da onarmış bulunduğu tarihi Cırnık (Düden) ve Aspendos köprüleri, çok yerinde bir uygulama ile taşıt trafiğine kapalı tutulmaktadır.

Zerk köyü ve Selge Antik Kenti'nin Karabük köyü üzerinden ulaşım olanağı vardır ve bu yol Olukköprü'nün de yanından geçmektedir. Köprünün trafiğe kapatılması, köylülerin ve turistlerin ulaşımını engellemeyecektir.

Olukköprü'de de yanlış uygulamadan bir an önce dönülmeli, tarihsel köprünün değeri güncel ve tecimsel (ticari) çıkarlarla ölçülmemelidir. İki bin yıldır yöre halkına hizmet etmiş, doğa ile bütünleşerek yörenin güzelliklerine ve ekonomisine katkıda bulunmuş, bundan sonra da bulunacak olan bu eşsiz köprüyü üçüncü bin yılın başında motorlu araç trafiğine kurban etmek bizlere, Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışan bir tutum değildir.

Sonuç olarak; Olukköprü, her iki başına kalıcı engeller konularak motorlu araç trafiğine kesin olarak ve ivedilikle kapatılmalıdır.
Cumhuriyet - Galip BÜYÜKYILDIRIM Yüksek İnşaat Müh.

Aralık 2001 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
          01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31 diğer aylar için tıklayın

Diyalog 2002'nin ilk konuğu Murat Tabanlıoğlu  10 Ocak 2002'de Diyalog bölümümüze konuk olarak sorularınızı yanıtladı.

Murat Tabanlıoğlu

Arkitera Forum'da Buluşmayı okumak için tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz