Olukköprü'ye Kıymayın!
Antalya'dan Alanya yönüne gidilirken karayolunun
Aksu'dan sonra üzerinden geçtiği ikinci ırmak Köprüçay'dır. Özgün adı
Evrimedon olan bu ırmak, ilkçağlardan günümüze kalmış iki köprüsüyle
ünlüdür. Bunlardan birisi Serik ilçe merkezinin 5 km. doğusunda, karayolu köprüsünün
hemen kuzeyinde görülen ''Aspendos Köprüsü'' dür.
İkincisi ise ana yoldan 40 km. kadar kuzeyde; gözlerden ırakta bulunmasına
karşın, kartpostalları, takvimleri, dergileri süsleyen fotoğrafları ile
tanınan Olukköprü'dür. Beşkonak kuzeyinde, dar derin bir kanyonun yüzlerce
metre yükseklikteki dik yamaçlarına yaslanarak yaklaşık iki bin yıldır Köprüçay
Irmağı'nın iki yakasını birleştiren Olukköprü; bu kanyona ve 1972'den
sonra da yörede olan milli parka adını vermiştir: Köprülü Kanyon, Köprülü
Kanyon Milli Parkı. Torosların geçit vermez yamaçlarında denizden 1000 m. yükseklikte
kurulu Selge adlı Psidya kentini ilkçağlarda Aspendos, Side gibi Pamfilya
(Antalya) kentlerine bağlayan yol üzerindeki bu tek açıklıklı kemer köprü;
tarihsel değerinin yanı sıra binlerce yıldır her türlü doğa koşuluna
dayanabilmiş, ince, narin, güzel görünüşüyle günümüz koşullarında da
önemli bir mühendislik-mimarlık yapısı olarak nitelendirilebilir.
Olukköprü, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca
korumaya alnımış, 1996 yılında TCK 13. Bölge Müdürlüğü'nce onarılarak
çevresi düzenlenmiş, taş engeller -babalar- konularak her türlü taşıt
trafiği kesin olarak yasaklanmıştır. Böylece yöreyi ziyaret eden yerli
yabancı gezginler, köprüyü, ırmağı, kanyon eteklerindeki gür su
kaynaklarını, ormanı rahatça ve doyasıya inceleme olanağı bulmuşlardır.
Ancak 2001 yılı Ağustos ayında yöreye yaptığımız gezide, 5-6 yıldır
süren uygulamaya son verildiğini, babaların sökülerek köprünün yeniden
taşıt trafiğine açılmış olduğunu üzülerek gördük. Özel otolar,
safari cipleri, turist taşıyan mini ya da midibüsler konvoylar halinde köprüden
geçiyorlar; köprü üzerindeki yayalar bunlara yol vermek için ya kaçarak köprüyü
terk etmek ya da korkuluk duvarlarına yapışmak zorunda kalıyorlardı. Köprü
girişinde bir tabelada ''2 tondan ağır araçlara yasak'' olduğu yazılı
idi. Ancak biz Selge'den dönerken saat 19.00'u geçmiş, hava kararmaya başlamış,
el ayak çekilmişti ki, bir kamyon yan korkuluklara sürte sürte köprüden geçti
gitti.
Bu köprünün genişliği 3 metredir. Yöre köylüleri ve kamu görevlileri
çok iyi bilirler ki, tarihsel köprünün özgün taş korkuluklarını son 30
yılda buradan geçmeye çalışan kamyonlar 30 metre aşağıdaki ırmağa
yuvarlamışlardır. Köprü taşıt trafiğine açık tutulduğu sürece
TCK'nin yeni koyduğu ak taşların da ırmağın dibine düşmesi kaçınılmazdır.
Tüm bunların ötesinde konu, öncelikle köprünün dayanımı ve güvenliği
açısından ele alınmalıdır.
Olukköprü'nün 2 tonluk araçları güvenlikle taşıyabileceği hangi araştırmalar
ve statik, mukavemet hesapları sonucu belirlenmiştir bilemiyoruz! Ancak şunu
bilmekteyiz ki, bu köprü tarihsel süreç içerisinde yayaların deve, at, katırlardan
oluşan mekkare kollarının yüklerine göre tasarlanıp yapılmış, kullanılmıştır.
Aradan geçen binlerce yılın kemer ve temellerde oluşturduğu aşınma, yıpranma
ve belirsizlikler de söz konusu iken günümüzde köprü üzerinde motorlu araç
trafiğine izin vermek, 10-15 tonluk kamyonların geçişine göz yummak,
tarihsel yapının güvenliği açısından çok tehlikeli ve kabul edilemez bir
tutumdur.
TCK 13. Bölge Müdürlüğü'nün Antalya'da onarmış bulunduğu tarihi Cırnık
(Düden) ve Aspendos köprüleri, çok yerinde bir uygulama ile taşıt trafiğine
kapalı tutulmaktadır.
Zerk köyü ve Selge Antik Kenti'nin Karabük köyü üzerinden ulaşım
olanağı vardır ve bu yol Olukköprü'nün de yanından geçmektedir. Köprünün
trafiğe kapatılması, köylülerin ve turistlerin ulaşımını
engellemeyecektir.
Olukköprü'de de yanlış uygulamadan bir an önce dönülmeli, tarihsel köprünün
değeri güncel ve tecimsel (ticari) çıkarlarla ölçülmemelidir. İki bin yıldır
yöre halkına hizmet etmiş, doğa ile bütünleşerek yörenin güzelliklerine
ve ekonomisine katkıda bulunmuş, bundan sonra da bulunacak olan bu eşsiz köprüyü
üçüncü bin yılın başında motorlu araç trafiğine kurban etmek bizlere,
Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışan bir tutum değildir.
Sonuç olarak; Olukköprü, her iki başına kalıcı engeller konularak
motorlu araç trafiğine kesin olarak ve ivedilikle kapatılmalıdır.
Cumhuriyet - Galip BÜYÜKYILDIRIM Yüksek İnşaat
Müh.
|