reklam

Gürhan Tümer
Diyalog 2002
> Merih Karaaslan

Tarih: 19 Mart 2002
Yer: Arkitera Forum

Merih'in Ardından
Arredemento Mimarlık, 2002-20, sayfa 87
Gürhan Tümer

Arkadaşlarımın ardından yazmaya alışık değilim. Bunu istemem, sevmem. Beceremem de. Susmayı yeğlerim. Ama bu kez, işte böyle oldu. Kalemi elime almak, Merih'in ardından yazmak durumunda kaldım. Ne diyeceğimi pek bilmiyorum.

Aynı sınıfta değildik ama, sınıf arkadaşım sayılırdı. Taşkışla'da sık sık biraraya gelirdik. Mimarlık konuşmak için degil, gırgır geçmek, gençliğin, delikanlılığın tadını çıkarmak için.

Sonra, birçok arkadaşımla oldugu gibi, onunla da yollarımız ayrıldı. O çok bina yaptı, ben hiç bina yapmadım. O çok bina yaptığı için eleştirildi, ben hiç bina yapmadığım için. Ben, onun bu yönünü hep takdir ettim, belki biraz da kıskandım. O, kitabını bana, "Sohbet ve yazılarınla, düşüncelerimin gelişmesine yaptığın katkıya bir teşekkür vesilesi olarak..." diye imzaladı.
Merih, mirmarlığı çok sevdi. Mimarlık yaparken, hep birşeyler aradı. Buldukları her zaman dört dörtlük değildi belki ama, her zaman birşeylerin peşinde koştu. Örneğin, mimar olarak, "Anadolu'nun Çağdaş Yorumu"nu yapmak istedi ve çok eleştirilen Andaş Çarşısı'nı yaptı. Ben, onun bu girişimini, "Üçüncü Ulusal Mimarlık Akımı mı?" sorusuyla irdelemeye çalıştım. Şefik Gül Villası da çok tartışıldı. Ama o bina, mimar-işveren-kullanıcı ilişkisinin irdelenmesi açısından, bir laboratuvar zenginliğinde degil midir? Sonra, Şanlıurfa'da yaptıgı çalışmanın süreci, ülkemizde çok rastlanan bir süreç midir? Ya peki Peri Tower Oteli'ne ne diyorsunuz?

Bu soruların sorulması, yeniden sorulması; yanıtlanması, yeniden yanıtlanması gerekir. Merih Karaaslan, Türk Mimarlığı'nda iz bırakanlardan biri çünkü.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz