Gündem

MİDEKON - Mimarlık Fakültesi Dekanları Konseyi

Prof.Dr. Emre Aysu (Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Eski Dekanı)



Gökçe Aras: MİDEKON adı altında yeni bir oluşum kurulduğunu duyduk. MİDEKON ne zaman ve hangi amaçla kuruldu? Yönetiminde kimler yer alıyor? Organizasyon şeması nasıl?

Prof. Dr. Emre Aysu: MİDEKON’u dekan arkadaşlarımla beraber bir sivil insiyatif olarak biz kurduk. Kuruluş aşamasında, yanlış anımsamıyorsam, 10 dekan katıldı. Daha sonra 16 dekanın imzalaması ile MİDEKON yönergesi onaylanmış oldu. MİDEKON oluşumuna neden gereksinme duyuldu? diye bir soru akla gelebilir. 1960'lı, 70'li yıllarda adı fakülte de olsa sadece mimarlık bölümü olan fakülteler vardı. YTÜ, ODTÜ, İTÜ, MSGSÜ'de olduğu gibi. MSGSÜ, İTÜ, YTÜ, ODTÜ’deki mimarlık fakülteleri, mimarlık bölümlerinde 4 yıllık lisans eğitimine paralel olarak sınırlı da olsa yüksek lisans programlarında mimarlık temel alanına ilişkin alanlarda (restorasyon, şehir planlama gibi) uzmanlık eğitimi yapılıyordu . 1982 YÖK Yasası ile beraber (ODTÜ hariç, ODTÜ’nün kuruluşunda Mimarlık ve Şehir Planlama bölümleri yer alıyordu.) Başlangıçta uzmanlık alanlarına ilişkin yükseklisans programları mimarlık eğitimi temel alınarak gerçekleştirilirken, daha sonra bunların her biri lisans, lisansüstü eğitimi yapan ve mimarlık dışındaki meslekleri oluşturan bölümler olmaya başladı. Fakülte içerisinde önce şehir ve bölge planlama bölümü, ardından iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı, peyzaj mimarlığı gibi bölümler oluşmaya başladı. Bugün mimarlık fakültelerinin örgütlenmesine baktığımızda, İstanbul Teknik Üniversitesi mimarlık fakültesinde 5 bölümün yer aldığını görmekteyiz. Bu bölümler tasarım ve planlama bilim alanının yeni üyeleri, yeni birimleri oldular ve dolayısiyle de yeni meslek elemanlarının lisans eğitiminden başlayarak yetiştirilmesini sağladılar. Eğitimde olduğu gibi profesyonel hayatta da yeni meslek alanlarına ilişkin meslek odaları oluştu. Tasarım ve Planlama bilim alanının hem eğitim ve hem de meslek alanında hizmetin bütünselliğine ilişkin yapılması gerekli düzenlemelerle anlamlı hale getirilemeyen bir ayrışma ve çatışma ortaya çıktı. Ayrıca eğitim alanında, bu bölümler YÖK'ün belirlediği mimarlık temel alanı içerisinde yer aldılar. Birbirinden farklı yapıları dikkate alınmadan bilim alanında mühendislik, fen bilimleri ile benzer ölçütlerde değerlendirilmeler yapılması sonucu önemli sorunsallar gündeme geldi. Buraya kadar sıraladığımız sorunlara ek olarak Tasarım ve Planlama bilim alanına ilişkin bölümlerin çok değişik fakültelerde yer almaya başladığı ve yeterli öğretim üyesi ve donatıya sahip olmayan birçok bölümün açıldığı görüldü. AB üyeliği kapsamında mesleki yeterliklerin tanınması bağlamında Tıp, Hukuk ve Mimarlık meslekleri ile ilgili çalışmalar da gündeme gelince Tasarım ve planlama bilim alanına ilişkin eğitim ve meslek alanlarında uluslararası akreditasyona sahip bütüncül bir yaklaşımın gereği ortaya çıktı. ilk örgütlenen mimarlık bölümleri oldu. Hepimizin bildiği gibi MOBBİG adı altında bir sivil insiyatif – iletişim platformu oluşturuldu ve bugüne değin tam katılımlı otuza yakın toplantı gerçekleştirildi. AB İlişkileri içerisinde Avrupa Mimarlar Birliği, Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) ile de ilişkileri yoğun bir şekilde götüren mimarlık bölüm başkanları, Mimarlar Odası ile yakın birliktelik kurarak sorunlarını tartışmaya ve çözüm yolları geliştirmeye başladılar. Mimarlık eğitim alanı, mimarlık araştırma alanı ve mimarlığın meslek alanı ile ilgili birçok karar aldılar ve dökümante oldular. Giderek şehir ve bölge planlama bölüm başkanları da aynı şekilde “TUBOP” Düadı ile bir örgüt kurdular. Onun arkasından da iç mimarlık ve endüstri ürünleri tasarımı bölüm başkanları da sivil insiyatifler oluşturdular. Bunların her birinin kendi sorunları olmakla birlikte eğitim, araştırma ve meslek alanında sunulacak hizmetin bütünselliği dikkate alındığında birbirleri ile iletişim içerisinde olmaları da gerekiyordu. Bunu sağlamak ancak fakülte bütününde söz konusu olabilirdi. Saptanacak ortak ya da özgün sorunların ve çözüm önerilerinin üniversite ve YÖK düzeyine taşınması ve savunulması böyle bir sivil örgütlenme ile sağlanabilecekti. Bu sorunu dekanlar olarak bir araya geldiğimizde tartışıyor ve her fakültenin kendi özelinde geliştirdiği çözümleri paylaşmaya çalışıyorduk. Bütünsel baktığımızda fakülte, bu bölümleri kavradığına göre, bölümlerin kurduğu örgütlerde saptanan problemleri hem bölümler arası tartışmaya açmak hem de ortak ve özgün sorunları hep birlikte tartışmaya yardımcı olmak düşüncesi ortaya çıktı. Şunu da açık yüreklilikle belirtmek gerekir ki, bu oluşumu önce mühendisler yaptılar. “MÜDEK” adı altında bir mühendislik fakülteleri dekanları konseyi kurdular. Onların temel amacı; hem sorunlarını konuşmak hem de mühendislik eğitimini ve mühendislik mesleğini ulusal ve uluslararası düzlemde iyileştirmek ve akredite etmekti. MİDEKON’un çıkış noktası ise bu değildi. Çünkü MOBBİG ile Mimarlar Odası birlikte ulusal ve uluslararası akreditasyona ilişkin işbirliğini geliştirerek MİYAK adı altında başka bir birim oluşturdular.

Bizim dekanlar olarak MİDEKON’u oluşturmadaki temel amacımız bu sorunları üst kurullara taşımak, fakülte bünyesinde yer alan ve alacak olan bölümlerin iç sorunlarını çözmek üzere tartışma ortamı yaratmak, tasarım ve planlama bilim alanında tekrar bir bütünselliği sağlamak olacaktır. Bu amaçla bu konseyi kurduk ve sonunda 16 dekan da uygun gördü ve bir yönerge hazırladık. MİDEKON bir resmi kuruluş değil, bu bir gönüllü, sivil insiyatif. MOBBİG, TUBOP ve MÜDEK gibi bir araya geliyoruz bir platform oluşturuyoruz.

Bu yönergeyi 16 dekan imzaladı ve 2006 yılının sonuna dogru YÖK Başkanvekili Prof.Dr. Aybar Ertepınar’a bu örgütlenme ile neyi amaçladığımızı tüm sorunsallarla birlikte anlattık. Sayın Aybar Hoca da uygun buldu ve Tasarım ve Planlama Bilim Alanı için önemli bir yapı olacağını düşündüğünü belirtti.

Kısaca sorunlar nelerdir diye baktığımızda; birkaç örnekle sorunları tanımlayalım. Eğitim ve araştırma bağlamında fakültelerimizi ele alırsak, şimdilik beş bölüme (İTÜ Mimarlık Fakültesi) ulaştığımızı görürüz. YÖK bilim alanlarını 12 kategoride toplamıştır. Bu beş bölümü ya da mimarlık fakültesi kapsamındaki bölümleri mimarlık temel alanı altında toplayarak her türlü akademik aşama ve gelişmeyi bu alanlar için saptanan ölçütlerle değerlendirmektedir. Mimarlık temel alanı diğer alanlar içerisinde özellikle mühendislik ve fen bilimleri temel alanlarına yakın varsayılarak ölçütlendirilmiş, bu beş bölümün farklılıkları dikkate alınmadığından, doğru tanımlamalar yapılamamış ve bundan dolayı da önemli boyutta sorunları ortaya çıkarmıştır.

Oysa mimarlık uygulamalı ve interdisipliner bir bilim alanı olması nedeni ile içinde sanat, toplum bilimleri, teknoloji, tarih, planlama, tasarım v.b. disiplinleri barındırmakta ve gün geçtikçe de bu yelpaze genişlemektedir. Bu sorun, bölümlerin bir araya gelerek kurdukları iletişim gruplarında tartışılmakta ancak etkin bir sonuç alınamamakta de var. Bu problemleri biz dekanlıklar olarak, alt birlikler (MOBBİG, TUPOB) gibi birliklerle tartışalım, geliştirelim daha sonra da bunu üst kurullara götürelim mimarlık temel alanındaki sorunları da çözelim istedik. MİDEKON’un kuruluş amacı buydu ve bu şekilde kurulmuş oldu geçici olarak da beni başkan yapmışlardı tabi benim dekanlık görev sürem bitti ve ben de ayrılmış oldum. Ama arkadaşlar devam edecekler, bunu götürecekler. Burada tabi şöyle spekülasyonlar yapıldı; dekanlar tepeden bölümlere müdahele mi edecek? Böyle bir bakış açımız yok tam tersine hem üniversite senatosunda, yönetim kurulunda hem de dolaylı olarak YÖK’de, dekanlıklar aracılığı ile fakülte ve bölümlerin temsili söz konusu olduğuna göre fakülte içerisinde yer alan bölümlerin bütün problemlerini saptayıp bunların en azından, böyle bir birliktelikle bu problemleri oralara taşıyalım istedik. Yoksa tek tipe indirgemek, bölümlerin kendine özgü yapılarına müdahale etmek gibi bir niyetimiz yok. Bu yanlış anlaşıldı birtakım tepkiler geldi ama sonra zannediyorum anladılar.

Özetle; bir fakülte oluşumunda eğitim birimleri olarak bölümler yer almakta ve bu bölümlerin temel görevleri de eğitim, araştırma ve topluma hizmet alanlarını düzenlemek ve geliştirmektir. Burada fakültenin ya da dekanlığın görevi bölümlerarası eşgüdümü sağlamak ve üst kurullarla alt kurulların ilişkilerini bir anlamda geliştirmek ve de fakülteyi yönetim kurullarında, senatolarda temsil ederek bölümlerin ve fakültenin sorunlarını aktarmak ve çözüm yollarını önermek ve savunmaktır. Madem ki fakülte bazında böyle bir örgütlenme söz konusu ve bölümler de bir araya gelip iletişim gruplarını kurabildiklerine ve kendi sorunlarını tatışabildiklerine ve öneriler hazırlayabildiklerine göre, bunu daha da ileriye götürüp büyütürsek, bölümlerin iletişim gruplarında aldıkları kararları fakülte ve üniversite dışındaki karar mercilerine taşıyarak savunmak ve bunu mimarlık fakültelerinin kapsadığı disiplinler bütününde eşgüdüm içerisinde sağlamak, v.b. olgular fakültelerden oluşan bir konseyin geç kalınmışlığını ve gerekliliği zaten kendiliğinden ortaya çıkarmıştır.

GA: MİDEKON’un şu an başkanı kim?

EA: Dekanlık görevimin sona ermesi nedeni ile şu anda başkanı yok. Yönetim kurulunda 4 dekan arkadaşım var. Konsey, yönetim kuruluna beni (Emre Aysu) başkan, Prof. Dr. Ahmet Eyüce (Bahçeşehir Üniveristesi Mimarlık Fakültesi Dekanı), Dr.Tamer Gök (Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı), Dr.Erkut Özer (Maltepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı) ve Prof. Dr. Çetin Türkçü (Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı) üyeler olarak görevlendirdi. Bu görevin ilk eylemi yönergeyi hazırlamak oldu. Bu çalışma, e - posta yolu ile diğer dekanların da görüşlerini alarak sonlandırıldı ve daha sonra da bütün dekanlar tarafından imzalanarak bir resmiyet kazandırıldı. İkinci olarak yönergeyi ve çalışmalarımızı YÖK Başkanvekili Prof. Aybar Ertepınar’a sunduk. Dolayısıyla bir başlangıç yapıldı. Şimdi bu platformun hızlı bir şekilde tüm bölüm insiyatiflerini biraraya getirerek çalışmaya başlaması ve sorunların ortak ya da özgün olanlarını saptayarak çözüm yolunda tartışma ortamını geliştirmesi gerekmektedir.

Şu anda mimarlığın Avrupa Birliği ilişkileri içerisinde mesleklerin tanınması, yeterlilikler ve benzeri konularda seçilen üç meslekten bir tanesi olması konusu var. Şu anda tıp (sağlık bilimleri) ile mimarlığın adı var uyum yasaları içerisinde. Bu bağlamda bir taslak yasa çıkacak, onu da bu MİDEKON kapsamında konusalım, tartışalım istedik. MOBBİG’de tartışılıyor zaten aktif bir şekilde, aynı zamanda mimarlar odası da sivil örgüt olarak bu tartışmanın içerisinde.

Burada temel amaçlarımızdan bir tanesi de bugün beş bölümün oluşturduğu beş meslek gibi gözüken meslek gruplarını: 1- eğitim, araştırma temelinde örgütlenmelerini sağlamak, 2- meslek odalarıyla bir araya gelip eğitim alanıyla meslek alanı arasındaki ilişkileri düzenlemeye yardımcı olmak.

Biraz önce sözünü ettiğimiz Mesleki Yeterlikler Yasa Tasarısı taslağı, hem yurtiçi hem de uluslararası akreditasyon çalışmaları, mimarlık eğitiminin AB ve UNESCO ölçütleri çerçevesinde yeniden düzenlenmesi, Mimarlık Eğitim Alanı ile Mimarlık Meslek Alanı ilişkilerinin düzenlenmesi, vb. birçok sorun gündeme gelmiş ve ivedelikle çözüm beklemektedir. Bütün bu sorunların tartışılması ve çözüme ulaştırılmasında koordinasyon sağlamak, ondan sonra YÖK’ün alt kurumlarıyla ilişkileri sağlamak da MİDEKON’un görevlerinden biri.

Tabi şöyle sorunlarımız var. Örneğin, ülkemizde, peyzaj mimarlığı bölümleri, orman ve ziraat fakültelerinde kurulmuş. Mimarlık fakültelerinde ise başlangıçta yüksek lisans programlarında yer almış ve daha yeni yeni lisans eğitimi veren bölümler haline gelmektedir. İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde yeni kurulan bir peyzaj mimarlığı bölümü bulunmakta, master programı olarak da YTÜ Mimarlık Fakültesi'nde, seksenli yıllarda kurulan Peyzaj Planlama programı var. Temelde bu üç fakültede yer alan peyzaj mimarlığı ve planlaması programları arasında oldukça önemli farklar bulunmakta. Örneklersek; orman ve ziraat Fakültelerinde yer alan bölümlerde hortokültür ağırlıklı disiplinler, mimarlık fakültelerinde ise tasarım ve planlama ağırlıklı disiplinler söz konusu, oysa meslek alanı uygulamalarında meslek odaları bu yapıyı göz ardı edebilecek ve diğer meslek alanlarına giren konuları da (kentsel tasarım, mimari tasarım, v.b. gibi) yetki alanlarına alma eğilimlerine girmektedir. İç Mimarlık eğitiminde ve meslek uygulamalarında da buna benzer sorunlar yer almaktadır. Bu nedenle meslek odaları arasında gereksiz bir çatışmanın ortaya çıktığını görüyoruz.

MİDEKON’nun önemli görevlerinden biri de şu olmalıdır. Ülkemizde bugüne değin, birçok yasada yer almasına karşın eğitim-öğretim ile iş gücünün istihdamı arasında planlı bir ilişki kurulamamıştır. YÖK yasasında bu anlamda ülkemizin gereksinme duyacağı mesleklere ilişkin eğitim programlarının planlanacağından söz edilmekle birlikte uygulamada bu böyle olamamıştır. Mimarlık Temel Alanı ile ilgili olarak baktığımızda, daha önce söz ettiğimiz 5 bölümün çok değişik fakültelerde ve YÖK'ün öngördüğü ölçütlere (öğretim üye sayıları, diğer altyapılar, v.b. gibi) uyulmadan açılabildiğini görmekteyiz. Örneğin, mimarlık bölümleri açılıyor, iç mimarlık bölümleri açılıyor, peyzaj mimarlığı bölümleri açılıyor. Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümleri açılıyor. Her biri mimarlık fakültesi içinde değil çok dağınık bir şekilde ilgili, ilgisiz fakültelerde ve meslek uygulamalarında kafaları karıştıracak yeni adlarla. Bir kaotik yapıdır, bir karmaşadır gidiyor. Bu beş meslek alanı eğitiminde ülkemizde yetişmiş öğretim üyesi sayısı belli, yeni açılan bölümlerde 1 - 2 öğretim üye ve yardımcısı ile ya da saat başı ücretle akademiya dışı öğretim görevlileri ile bu eğitimi götürmeye çalışıyorlar. Bir de AB ilişkileri nedeniyle Mesleki Yeterlikler ve Hizmetlerin Serbest Dolaşımı bağlamında 4 yıllık eğitimin yeterli olmadığı. 4 yılda mezun olanların profesyonel hayatta artık imza yetkisine sahip olamayacağı. 4+2 yıllık ya da 4+1 yıllık eğitim programlarını bitirdikten ve en az 1 yıl meslek pratiği yaptıktan sonra mesleki sorumluluk ve yetkileri yüklenebileceği göz önüne alındığında sorunun hangi boyutlarda olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bu sorun sadece mimarlık için değil diğer meslek alanları için de geçerli olacaktır. Bütün bu sorunların fakülteler ve bölümler içinde ve arasında meslek odaları ile birlikte tartışılmasının sağlanmasında MİDEKON önemli bir sorumluluk üstlenmelidir. Bütün bunların organizasyonu ve eşgüdümü gereklidir. Şu anda fakülteyle ve fakültenin kapsadığı alanlarla ilgili oldukça büyük bir problemler yumağı var. Bütün bunları konuşmamızın ve tartışmamızın gerekli ve sorumluluğumuzda olduğu kanısını taşımaktayım.

Şunu da açık yüreklilikle gündeme getirmemizin zamanı geldiğine inanıyorum; Sağlık Bilimleri ile ilgili mesleklerde öğretim üyeleri, örneğin doktorlar araştırma ve meslek pratiklerini hastanelerde yapabiliyorlar, ameliyat da yapıyorlar hastaya da bakıyorlar. Mimarlık da tıp gibi uygulamalı bir bilim alanı, bu alanda öğretim üye ve yardımcıları pratik yapmadan nasıl yetişecekler? Örneğin; biraz abartarak söylemem gerekirse, yapı malzemesini görmemiş, yapı yapmamış ama yapı dersi anlatan bir takım öğretim elemanları ya da hiç tasarım yapmamış ve uygulamasına izlememiş tamamen kuramsal düzeyde tasarım eğitimi almış öğretim elemanları nasıl yapı ya da tasarım eğitimi verecek? Batılı gelişmiş ülkelerdeki, (ister kıta Avrupası'ndaki ülkelerde, isterse ABD ve benzeri ülkelerde) örnekler dikkate alındığında, bu yapının zaman içinde son derece sakıncalı sonuçlar ortaya koyacağı görülecektir. Bu iğne yapmayı bilmeyen ya da hastayı görmeyen tamamen kuramsal bilgilerle yetişecek doktora benziyor. Tıp insan sağlığı ile doğrudan ilgili, mimarlık da yaşam çevreleri bağlamında insan sağlığı, mutluluğu ve güvenliği ile doğrudan ilgili. Biyolojik bağlamda, insanla ilgili çok yaşamsal konularla uğraşmıyoruz ama yaptığımız bir hata insanın ve toplumun güvenlik ve sağlık olarak belki de kitlesel bir takım rahatsızlıklarına neden olacaktır.

İşte bunların her biri birer sorun ve bu sorunların, önce fakültelerde, bölüm iletişim gruplarında ve MİDEKON da daha sonra da üst yönetimlerde tartışılarak anlatılması ve çözüm yolları aranması gerekli. Bütün dünyada üniversitelerde ders veren öğretim üyelerinin çoğu uygulama içerisinde de yer alıyorlar. Doğrusu da bu zaten. Ülkemizde bu şans yok. Meslek odası da, serbest çalışanlar adına rekabeti önlüyor gerekçesi ile 2547 sayılı yasa kapsamında döner sermaye uygulamalarına onay vermiyor. Bunlar birbiri ile ilişkili sorunlar. Eğitim kadrosu uygulama içerisinde yetişmiyor. Kuram- uygulama ilişkisini kuramıyor ve bu nedenle birikimlerini öğrencilere kuramsal düzeyde aktarıyor ve sonra da meslek uygulamalarından nitelik bekliyoruz.

Bütün bu sözünü ettiğimiz ve nice diğer sorunlar bölüm ya da fakülte düzeyinde çözüme ulaştırılabilecek türde konular olmayıp, güçlü bir birlikteliği gerekli kılmaktadır. MİDEKON, bu geç kalmış yükleri ve görevleri de üstlenmek zorundadır.

GA: Mimarların yurtdışında ofis açabilmeleri için devlet desteğinden de bahsedilmişti?

EA: Genel anlamda AB’ye giriş, YÖK ve Yerel Yönetim Reformu tartışmaları, UIA, ACE üyelikleri ile GATS (hizmetlerin serbest dolaşımı) ve Uyum Yasaları’na ilişkin yapılan uluslararası bağıtlar bağlamında “Mesleki Yeterliklerin Tanınması Hakkında Kanun Tasarısı” taslağı Tıp ve Hukuk mesleklerinde olduğu gibi Mimarlık Meslek Alanı’nda hazırlandı. Bu amaçla YÖK benimde katıldığım 4 dekandan oluşan bir çalışma grubunu görevlendirdi. AB Genel Sekreterliği’nde bu konuyla ilgili Tıpla ilgili çalışma grubu ile birlikte çalıştık. MOBBİG bu konuyu enine boyuna tartıştı ve gerekli bilgileri bu çalışma grubuna aktardı. Bu çalışmalara başlangıcından bu yana Mimarlar Odası da katıldı. Bizim bu taslağı en iyi bir şekilde hazırlamamız yetmiyor. Yasalaşma aşamasında ne tür değişikliklere uğrayacağını kestiremiyoruz. Ayrıca aynen yasalaşsa bile, ülkemizin AB üyeliğine kabul edilmesinden sonra uygulamaya geçilebilecektir. Ama yine de yasa taslağını bir an önce hazırlayıp meclisten geçirmek için elimizden geleni yapmamız gerekli. GATS anlaşmasını 1995 yılında imzalamamıza karşın hizmetlerin serbest dolaşımında karşıtlık ilkesi çalıştırılamamaktadır. Bunu, diğer ülkelerden gelecek mimarların ülkemizde çalışma kriterlerini koymak için de sonuçlandırmamız gerekiyor. Bu çalışmalar sürdürülürken, ülkemizde meslek odalarımızın bilgisi dışında beş bine yakın mimar ve mühendisin çalışmakta olduğu söylenmektedir. Meslek insanlarımızın yurtdışında büro açabilmeleri AB üyeliği kesinleştikten sonra serbest dolaşıma izin verildiği takdirde olanaklı olabilecektir. Tıp, mimarlık ve hukuk ile ilgili yasa tasarısı taslakları hazırlanırken, yabancı doktorların tek taraflı olarak (karşıtlık ilkesine aykırı olarak) ülkemizde çalışmalarına olanak tanıyan yasanın çıkarılmasını anlamak olanaklı görünmüyor. Karşıtlık ilkesi çalıştırıldığı sürece bu tür dolaşımların ülke insanımıza katkısı tartışılamaz.


GA: MİDEKON toplantıları kapsamında karar aldınız mı?

EA: Dört kez toplantı yapıldı. Alınan kararlar toplantı tutanağına bağlandı. Oldukça yeni bir kuruluş. 2 kez Ankara’da ODTÜ'de, iki kez de İstanbul’da YTÜ’de ve Bahçeşehir Üniversitesi'nde toplantı yapıldı. 4 toplantı sonunda da bu yönergeyi hazırladık. Herkes imzaladı ve bir şekilde Dekanlar Konseyi iletişim platformu oluşmuş oldu. Bu birlikte karar üretme kararlılığını YÖK’e sunmuş olduk. Ama bu yönerge bağlayıcı değil her an değişebilir. Toplantı tutanakları ve Yönergeyi ekte sunabilirsiniz. En kısa zamanda web sayfası oluşturulacak ve bu platform diğer iletişim grupları ile birlikte ilgilenenlere açılacaktır.

GA: Yabancı ülkelerdeki dekanlar birliği ile ilişkileriniz var mı?

EA: Fakültelerimiz yurt dışındaki akademik birimlerle sıkı ilişkiler içerisindedir. Bilim alanında yürütülen ortak çalışmalar yanında Mimarlık Eğitim, Araştırma ve Meslek Alanına ilişkin tüm sorunlar da tartışılmaktadır. Ama, doğal olarak yurt dışında sözünü ettiğimiz sorunların bir çoğu çözümlenmiş ve her türlü düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Mimarlık yasaları var, mesleğin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler gerçekleştirilmiş. Meslek alanında mesleği uygulama koşulları, eğitimden elde edilen diploma ile gerçekleştirilmemekte, meslek örgütleri bu yetkiyi vermektedir. Eğitimde elde edilen diploma mesleğin uygulanmasında ön koşul olabilir de olmayabilir de, Amerika’da ve Avrupa’da durum bu şu anda. Mimarlıkla ilgili Avrupa Konseyinin direktiflerinde öngörülen yasa taslağındaki koşullar şunlar:
1. Tanımlanmış bir asgari sürede kesintisiz eğitim yapmış olmak ve bunun üzerine yine tanımlanmış bir sürede meslek pratiği yapmak
2. Bir eğitim kurumundan diploma almış olmak ve belli bir süre çalışmış olmak, bunların sonunda da bir sınavda başarılı olmak.

Yurt dışındaki ülkelerde meslek insanı olabilmenin kapısı açık tutulmakta, illa ki ülkemizdeki gibi bir mimarlık bölümünden mezun olmak tek koşul olarak ortaya konmamakta yok çeşitli seçenekler sunulmaktadır.

Ülkemizde böyle bir modeli bugüne kadar çalıştıramadık. Üniversiteler, verdikleri diploma ile (ister 4 yılda, ister 6 yılda, fark gözetmeksizin) -noterlik gibi- mesleğin sorumluluğunu ve yetkileri , türk toplumu adına onaylamaktadır. AB ilişkileri çerçevesinde, son iki yıldır, lisans ya da yüksek lisans eğitim-öğretimi sonunda diplomalarda unvan yazılmasına son verildi. Mesleki yeterlik ve sorumluluğun elde edilmesinde birinci adım sayılabilecek bir uygulama akademiyada başlatılmıştır. Mimarlık ünvanının, yetkilerin ve sorumluluğun verilmesini, meslek odaları ya da odaların ve eğitim kurumlarının birarada kuracakları bir örgüt üstlenecektir. Amerika’da meslek odasından bağımsız bir örgüt var. 9 adet sınav yapıyorlar. Bir kısmı yazılı, bir kısmı test. Benim bildiğim kadarıyla, en az altı yıl, akredite edilmiş okullarda mimarlık eğitim-öğretimini tamamlamış olmak, ondan sonra en az 3 yıl bu örgütün kabul ettiği bir büroda çalışmak, (6 ayda bir büro o kişi hakkında rapor veriyor). ek olarak da 10 çalışma günü (80 saat ya da 10 kredi) kabul gören bir yerde toplumsal hizmet yapmak, Bütün bu çalışmalar başarılı bir şekilde tamamlandıktan sonra tüm yetki ve sorumlulukları yüklenebilmek amacı ile mimarlık lisansı elde edilebiliyor. Mimarlık mesleğini büro açarak ya da bir şirkette imza atma yetkisine sahip olarak çalışılabiliyor. Bu koşulları yerine getirmeyenler de bir büroda imza yetkisi olmadan çalışabiliyor.

GA: Varolan yönetmeliklere etkiniz olacak mı?

EA: Böyle bir güçlü birliktelik sağlandığı takdirde yasa, yönetmelik vb. gibi her türlü düzenlemeleri yapmak için bir baskı grubu oluşacaktır. Bunun için çalışıyoruz. Mimarlar Odası ile mimarlık okulları çok sıkı işbirliği içersindeler. 3 adet Eğitim Kurultayı gerçekleştirildi. O kurultaylarda hem akademisyenler hem meslek odası üyeleri mimarlığa ilişkin tüm sorunları tartıştılar. Oda, uzmanlık komisyonu, lisans-lisansüstü eğitim komisyonu, mesleki uygulama komisyonu, akreditasyon komisyonu, v.b. gibi alt komisyonlar oluşturdu. O komisyonlarda hem akademisyenler, hem odalar hem de uygulama yapan meslek adamları yer aldı. En son kurultayda Hakkı Önel hoca ile benim o komisyonlar adına sunduğumuz 6 adet yetki modeli taslağı var. Mimar adayı profesyonel hayata nasıl geçecek, eğitimi 4+2, 4+1, 4+3 yıl mı olacak? Profesyonel hayata gidecek olanlar, uzmanlaşacak olanlar ve doktora yapacaklar hakkındaki modeller. 6 adet model oluşturuldu ve o kurultayda tartışıldı ve kitap haline getirildi. 4. Kurultay ODTÜ’de yapılacak orada da ben yine danışma kurulundayım, orada da yine bu modeller ve diğer sorunlar tartışılacak.

Meslek odamızın yapmakta olduğu tüm girişimlerde paydaş olarak eğitim kurum temsilcileri yer almaktadır. Odanın son genel kurulunda mimarlık meslek yasası tartışıldı. Fakat bir süre daha tartışılması istendi. Örneğin o toplantılarda öğrencilerin odaya kaydı geçti ve öğrenci temsilcileri seçildi. Bu kararı eğitim birimleri ve odalar olarak birlikte aldık. Paydaşlar olarak bu bütünselliği sağladık. Paydaşlar dediğimiz; mezunlarımız, sivil örgütler (odalar) ve yapı sektörü v.b. Bütün bu paydaşlar akreditasyonda ve eğitimin nasıl olması ve uygulama yetkisinin nasıl verilmesi gerektiği konusunda etkili olmak zorundalar. MİDEKON da böylesine bir bütünsel oluşumun bir parçası.

Bizim ana sorunumuz, biraz önce söylediğim gibi YÖK’te belirlenen Mimarlık Temel Alanına ilişkin yapılanmalar, ölçütler, kurallar,yasal mevzuat v.b. gibi tek tip uygulamalar. Bu sistemde Mimarlık Temel Alanı diğer alanlardan farklı olduğu gibi kendi içinde de farklılıklar göstermektedir. Ama biz hala mühendislik eğitimi formatındayız. Yönetmelikler ve ölçütler o formatta. Mimarlık son derece interdisipliner bir meslek. İşin içinde sanat, toplumbilim, ekonomi ve insana ilişkin tüm disiplinler yer almakta, Mimarlık bir fizik, matematik, doğa bilimi ya da temel bilim de değil. Onun için sorunları çok farklı. Bu sorunlara uygun yapılanmalar, yasalar, yönetmelikler, ölçütler olması gerekli. MİDEKON bunun da mücadelesini yapmak için tasarlanmıştır. Buna da yol gösterecek, bu eşgüdümü sağlayıp, bütün bu bilgileri toplayıp savunmasını yapacak olan diğer birliklerle beraber MİDEKON’dur. Onun için önemli bir kuruluş olacaktır. Umarım çalışır. Biz temelini attık diğer arkadaşlarımız da çok heyecanlı, çok da büyük destek verdiler. Ben de geçici başkan olarak görevimin bitiminde bir yazı ile dekan üyelere katkılarından ve heyecanlarından dolayı teşekkür ettim. Umarım bu böyle sürdürülür ve bu alanla ilgili sorunlarımız bir şekilde masaya yatırılır, tartışılır, paylaşılır ve sonuç alınır.

GA: Bu çalışmalar biter mi sizce?

EA: Sürekli çözülmesi gereken sorunlar var. MOBBİG ve TUBOP gibi birlikler hep toplanıyor ve tartışıyorlar. Bu birliklerin çalışmaları çok verimli gidiyorlar. Bütün mesele şimdi, Dekanlar Konseyi olarak bizim görevimiz, bir anlamda, bu değişik yapıda olan, ama bir bütünün parçası olan, bölümlerin ortak ve farklı yanlarının farkındalığında birbirleriyle öyle ya da böyle bir şekilde bütünleşmelerini sağlamak. İşte MİDEKON’un bir görevi de bu aslında. Bu organizasyonu, bu bütünleşmeyi bu alış - verişi sağlamak. Çünkü çok parçalı, ayrışmış bir yapı haline geldik.

GA: Mimarlık Temel Alanını oluşturan bölümlerin, Mühendislik ya da Güzel Sanatlar Fakülteleri ile aynı çatı altında bulunması hakkında ne düşünüyorsunuz?

EA: Bu önemli bir sorun. Biz bunu YÖK’e aktardık; mimarlık temel alanı olarak mühendisliklerle aynı formatta görülüyoruz. Oysa biz farklıyız diyoruz. Ama bir yandan da mühendislik fakültelerinin ya da güzel sanatlar fakülteleri içerisinde mimarlık, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı açılıyor. MİDEKON olarak farklı fakülteler altında yer alan mimarlık ve diğer bölümler için de bir örgütlenme şeması yaptık. Alt birlikler, (MOBBİG, TUBOP gibi) bunlar, bölüm birlikleri olduğu için hangi üniversitede hangi fakültede olduğuna bakmaksızın bu iletişimi sağlayacaklardır. Konseye sorunlarını getirdikleri takdirde biz de savunalım istedik. Bir anlamda mühendislik ya da güzel sanatlar fakülteleri bünyesindeki mimarlık ya da diğer bölümlerin sorunlarını da savunmuş oluyoruz. Ama giderek olmadık yerlerde bu bölümlerin açılmaması gerektiğini de söylüyoruz. Alt örgüt kapsamında bu bölümlerin sorunları tartışılıyor. Yani bu bölümler örgütlerin ve tartışma platformlarının dışında değiller.

GA: Mimarlar Odası’nın TMMOB’nin altında bulunması hakkında ne düşünüyorsunuz?

EA: Bu konu ile ilgili kişisel görüşüm şudur; bizim meslek örgütlenme yapımız eski bir yapı. Benim düşüncem, mimarlık, tasarım ve planlama, yani insanların sağlıklı, güvenli yaşam çevrelerini oluşturmada sorunlara yanıt verecek olan bu disiplinler ayrı bir örgüt çatısı altında olmalıdır. Bunun gelişmiş ülkelerde örneklerini görüyoruz. TMMOB yapılanmasında ve çalışmalarında, aynen eğitimde olduğu gibi, meslek alanlarımız bir takım formatlara sokulmaya çalışılıyor ve zaman zaman da çatışma çıkıyor. Gelinen şu son noktada gördüğüm kadarı ile Peyzaj Mimarları Odası ile Mimarlar Odası, İç Mimarlar Odası ile Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası ile Şehir Plancıları Odası, v.b. hizmetin bütünselliğini ve formasyonları dikkate almayan .bir çatışma içine girdiler. Mühendisler bu çatışmaları destekler hale gelip yanlış işler yaptılar. Son toplantılarda gördüğüm kadarıyla mimarlığın temel uğraş alanından bir takım parçalar koparıp öteki odalara yetki vermeye kalktılar ve bunlar son derece yanlış. Mimarlık, tasarım ve planlamaya ilişkin sorunlarımızı akılcı bir biçimde kendi içimizde tartışmamız gerekiyor. Bu meslek alanında da, eğitimde de böyle olmalı.

Eğitim alanında da mimarlık temel alanında yer alan bölümlerin lisansüstü programları fen ve mühendislik bilimlerinin ağırlıkta olduğu fen bilimleri enstitüsü bünyesinde yapılandırılmıştır. Biz bunun mimarlık, tasarım ve planlama enstitüsü adında ayrı bir enstitü olarak yeniden yapılandırılmasının bilim alanının gelişmesi için gerekli olduğuna inanıyoruz. Bu konuda MİDEKON YÖK’te yapılan toplantıda bu doğrultuda bir düzenlemenin yapılması gerekliliğini gündeme getirmiştir.

Mimarlık temel alanının; meslek alanında da (odalar), eğitim alanında da, araştırma alanında da enstitü temelinde ayrı olması gerekli. Çünkü, mimarlık, fen bilimlerinin de, mühendislik bilimlerinin de formatına uymuyor. Mimarlık kendi içinde zaten farklılaşıyor. Bir de bütünsel olarak baktığımız zaman hiç uymuyor. Onun için eğer enstitüler devam edecekse ayrı bir enstitü olması gerekir. Enstitü yapılanması da bence doğru kurgulanmadı. Bir akademik birim eğitimle, araştırmayla, uygulamayla, topluma hizmetle sorumluysa bu bir bütündür. O zaman niye fakülte doktora yaptırmıyor da enstitü yaptırıyor, Böyle bir model olmamalı. Fakülte, mimarlık, tasarım, planlama eğitiminin lisesi, enstitü üniversitesi mi? Ben bu enstitü kavramına bu hali ile YÖK kurulduğundan itibaren hep karşı oldum. Eğer fakülte bir eğitim, araştırma, topluma hizmet birimi ise ön lisanstan başlayıp doktoranın bitimine kadar bütün eğitimden de sorumludur. Aslında fakülte öğretim kadrosu bu lisansüstü eğitimini yürütmektedir. Eskiden mimarlık fakültesi bütün bu eğitimleri yerine getiriyordu. Bence bu tür ayrışmaların anlamı yok.

Aynı hatayı mimarlık mesleğinde de yaptık. Uzmanlık alanlarını lisansüstü düzeyde gerçekleştirme yerine lisans eğitiminin yapıldığı bölümler kurarak ve meslek diplomaları vererek mimarlığı ayrıştırdık.

GA: Mimarlık fakülteleri sayısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Az mı çok mu sizce?

EA: Çok. Fakat yeterli donatıya, altyapıya, eğitim-öğretim kadrosuna ve mekana sahip olmadığından çok. Olmadık yerlerde, mimarlık, iç mimarlık, şehir ve bölge planlama vb. bölümleri açılıyor. 1 - 2 hocayla ya da profesyonel meslek insanları ile bu işi yürütülmeye çalışılıyor. Böyle bir mimarlık, tasarım, planlama eğitim-öğretimi doğru değil, belirli bir ölçütler dizisi olması gerekir. Kaldı ki mimarlık eğitimi için AB ve UNESCO’nun da koyduğu yaklaşık 30'u aşkın ölçüt var. Bütün bu ölçütleri yerine getirecek bir eğitim-öğretim yapısına sahip olunması gerekir. Gelişmiş mimarlık fakültelerinde bu konular tartışılırken ve yeniden yapılanmalar söz konusu edilirken, ilgili bölümlerin açılmasına YÖK tarafından izin verilmesi anlaşılamamaktadır. Mimarlık fakültesi açmak kolay gibi görünüyor. Çünkü bir mekan ve masalar yetiyor, öğretim üyesi de daha önce belirttiğim şekilde bulunduğu zaman kuruluş tamamlanmış oluyor. Bu esasında YÖK yasasında belirtilen amaçlara da uymuyor, daha sonra ortaya koyduğu bilimsel gelişme ölçütlerine de uymuyor. Şu anda YÖK, yasa çerçevesindeki fonksiyonunu yerine tam olarak getiremiyor. Değişik fakülteler bünyesinde yer alan 45’e yakın mimarlık bölümü açıldı. Bununla beraber yasa ile kurulmuş ancak eğitim-öğretime başlamamış olanlar da var. Tabi ki ülkenin çok iyi yetişmiş çok sayıda mimara gereksinmesi var. Bu, meslek yasası ile beraber hem akreditasyon bağlamında hem de mesleki yeterliğin kazanılması bağlamında, mesleki yetki ve sorumluluğun elde edilmesinde bir değerlendirme örgütü oluşturulursa, nereden mezun olunursa olunsun bir eşitliği sağlayacaktır. Bugünki uygulama hem bilim alanımız, hem ülkemiz, hem de meslek alanımız için yanlış. Çünkü farklı yıllarda elde ettiğimiz farklı ünvanlara ve farklı yetişmişlik düzeylerine karşın eşit haklara sahibiz. Eşit haklardan kastım eşit yetki ve sorumluluklara sahibiz. İyi yetişmiş birisine verilmiş yetki ve sorumluluk ile iyi yetişmemiş birisine verilmiş yetki ve sorumluluğun sonuçları aynı olabilir mi? Şu anda soruna böyle bakmak gerekir. Bunun için meslek odalarının, akademianın ve sektörle ilgili kurumların bir araya gelerek bir an önce lisans olayına el atması kaçınılmaz hale gelmiştir. Meslek uygulama yetkisinin verilmesi yönündeki çalışmaları bir an önce bitirmek gerekir. O zaman bırakalım isteyen istediği yerde okusun. Sonuçta kişi kendisini yetiştirecek ve o çıtadan geçecek böylece sorun ortadan kalkmış olacaktır.


MİDEKON - Mimarlık Fakültesi Dekanları Konseyi
MİDEKON - Mimarlık Fakültesi Dekanları Konseyi
Gündem Arşivi
Dönem için hazırlanan gündemlerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz gündem başlığını listeden seçiniz.