Haberler

Sınırlı ve Sınırsız Prometheus

Tarih: 20 Ekim 2006 Kaynak: Domus Çeviren: Derya Karadağ, Zehra Pınar Sönmez

 
Fotograflar: Any Ryan
 
  Fotograflar: Any Ryan

Keneth Frampton, Steven Holl’un son iki mimari çalışmasını inceledi.

Brooklyn’deki Pratt Mimarlık Enstitüsü’nün yenilenmesi, genişlemesi ve sağlamlaştırılması projesi ve Lowa Kenti’ndeki Lowa Üniversitesi Sanat ve Sanat Tarihi Fakültesi projesi, Steven Holl mimarlık tarafından bizlere örnek teşkil edecek şekilde tasarlandı. Her ikisi de bağlamları konusunda kararlı ve Steven Holl’ün birçok farklı durumdan ilham alan kabiliyetinin göstergesi. Başlıkta da ileri sürdüğüm gibi, bu çalışmalar iki ayrı an ve ruhu simgeliyor. Birincisi, bağlam ile sıkıca kısıtlanmış, bitişik bir yapıya ve gayet sınırlı bir bütçeye bağlı. İkincisi ise özgür ve geniş bir forma sahip ve tek bir yapıda sanat ve sanatın karşılıklı etkileşim yöntemi ile yorumunu barındırıyor. Benim düşünceme göre, esasında Birleşik Devletlerde bu tür yapıların tek örneği. Pratt, mevcut iki tuğla yapıyla sarılmış ve 19. yy değirmen yapısı özelliklerine sahipken, Lowa kentin orjinal sokak gridinden yapay göl etrafındaki park benzeri ara bölge ile ayrılmış ve banliyö dokusuna benzer etkili ve seyrek planlanmış bir üniversite kampüsü niteliğine sahip.

Böylece bu üçgen, kalıntı, üstü kapalı inşaat alanı çevredeki hakim dokunun taneleri arasında kimseye ait gibi gözükmüyor. İlk aşamada nitelikli bir şehirsel dolgu olarak değerlendirilebilen proje, ikinci değerlendirmede; ağaç sırasıyla gölete açılan ve sınıfları ve ofisleri içinde barındıran dik açılı “sırtını” banliyö dokusundan gelen yola açan ve sonunda nehrin üzerinden şehre bağlanan bir yapı.



Pratt Institute projenin ekonomik yönden kahramanlığını kelimelerle nakletmenin çok zor olduğundan şikayetçi. Proje, yerleşik kurumu yeni bir başlangıca dönüştüren nadir müdahelerden birisi olmuş. Proje iki yanda varolan tuğla strüktürleri öyle canlandırmış ki, Pratt Mimarlık Okulu’nun şimdi kendisini bulduğunu düşündürtüyor. Gerçi strüktürlerden biri hem işlevsel hem de simgesel olarak tamamen apayrı bir yapıyla temsil ediliyor. Bu yapı ise Birleşik Devletler’deki herhangi bir mimarlık okuluyla eşit derecede önemli mekan dağılımına sahip. Son olarak ustalığın kendini gösterdiği yerler, mükemmel bir mimarın elinden çıkmış herhangi birkaç tane mekansal jestten fazlası.

Burada 6 tane önemli geriye dönük hamle var:
1. Bir vinç kule yardımıyla oluşturulan 6 kolonluk betonarme strüktürün iki yapıyı tam anlamıyla ayırması,
2. Bu strüktürün konferans salonuna yer açan ve onunla bütünleşen bodrum katta da devam eden eşzamanlı uzantısı,
3. Konferans salonunun çift kat yüksekliğindeki fuayeyle bağlantısı,
4. Her düzlemde farklı stüdyo sergi alanlarının sağlanması, iki ardışık binanın farklı kat döşemelerini rampayla bağlayarak her katta ardışık mekanlar yaratmak,
5. Bu mekansal ek yerini kışın güneş ışığını içeri alan yazın ise dışarı atan bir monitörle kapatmak,
6. Kırmızı çelikten bir pencere düzeneği ile yerlerindetutulan cam kalasların neoplastik bir anlayışla oyularak zenginleştirilmesiyle oluşturulan yeni cephe görünüşleri.
Bu cephe düzeni, benzer dile sahip giriş kapısını örten düz cam kabini kademeli olarak kendi sistemine dahil ediyor. Bu heykelsi mecaz, tıpkı Cranbook Bilim Merkezinde veya Helsinki’deki Kiasma Müzesi’nin girişinde olduğu gibi Holl’un görsel imzasına dönüşmüş artık.

   

Iowa Şehri’nin çevresindeki peyzaja bir katalizör gibi atılmış olan bu dekor parçası; bina programını mekansal bölümlerin dizisi olarak görenlere meydan okuyor. Aslında üreken, çok katlı bir merdiven kovası ve bunun altındaki heterojen hacimlerin kendilerini ifade etmelerinin canlandırılması olarak da görülebilir. Bu tüm binanın çalışma biçimi. Bahsettiğimiz ister kütüphanenin üstündeki stüdyolar olsun ya da dik açılı istiflenmiş sınıflar, atölyeler, ofisler ve depolar, ya da kısmen 2. kata yerleşen ve gölete bakan kütüphane okuma odası gibi yarı- kamusal hacimler yada Picasso’ nun 1912’de yaptığı Gitar figürünü tesadüfi olarak hatırlatacak şekilde tasarlanmış eğrisel konferans salonu.

Son olarak burda da; daha öncekilerdeki gibi Holl’ce bir yaklaşımla bina kabuğunun sürekliliği var. Tasarım ekibinin, binanın cam, çelik, bakır gibi ek yerleri görünür kaplama türlerini hoş karşılaması gibi burada da projenin heykelsi karakterini yansıtacak bakır, krom ve nikelin okside bir karışımını ihtiva eden, hava koşullarına dayanıklı bir çelik kullanılmış. Pratt’de olduğu gibi form bu projede de önemli. Auguste Perret’nin sıradana ait paradoksal fikirlerine dayanır gibi önerilen formun bitişi ve arsaya yerleşimi zaten hep orda olduğunu düşündürtüyor. Kısaca Luis Barragan’ın en iyi işlerinde bulunan canlılık ve sakinliğin esrarengiz bir kombinasyonu.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.