Küresel ısınmanın sonuçlarından biri de dünyada her yıl etkisini artıran fırtına ve seller. ABD'nin güney eyaletlerini ve New Orleans'ı yıkan 'Katrina' kasırgası son yılların en büyük çevre felaketiydi.
Türkiye de iki gündür, mevsim normallerini aşan yağışların etkisi altında. İstanbul'un hali malum, 'deprem bekleyen' bu kentin sele teslim olması için 48 saat yağmur yağması yetti. Önce trafik felç oldu. Çevre yolları ve köprüler kilitlendi. Beykoz ve Sarıyer gibi Boğaz'ın iki yakasındaki ormanlık alan ve su havzaları içindeki yerleşim birimlerini su bastı. Kemerburgaz, Çekmeköy, Bahçeköy, Büyükdere'deki sel ve heyelan sonucu insanlar mahsur kaldı .Beykoz'a bağlı Akbaba köyünde serum fabrikasında çalışanlar güçlükle kurtarıldılar.
Üsküdar da yağıştan en çok etkilenen bölgeler arasında bulunuyor. Güneydoğu'da ise sel felaketi can kayıplarına yol açtı.
Diyarbakır'dan Mardin'e düğüne gidenleri taşıyan minibüsün sel sularına kapılması sonucu 14 kişi öldü. Çınar ilçesinde 3, Şırnak'ın Silopi ve Uludere ilçelerinde 4 kişi yaşamını yitirdi.
21 kişinin öldüğü Güneydoğu'da sel tehlikesinin sürdüğü belirtilerek halk uyarılıyor. Diyarbakır'a yıllık yağış miktarının 5'te biri düşmüş!
Doğa uyarıyor ama aldıran yok. 'Küresel ısınma', bir grup çevrecinin marjinal kaygısı olarak görülüyor.
Açık Radyo'da Ömer Madra bıkmadan, usanmadan uyarıyor. Kıyametin göstergesi olaylara dikkat çekiyor: Yeryüzü son bir milyon senedir gördüğü en yüksek sıcaklığa yaklaştı.(NASA), Kuzey Buz Denizi'nde bir yılda Türkiye büyüklüğünde buz eriyip gitti, kutba kadar yarık açıldı. (ESA)
Nehirler ve yeraltı su kaynakları kurumaya başladı, taleplerimiz dünya kaynaklarını aştı ve 'ekolojik borç' yemeye başladık.
Birkaç derecelik ısınmanın tarım alanlarının yüzde 10'unun kaybı, milyonlarca insanın açlık ve susuzlukla karşıya kalması gibi sonuçlar doğuracağı bilinmesine karşın, dünyayı yok etmeye, çılgınca tüketmeye devam ediyoruz. Bu gidişin uygarlığın sonunu getireceğini nedense görmek istemiyoruz.
İstanbul'un fırtına ve sel nedeniyle içine düştüğü sefalet bile (şimdi de kar geliyormuş!) yaşadığımız çevre ve alışkanlıklarımız konusunda bir 'paradigma değişikliği'ni kaçınılmaz kılıyor. Sele teslim olan İstanbul'un olası depremdeki durumunu düşünmek daha büyük felaket!
İklim Değişikliğine Karşı Küresel Eylem Günü nedeniyle 4 Kasım Cumartesi günü Haydarpaşa'dan Kadıköy meydanına bir yürüyüş yapılacak. Dünyadaki 45 kentle birlikte yürümeye ne dersiniz?