Küresel ısınmaya karşı önlem alınmazsa, dünya 1930'ların "ekonomik buhranı"na benzer bir yıkıma uğrayabilir! Uzak coğrafyalarda yaşanan yıkıcı fırtına ve selleri televizyondan izlemeye alışmış Türkiye, sular altında kalan İstanbul, Diyarbakır, Mersin'deki ölüm haberleriyle sarsılırken, dünya kamuoyu da İngiltere de yayımlanan "Stern raporu"nun şokunu yaşıyor.

İngiltere hükümetinin baş ekonomik danışmanı olan Sir Nicholas Stern, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin risklerini içeren bir rapor hazırladı. Kyoto Protokolü'ne uymayan ABD başta, Çin, Hindistan gibi milyarlık nüfuslarıyla hızla büyüyen ülkelerin atmosferi bu hızla kirletmeye devam etmeleri halinde olacaklara dikkat çeken Stern, 1930'dakilere benzer "buhran" uyarısında bulunuyor. Hızla tükenen doğal kaynaklar, yok olan ormanlar, kuraklık ve seller sonucu daralan tarım alanları, okyanuslarda azalan balık yatakları "kıyamet"in habercisi.

Önlem alınmazsa küresel ekonomi yüzde 20 küçülecek.

Stern'e göre iklim değişikliğiyle mücadelenin maliyeti, küresel ısınmanın vereceği zararın çok altında. Ancak uyarılara karşın, ekolojik yıkıma doğru hızla sürükleniyoruz.

Pazar gecesi Business Chanel'da, Fuat Keyman ve Nuray Mert ile birlikte, "küresel ısınma"yı tartıştık. Konuğumuz Açık Radyo yöneticisi Ömer Madra idi. "Bir gün sonraki" manzarayı en karamsar olanımız bile tahmin edemezdik!
İklim değişiklikleri insanlık için "yakın bir tehdit" haline geldi.

Meteoroloji fırtına ve sel uyarısı yapıyor. Ancak "çevre sorunları"ndan konuşunca başımıza geleceklere hep "doğal afet!" penceresinden bakıyoruz. Sanayileşme uğruna yok ettiğimiz yeşil alanları, su havzalarına, dere yataklarına kurduğumuz köyleri, kasabaları, kıyıları doldurarak inşa ettiğimiz otelleri, motelleri, siteleri unutuyoruz. İstanbul'daki kaçak yapılaşmanın sonuçlarını ancak sel basınca görebiliyoruz.

Beykoz, Sarıyer, Kemerburgaz gibi ormanlık alanlardaki imarsız yapılaşmanın, kentleşmenin bedelini sular altında kalarak ödüyoruz.

Terör nedeniyle göç alan Diyarbakır'ın altyapı sorunları acı biçimde karşımıza çıkıyor.
TEMA yıllardır "erozyon" uyarısı yapıyor.

Sel suları topraktaki verimli katmanları önüne kattıkça çölleşme kaçınılmaz. Aşırı yağışlar, yeraltı kaynaklarını beslemek yerine can almaya, insanların yaşadığı evleri yerle bir etmeye devam edecek. Bu da daha fazla açlık ve yoksulluk anlamına geliyor.

Güneydoğu, kuraklığın insanları "yağmur duası"na çıkardığı bir bölge olarak son 50 yılın en büyük sel felaketine uğradı.

Küresel ısınma işte böyle bir şey!