Küresel ısınmanın geleceğimizi tehdit ettiği uyarısında bulunarak Kyoto anlaşmasının uygulanmasını talep eden milyonlarca kişi, dünyanın dört bir yanındaki buluşmalarda bir araya geldi. Türkiye'den Küresel Eylem Grubu da pankartlarıyla 'uyarıya' hazırdı.
Küresel ısınmadan sorumlu gazların yayılımı, Kyoto anlaşmasının yanı sıra uzun vadeli politikalarla sınırlanmaya çalışılmasına rağmen, özellikle enerji ihtiyacının her geçen gün arttığı gelişmekte olan ülkeler, bu sorumluluğu yerine getirmekte zorlanıyor. Uzmanlar küresel ısınma hızının önceki yıllara oranla düştüğünü açıklasa da çevreci gruplar, buzullarda erime, beklenmedik fırtınalar, ani sıcaklık artışları ya da 1996 hariç son 10 yılın, 19. yüzyıldan beri tespit edilen en yüksek sıcaklık ortalamalarına ulaşmasının, yeterince tehlikeli işaretler olduğunu vurguluyor.
189 ülkenin temsilcileri, küresel ısınmaya karşı atılacak bir sonraki adımı belirlemek ve BM'nin Kyoto protokolünün uygulanması üzerine yapacağı çalışmalar için 6-17 Kasım'da Kenya'da bir araya gelecek.
'Türkiye, Kyoto'yu imzala!'
Atmosfere insan faaliyetleri nedeniyle hızla yayılan metan, ozon ve kloroflorokarbon gibi gazların, ısı tutma özellikleri nedeniyle meydana gelen küresel ısınmanın, buzulların erimesi ve okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğuracak iklim değişimlerine neden olması bekleniyor. Küresel ısınma, doğanın dengesini geri dönülemez biçimde bozarak, hayvan türlerinin yüzde 40'ının yok olmasının, kitlesel göçlere ve susuzluğa neden olmasının yanı sıra 'büyük bir ekonomik felaketi' de tetikleyecek.
Enerji santralları, fabrikalar ve otomobillerin baş sorumlu olduğu ve sera etkisi yaratan gazların atmosfere salımını azaltma konusunda bağlayıcı ilk anlaşma olan Kyoto, 1997'de Japonya'da yapılan BM toplantısında doğdu. 16 Şubat 2005'te yürürlüğe giren protokolün, gelişmiş ülkelerin neden olduğu zararlı gazların yüzde 61.6'sı üstünde bağlayıcılığı var.
Dünyada atmosfere en fazla sera gazı yayan ABD, Kyoto'nun mali olarak çok fazla yük getirdiği ve gelişmekte olan ülkeleri 'yanlış' yönlendirdiği gerekçesiyle 2001'de anlaşmadan çekildi. ABD ve Avustralya'nın dışarıda kalmasının, 'fazla sorumluluğu olan' 35 gelişmiş ülkenin, 2008-2012 dönemine kadar gaz salımını 1990'daki miktarlarının yüzde 5 altına indirmesiyle, ulaşılması beklenen düzelmeye engel teşkil ettiği belirtiliyor.
Öte yandan, atmosferi en çok kirleten ülke olarak kendi önlemlerini alan ABD'nin, AB ülkelerinde ulaşılan durumdan çok daha ileride olduğu kaydediliyor. BM verilerine göre AB, 2004 itibarıyla 1990 miktarlarının yüzde 0.6 gerisine inmişken, ABD'de yüzde 15'i aşan bir gerileme var.
Türkiye'de Küresel Eylem Grubu'nun organize ettiği etkinliklerin ana sloganı da 'Küresel Isınmayı Durdurun! Türkiye Kyoto'yu İmzala!' olarak belirlendi. BM'nin geçen hafta hazırladığı raporda, sera etkisi yaratan gazların salımında en 'hızlı' artışın Türkiye'de olduğu belirtilmişti. 'Pahalı, kirli ve dışa bağımlı fosil yakıta dayalı ekonominin terk edilmesini ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, tarımsal ekonomiler üretilmesini' isteyen gruplar, yetersiz olmasına rağmen Kyoto protokolünün bir an önce imzalanmasını talep ediyor.