Haberler

Timbuktu ve Ötesine

Tarih: 14 Kasım 2006 Kaynak: Guardian Yazan: Jonathan Jones Çeviren: Şebnem Şoher


Musée du Quai Branly, Fotoğraflar: The Guardian, Ateliers Jean Nouvel, jeannouvel.com

Kaptan Cook Pasifik Okyanusu’nda gördüğü sanattan etkilenmişti. British Museum’daki “Güç ve Tabu” adlı, Polinezya Adaları’ndan kutsal objeler sergisi, Cook’un, adalarda yaşayanlarla Avrupalılar’ın ilk kez iletişim kurmasına neden olan yolculuklarından beraberinde getirdiği muazzam şeyleri de içeriyor. Bunların arasında, büyük, yuvarlak gözlü iki figürün kollarıyla desteklenen akşap bir kase bulunuyor.

Avrupalılar 15. yüzyılda okyanusların öte yanındaki yerleri ziyaret etmeye –brutal bir hızla fethetmeye- başlamalarından beri, gezginlerin eve dönüşte getirdikleri oyulmuş, boyalı, dökme, dokunmuş, işlenmiş objelere tutulmuşlardır. Fakat burada korkunç bir ironi sözkonusu. Avrupalılarla kurulan kontak bir çok kültürü şiddet, hastalık ve aralarında en öldürücü olan, Hıristiyan misyonerlerin geleneksel inançlara saldırısıyla yok edilmiştir. Bu olay aynı zamanda bugünün onların değerini bilmek ve onları anlamak konusundaki, mevcut en iyi kaynaklar olan modern öncesi, batılı olmayan sanat koleksiyonlarını da ortaya çıkardı.


Musée du Quai Branly, Fotoğraflar: Ateliers Jean Nouvel, jeannouvel.com

Bu durum, British Museum’un bizzat kendisinin kanıtlayabileceği sonsuz sayıda ihtilaf yaratıyor. Müze dünyasında hiç bir güncel olay, bu yaz açılan, yeni Fransız “Afrika, Asya, Okyanusya ve Amerika Sanat ve Medeniyetleri” müzesi, Musée du Quai Branly’nin kuruluşu kadar sert itirazlarla karşılaşılmadı.

Fransız etnografik sanat ulusal koleksiyonuna yeni bir ev tasarlanması, Jacques Chirac'ın kişisel planıydı. Radikal eleştirmenlerin gözündeyse, proje her nasılsa en iyi beceriksizce, en kötüsü ırkçı olarak değerlendirildi, geçmişte kalmış kolonyal önyargıları takviye ettiği ileri sürüldü. Müzenin plancıları, müzenin içeriğini “arts premiers” (eleştirmenlerin, tedavülden kaldırılmış “ilkel sanat”tan güçlükle daha iyi olmakla itham ettileri bir ibare olan “ilk sanatlar”) olarak tanımladıklarında hata yaptılar. Tam olarak, Revue Noir dergisinin kurucusu ve geçen yıl Londra ve Paris’te gerçekleşen Africa Remix sergisinin küratörü Simon Njami gibi Afrikalı küratörlerin, Afrika sanatının çağdaşlığını ve kentselliğinde ısrar ettiği anda burada, temel olarak maskeler ve davullarla dolu bir müze var.


Musée du Quai Branly, Bahçe Fotoğraf: perrin.olivier.free.fr

Şimdi, müzede eleştirmenler tarafından bir karşı saldırı ve sus payı olarak nitelendirilen bir sergi açıldı. “D'un Regard l'Autre” tam da, müzenin kabaca kutlamakla itham edildiği şey hakkında: batıdan bakış. Sergiyi gezmeye, müzedeki tek ziyaretçi olacağımı düşünüp biraz kaygıyla gittim. En azından içinde sinirlenebileceğim büyük bir mekanım olacaktı.
Müzenin şişman ayaklarla üzerinde yükseldiği bahçeye girer girmez fark ettim ki, bu mekanla ilgili haberler, Paris ve Londra arasındaki uçsuz bucaksız kültürel mesafeyi aşarken tahrif edilmişti. Müzeye girmek için, yapının altında sıraya giriyorsunuz. Evet, gerçekten de sıra. Bir bilet edinebilmek için, bütün Paris’le yarışmam gerekti. Buradaki heyecan ve heves, yalnızca Tate Modern’le karşılaştırılabilir. Jean Nouvel’in olağanüstü, organik binası, Paris’in –modern endüstriyel yaşamın antitezini sergilemesi dışında- Londra’nın modern sanat müzesine cevabı.

Bir dünya kültüründen diğerinegeçmenizi sağlayan, akıcı bir mekana ulaşmak için, davullarla dolu, geçirgen bir kulenin çevresindeki dairesel bir rampadan yukarıya çıkıyorsunuz. Sergileme, tümüyle açık ve birbirine bağlı: tek bir gezinti, Okyanusya’dan Afrika’ya, oradan Amerika’ya rehberlik ediyor. Nişlerin içindeyse, kıymetli hazineler yer alıyor: Etyopya duvar resimleri, meditatif bir sessizlik içindeki bir şapelde sergileniyor, diğer bir sığınakta ise Timbuktu’dan yazınsal parçalar bulunuyor. Eleştirmek zor değil. Asya’daki köy kültürlerinden küçük birer seçkinin, tüm Asya sanat tarihini yansıttığını ima etmek neden? Neden yayınlarda hep batılı bir ziyaretçi olduğu varsayılıyor? Hatta acaba bu objelere sanat demeli miyiz? Ancak, bu yersiz tenkitlerin hiçbiri, bu heyecan verici müzenin sersemletici gerçeğiyle ilintili görünmüyor.

Başka hiçbir Avrupa hükümeti, bu müzenin söylediği gibi modern öncesi küresel sanatının “başyapıtları”nı sergilemek için bu ölçekte bir para harcamadı. Ayrıca, British Museum’un yaklaşımında bu kadar iyi olan nedir? Ben, dünyanın her yerinden gelen eserlerin “hayvanlara saygı” ve “ölümün üstesinden gelmek” gibi başlıkları tasvir ettiği Wellcome Trust Gallery’yi gerçekten rahatsız edici buluyorum: nesnelere, sanat objesi gibi değil, sosyal yaşamın parçaları olarak davranılıyor. Aslında öyleler de zaten, ancak sanatla toplumun bu kolay kolay ele geçmeyen ilişkileri tepeden bakan bir tavırla basitleştirilmiş. Bazılarımız doktora gidiyoruz, bazılarımız şamana. Hepsinin de mükkemle şekilde mantıklı olması gerekiyor. Bu akılcı sosyal işçi antropolojisi, herhangi bir kültürden sanat eserlerine bakmak için kederli bir şekilde yetersiz.

Musée du Quai Branly zıt yaklaşımı benimsiyor. Pek fazla açıklama yapmıyor, onun yerine dramatik, olağanüstü manzaralarda, şiirsel yanyana gelişlerle -basitçe ve gereği gibi sanat olduğunu beyan eden- sanatı gösteriyor. Bu, bugüne kadar bir müzede gördüğüm en baştan çıkarıcı sergileme biçimi. Amacı, insanları bu sanatla ilgili olarak heyecanlandırmak, onu müzelerin ihmal edilen köşelerindeki tozlu kutulardan kurtarmak ve sizin daha fazlasını görmek istemenizi sağlamak. Bu post-kolonyal kültürel çalışmaların klişelerine meydan okuyan cesur kişilerin zaferi.


Musée du Quai Branly, Sergi Mekanları Fotoğraf: perrin.olivier.free.fr

En komik olansa, eleştirmenlerin, Fransız müzenin entellektüel açıdan naif olduğuna inanmaları. Fransızlar, yapısalcılığın mucitleri? Quai Branly, yapısal antropolojinin kurucusu Claude Lévi-Strauss’un koleksiyonundan Amerikan maskelerine sahip. Düşünmemezlikten oldukça uzak olarak, akışkan sergileme kesinlikle onun yazınını yansıtmaktadır. “Split Representation in the Art of Asia and America” adlı ünlü makalesinde Lévi-Strauss zaman ve mekanda bağlantılı olmayan sanat arasında biçimsel benzerlikleri teşhis eder. Bu onun, insan düşüncesinin evrensel strüktürü teorisine giden yoldaki adımlarından biridir. Bu müzenin kültürler arasında karşılaştırmaya (maskeler neden evrensel?) davet edişi Lévi-Strauss tarafından sorulan büyük sorulara benziyor. Ancak onun sanattaki esrara olan inancı çok daha geriye gidiyor.

D'un Regard l'Autre sergisinde, 100 yıl önce Parisli avangardın “ilkel”e nasıl aşık olduğunu görebiliyorsunuz. Sergide, sanatçı André Derain’e ait ve yine Derain tarafından Picasso ve Matisse’e gösterilmiş, batı Afrika’dan bir maske bulunuyor. Derain’e göre, bu her ikisinin de Afrika sanatıyla ilk karşılaşmalarıydı. Büyük, badem biçimli maskeyle Picasso’nun Les Demoiselles d'Avignon’undaki maskeli kadın arasındaki benzerlik gözden kaçacak gibi değil. Sergide aynı zamanda, Matisse’in Picasso’ya vermiş olduğu, Yeni Hebridler’den bir figür de yer alıyor.

Sergi bizi daha da gerilere götürüyor, bize, Avrupalılar’ın Afrika ve Amerika’dan, Rönesans’ta bile nasıl nesne topladıklarını gösteriyor. Tuhaf, ilginç şey dolapları, müzelerin Rönesans’taki ataları, bakıp şaşıracak onlarca egzotik nesneyle doluydu. Musée du Branly’nin bu hayret ruhuna geri dönüp dönmediği tartışılabilir.

Londra’ya döndüğümde, Rurutu Adası’ndan bir yaratıcının ortaya koyduğu, A'a adlı ahşap heykele bakıyorum. Biraz ötede, Picasso’nun British Museum Koleksiyonu’ndaki bu işin bronz kalıbı yanında fotoğrafı yer alıyor. Ancak Avrupalılar’ın bir zamanlar bu sanat için duydukları heyecanı hissetmek çok zor. Küresel sanatı sergilemekte, bir seçim yapmak gerekiyormuş gibi görünüyor: Sakıngan içgözlem ya da tam gaz gösteri. The British Museum, fazla diplomatik ve sonuç olarak “Güç ve Tabu” güçlükle Londra’nın popüler sergilerinden biri ve mantıklı bir sayıda ziyaretçi, sergiyi geziyor. Paris’te ise insanlar öteki coğrafyaların sanatı için çılgına dönüyorlar ve bunun için doğru dili kullanmıyorlarsa bile, kimin umurunda?

D'un Regard l'Autre; 21 Ocak 2007’ye kadar Musée du Quai Branly, Paris’te
Power and Taboo: Sacred Objects From the Pacific, 7 Ocak’a kadar British Museum, Londra’da

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.