Haberler

Semt Pazarları Üzerine...

Tarih: 28 Kasım 2006


Fotoğraf: Murat Öztürk

Kadıköy’deki Salı Pazarı’nın yerine yapılacak proje yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Kadıköy Life’ın Kasım-Aralık sayısındaki haberde mimarisi Hakan Kıran tarafından tasarlanan ve son dönemin adı sıkça duyulan firmalarından Taşyapı’nın inşa edeceği yarım daire şeklindeki proje detaylı bir şekilde anlatılıyor.

Pazarın kapatılmasına bahane olarak bilindiği gibi Salı ve Cuma günleri pazarın kurulduğu yerde trafiğin tıkanması gösteriliyordu. Fakat yerine yapılacak projenin trafik sorununa ne kadar çözüm bulabileceği muamma. Semt pazarları arasında en büyüğü olan ve çevre illerden pekçok insanı Kadıköy’e çeken pazarın yerine yapılacak pazar-AVM karışımı proje insanların ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılayacağı ise ayrı bir merak konusu.

İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama öğretim üyelerinden Prof.Dr. Mehmet Ocakçı şehircilik anlayışından değişimden semt pazarlarına uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik.

Arkitera: Hızlı küreselleşme koşulları altında şehircilik anlayışları nasıl değişim gösteriyor?

Mehmet Ocakçı:
Kentlerin gündeminde, 
- “sürdürülebilirlik ve yaşam kalite düzeyi”, 
- "ekonomik canlılık, bölgesel rekabet”,
- “Sosyal adalet ve eşitlik”,

koşullarının gerçekleştirilmesi ve bu konularda düzeyin daha da yükseltilmesi hedefi bulunmaktadır. Değişim, kuşkusuz, kentlerin en temel karakteridir, ancak, değişimin yönü önemlidir. Günümüzde, her türlü tüketimin merkezi olma yönünde değişmekte olan kentler, küresel ekonomik ve sosyo-kültürel güçlerin yönlendirmesiyle birbirlerine benzemek doğrultusunda yoğun bir etkiyle de karşı karşıyadırlar. Bu etkinin kentlerde bir kimlik bunalımına yol açacağı görülmelidir.

Kent Planlama, esasında, korunması gerekli varlık ve değerleri kaybetmeden, insanı odak noktası olarak ele alan yönde, yukarıda vurgulanan hedeflere erişmek konusunda değişimin bir aracı olarak düşünülmelidir. Kent planlama, gelecekteki olası değişimlere açık bir esnekliği, kentte yaşayanların farklılıklarını ifade edecek bir katılımcılığı ve kamu yararını, planlamanın bitmiş durağan bir geleceğin değil kaçınılmaz değişimin süreci olduğunu ve bütünleşik sistemler ölçeğinde parçanın rolü, önemi ve özgünlüğünü, önemseyen anlayışları öne çıkarmak anlamında değişmelidir, değişmektedir.

Arkitera: Kentlerde sizce pazar gibi tarihsel bir belleğe sahip oluşumlar dışlanmalı mı?

MO:
Tarihsel bir belleğe sahip oluşumlar, bence, hangi büyüklükte olursa olsun bir kentin, doğal alanlarıyla birlikte, en değerli parçasıdır. Tarihi alanlar/yapıların birer kültür belgesi olarak, dışlanması değil; tam tersi, korunması, güçlendirilmesi, çevresi içinde özenle vurgulanacak biçimde düzenlenmesi gereklidir.

Pazar yerleri, adeta, kentlerin ilk kurulduğu dönemlerdeki kullanım biçimine referans veren, insan ölçeğinde, renkli, canlı ve yoğun yüz-yüze iletişim olanağı sağlayan ve var oldukları pek çok kentte, ilgi odağı olan alanlardır. Ancak, ülkemiz kentlerinde, özellikle büyük kentlerinde yer alan pazar yerlerinin pek çoğu derme-çatma, kullanıcılar için konforsuz, çevresel kirliliğe yol açan, yaya/taşıt ilişkilerini güçleştiren olumsuzluklarla birlikte işlevlerini sürdürmektedirler. Örneğin, İstanbul’da doğal sit alanında kurulan, çöplerinin yakınındaki derenin su yüzeyini görünmeyecek şekilde doldurduğu, adeta çevresel kirlilik kaynağı olan pazar yerleri bulunmaktadır. Pazar yerlerinin pek çoğu disipline edilmeli, her yaştaki kullanıcılar için konfor koşulları yüksek, temel gereksinimlerin karşılandığı, başka tür donatılarla da desteklenen, atıkları, depoları, park yerleri düşünülmüş biçimde, yeniden düzenlenmelidir. Pazar yerlerinin kentteki renklilik ve çeşitliliğin azaltılmaması açısından, ortadan kaldırılmaları değil; iyileştirilmeleri veya yenilenmeleri yararlı olacaktır.

Arkitera: Benzer şekilde kent içi önemli rekreasyon alanı olan boğaz hattında kimi küçük ölçekli sosyal buluşma noktaları (çay bahçesi, cafe, restaurant...) kapatılması sağlıklı bir yaklaşım mıdır? Arkasında ne gibi bir boşluk bırakacak?

MO:
Bugün, İstanbul’un, manzara noktalarında yer alan, eski kır kahvelerinin pek çoğunun yerinde oteller, konut yapıları bulmaktayız. Küçük ölçekli, açık/yarı açık, yoğun kullanımlı ve her yaşta, her bireyin gidebileceği, çay bahçesi, kafeterya gibi buluşma noktaları ve rekreasyon alanlarına her kentte gereksinim duyulur. İstanbul gibi nüfusu artan ve yetinilmeyen yapılaşma taleplerinin adeta bir kültür oluşturduğu, bir metropoliten kentte bu gereksinim daha büyük boyutlardadır. Bu gereksinimin bir bölümünün, hem de kentin sahip olduğu Boğaziçi gibi emsalsiz bir mekanda karşılanma olanağının varlığı, en iyi biçimde değerlendirilmelidir. Kamu veya yarı kamu kullanımlı alanların artırılması gerekirken, tersine var olanların kapatılması, bu boşluk “nasıl” ve “ne ile” doldurulacak sorusunu akla getirmektedir.

Arkitera: Kent içinde son kalan rekreasyon alanlarının bir düzenleme yerine merkezi konumundan getirdiği avantajlardan yararlanarak büyük alışveriş merkezlerinin (mall) dönüştürüldüğünü gözlüyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

MO:
Kentlerde kamu kullanımlı alanların üç temel işlevi: ulaşım, iletişim ve alış-veriştir. Bu işlevler arasında, insan ölçeğinde var olan denge ve uyumun farklılaştırılması alış-veriş alanlarına da yansımaktadır. Ticaret işlevinin, kent içi cadde ve sokaklar boyunca var olan küçük alış-veriş birimlerinden; süper-market veya büyük hacimli, kapalı alanlara kaydırılması eğilimi artmakta ve böylece kamu kullanımlı kentsel alanlar özel, tanımlı hale dönüştürülmektedir. Alış-veriş kamusal arenadan, özel-tanımlı alana çekilmektedir. Kamusal alanın bir diğer önemli işlevsel kullanım biçimi olan iletişim ise, elektronik alana kaymaya başlamıştır. Bu anlamda yeni bir kamusal alanın ortaya çıktığı yadsınmayacak bir gerçektir. Sanal kamusal alanda iletişim yeni ufuk ve boyutlar kazanmakta, kamusal alan zeminini “pixel”ler kaplamaktadır.

Kamu kullanımlı alanlardan olan, rekreasyon alanları, kullanıcıların temel gereksinimlerinin karşılanacağı, büyük ölçüde yapılaşmamış dinlenme, eğlenme alanlarıdır. Kentlinin gereksinim duyduğu yeşil alanları barındıran bu alanlar ile büyük alışveriş merkezlerinin kentle kurduğu ilişkiler birbirlerinden çok farklıdır. Bu farklılık, söz konusu işlevlerin kentliye sağladığı olanaklar ve yararlar açısından olduğu kadar, kente getirdiği yükler açısından da önem taşır. Planlı ve mevcut bir rekreasyon alanının, bir alışveriş merkezine dönüştürülmesi, altyapı, ulaşım ilişkileri, yapı/kullanıcı yoğunlukları gibi pek çok bakımdan kente ilave problemler anlamına gelecek; diğer taraftan kent için bir açık/yeşil alan kaybedilmiş olacaktır.

Arkitera: Bu büyük yapılar (mall) büyük bir alt yapı problemiyle de karşımıza çıkıyorlar. “Önce bina sonra alt yapı” zihniyeti büyük kentlerimizi içinden çıkılmaz ulaşım sorunlarıyla baş başa bırakıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

MO:
Kentlerde büyük alış-veriş alanları da düzenlenebilir, ancak onların nerede, nasıl, hangi ölçütler çerçevesinde konumlanabilecekleri önemlidir ve bu durum planla öngörülmelidir. Kent planlarında yer alan “ticaret” işlevi, türü ve büyüklüğü açısından mutlaka detayları ile belirtilmelidir. Kent planlarında, çoğunlukla, ticaret lejandı adeta her ölçekteki ticaret işlevini kapsar biçimde kullanılmaktadır. Gerçekte, ticaret kullanım biçimleri, farklı tür ve büyüklükte oldukları için, yer aldıkları konum ve yakın çevreleri ölçeğinde, farklı yoğunluk ve kapasitede kullanıcı, altyapı ve ulaşım talebi oluşturmakta, farklı olanak ve yükler getirmektedirler. Örneğin, “Büyük Alışveriş” işlevi dört tip halinde sınıflandırılabilir: “indirim mağazacılığı”, “süper market”, “hiper market” ve “alışveriş merkezi”. İndirim mağazacılığı 400 m²; alışveriş merkezi 15.000 m² ve daha fazlası bir büyüklüğü ifade ettiğinden, kente yapacakları etki değerlendirmesi birbirlerinden çok farklı boyutlarda olacaktır. Ticaret alanlarının yer seçimlerinde, doğal çevre, sosyal çevre verileri, alt yapı, ulaşım ilişkileri, risk faktörleri vb. açılardan, büyüklükleri itibariyle, standartlar ve ölçütler konulması gereklidir.

Ayrıca, kent planlarında öngörülmemiş bir işlevin, örneğin bir alışveriş merkezinin, sonradan parsel ölçeğinde yapılan değişiklikle veya yerel yönetimler dışlanarak merkezi yönetim kararlarıyla yapılması, hesaplanmamış bir kullanıcı, taşıt, yapı, altyapı yoğunluğunun o alana ve kente ilave olarak yüklenmesi anlamını taşıyacak ve kentte büyük tıkanmalara yol açan bir uygulama olacaktır.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.