Haberler

Çevreyi korumak şirketler için kambur değil, kazanç kapısı olabilir

Tarih: 6 Aralık 2006 Kaynak: Referans Yazan: David Judson
Eskiden bir takım çevre değerleri, ticari çıkarlarla çatışıyordu. Ancak Strategy&Business dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, birçok şirket çevreye duyarlı politikalarla hem kamuoyunun gözündeki imajını iyileştirebilir, hem daha fazla kâr edebilir.

Bu aralar gündeme "Acaristan" tartışması oturdu. Beraberinde İstanbul'da kalan ormanlık alanların korunması, Boğaz'ın doğal güzelliğine sahip çıkma ve bunlarla çelişen ticari çıkarlarla ilgili tartışmalar da... Bunlar hakkında yorum yapma konum ve yetkisinde değilim.

Yalnız geçen gün abone olduğum "Strategy&Business" adlı aylık derginin son sayısı elime ulaştı. Tesadüfen, bu sayı tam da yukarıda bahsettiğim konulara değiniyor. Başlığı "Unrecognized Assets" (bir tercüme denemesi yaparsam "Gizli Varlıklar" diye çevirmek mümkün) olan makalenin savunduğu tez şu: Eskiden bir takım çevre değerleri, ticari çıkarlarla çatışıyordu. Denklemi hepiniz bilirsiniz: Kurulan yeni bir fabrika gölü kirletir, gölün kirletmemesi için alınacak önlemler ise fabrikanın masraflarını artırır, vs...

Yalnız Amerika'da yeni bir iş trendini dikkate alan, "Strategy & Business"in iddiası, birçok şirketin çevreye duyarlı politikalarla hem kamuoyunun gözündeki imajını iyileştireceği, hem daha fazla kâr edebileceği yönünde. Bu oldukça ilginç bir nokta. İşin mali boyutunun çok fazla detayına girmeyeceğim, çünkü oldukça teknik. Merak edenler bana bir e-mail yollarsa, İngilizce orijinal metni yollarım. Ama kısaca, bu yeni iş stratejisi, bir "Environmental Asset Assessment"e dayanıyor, yani "Çevre Değerleri Hesabı". Bu hesap, şirket bilançolarının bir kısmını, masraf kaleminden, aktif varlığa dönüştürüyor. Ve yeni gelişen uluslararası muhasebe standartları da böyle bir yaklaşımı destekliyor. Üstelik sadece şirketler değil, kamu kuruluşları da bu mali taktiklerden faydalanabiliyor.

Askerle soyu tükenen çamın ilişkisi
Örneğin, Florida'daki bir askeri üs arazisi içinde 200 hektarlık alanda soyu tükenmek üzere bir çam ağacı türü varmış. ABD'de bir zamanlar bol olan ama artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bu ağaçların yüzde 72'si üssün içinde. Tabii, askerler bu ormanı askeri tatbikatlar için kullanıyor ama bunu koruma bedelini çevreye mali bir katkı olarak gösteriyor ve başka masrafları da bu sayede dengeliyorlar.

Benzer bir şekilde, Georgia eyaletinde, Georgia International adlı bir kağıt üreticisi sahip olduğu ve korunması gereken 2500 hektarlık ender ağaç cinsinden oluşan bir ormanı muhafaza ediyor. Ormanda yaşayan nadir kuş türleriyle birlikte bu arazinin "çevre değeri" hesaplanmış: Yılda 250 bin dolar. Böyle bir "kredi"yle Georgia Pacific daha az hassas özellikte ve devlet arazisi içinde kalan ormanlarda faaliyet gösterme hakkını satın alıyor.

Bir ilginç vaka da Talisman Energy. Bu bağımsız petrol şirketi, Kuzey Denizi'nin ortasındaki petrol platformuna rüzgâr türbini yerleştirmek için 58 milyon dolar harcıyor. Şimdilik, türbinlerin bu tesisteki pompaları çalıştırmak için elektrik üretmesi hedefleniyor. Ama uzun vadede, petrol tükenince, bu rüzgâr türbini eskiden yapıldığı gibi yerinden sökülmeyecek. O türbinlerin ve platformun bir "rüzgar enerjisi projesi"ne dönüştürülmesi planlanıyor. Yani bir zamanlar terk edilmiş platformlar bilançoda "eksi değer" olarak tutulurken, artık "artı değer" olarak gösterilebilir. Özellikle halka açık şirketler için bu önemli bir gelişme.

Çevreye duyarlı karbon borsası
Bu yazı ilginç bir noktaya daha değiniyor. Bugün, 2004'te imzalanan çevreci "Kyoto Protokolü" ülkelere ve şirketlere ağır faturalar çıkarmakla ün yapmış durumda. İşte bu yüzden, bazı ülkeler, ABD ve Türkiye dahil olmak üzere, bu anlaşmaya taraf olmadı. Fakat belki ilerde, şirketler ürettiği masraflardan çok, Kyoto sayesinde ortaya çıkan "karbon ticareti borsası"yla biliniyor olacak. Yani, bu protokola göre, bir şirket üretiği karbonların yüzde 50'si azaldığı zaman, belki yüzde 25'lik bir "kirletme kotasını" satabilecek. Bu, pazar ekonomisine dayalı bir teşvik mekanizması. Dergideki makaleye göre, henüz çok yeni olan bu "piyasa" 2010 yılına kadar 40 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşacakmış. Çok yakında, bu çevreye duyarlı piyasanın cirosu, 200 milyar doları aşabilir.

Bu kapsamlı raporda bir sürü örnek daha var. Bunları da sizlerle paylaşmak isterdim. Yalnız hepsini bir köşe yazısına sığdırmak mümkün değil. Yalnız okuduğum makalenin son paragrafındaki yorumu paylaşmakta fayda var: "Bu yaklaşım daha geniş kabul gördükçe birçok kurum, çevre sorunlarını ve sorumluluklarını eksi değer olarak değerlendirme zihniyetini terk edecektir. Tam aksine, çevre değerleri stratejik bir gelir kaynağına dönüşecek. Artık şirket yöneticileri bir zamanlar eksi değerler ve kısıtlamalar gördükleri yerlerde yeni ticari fırsatlar göreceklerdir."

Bugün manşetlere taşınan "Acaristan" tartışmasının alevi böyle bir raporla dindirilemez elbette. Ama benzer yeni tartışmaların önlenmesi konusunda, bu tarz yaklaşımları incelemekte sanırım fayda var.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.