Haberler

Geri Dönüşü Olmayan Kararlar

Tarih: 13 Mart 2007 Yazan: Zeynep Güney


Milli Emlak Müdürlüğü tarafından ilk olarak 1 Mart 2004'te, 320 milyon YTL bedel konarak satışa çıkarılan, Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü'nün binasının da dahil olduğu 96.5 bin metrekarelik arazi için sadece otel yapılması izni vardı. Ancak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından imar planının, arazinin konut, ticari alan veya turizm alanı olarak değerlendirilmesine olanak sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesinin ardından, Karayolları arazisi tekrar satışa çıkarıldı ve Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü binası dışındaki alan 800 milyon Dolar teklif veren Zorlu Grubu’na satıldı. Böylece Zorlu Grubu yaklaşık 81 bin metrekarelik net alan üzerinde, maksimum 28 kat yüksekliğinde, 226 bin metrekarelik inşaat yapılabilecek. Bunun için 2004 yılında tescillenen Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü binası dışındaki diğer yapılarının yıkılacağı söyleniyor.

Yıkılması öngörülen binaların mimarı Mehmet Konuralp, bu bölgenin yeşil alan olarak değerine dikkat çekiyor ve şunları söylüyor; “ICOMOS prensiplerinde diğer binaların da korumaya alınması söz konusuydu. Herhalde Kültür Bakanlığı hükümetten bir talimat alınca onların tescilini geciktirdi veya yaptırtmadı.” Mehmet Konuralp’in bu yorumu üzerine, ICOMOS Türkiye Ulusal Komitesi Yedek Üyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Yıldız Salman’a konu hakkındaki görüşlerini sorduk.

Zeynep Güney: Karayolları arazisi Zorlu Grubu’na satıldıktan sonra oradaki yapıların yıkılacağı söyleniyor. Bu konuda bir açıklama yapabilir misiniz?

Yıldız Salman:
Yeni bir proje hazırlanması sözkonusu olmalı, hazırda proje olup olmadığını bilmiyorum ama o arazi içinde kalan Karayolları Yönetim Binası ve arkasındaki lojmanları içeren kompleks Mehmet Konuralp’in biliyorsunuz. Yüksek katlı olan yönetim binası, modern mimarlık örneği olarak 2004 yılında tescilllenmiş bir yapı. Mehmet Konuralp’in de, bildiğim kadarıyla binanın restore edilmesi yönünde çalışmaları var.



ZG: Bildiğimiz kadarıyla tescilli olan bina Zorlu Grubu’nun satın aldığı arazinin dışında kalıyor. O bina tescilli olduğu için korunuyor fakat satın alınan arazideki lojman yapıları ve diğer yapılar tescilli olmadığı için bunların yıkılması söz konusu. Gökdelen tescillenirken diğer yapılar da tescillenseydi, onlar da kurtarılamaz mıydı?

YS:
Açıkçası, tescil konusu –özellikle de modern mimarlık örnekleri sözkonusu olduğunda- binanın mimari niteliği ile, döneminin tasarım, üretim teknolojisi, malzeme kullanımı açılarından simgesel bir değeri ve önemi olmasıyla ilgili. Karayolları Yönetim Binası da, bu özellikleri gözönüne alınarak, bir tescil başvurusu olmaksızın ilgili koruma kurulu tarafından tescil edilmişti. O dönemde Karayolları arazisine ilişkin bir plan değişikliği sözkonusuydu ve koruma kurulu bu konuya ilişkin görüşlerini bildirdiği kararda yönetim binasının tescil edilmesini uygun bulmuştu. Tabii, bir yapı grubu olarak lojmanlarla birlikte değerlendirilip değerlendirilmediğini bilemiyorum ama bugun satışı yapılmış olan alanın üzerindeki binaların tescilsiz olması, buraya yapılması planlanan projenin uygun olup olmamasıyla doğrudan bağlantılı değil. Lojman binalarının tescil konusu ayrıca incelenebilir ama rantın arttırılmaması adına her binanın tescillenmesi doğal olarak mümkün değil. Kaldı ki, bu noktada koruma kendi anlamını kaybedip, alet edilme konumuna geliyor ki o doğru değil.

O zaman sadece rantı arttırmak adına yapılan her projede –ki günümüzde çok sayıda benzer örnek var gündemde- binaları tescillemeyi, dolayısıyla korumayı araç olarak kullanmış oluyoruz. Oysa koruma kendi içinde bilimsel temelleri olan bir alan ve belli kriterleri olmak zorunda. Kenti, kamu yararını düşünmeden sadece rant amacı güdülerek, yapılan düzenlemeleri engellemek adına bir binayı tescillemek, korumayı da bir noktada hiçe saymak oluyor aslında. Yani korumak için değil, öngörülen yapılmasın diye tescillemiş oluyorsunuz ve korumanın amacı saptırılıyor.

O dönemde koruma kurulunun öngördüğü sadece genel müdürlük binasına yönelik bir tescil kararıydı. Tabi ki o arazinin mevcut peyzaj düzeni, alçak katlı binaların yer alması, özellikle Boğaziçi sit alanı gerigörünüm ve etkilenme bölgesi içinde kalması nedeniyle çok doğru bir yaklaşım. Bugün gelinen noktada bu alana yeni bir proje yapılabilir belki ama bu yeni projenin uyması gereken kurullar da zaten yine siluet değerleri açısından Boğaziçi Koruma Kurulu’nun onayını almak durumunda. Bu noktada, kurula baskı gelip gelmeyeceği konusunda endişe edilebilir, zira benzeri bir durumun AKM’nin tescilinin kaldırılması konusunda da gündeme gelmiş olduğunu düşündürten gelişmeler yaşanmakta.

ZG: Mehmet Bey, bu bölgenin park olarak kullanılabileceğini belirtiyor. Sizce bu bölge ne olarak kullanılmalı, park doğru bir karar mı?

YS:
Yeşil alanı korumak önemli ama takdir edersiniz ki, bu sorunun asıl temeli yürütülen politikaların parayı ve rantı her şeyin üstünde tutan bakışı ve buna bağlı olarak da izlenen sorunlu süreçler. Bugün varılan noktada kalkıp 800 milyon Dolar verdiği bir alanı, Zorlu Grubu herhalde park yapmak için almadı, bu alan için öngörülen –kendilerine vaad edilen- kapsamda bir proje yapmak için aldı. Ama bu tabii ki, bu öngörülen işlevin doğru ya da uygun olduğunu göstermez. Bu noktada sanıyorum şehir plancıları da öngörülen işlevin zaten yoğun olan sözkonusu noktada problemler yaratacağı görüşünde. Açıkçası bu alanın park olması –bugün varılan noktada- bana çok da gerçekçi gelmiyor. Böyle bir satış süreci yaşanmasaydı, Karayolları kendi mülkü içinde böyle bir düzenleme yapmak isteseydi, siluet değerlerinin korunması yönünde uygun olabilirdi ama artık çok geç sanırım.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.