Haberler

Turgut Cansever’le Mimari ve Kültürel Bir Deneyim

Tarih: 30 Nisan 2007 Yazan: Gökçe Aras

Anadolu Kulübü Otel Binası

Garanti Galeri ve Osmanlı Bankası Müzesi, 04 Nisan - 23 Haziran 2007  tarihleri arasında, küratörlüğünü Uğur Tanyeli ile Atilla Yücel'in yaptığı, Turgut Cansever: Düşünce Adamı ve Mimar başlıklı "İkiz Arşiv - Sergi"ye ev sahipliği yapıyor. Sergi kapsamında 29 Nisan 2007 Pazar günü Büyükada Anadolu Kulübü önünde bir buluşma gerçekleştirildi.

1951 yılında Turgut Cansever ve Abdurrahman Hancı tarafından projelendirilen Anadolu Kulübü Otel Binası mimarisi ve Turgut Cansever’in mimariye ve hayata bakış açısı Atilla Yücel’in sorularıyla da şekillenerek katılımcılara aktarıldı. Atilla Yücel “Nerdeyiz” sorusu ile başladığı konuşmasına Anadolu Kulübü’nün tarih içindeki gelişimini anlatarak devam etti. 1950’ler modernizmini Türkiye yaşamında genel bir ifade çeşitliliği ve dönüşüm dönemi olarak tanımlatan Yücel mimarinin de sanat ve edebiyata paralel olarak modernizmi deneyimlediğini ekledi.

Anadolu Kulübü Otel Binası’nın Le Corbusier’nin Paris’teki İsviçre Pavyonu ile benzerliklerini ve farklılıklarını anlatan Yücel, Turgut Cansever’e yapıdaki geçirgen tavrın temelini ve tasarım kararları hakkındaki düşüncelerini sorarak sözü Cansever’e bıraktı.


Anadolu Kulübü Otel Binası Zemin Katı

Sözü alan Cansever ise bu geçirgenliği şöyle tanımladı; “Bursa’daki çocukluk yıllarımda annemin ve babamın misafirleri evin bir taraftan bahçeyle bir taraftan sokakla ilişkisi ile ilgili konuşmalar yapıyorlardı. Dünya içerisinde insanın yerinin neresi olması gerektiğini daha naif terminolojilerle gündeme getiriyorlardı. 1930’dan sonra İstanbul’a geldiğimde bu sorunslın kültür seviyesi artmış insanlarda azaldığını gördüm. Dünya’ya çeşitli açılardan bakan insan tipinin farklı bir Dünya’yı algılama yeteneğine sahip olacağını ve mimar olarak insanlara çeşitli şekilde Dünya’yı göstermek gibi bir görevimiz olduğunu düşünüyorum.”

Cansever; ressam olmak istediğini fakat Sedad Hakkı Eldem’in yalnız insanın sonsuzluk içerisindeki yerini değil de yapının her elemanının güzelliğini de içeren konuşması ile mimar olmaya karar verdiğini söyledi. Okula başladığında Alman hocaların da etkisiyle sürekli “mekan” kelimesinin geçtiğini söyleyen Cansever sanat tarihçisi Ernst Diez’in de etkisiyle sonsuzluk içerisindeki mimari elemanların biraraya gelmesindeki güzellikleri kavramanın da kendisi için mümkün olduğunu ve mimarinin her yerde aynı olmadığını da kendisine gösterdiğini ekledi. Cansever, yine Ernst Diez’in etkisiyle Batı Avrupa’nın varlık konseptlerinin ötesinde de neler olabileceğine de bakma fırsatı yakaladığını ekledi. Cansever; ilkel diye tasvir etmenin pek de mümkün olmadığı “ilkel kültürlerin” tespit ettikleri varlık biçimlerinin de varlığa ait tasavvurlardan önemli parçalar oluğunu söyledi. Cansever; kendilerine “mekan mimarisi” diye naklettikleri şeyin insanlık tarihinde küçük bir yer olduğunu kendi başına duran nesnelerin birbirleriyle uyumları ile bile mekan kavramının yakalanabileceğini ekledi. Cansever; o dönemde, geri kalmış Asya Kültürü ve İslam Kültürü’nün mekan anlayışının rönesanstan tamamen farklı olduğunu ve modern çağ ile rönesansın getirdiği sınırlandırılmış mimarinin söz konusu olmayacağının da tartışıldığını söyledi.



Cansever konuşmasına Anadolu Kulübü Otel Binası’nın tasarım ve yapım sürecini anlatarak devam etti. Binanın tasarımı sırasında “Etraftaki binalarla bu bina birbirine bağlansın mı?” sorusunun sorulduğunu söyleyen Cansever süreci şöyle anlattı: “Bir çağda o günün ihtiyaçlarını karşılamak üzerine yapı geliştirilmiş. Bu önemli bir realite. Böylece takip eden çağların insanları geçmişi görme imkanına sahip oluyorlar. O dönemin işletmecileri otelin tek yapı olarak daha iyi hizmet verebileceğini düşünüyorlardı. Biz yarışmada bu isteği bir kenara koyduk ve bu binanın tek başına varlığını sürdürebileceğini gördük. Bu aslında bir İslami ilkeye de dayanıyordu. Var olan nesnelerin birer kimliği var. Bu binaları birleştirirsek bu kimliklerin önemli kıımlarını yok etmek zorunda kalacaktık ve varlık bütünlüklerini sürdürmeleri mümkün olmayacaktı. “

Önümüzdeki 50 yıl içinde nüfus artışı ile birlikte konut ihtiyacının da artacağını söyleyen Cansever çocuklarımıza yeniden biçimlenecek bir Dünya bırakacağımızı ekledi. Cansever; bunun için bugünkü vazifemizin sonraki nesillere tek istikametli çözümlemeleri değil çok boyutlu çözümlemeleri göstermemiz gerektiğini de söyledi.

Sorular üzerine tekilliğin önemini vurgulayan Cansever, kültürün Avrupa’nın tanımladığı bir şey olmadığını kültürlerin bir kısmını kenara itip üstünden geçmemek gerektiğini söyledi.

Daha sonra katılımcılarla birlikte binayı gezen Cansever binanın yapımı ve tasarımı sırasında karşılaştığı olayları anlattı.

Buluşmanın tamamını ilerleyen günlerde Arkitera.com'da okuyabilirsiniz.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.