Haberler

Livenarch III Mimarlıkta Bağlamcılık Kongresi

Tarih: 14 Haziran 2007 Yazan: Abdullah Çıkrıkçı


5 - 7 Temmuz 2007 tarihlerinde Trabzon’da üçüncüsü gerçekleştirilecek olan Uluslararası Livenarch Mimarlıkta Bağlamcılık Kongresi Başkanı Prof.Dr. Şengül Öymen Gür ile kongre hakkındaki görüşlerini öğrenmek için bir ropörtaj gerçekleştirdik.

Abdullah Çıkrıkçı: Genel olarak kendinizi tanıtır mısınız?

Şengül Öymen Gür:
1964 yılında TED Koleji’nden, 1970 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. 1971 yılında asistan olarak KTÜ Mimarlık Bölümü’ne katıldım. 1972’de Fulbright Bursu ile ABD’de Pennsylvania Üniversitesi’nde doktora çalışmamı yaptım. 1989’da KTÜ Mimarlık Bölümü’nde profesör ünvanı kazandım. Halen KTÜ Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı Başkanı’yım. Ulusal ve uluslararası düzeyde yayınlanan 300’ü aşkın makalem ve bildirim var.

AÇ: Livenarch nedir? Genel olarak bilgi verebilir misiniz?

ŞÖG:
Livenarch; Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü tarafından gerçekleştirilen uluslararası bir kongre.

Karadeniz Teknik Üniversitesi kuruluşu çok eski bir üniversite. 1980 öncesi zaten ulusal düzeyde kongreler düzenlemeye başlamıştık. Bu kongreler insan bilimleri, ekonomi, ekoloji temaları çevresinde gerçekleştirilmişti. Ayrıca bunların o aşamada uluslararası hale getirilmesi de denenebilirdi. Ama o yıllarda üniversite fonları henüz dışa açılmayı öngörmediği için yabancı davetli, konuşmacı, hakem veya modaretör davet etmenin bir maliyeti vardı. Tabii ki üniversitenin bütçesinden karşılanmadığı ve kayıt ücreti diye bir şey kongrelerde söz konusu olmadığı için bu fonu temin etmek çok zordu. O bakımdan en başta uluslararası bir yapı yoktu. Fakat KTÜ Mimarlık Bölümü’nün uluslararası ilişkileri kişilerin aklına gelebileceğinden daha üst düzeydeydi. Bunun bir nedeni o tarihlerde bölümün göreceli olarak yeni kurulmuş olması, oldukça aydın ve entelektüel insanlar tarafından yönetiliyor olmasıdır. Bu da bizim UNESCO bağlamında uluslararası ilişkiler kurmamızı sağlıyordu. Biz bu fon aracılığı ile bir çok insanı davet edip onlarla çeşitli konularda çalışmalar yapıyorduk. Bu çalışmaları KTÜ Mimarlık Bölümü Bülteni’nde hem İngilizce hem Türkçe olarak yayınlıyorduk.

Kısacası KTÜ Mimarlık Bölümü’nün uluslararası ilişkileri 1980 öncesinde çok parlak bir durumdaydı. Kongremiz de ulusaldı.

Livenarch bizim tarihimizde çok yeni bir olay değil, bir birikimin üstüne kurgulandı. Bu arada KTÜ’nün de tarihselliği ortaya çıkıyor. Livenarch’a gelince; çok uzun zaman fevkalade kötü yönetilen üniversitemiz - hala yönetimin iyi olduğunu düşünmüyorum - bu konudaki girişimlerimizi geri çevirdi. Örneğin 1990’da, ben bölüm başkanıydım, Ragıp Erdöl dekandı ve benim bu konudaki talebim reddedilmişti. Ancak şimdi özel ilişkilerden dolayı fakültemizin biraz ayrıcalıklı bir durumu olduğunu düşünüyorum. Bizim fakültemizin biraz imtiyazı var. Ama 8 yıl önce ilk kongre yapılırken böyle bir imtiyazımız da yoktu. Bütün bunlara rağmen kendisine çok değer verdiğimiz bir bilim adamı olan Prof.Dr. Şinasi Aydemir bölüm başkanı olduğu dönemde; ’’Biz geçmişimizi çok arıyoruz. Bence bir kongre ile yeniden bölümümüzün ismini uluslararası platformlara taşımalıyız’’ dedi. Derhal yanında beni buldu ve birlikte elele verip kongrenin tasarımını yaptık. Livenarch’ın açılımında “Liv” “liveable(yaşanılır)”dan, “en” “enviroment(çevre)”tan, “arch” da “architecture(mimarlık)”dan geliyor. Madem ki iki yılda yenilenen uluslararası bir kongre olacak onun için İngilizce bir isminin olmasının daha iyi olcağını düşündük.

AÇ: Livenarch’ın bu yılki teması nedir?

ŞÖG:
Kongrenin kendi içindeki amacıyla aslında tarihin en köklü sorununa da temas ediyoruz. Yeni bir şey değil; şöyle de düşünüyoruz, bir kere mimarlığın kendi içinde trendleri itibarı ile modern mimari, iyi insan, yumuşak insana uygun insani çevreler yaratamamak ile suçlandı. Çok anonim, çok tekrarlı ve kimliksiz bir tarza yöneldi. Bu tavır uluslararasıydı ama bağlamdan bağlama da bu duyarsızlık derecelendi. Türkiye bağlamında hem tarz olarak identiteden yoksun oldu, hem de Türkiye bağlamı henüz demokrasi ve cumhuriyeti iyi oturtamadığı için böyle bir durum katmerlendi. Bu yanlış tavırlardan dolayı yakın dönemlerde en kötüye giden kentler, üçüncü dünya ülkeleri ve kalkınmakta olan ülkelerin kentleri oldu. Biz çok ciddi genel geçer sorunlar varmış gibi konuşuyoruz ama bir Roma’yı, bir Prag’ı, bir Amsterdam’ı hatta modern kentlerden sayılan bir Rotterdam’ı bile bunun dışında tutmalıyız. Eger kent modern ama disiplinli bir gelişme göstermişse biz bunu bile başarı sayıyoruz. Ayrıca Almanlar, İtalyanlar ve İspanyollar da kentlerine son derece iyi sahip çıkıyor.

Üçüncü dünya ülkelerine ise parayı bastıran çevreler egemen oldu. Dolayısıyla tarzlar da buna hizmet edince son derece kimliksiz, karaktersiz, tarihini yıkan sayılı ülkelerden olduk. Bunu hangi Avrupa ülkesi yaptı? Avrupa kafatasçıdır. Başka türlü gelişir. Gelişme bölgeleri saptar. Kirlenmiş, yozlaşmış, dejenere olmuş kent bölgelerini transforme eder, dönüştürür. Prag’ın 13.yy’dan kalma sokağını yıkalım da buraya spekülatif 38 katlı bir apartman yapalım diyen bir yönetim düşünebilir misiniz? Bizdekiler inşaatı ve yükselmeyi bir gelişme gösterisi olarak algılıyorlar ki bu çok vahim bir durum. Böyle olunca da örneğin TOKİ çalışmaları bütün kentleri aynılaştırıyor, belediyeler de birileri parayı bastırdığı için bu tip projelere el etek açıyor.

TOKİ ülkelere ne taşıyor? Batının zaten terk edilmiş yaşama modellerini. Bunları bu çok ciddi bir sorun olduğu için uzun uzun açıklıyorum .

İşte Livenarch, yaşanabilir çevreler derken gerek siyasi kararlar, gerek mimari tarzlar, gerek koruma anlayışları, gerek sürdürebilirlik dediğimiz iklim ve coğrafya ağırlıklı düşüncelere yer açılan, kuramsal olsun, mega kuramsal olsun her türlü kurama açık. Kuramları ittiğiniz zaman söylemler zayıflıyor, parçalanıyorlar, parçalanmış bir toplum nasıl daha kolay yıkılabiliyorsa kuramlar da parçalanınca yıkılıyorlar. Bence insani ideolojiler üzerine bina edilmiş kuramlar kalıcı ve uzun ömurlu olmak zorunda. Bunlar olmadıkça geleceğin mekanı olmayacaktır. Bunları bir kenara tartışılamazlar olarak bıraktık diyelim, o zaman söylemsel olarak doğru söylemlerin araştırılması bu kongrelerde çok önemli. Ben bu seneki kongrenin başkanıyım ve bunu mimarlıkta bağlamcılık olarak yorumladım. Fakat bağlam sözcüğünün ne kadar farklı tanımları yapılabilir bu kongrede gördüm. Deprem de bağlamcılığa bağlı olarak geldi,mimari tarzlar da geldi,tarih ve restorasyon da yine bağlamın önemli bir tartışma konusu olarak gündeme geldi ve benim çok değerli hakemlerim de bunların bir çoğunu kabul etti. Demek ki bağlam çok zengin açılımlara sahip bir kavram adıymış.

AÇ: Livenarch’a ulusal düzeyde bildiri ile katılım ne düzeyde?

ŞÖG:
Türkiye’nin bütün devlet ve vakıf üniversitelerinin mimarlık ve şehir bölge planlama bölümlerinden bildiri geldi. Bunu kongreye Türk araştırmacısının çok ciddi bir ilgi göstergesi olarak alıyorum. Kendilerini bu aydınlık bilinçlerinden dolayı kutlamak istiyorum. Çünkü ben Türkiye’de, hem de en prestijli mekanlarda katılım olmadığı için yapılamayan kongreler gördüm. Bu bakımdan araştırmacıların hepsi bence kutlanmaya değer.

AÇ: Livenarch’a uluslararası katılım ne düzeyde?

ŞÖG:
İlk iki Livenarch’a hakemlerimiz ve davetli konuşmacılarımız dışında yabancı bildiri gelmemişti. Bu yılki kongreye yaklaşık 15 tane yabancı bildiri katıldı. Bu uluslarası ilgi de bizi ayrıca çok mutlu etti.

AÇ: Kimleri dinleme fırsatımız olacak?

ŞÖG:
Önce bağlam fikrimizi alt üst edecek iyi bir isim olsun dedim ve Hani Rashid’i ters uçta bir isim olarak davet ettim ama Avrupa geleneğine aykırı olarak konferans ücreti ve “business class” uçmak istedi. Bunlara biraz içerledim. Tarihle ilgili sorunlar çıkınca da vazgeçtim. Benim yaşamım boyunca “tevazu” esas olmuştur. Tevazu bilgelik göstergesidir. Bizim toplumumuz doğuya yaslanır ve kendimize özgü güzelliklerimiz vardır. Zaten anarşist bilim düşünürleri de bu anlamda yakın dönemlerde Doğu’ya yüzlerini çeviriyor. Mal ve pazarlama dönemlerinin küstahlığını yansıtan bu tutuma çok sinirlendim. Stefan Behnisch çok gelmeyi istedi, halen de gelebilir ama Haziran’ın son günlerinde bir operasyon geçirecek, doktorları izin verirse aramıza katılabilir. Bağlamla ciddi olarak ilgilenen iki kişiyi dinleyeceğiz.

Kongreye ayrıca konferansçı olarak Rasim Badran ,Ricardo Boffil, çağrılı konuşması olarak Peter Arnke (Technische Fachhochscule, Berlin, Almanya), Kristof Van Assche (St. Cloud State University, ABD), Oktay Ekinci (Mimarlar Odası eski genel başkanı), Jon Lang (U of NSW, Avustralya), Hasan Ünal Nalbantoğlu (ODTÜ), Taner Öc (Institute of Urban Planning, Nottingham, İngiltere), Süha Özkan (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Danışmanı), Franz Pesch (Stuttgart Üniversitesi, Almanya), Gülsün Sağlamer (İTÜ eski rektörü), Alexandros N. Tombazis (Atina, Yunanistan) ve bilim kurulu olarak da Saliha Aydemir (KTÜ), Şinasi Aydemir (KTÜ), Aydan Balamir (ODTÜ), Ali Cengizkan (ODTÜ), Neslihan Dostoğlu (Uludağ Üniversitesi), Ahmet Eyüce (Bahçeşehir Üniversitesi), Uğur Tanyeli (İTÜ), Nur Esin (İTÜ), Aykut Karaman (MSGSÜ), Kutsal Öztürk (DAÜ, Kıbrıs) katılacak. Bilim kurulumuzu havuz sistemiyle çok yorduk ama kongremiz DRS (Design Research Society)’nin desteklediği kongreler arasında yer aldığı için DRS kurallarını uygulamak zorundaydık.

AÇ: Livenarch’a bildiri dışında poster katılımı da söz konusu. Bu konu hakkında genel olarak bilgi verebilir misiniz?

ŞÖG:
Yurtdışından Edingburg Üniversitesi’nden ve Türkiye’den katılım var. Bir de peyzaj mimarlığı bölümlerinden bağlamcılık kavramına katılımlar vardı. Onların da postere dönüştürülmesini istedik. Şu an sergileyeceğimiz 13 tane poster var. Sarajevo Üniversitesi’ndeki öğrencilerden de katılım oldu. Olağanüstü bir şey olacak. Gençlerin sunuları uluslararası düzeyde. Çok keyifliyim.

AÇ: Son olarak 5 - 7 Temmuz 2007 tarihleri arasında yapılacak Livenarch Kongresi’ne gelmeyi düşünenlere söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

ŞÖG:
Bence bu şöleni kaçırmasınlar. Gerçek bir şölen. 157 başvurudan zamanımızın sınırlı olması nedeniyle sunulmak üzere 107 bildiri seçtik. Hem davetli katılımcılar çok iyi, hem de Trabzon’da gerçekleştiriliyor olmasına karşın bildiri düzeyleri yüksek, öğretici bir çalışma olacak. Bunların bir kısmı çalışmalarını yetiştiremedi. Ama ancak böyle olunca poster çalışması için zaman ayarlayabildik. Moderatörlerin her sözü bence bir “söylem” niteliği taşıyacak. Buna süre de tanındı. Öğretici bir çalışma olacak kısacası. Ayrıca manastırımızı da görsünler. Doğu Karadeniz’i görmeleri hoş olacaktır. Gelsinler ve 2007 yazını anlamlı kılsınlar. Ayrıntılı bilgileri http://www.livenarch2007.org/ adresinden alabilirler.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.