Depremde duvarları çatladı
Uzmanlar, tarihi kalıntıları korumanın mimarların sorumluluğu altında olmadığını ve bir binayı güzel ya da çirkin olarak değerlendirmenin yanlış olduğunu belirterek, söz konusu binanın Türk mimarlık tarihinde bir dönemin başlangıcı ve tüm dünyanın kabul ettiği uluslararası üslubun ilk ve düzeyli bir örneği olduğunu söylediler.
Bu açıklamalardan sonra sözlerini daha da sertleştiren Ortaylı, “Bu bina çirkin ve tarihe çevreye uymuyor. Koridorları, odaları hapishane gibi. Depremde zarar gördüğü, duvarlarında çatlaklar oluştuğu için de yıkılması şart. Güçlendirilmesi için trilyonlar gerekir.
Bu bir kültür işi. Bu binayı savunan Afife Batur ve öteki mimarlar, İTÜ’de okurken kaç kez sur içine gittiler de oraları alıcı gözle gördüler. Sadece bir kez ders için gitmişlerdir. Sur içinde yaşamayan İstanbul’u anlamaz. Bunu anlamak için orada oturmak lazım. Bu bir kültür meselesi” dedi.
Öncü ve düzeyli bir yapı
Biz mimarlık tarihçileri, binalara güzel ya da çirkin diye değil, temsil ettikleri içerik açısından bakarız. Belediye Sarayı, 1950’lerde bütün dünyanın kabul ettiği uluslararası üslubun ilk ve düzeyli örneklerinden biridir. Türk mimarlık tarihinde bir dönemin başlangıç yapısıdır. Kişisel yargılardan kaçınarak belediye binasının bir dönemin öncüsü olduğunu söylemek mümkün. Hangi yapılar yıkılarak yapıldığı konusu ise ayrı. O konu döneminin imar kurallarına hazırlayan kişilerin suçu olabilir. Bugün de birçok yeni bina yapılıyor ve birçok tarihi kalıntı yok ediliyor. Bunu o yapının mimarına mal etmek doğru değil.
Orada dedemin köşkü vardı ama iki konu farklı
Ayasofya yapılırken antik Yunan mabetlerinin sütunları istanbul’a getirilmiş, Osmanlı da Bizans yapılarını sökerek yeni binalar yapmış. Kültür katmanları gibi yapılar da kalıntılar üzerine yapılmıştır. İlber Bey’in dediği yerde benim de dedemin köşkü vardı. O zamanlar orada İstanbul’un en seçkinleri yaşardı. Buraları belediye istimlak etmişti. Ortaylı’nın hassasiyetini anlıyorum ama burada iki konuyu ayırmak lazım. Bu bir... İkincisi, binanın mimarisinde 1950’li yıllarda tüm dünyaya hakim olan uluslararası uslübün özellikleri görülüyor. Bu da çok önemli. Hilton Oteli de o zamanın eseri. O zaman yatay bloklar, dikdörtgen bloklar hakimdi.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!