Haberler

Yüzeysel ve hiç inandırıcı değil

Tarih: 17 Temmuz 2007 Kaynak: Radikal
Partilerin kültür sanat alanındaki vaadlerini "yüzeysel ve çalakalem" bulan sanat dünyası hiç de ikna olmuş değil. Nitekim partilerin en somut vaatleri, AKP'nin "Vakıf İpekyolu Projesi", CHP'nin "Madımak Hoşgörü Müzesi", MHP'nin "Milli çizgi film endüstrisi ve bilgisayar oyunları", DP'nin "vergi muafiyeti".

Siyasi partilerin seçim beyannamelerinin son bölümleri kültür sanat politikalarına ayrılmış. Genel olarak partiler, kültür sanat dünyasının görünen sorunlarını alt alta sıralayıp bunları çözeceklerini vaat etmekle yetiniyor; ister inan ister inanma. Daha önemlisi partilerin 'kültür'ü algılama biçimleri. Bildirgeleri yollayıp görüşünü istediğimiz kültür dünyasından isimlerin de dikkat çektiği gibi, özellikle 'korumacı' bir anlayış öne çıkıyor. Yozlaşmadan, dünya kültürleriyle rekabetten ve bol bol soyut ve somut kültürel mirası koruyup kollamaktan söz eden politikalar bunlar. Farklı kültürel anlayışların geliştirilmesi, sanatsal dinamizmin artırılması, çağdaş dünyada geçerli olan sanat anlayışlarının telaffuz edilmesi gibi unsurlar ya pek az anılıyor ya da hiç akla bile gelmemiş. Belli ki, bu beyannameleri hazırlayanların kültür sanatla pek bir alakaları yok. Yani seçim sonuçları kültür sanat dünyamız için fazla bir umut vaat etmiyor.

AKP
"Kültür, bir toplumun temel değerlerinin zaman ve mekân boyutunda tezahür etmiş en önemli kimlik unsurudur" tanımıyla başlayan AKP beyannamesi, önemli oranda iktidarda yaptıklarını anlatıyor. Hedefini 'Türkiye içindeki ve yurtdışındaki tarihi, kültürel ve sanatsal eserlerimizin süreklilik ve değişim içinde yaşatılması' olarak belirleyen AKP'nin vaatleri ise şöyle: 
- Her beldeye bir kültür merkezi. 
- Kültür ve sanat alanında özel sektörün harekete geçirilmesi. 
- Özel tiyatroların, mahalli koro ve toplulukların mekân problemleri çözülecek. 
- Sinemanın ihtiyacı olan plato ve stüdyoların altyapısının oluşturulması ve ülkemizin film çekimi için cazip kılınması. 
- Vakıf İpekyolu Projesi kapsamında İpekyolu güzergâhındaki eserlerin restorasyonu ve bölgenin canlandırılması. 
- Türkiye'yi dünya kültürleriyle rekabet edebilen bir ülke haline getirmek.

CHP
Kültür anlayışını "Köklerimiz, hem Anadolu kültürümüzün güçlü kaynağını oluşturan 13. yüzyıl hümanizmasını oluşturan Mevlânâ'ya, Yunus Emre'ye, Hacı Bektaş-ı Veli'ye, Şeyh Edibali'ye, hem de laik Cumhuriyetimizin çağdaş değerleriyle ve insan sevgisiyle şekillenen evrensel değerlere, çoğulculuğa ve özgürlükçü kültüre dayanmaktadır" diye özetleyerek başlayan CHP, temel hedefinin 'ulusal kültürümüzü koruyarak geliştirmek' olarak ifade ediyor. CHP'nin kimi vaatleri şöyle: 
- Destekleyeceğiz ama müdahale etmeyeceğiz. 
- Tiyatro sanatını, Türkiye'nin bütün illerinde yaygınlaştıracağız. 
- Telif haklarını koruyacağız. 
- Sansüre son vereceğiz. 
- Kültürel mirasın korunması için çağdaş müze politikası geliştireceğiz. 
- Madımak Hoşgörü Müzesi kurulacak. 
- Kütüphaneleri geliştireceğiz. 
- Dış tanıtımı sahipleneceğiz.

MHP
Söze şöyle başlıyor MHP: "Milli kültürümüzün altkültürler halinde ayrışmasına yönelik çabalar, külürel zenginliğimizi oluşturan unsurlar arasında mikro ayrıştırmalar yapılarak birbirinden uzaklaşmasına ve ortak değerlerin zayıflatılmasına yol açmaktadır." Yozlaşmaya karşı 'Türk' kültürünü koruyup kollamaya yönelik MHP beyannamesinde, tüm sanatlar milli bir amaç için seferber ediliyor. 
- Türkçe, eğitimde ve medyada doğru kullanılacak. 
- Türk cumhuriyetleri ve Avrupa'da 'Türk Kültür Merkezleri' açılacak. 
- Farklı kültürler karşısında yeni nesillerin kültür şokuna uğramasını engelleyecek kaliteli edebi eserler ortaya konması sağlanacak. 
- Milli kültür değerlerimizi yıpratan uygulamalar önlenecek. 
- Sanatçı sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınacak. 
- Geleneksel el sanatları ve maddi kültür ürünlerinin dış satımı sağlanacak, 'Milli Kültür Endüstrisi' kurulacak. 
- Arşivler ilim adamlarının incelemesine açılacak. 
- Milli motifler içeren çocuk kitapları, çizgi filmler, çizgi romanlar üretilecek. 
- 'Milli çizgi film endüstrisi' geliştirilip, 'milli bilgisayar oyunları' teşvik edilecek. 
- Vakıf kurumu yeniden yapılandırılacak 
- Devlet Tiyatroları yeniden yapılandırılacak. 
- Türk Dünyası Halk Oyunları envanteri çıkarılacak.

DP 
- Kültür ve sanat, ülkemizdeki ekonomik sıkıntı, işsizlik ve terör gibi meselelerin gölgesi altında kalmış, tâli bir mesele olarak görülmüştür. Toplum, sorumsuzca yapılan yayınlar yoluyla kültürel yozlaşma ile karşı karşıya bırakılmıştır" diye başlıyor DP'nin beyannamesi. Burada özellikle sanatçıların kötü yaşam koşullarının iyileştirilmesi çeşitli vesilelerle gündeme getiriliyor. Sanatçıların fikri üretimlerinin, âşıkların da sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi partinin temel amaçlarından biri. 
- Fikri üretimden elde edilen kazançlar vergiden muaf hale getirilecek. 
- Meslek birlikleri desteklenecek, bandrol gelirleri sanatçıların yaşam standartları için bu birliklere aktarılacak. 
- Yazarlarımızın tercüme masrafları karşılanacak. 
- Kitap maliyetleri düşürülecek. 
- Yurtdışında sergi açan, fuara katılan desteklenecek. 
- Filmlerimizin yurtdışı dağıtım, dublaj reklam giderleri karşılanacak. 
- Kapanan özel tiyatrolar açılmaya özendirilecek. 
- Tiyatrocuların özlük hakları iyileştirilecek, kültür merkezleri yıkılmayacak.

'Kültür'ün ne demek olduğunu bilmiyorlar
Hasan Bülent Kahraman (Sabancı Üniversitesi): 1991 seçimleri öncesinde siyasal partilerin kültür politikalarını uzun bir yazıyla irdelemiştim. Sonra kurulan SHP-DYP koalisyon hükümetinin kültür bakanlığında danışman olarak görev almış, 1995 yılına kadar çalışmıştım. Bu 'uzun' geçmişten sonra AKP, CHP, MHP'nin kültür ve sanat politiklarını inceleyince şaşırdım.

Tabirin mazur görüleceği umuduyla belirteyim, MHP'nin çok acemi, neredeyse okuma yazma bilmez birilerinin kaleminden çıkmış ve sadece 'komik' diye nitelendirebileceğim düşüncelerini bir yana bırakırsam (çocukları bilgisayar oyunlarının zararlı etkisinden korumak için 'milli çizgi film ensititüsü'nün geliştirileceğinden söz ediliyor) diğer iki partinin çalışmasını şöyle özetlemek mümkün: CHP doğru, AKP pratik/pragmatik şeyler söylüyor. Buna mukabil AKP programı daha çok yaptıklarının envanterini içeriyor. Fakat her iki program da uluşçulukla milliyetçilik arasında anlamsız bir dar alana sıkışmış durumda.

CHP daha ziyade özerklik, laiklik-çağdaşlık temeline yaslanan bir politikadan yana; buna mukabil AKP milli-manevi bir zemini güçlendirmeyi öngörüyor. Bir anamuhalefet bir iktidar partisinin kültür ve sanat politikası çok daha güçlü bir biçimde demokratik bir politikanın nasıl gerçekleştirileceğini, Türkiye'deki farklı kimliklerin kendilerine ait kültürel dokuyu korumak ve yaşatmak için neler yapılabileceğini, çoğulculuk koşulu bağlamında yeni bir anlayışın hangi tabana oturtulacağı çok daha ayrıntılı biçimde vurgulanmalıydı. Yazılı ve yüksek kültürün hızla ortadan kalktığı bir dönemde eğitim-kültür ilişkisinin ne olacağı mutlaka belirtilmeliydi. Popüler ve kitle kültürünün kazandığı hegemonik durum karşısında ne türden bir politika izleneceği, çağdaş dünyanın sanatsal ve kültürel verim ortamlarının nasıl yerelleştirileceği yaratıcı bir anlayışla sergilenmeliydi. Bu programların ortak iki özelliği daha var: Bir, bugünkü dünyada kültürün ne demek olduğunu bilmiyorlar; iki, hâlâ 'sanat ve kültür iyi vatandaş yetiştirmenin bir aracıdır' yaklaşımını aşamamışlar.

Kimseye danışmadıkları o kadar belli ki! Körler ve sağırlar birbirini ağırlıyor
Metin Celal (Yayıncılar Birliği):
Partilerin kültür ve sanata yüzeysel baktığı anlaşılıyor. Sorunlar tam tespit edilmemiş, sorun olduğu düşünülen konular da yuvarlak laflarla geçiştirilmiş. Herhangi bir derinleşme, analiz yok. Sanatçılara vaat ettikleri önemli bir şey de yok, ama oy istiyorlar. Sanatın, sanatçının sorunları nedir, nasıl çözeriz diye düşünmemişler. Kültür ve sanat ile ilgili bölümler âdet yerini bulsun diye yazılmış. Düşünce özgürlüğü için adım atılmasından, 301'in ve benzer maddelerin değişmesinden, yazarın, sanatçının, yayıncının yargılanmayacağı bir Türkiye'den söz etmiyorlar. Demek ki, kültüre özgürlük vaat etmiyorlar.

Bir parti tek cümlede korsan yayını önleyeceğiz diyor ama nasıl yapacak belli değil.

Diğerlerinin bu sorundan hiç haberi yok. AKP'ye göre ise korsan yayın sorunu çözülmüş olmalı ki hiç söz etmiyor; oysa korsanın payı sinemada, müzikte yüzde 90, yayıncılıkta yüzde 60'a ulaşmış, kitap, cd, kaset satışları vahim düzeyde. Biraz daha beklerlerse sanat diye bir şey kalmayacağı için sorununu çözmeye de gerek kalmayacak. Kitap okuma oranları hızla düşüyor. Çocuklarımız doğru cümle yazamaz hale geldi. Edebiyat, dilbilgisi okumadan lise bitirenler var. '100 Temel Eser Rezaleti' aynen sürüyor. Ücretsiz ders kitabı projesi nedeniyle kitap satamaz duruma gelen on binlerce Anadolu kitapçısı kapandı, hiç kitapçısız iller ilçeler var. Bunlar AKP'nin seçim bildirgesinde sözünü etmediği başarıları (!) ama diğer partilerin de bu konularda bir bilgisi ve çözüm önerisi yok. Körler ve sağırlar birbirini ağırlıyor.

Kâğıt üzerinde iyi
Enver Ercan (Türkiye Yazarlar Sendikası):
Partilerin kültür-sanata ilişkin programları, vaatleri kâğıt üzerinde iyi. Elbette maddeler arasında bakış açımıza uymayalar da var. Ama bu aşamada önemli değil. Önemli olan, bu programlar hayata geçirilirken nasıl bir tutum sergilenecek? Edebiyat, sanat ve kültür alanını geliştirmeye yönelik daha somut adımlar atabilecekler mi, bu alanda çalışan örgüt ve kurumlara daha yakın ilgi gösterecekler mi, projelerin hepsine eşit mesafede durup maddi destek verecekler mi, bütün bunların yanı sıra Türkiye'nin bütün renklerini bizim zenginliğimiz olarak görüp kucaklayacaklar mı? İşte bunlar önemli. Türkiye Yazarlar Sendikası olarak, projelerimizi seçimlerin ardından Kültür Bakanlığı'na sunacağız ve hep birlikte göreceğiz.

Değişen bir şey yok
Vasıf Kortun (Küratör):
AKP, CHP, DP ve MHP'nin programlarını öngörülebilir bir sıkıntıyla okudum. Şaşırtıcı, yeni veya taze bir önerileri yok. Hiç bir parti, örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın lağvedilip, tüm kültür sektöründe, özerk, şeffaf ve denetlenebilir bir profesyonelleşmeye geçilmesi gibi kör gözlerin bile görebildiği bir konuda; idrak, niyet ve cüret içeren bir bakış sunmuyor. Siyasi yönetim değişiminden kültür yönetimini muaf tutmak niyetinde değil hiç biri. Hiç bir parti kültür politikasında ve yönetiminde gayri-merkezileşmeden ve pozitif ayrımcılık ihtiyacından söz etmiyor. Kimse, Türkiye her yerinde varolan ama atıl koşullarda bekletilen onlarca kültür merkezini, okul salonlarını gündelik hayatlarımıza yeniden katmanın tartışmasını bile açmamış. Fonlama için, Milli Piyango'dan kesinti yapılmasını önermiyor. Velhasıl, cephede değişen pek bir şey olmayacak besbelli.

Çok kültürlü yapı nerede?
Hasan Saltık (Kalan Müzik):
Diğerlerine göre en geniş kapsamlı kültür-sanat programına sahip AKP'nin programında devamlı 'Türk kültür ve sanatı'na vurgu yapılması düşündürücüdür. Osmanlı döneminden beri bu topraklarda yaşatılan kültürel değerlere sahip çıkılmak istendiği belirtilse de, buradaki çokkültürlü yapı ve onun kültürel değerleri adına hiçbir şey söylenmemiş.

CHP'nin kültür ve sanat adına yazdıkları yine 'laiklik' ekseninde oluşturulmuş. Bunun dışında yazılanlar, sanki programı doldurmak için eklenmiş gibi görünüyor. Çünkü soyut önermeler programın genelini oluşturuyor. En somut planın 'Madımak Hoşgörü Müzesi' olduğu görülüyor. DYP'nin diğer partilere göre kısmen daha çok söz söyleyen kültür-sanat programında 'yabancı' kültür baskısıyla savaşmak konusuna yoğun bir vurgu yapılırken diğer yandan kültür-sanat çalışmalarının yurtdışına açılması için yabancılarla çalışmaların desteklenmek istemesi tuhaf duruyor. MHP'nin programının çocuklardan bahsetmesi ve 'Milli bilgisayar oyunları endüstrisi', 'Milli çizgi film endüstrisi', vb. somut projeleri (gerçekleştirilebilirliği bir yana) en ilginç kültür projeleri arasında sayılabilir.

Müzik alanında vergi engelleri, denetim, devletin elindeki arşivlerin tasnif edilmemesi, zengin kültürü aktaracak bir müze olmaması gibi sorunlar ise öylece duruyor...

İnandırıcı değiller
Tamer Levent (Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanlar Vakfı):
Partilerin 'toplumsal kültürün' gelişmesinden ne anladığı çok iyi açıklanmıyor. Bireyin bilme, öğrenme, kendini ifade etme, farkındalık ve kendini eleştirme gibi kültürel gelişmelerinin, din kültürüne karşıt görülmesinden vazgeçilmelidir. 'Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti olması' ilkesi ortak bir kültür tezi olarak anlaşılmalıdır. Bu tez doğrultusunda kültürel gelişme programları yapılmalı, özellikli yasal düzenlemeler ve özel örgütlenme modelleri geliştirilmelidir. Bütçe olanakları artırılmalıdır. Sanat kavramının bir yaşam felsefesi olarak nasıl kullanılacağı öğretilmeli ve özendirilmelidr. Buna uygun eğitim düzenlemeleri yapılmalıdır. Bu anlamda, partilerin, anayasadan skaynaklanan ortak görüşleri sabit olmalıdır.

O zaman programları inandırıcı olur.

Tembel bir öğrencinin ödevi gibi
Murat Daltaban (Tiyatrocu):
Partilerin kültür programlarını şaşkınlıkla ve sıkılarak okudum. Gördüm ki yeni ve heyecan verici bir şey yok. Metinler amacından uzak, yüzeysel, beceriksizce, çalakalem yazılmış. Okurken, kimi zaman mahalle kahvesinde sohbet ederken biri not tutmuş duygusuna kapılıyorsunuz. Kültür politikasının kalabalıklara yaşam tarzı önermesi beklenir. Bu önerme bir yana yaptıklarının yapacaklarının teminatıymış gibi yaklaşanlar mı ararsın, dünya bilgisayar oyunları pazarıyla rekabet etmeye hazırlananlar mı, ırkçılığı kültür politikasıymış gibi yutturmaya çalışanlar mı ararsın... Sanki tembel öğrencinin dönem ödevi gibi. Derinmiş, anlamlıymış gibi duran cümlelerle yaşamlar değişmiyor işte... Bilime, sanata fikir üretebilmesi için şans tanımak, alan açmak gerekli. Yoksa fikir üretmeden, bilim üretmeden, sanat üretmeden kültür politikası programı yazmak neye yarar. Partiler üstü bir akılla, kendi geleceğini ciddiye alıp, yepyeni tazelenmiş bir kafayla düşünmek gerekli. Görülüyor ki konuştuğumuz dilde karmaşa var. Öncelikle doğru, ortak dilde buluşmamız gerekli.

Sanki çerezden mesele
Elif Şafak (Yazar):
Türkiye'de senelerce her seçim döneminde kültür ve sanatın çerezden meseleler sayılmasına tanık olduk. Bu sene de pek farklı değil. En temel sorun siyasetçilerin sanata ve edebiyata 'özerk' bir alan tanımak istememesi. Gündelik siyasi çekişmelerin üstünde ve ötesinde kalmalı kültür ve sanat. Özerk olabilmeli, özgür olabilmesi için. Partiler programlarını tepeden inme bir bakışla belirlemek yerine, bizzat sanatçılarla ve sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek oluşturmayı deneseler keşke. Sektörün sorunlarını dinleseler, danışsalar, anlamaya çalışsalar. Bu seneki programlarda korsan yayıncılık, telif hakları, ifade ve düşünce özgürlüğü, sansür gibi son derece temel konular ele alınmamış. Bazı partiler 'dostlar alışverişte görsün' babında hazırlamışlar sanat dosyalarını. Bazı partiler ise senelerdir hep aynı dosyayı kullanmakta, belli ki kendilerini bir nebze olsun geliştirme gereği duymadan. Partiler arasında sanat ve kültür dosyası en kapsamlı ve ciddi görünen gene AKP.

Korumacı ve inşaatçı kültür sanat politikaları
Görgün Taner (İstanbul Kültür Sanat Vakfı):
Siyasi partilerin programlarındaki kültür-sanat politikaları ile ilgili bir değerlendirme, belki de yapmak isteyeceğim en son şey olurdu. Ancak Radikal'i kıramadım ve sonuç tahminimden farklı olmadı doğrusu. 'Başlık altını doldurmaya yönelik' yuvarlak laflarla dolu birçok kelam. AKP, CHP, MHP, DP'nin kültür-sanat politikalarıyla ilgili metinlerini okudum. Kültür ve sanat, parti liderlerinin gündelik yaşantısında ne kadar yer alıyorsa, öncelikleri arasında ne kadar varsa, parti programlarında da o kadar. 'Sevdiğim yazarın yeni bir kitabı çıkmış' veya 'Sevdiğim yönetmenin bir filmi gelmiş' demeden yaşamanın kültür-sanat politikası ne kadar olabilirse tabii ki...

Öne çıkan temel durum -nasıl yapılacağı bilinmeden de olsa- kültürel miras korumacılığı; geçmişe bakarak onunla övünme ve geçmişi günümüzde yeniden yaşatma uğraşı. Çağdaş sanata veya ilgili disiplinlere değinen hiçbir cümleye rastlamadım. Partiler genelde kendilerini konumlandırdıkları eksenin dışına pek çıkmamışlar. CHP inanç-laiklik ekseninde kültürel bir kopuş süreci ve 'cumhuriyet karşıtlarından' söz ederken, MHP işi 'milli çizgi film endüstrisi' ve 'milli bilgisayar oyunları'na kadar götürmüş.

İkinci belirgin özellik ise kültür-sanat politikalarının inşaat işiyle karıştırılıyor oluşu. İnşa edilen kültür merkezi adedini artırmakla pek bir yere varılmıyor. Anadolu'da şu anda onlarca kültür merkezi var. Binayı 'merkez' olarak görmek ve binanın yapımını bitirince 'kente kültür merkezi kazandırdığını' iddia etmek temel bir yanlış. Yapılan veya yapılacak merkezlerin finansman ve özgür yönetim sorununun da çözülmesi gerekiyor.

İfade özgürlüğünden söz edilmiyor
Göze çarpan son özellik olarak da kültür politikalarının finansman boyutunun 'özel sektöre ihale edilmesi'nden vazgeçilmesi zorunluluğu. Hükümetler 'özel sektör'ü teşvik edici rol oynamayı sürdürmeli, ama bu nedenle 'finansman desteğinden kurtuluyoruz' gibi bir anlayış sergilenmemeli. Sanata ayrılan bütçe bu kurumlarda çalışanların maaşlarını ödemek üzere konulan tutarın üzerine çıkmalı.

Eksiklikler ise kültürel çeşitliliğe vurgu yapılmasına rağmen (AKP ve CHP programları) sonuçta bunun 'dünyadaki diğer kültürlerle rekabet alanı' olarak görülmesi (nasıl bir anlayış bu çıkaramadım), AB sürecine hiçbir programda atıfta bulunulmaması (özellikle CHP ve MHP bulunsaydı şaşardım), ifade özgürlüğünden söz edilmemesi, sanatçı ve sanat topluluklarının yaratıcılıklarını sergileyecekleri 'iklimin' tarifinin yapılmaması (hoş MHP bu tarifi yapmış, ancak biraz korku filmi havasında). Şaşırtıcı olan AKP'den daha eli yüzü düzgün bir metin bekliyor olmam. Yine de devletin kültür politikaları konusundaki rolünü ve önümüzdeki dört sene boyunca ne yapacağını yazan tek parti -katılsam da katılmasam da- AKP olmuş.

Burada önemli bir başka özellik öne çıkıyor, o da partilerin siyasi kadroları için geçerli olan insan kaynakları problemi. Siyasi partiler, 'Geçen sefer ne yazmışız, hadi onu biraz zenginleştirelim' mantığıyla elimdeki bu 'dostlar alışverişte görsün' metinlerini ortaya çıkarmışlar. Bu konuda kültür politikaları alanında çalışan kurum veya kişilerden hiçbir destek almadıkları belli.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.