Haberler

“Anadolu'yu 150 yıldır kazıyoruz”

Tarih: 13 Ağustos 2007 Kaynak: Zaman

Uygarlıkların beşiği olarak nitelendirilen Anadolu'da yaklaşık 150 yıl önce başlayan arkeolojik kazılar, tüm hızıyla sürüyor.

1800'lü yıllarda casus arkeologlar aracılığıyla birçok tarihi kalıntısı yurt dışına kaçırılan ve kimi kaynaklara göre ilk arkeolojik kazıları Troia'da 1854'te Frank Calvert tarafından, kimilerine göre de 1871'de Henrich Schliemann tarafından gerçekleştirilen Anadolu'da, bugün 200'ü aşkın noktada kazı çalışması yapılıyor.

Türkiye'de halen an çok arkeolojik kazıların yapıldığı illerin başında Muğla geliyor. Muğla'daki, Karia ve Likya gibi uygarlıklara başkentlik yapmış ve bu uygarlıkların izlerini taşıyan tarihi antik kentlerde ve ören yerlerinde, kültürel değerlerin gün ışığına çıkarılması için 2006 yılında 11 yerde bilimsel, 7 yerde kurtarma kazısı, 6 yerde ise yüzey araştırması yapıldı.
Farklı uygarlıkların izlerini taşıyan 195 tarihi antik kentin bulunduğu Muğla'da, 2007 yılı içinde bir bölümü başlayan, bir bölümü de önümüzdeki günlerde başlayacak arkeolojik kazı yerleri şöyle sıralanıyor:

-Arkeolojik BilimseL Kazılar-

Köyceğiz-Kaunos Kazısı, Fethiye-Tlos Kazısı, Fethiye-Letoon Kazısı, Datça-Knidos Kazısı, Datça-Knidos Antik Kenti Kazısı, Yatağan-Lagina Kutsal Alan Kazısı, Milas-Beçin Kazısı, Milas-İassos Kazısı, Milas-Labranda Kazısı, Bodrum-Gümüşlük Myndos Kazısı.

-Arkeolojik Kurtarma Kazıları-
Muğla-Özlüce Fosil Yatakları Kazısı, Kavaklıdere-Hylarima Kazısı, Yatağan-Alaşar Çatlıbası Kazısı, Bodrum Omurça Mah Kazısı, Milas-Gümüşkesen İlköğretim Okulu Bahçesi Kazısı, Marmaris-Yalancıboğaz Kazısı, Datça-Emecik Köyü Apollon Kutsal Alanı Kazısı.

-Arkeolojik Yüzey Araştırmaları-

Muğla-Kentsel Sit Alanı, Milas-İassos Ören Yeri, Milas-Heraklia, Marmaris-Kıran Gölü, Fethiye-Likya Pamfilya, Aydın ve Muğla İlleri Yüzey Araştırması.

-İzmir ve Manisa-

İzmir'de her yıl haziran ayı civarında başlayan ve eylül ayına kadar süren arkeolojik kazılar devam ediyor. İzmir'de kazıların ağırlık noktalarını, dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer alan Bergama, Selçuk ilçesindeki Efes Harabeleri ve Aliağa ilçesindeki Kyme Antik Kenti kazıları oluşturuyor.

Kentteki en eski kazı çalışması Efes Antik Kenti'nde yapılıyor ve yaklaşık 100 yıldır bu çalışmalar devam ediyor. Burada çıkarılan eserler Selçuk Müzesi'nde sergileniyor.

İzmir'in Aliağa ilçesinde Anadolu'nun Ege sahillerindeki en eski şehirlerinden biri olan Kyme Antik Kenti kazı çalışmaları sürüyor. Burada bulunan eserler İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.

Bergama ilçesindeki Pergamon Antik Kenti, Urla ilçesindeki Limantepe ve Klazomenai ve Torbalı ilçesindeki Metropolis Antik Kenti kazıları ise devam eden çalışmalar arasında yer alıyor.

Manisa genelinde halen Salihli ilçesine bağlı Sart beldesinde Sart Antik Kazısı ve Aigai Antik Kentinde kazı çalışmaları sürdürülüyor. 1958 yılında kazı çalışmalarına başlanılan Sart Antik Kenti kazıları ABD'li bir profesör başkanlığındaki kurul tarafından sürdürülüyor. Aigai Antik Kenti'ndeki kazı çalışması ise 2005 yılından bu yana sürdürülüyor.

-Çanakkale'de Antik Çağların Bilinmeyenleri-
Eski çağlarda Hellespontos ve Dardanel olarak anılan ve MÖ 3000 yılından beri yerleşim alanı niteliğini koruyan, birçok medeniyete ev sahipliği yapan Çanakkale'de, bugün yüzlerce bilim adamı tarafından yürütülen 6 farklı yöredeki arkeolojik kazılarda, antik çağların bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarılmaya çalışılıyor.

Erken Bronz Dönemi'nden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan Çanakkale'de Troia, Aleksandreia Troas, Assos, Apollon Smintheus, Yenibademli ve Parion'da her yıl yerli ve yabancı çok sayıda bilim adamı tarafından bilimsel çalışmalar yürütülüyor.

-Troia Antik Kenti-
Ticaret, zenginlik ve savaş kenti olarak anılan Troia Antik Kenti, dünya arkeolojisi ve kent turizmi açısından büyük önem taşıyor.

Zengin bir tüccar olan ve okuduğu kitaplardan Troia'dan etkilenen Henrich Schliemann Çanakkale'ye gelerek, 1871-1878 yılları arasında kazı çalışması yaptı. Arkeoloji bilginden yoksun ve Priamos'un hazinelerinin peşinde olan Schliemann, yaptığı bir kazıda bakır leğenler, tencereler, altın, gümüş, elektron ve tunç kupalar, bakır mızrak uçları, altın yüzükler, bilezikler, küpeler ve baş süsleri buldu. Bulduklarını yasal olmayan yollarla Atina'ya kaçırdı.

Arkeolog Prof.Dr. Manfred Osman Korfmann tarafından 1988 yılında başlanan bilimsel kazılar, iki yıldır arkeolog Prof.Dr. Ernest Pernicka ve yardımcısı Yard. Doç. Dr. Rüstem Aslan tarafından yürütülüyor.

Pernicka, Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann'ın, Troia Antik Kenti'nde 1988'de başlattığı kazı çalışmalarını içeren 8-10 ciltlik son yayınını 2010 yılına kadar tamamlayarak, bilim dünyasına sunmayı hedeflediklerini belirtti.

-Parion Antik Kenti-
Troas bölgesinin MÖ 4. yüzyılda en önemli ticaret merkezi ve Bizans, Roma, Helenistik, Klasik ve Arkaik dönemlere doğru uzanan bir yerleşim birimi olan Parion, özellikle Helenistik döneme ait zenginliğiyle göze çarpıyor.

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cevat Başaran'ın kazı heyeti başkanlığı yürüttüğü antik kentte, 2005 yılından itibaren kazı çalışmaları sürdürülüyor.

-Aleksandreia Troas-
Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyü yakınlarında bulunan Aleksandreia Troas (İskender'in Yurdu), MÖ 4. yüzyılın sonlarına doğru Büyük İskender'in komutanlarından ve sonra da Kral olan Antigonas tarafından kuruldu.

En görkemli yıllarını Roma döneminde yaşayan Aleksandreia Troas, bir ara İstanbul'a alternatif olarak Doğu Roma'nın başkenti olması için gündeme geldi.

Bugün yalnızca MS 2. yüzyılda Hadrianus'un yaptırmış olduğu hamam ve su kemerlerinin kalıntılarının yanı sıra stadion, tiyatro, sur duvarları ile dor üslubunda olduğu sanılan bir mabedin izleri görülmektedir. Buradaki kazı çalışmaları 4 yıldır, Alman arkeolog Prof.Dr. Elmar Schwertheim tarafından yürütülüyor.

-Assos-
Antik çağların önemli liman kentlerinden olan Assos, Aristoteles'in ilk felsefe okulunu kurduğu bir yerleşim birimi olarak dünya tarihine geçti.

Sur duvarlarıyla korunan, yuvarlak ve kare kulelerle desteklenen antik kentte kazı çalışmaları 1980'de Prof.Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından başlatıldı.

Tiyatro, agora, meclis binası, liman, nekropol ve gymnasiondan oluşan antik kentte kazılar, Prof.Dr. Serdaroğlu'nun vefatının ardından, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Nurettin Aslan ve ekibi tarafından yürütülüyor.

-Apollon Smintheus-
O günkü inanışa göre, Tanrı Apollon'un fareler üzerindeki gücüne adanan ve Çanakkale'nin Gülpınar köyünde bulunan tapınak, kent turizminin önemli parçaları arasında yer alıyor.

Helenistik dönemdeki enflasyon nedeniyle tamamlanamayan tapınakta, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Coşkun Özgünel başkanlığında kazı çalışmaları 27 yıldır sürdürülüyor.

Gökçeada'nın kültür tarihinin aydınlatılmasında önemli bir rol oynayan Yenibademli Höyük'te 12 yıldır Prof.Dr. Halime Hüryılmaz başkanlığında kazı çalışması yürütülüyor.

-Eskişehir-
Eskişehir'in 2 ilçesinde devam eden kazılar geçmişe ışık tutuyor.

Seyitgazi ilçesine bağlı Yenikent köyünde 1994'te Prof. Dr. Turan Efe başkanlığında başlatılan Küllüoba Höyük kazısında ilk tunç çağına ait eserler bulundu. Küllüoba Höyüğü MÖ 5 bin yılına kadar uzanan geçmişe sahip.

Kazıda, saray niteliğinde anıtsal bir yapı ile çanak, çömlek ve mimari yapılar ortaya çıkarıldı.

Eskişehir Müze Müdürlüğü başkanlığında, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Alp'in önderliğinde Han ilçesinde yürütülen Han yer altı şehir kazılarında ise mezar taşları ve 30-40 santimetrelik adak heykelcikler bulundu.

Kurtarma kazısı şeklinde süren kazılar 2004'te İl Özel İdaresinin desteğiyle başladı. Kazılar, 2008'de Kültür ve Turizm Bakanlığı başkanlığında sürdürülecek.

-Amasya'daki Arkeolojik Kazılar-
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile çeşitli üniversitelerin iş birliğinde Amasya'da bu yıl çeşitli bölgelerde kazı çalışması gerçekleştirilecek.

Bu kapsamda, 3 Temmuzda başlayan Amasya Kalesi (Harşena Dağı) sistemli arkeolojik kazılarına devam ediliyor. Yaklaşık 3 ay sürmesi planlanan kazılarda şu ana kadar Osmanlı ve Selçuklu dönemi su sarnıçları ile çeşitli toprak ve metal kaplar elde edildi.

Merkez Doğantepe beldesinde ise eylül ayında başlanacak ve yaklaşık 40 gün sürecek kurtarma kazısında Hitit dönemiyle ilgili araştırma yapılacak.

Merkez Tolucak köyü (Oluz) hudutları içinde yer alan Yassıhöyük yöresinde de arkeolojik kazı çalışması başlatılacak. Söz konusu kazıların her yıl yaklaşık 40'ar günlük sürelerle 10 yılda tamamlanması planlanıyor.

Göynücek ilçesi Şerefter köyü yakınlarında bulunan ve Asur ticaret kolonilerine ait buluntuların (MÖ 2 bin) araştırılacağı höyük kazılarına ise Amerikan The Chicago Üniversity Oriental İnstitute ve Danimarka Arkeologie Enstitute Müdürlüğünden bilim adamlarının katılımı ile bu ay içinde başlanacak.

Yetkililer, bu bölgede periyodik aralıklarla yapılacak kazı çalışmalarının yaklaşık 25 yıl sürmesinin beklendiğini ve toplam bütçesinin yaklaşık 1 milyon doları bulacağını söylediler.

-İkiztepe Kazıları-
Samsun'un Bafra ilçesinde 1974'ten bu yana sürdürülen İkiztepe kazılarının bu yılki bölümüne başlandı.

Samsun yakınlarındaki Dündartepe'de 1940 yılında kazı yapan arkeologlar tarafından keşfedilen İkiztepe'de, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Bilgi başkanlığında gerçekleştirilen kazıların bu yılki bölümü Tepe 1'de devam ediyor.

Prof. Dr. Önder Bilgi, bu yılki çalışmaların 8 hafta olarak planlandığını söyledi.

Çalışmalarda MÖ 3000-2400 yılları arasındaki dönemin araştırılacağını belirten Prof. Dr. Bilgi, kazıları 15'i kazı ekibi olmak üzere 45 kişilik ekiple sürdürdüklerini kaydetti.

Çalışmalara geçen yıl kazılan Tepe 1'deki alanın yanında devam edildiğini anlatan Prof. Dr. Bilgi, ''İlk Tunç Çağı tabakalarına inene kadar kazıları sürdüreceğiz. O dönemin mimari ve kültürel yapısını ortaya çıkaracağız'' dedi.
İkiztepe ören yerinde bugüne kadar yapılan kazılarda, bölgede Kalkolitik döneme (MÖ 5000-4000) ait yerleşmelerin izine rastlandı, MÖ 4000 ile MÖ 1700 yıllarına kadar sürekli yerleşim yapıldığı anlaşıldı.

Kazılarda Eski Tunç Çağı (MÖ 3000-2000) ve Erken Hitit (MÖ 1900-1800) dönemine ait çok sayıda eser ve kalıntı bulundu. Ayrıca Helenistik döneme (MÖ 330-30) ait anıt mezar ortaya çıkarıldı.

İkiztepe'deki kazılarda elde edilen arkeolojik parçalar arasındaki en ilginç buluntuları ise ameliyatlı kafatasları oluşturuyor.
Ayrıca bu eserlerin incelenmesi sonucunda, burada yaşayan insanların, Akdeniz ırkının özelliklerini taşımadıkları ve Alacahöyük'te yaşayan Orta Anadolu ırkından farklı, Güney Rusya ile Bulgaristan'da yaşamış insanlardan geldikleri anlaşıldı.

Kazılarda bugüne kadar yaklaşık 10 bin dolayında buluntu elde edildi. Bunların önemli bölümü, Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde sergileniyor.

-Yozgat-
Yozgat'ta Alman, ABD, İtalyan, İngiliz, Avusturyalı arkeologlar, değişik bölgelerde araştırma ve kazı çalışması gerçekleştiriyor.

Yozgat'ın Sorgun ilçesinde İngiliz Arkeologlar, kayıp şehir ''Pteria'' kentinin gizemini çözmeye, Alman ve İtalyan Arkeologlar Büyük Nefes köyünde bulunan Galatların Başkenti ''Tavium''da atalarının izlerini bulmaya çalışırken, ABD'li arkeologlar da Sorgun'da 5 ayrı medeniyetin izlerinin bulunduğu bölgede yüzey araştırması ve kazı çalışmaları yapıyor.

-''Kayıp Şehir Pteria''-
İngiliz Arkeolog Geoffrey Summers ve karısı Françoise Summers başkanlığında 1993 yılında Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Şahmuratlı köyü yakınlarında bulunan Kerkenes Dağı'nda yaptıkları araştırma ve kazılarda önemli bulgular elde ettiler. Bu yılki çalışmalarına yeniden başlayan İngiliz Arkeologlar, bugüne kadar yaptıkları araştırma ve kazılarda, tarihte kayıp şehir olarak bilinen antik ''Pteria'' şehrinin izlerine rastladılar.

-''Galatların Başşehri''-
Yozgat'ın Büyük Nefes köyü ve çevresindeki köylerde, 8 yıldır Avusturya Klegenfurt Üniversitesinden Prof. Dr. Karl Strobel, Almanya Heidelberg Üniversitesinden Dr. Christoph Gerber, İtalya Studi Di Udine Üniversitesi'nden Prof. Dr. Frederıck Marıo Fales, araştırmalarını sürdürüyor. Galatların Başşehri Tavium antik kentinde yürütülen çalışmalar, geçen yıldan itibaren genişletildi. Yapılan ön araştırmada Yozgat'ın 15 ayrı bölgesinde Roma, Tunç Çağı, Bizans, Hitit, İlk Tunç, Galat, Kalkolitik, Genç Kalkolitik, Orta ve Genç Demir Çağı, Osmanlı, Helenistik, Genç Roma, Erken Bizans dönemlerine ait antik eserler ve yerleşim yerlerine rastlanıldı. Ekip, çalışmalarına önümüzdeki günlerde yeniden başlayacak.

-''Çadırhöyük Kazıları''-
Yozgat'ın Sorgun İlçesi Peyniryemez köyü yakınlarındaki Çadırhöyük'te bugüne kadar sürdürülen kazı çalışmalarında da önemli eserlere rastlanıldı.

MÖ 5 bin yıllarından başlayarak 5 ayrı medeniyetin yaşadığı belirtilen bölgede sürdürülen kazılara ABD'nin Chicago Üniversitesinden Prof. Ronald Gorny başkanlık ediyor. Bu yılki çalışmalarına önümüzdeki günlerde başlayacak olan ekip, bugüne kadar yaptığı araştırma ve kazılarda Kalkolitik, Tunç, Hitit, Helenistik ve Üst Bizans olmak üzere 5 ayrı döneme ait tarihi kalıntı ve eserler buldu.

-Malatya'da Aslantepe'deki Kazılar-
Malatya Kültür ve Turizm Müdürü Derviş Özbay, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden Aslantepe Höyüğü'nün açık hava müzesi olacağını bildirdi.

Höyükteki kazıların 1938 yılına dayandığını belirten Özbay, şunları söyledi:

''Höyüğün tarihi MÖ 5 bin 500 yıllarına dayanıyor. Kazılarda yalnız milattan önce 3 bin 500 yıllarına kadar inilebildi. Aslantepe'deki kazıların 3'te biri dahi tamamlanmadı, kazılar 20 yıl daha sürer. Höyükte kalkolitik döneme ait bir saray var. Kazılar bu saray etrafında şekilleniyor. Bu saray dünyanın en eski saraylarından biri.''

-Aslantepe Höyüğü-
Malatya'nın Orduzu beldesinde bulunan Aslantepe Höyüğü'nde ilk kazı çalışmaları, 1938'de Fransızlar tarafından başlatıldı. 1961'den itibaren ise İtalyanlar devam ettirdi.

Prof. Dr. Frangipane'nin başkanlığını yaptığı kazılarda, aralarında saray ve kral mezarının da bulunduğu çok sayıda tarihi eser ortaya çıkarıldı. Kral mezarı Malatya Müzesi'nde sergileniyor.

Aslantepe Höyüğü'nde gün yüzüne çıkarılan sarayda, yazının olmadığı dönemde mühür kullanıldığı belirtiliyor.

-Doğu Anadolu Bölgesi-
Doğu Anadolu Bölgesi'nde bu yıl Erzurum, ve Kars'ta arkeolojik kazı çalışması yapılacak. Erzincan'ın Altıntepe bölgesindeki kazı çalışmaları ise ağustos ayı başında sona erdi.

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu'nun sorumluluğunda yürütülen kazı çalışmalarında Urartu dönemine ait iç kaledeki kabul salonu yapıları ortaya çıkarıldı. Kazıda ayrıca yaklaşık 2 bin 700 yıllık kanalizasyon yapısı ile bu döneme ait ilk ve tek örnek mimari buluntu olarak lavabo, alaturka tuvalet, banyo ve çağ taşı bulundu.

Beş yıl önce başlanan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan Bizans dönemine ait yapılar da koruma altına alındı.

-Erzurum Kalesi Kazısı-
Erzurum Kalesi'nde 2005 yılında başlanan kazı çalışmalarına bu yıl da devam edilecek.

Önümüzdeki günlerde başlaması planlanan kazı çalışmalarında geçen yıl ortaya çıkarılan düzgün kesme taşlarla yapılan ve yüzeyden birkaç metre derinde bulunan tarihi mekanların tamamen açığa çıkarılması planlanıyor.
-Anı Ören Yeri-

Kars'a bağlı Ocaklı köyü sınırları içerisinde yer alan ve Türkiye-Ermenistan sınırını çizen Arpaçay Nehri üzerindeki tepede kurulu Anı Ören Yeri'nde de bu yıl kazı çalışması yapılacak.

Doğu Anadolu Bölgesi'nin en önemli tarihi mekanlarında olan ve içinde 10 kilise, 1 köprü ile çok sayıda bina kalıntısı temellerinin bulunduğu ören yerinde yapılacak kazıda yeni tarihi bulgular ortaya çıkarılması planlanıyor.

Uyarlıkların beşiği Anadolu'daki en önemli kazı merkezlerinden birisi de Van...

Van'da Urartu döneminde yapılan Ayanis ve Anzaf kaleleri, yıllardır süren kazı çalışmalarıyla tarihe ışık tutuyor.

Van'a 50 kilometre uzaklıkta bulunan Ayanis köyündeki kalede 1989 yılından bu yana kazı çalışması yürüten Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Altan Çilingiroğlu, bu yılki çalışmalara 6'sı Amerika ve Almanya'dan gelen 25 kişilik ekiple başladıklarını belirtti.

18 yıllık dönemde kalenin yüzde 20'lik bölümünün kazıldığını bildiren Çilingiroğlu, 2 yıl öncesine kadar çalışma yürüttükleri tapınak alanında tanrılara sunulan adak eşyalarına rastladıklarını söyledi. Bu yılki kazılarda bulunan 7 damga mühürün Urartu Krallığı'nın yapısına ilişkin bilgi verdiğini de ifade eden Çilingiroğlu, ''Biz şimdiye kadar Urartu Krallığı'nın mutlak egemen olduğunu, bütün arazilere sahip olduğunu, halkın kendine ait özel mülkünün bulunmadığını düşünürdük, ancak bu mühürlerin varlığı, Urartu halkının da kendilerine ait özel mülkiyetinin bulunduğuna işaret ediyor'' dedi.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Oktay Belli, Yukarı Anzaf Kalesi'nde üç hafta önce başlayan çalışmalarda, Tanrı Haldi'ye ait tapınağın kuzeyindeki saray yapısını ortaya çıkardıklarını belirtti. Şu andaki saray yapısının Urartu Krallığı'nda en erken döneme ait yapılar olduğunu ifade eden Belli, ortaya çıkan çivi yazısı sütun kaidelerinde, ''Tanrı Haldi'nin gücü sayesinde İşpuni oğlu Menua çok güçlü bir saray yaptırdı'' ifadesinin yer aldığını bildirdi.

17 yıldır devam eden çalışmalarda Anzaf kalesinin sadece yüzde 35'lik bölümünün kazıldığını anlatan Belli, şöyle konuştu:
''Bu yapı, Doğu Anadolu'da Kafkasya'da ve Kuzey Batı İran'da yer alan Urartu kalelerinin en büyüğünü oluşturuyor. Bu bölgenin en büyük ekonomik yönetim merkezi Yukarı Anzaf Kalesi, 60 bin metrekarelik bir alana yayılmıştır. Bu kaledeki kazılar, Urartu Krallığı'nın erken dönem mimarisini aydınlatıyor.''

-İshakpaşa Mezarlığında Kurtarma Kazısı-
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki İshakpaşa Sarayı'nın güneyinde bulunan ve sarayda yaşayanlara ait mezarlık bölümünde kurtarma kazılarına başlandı.

Ağrı Dağı Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Yusuf Çetin, çalışmanın Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Erzurum Müzesi ve Ağrı Kültür Müdürlüğü işbirliğiyle başlatıldığını söyledi.

İshakpaşa Sarayı'na ait mezarlıkta kurtarma kazısına ihtiyaç duyulduğunu belirten Çetin, ''Mezarlık çok kötü durumdaydı. Bu çalışmayla mezarlığın genel dokusunu ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz'' dedi.

Çalışmalar sırasında, mezarlığın çevre duvarı ile mezarların baş ve ayak uçlarının ortaya çıkarılacağını anlatan Çetin, ''Bu bölümleri toprak altından çıkararak görünür bir duruma getireceğiz. Daha sonra restorasyon çalışması başlatılacak. Kazı ve restorasyon çalışmalarının ardından bu bölüm, sarayın bir parçası olarak turizme kazandırılacak'' diye konuştu.
Çetin, 37 kişilik bir ekiple yürütülen çalışmaların 1 ay süreceğini bildirdi.

-Bursa'da Antik Roma Tiyatrosu-
Bursa'nın İznik ilçesinde, 20 bin kişilik kapasitesiyle Marmara Bölgesi'nin en görkemli arkeolojik kalıntılarından biri olan ''Antik Roma Tiyatrosu''nda kazı çalışmalarına başlanması için Kültür ve Turizm Bakanlığından izin beklendiği bildirildi.
Kazı çalışmalarına başkanlık eden Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bedri Yalman, ''Nikaia Antik Kenti'' sınırları içinde yer alan tiyatronun, Roma İmparatoru Trajanus tarafından MS 2. yüzyılda inşa edildiğini söyledi.

Tiyatroda, bu yıl kazı çalışmalarına başlamak için her şeyin programlandığını belirten Yalman, ancak Kültür ve Turizm Bakanlığından kazı için gerekli izinin henüz çıkmadığını kaydetti.

MS 8. yüzyılda İstanbul'u fethetmek için gelen Arap ordularının, Bizans ordusunun önemli bölümünün bulunduğu İznik'i almak için de kente saldırdığını ifade eden Yalman, ''Bu saldırı sırasında Bizans ordusu, tiyatronun taşlarını yerlerinden sökerek kent surlarını güçlendirmek için kullanmış. Tiyatronun birçok parçası günümüzde surlarda gözüküyor. Temeller üzerindeki mimari parçaları teker teker surlarda tespit ediyoruz'' diye konuştu.

-''Daskyleion Antik Kenti''-
Balıkesir'in Bandırma ilçesine bağlı Ergili köyü yakınlarındaki Hisartepe'de bulunan ''Daskyleion Antik Kenti''ndeki kazılar sürüyor.

Kazı ekibi başkanı Prof. Dr. Tomris Bakır, bu yıl 25 Temmuzda başladıkları kazıların eylül ayı sonunda tamamlanmasını beklediklerini söyledi.

Son beş yıldır kazıları yürüttükleri, ''Pers Sarayı'' temellerinin bulunduğu bölgede çalışmalara devam edeceklerini belirten Bakır, yine bu sarayın dinsel merkezi yöresindeki kazı çalışmalarını da sürdürmeyi planladıklarını kaydetti.

Bu yıl ilk kez Persler'in yönetim merkezi olan Hisartepe'nin kuzeydoğusu ile alt bölümünde yer alan ana kent bölgesinde de kazı gerçekleştireceklerini dile getiren Bakır, bu bölgede, görkemli bir kent kapısı bulmayı umut ettiklerini anlattı.

Bu yılki kazı ekibinde, Ege, Muğla, Çukurova ve Mersin üniversitelerinden arkeolog, öğretim üyesi ve öğrenci olmak üzere 15 kişinin bulunduğunu belirten Bakır, kazılarda görevli işçilerle birlikte 56 kişilik bir grup oluşturduklarını bildirdi.

Bir ören yerinin, arkeolojik turizme açılmasının çok büyük zaman ve harcama gerektirdiğini ifade eden Bakır, Daskyleion kazılarının da en az 100-150 yıl süreceğini kaydetti.

Türkiye'de şu anda 270 yerde arkeolojik kazı yapıldığını belirten Bakır, ''Bu kazılarda, ören yerlerinin arkeolojik turizme açılması için yalnız işçi paraları yetmiyor. Bu kazıların, mutlaka sponsorlarca desteklenmesi gerekiyor. Yoksa bu ödenek ve paralarla, ören yerlerinin arkeolojik turizme açılması uzun süre alır'' dedi.

-''Kyzıkos Antik Kenti''ndeki Kazı Çalışmaları-
Balıkesir'in Erdek ilçesi yakınlarında bulunan ''Kyzikos Antik Kenti''nde yer alan ve ''Dünyanın 8. harikası'' olarak nitelendirilen ''Hadrianus Tapınağı''nda kazı çalışmalarına devam ediliyor.

Antik kentteki arkeolojik kazıları yürüten ekibin başkanı Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurettin Koçhan, 6 Temmuzda başladıkları bu yılki kazı çalışmaların, ağustos ayının ilk haftasında sona erdiğini belirtti.

-''Seyitömer Höyüğü''-
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölümünce, Seyitömer Termik Santrali'ne ait kömür havzasındaki höyükte yürütülen kazı çalışmalarına devam ediliyor.

DPÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ahmet Nejat Bilgen, höyükte geçen yıl başlatılan kazı çalışmalarının bu yıl 100 kişilik ekiple sürdürüldüğünü bildirdi.

Kazılarda seramik kalıplar bulunduğunu ifade eden Bilgen, bunun yanı sıra Hitit uygarlığına ait demir atölyeleri ve demir cüruflara rastladıklarını kaydetti.

-Konya ve Aksaray'da Devam Eden Kazılar-

Konya'nın Çumra ilçesi yakınlarındaki Çatalhöyük kazısı, ilk olarak 1960 yılında James Mellaart tarafından yapıldı.
Uzun bir süre ara verilen kazılara, 1993 yılında yeniden başlandı. Türkiye ve dünyanın önemli arkeolojik sitelerinden biri haline gelen Çatalhöyük'te bugüne kadar gerçekleştirilen kazılarda uygarlık tarihinin ilklerine ulaşıldı.

İlk kumaş, ilk ayna, ilk tahta kaseler, ilk tarım ve hayvancılık, ilk binaların bulunduğu kazılar halen sürüyor ve yaklaşık 150 kişilik bir ekip çalışıyor.

Çatalhöyük, 9 bin yıllık geçmişi insanlık tarihiyle ilgili çok sayıda gizemi de barındırıyor. Dünyanın en eski yerleşim birimleri arasında gösterilen Çatalhöyük, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntular ile yazının bulunmasından önceki insanlık tarihine ışık tutan merkezlerin başında geliyor.

-Aksaray'daki Kazılar-

Aksaray'da 1962'de başlayan Acemhöyük'teki kazı, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aliye Öztan tarafından yürütülüyor.

Akkad ve Hitit yazıtlarında adı geçen Asur kenti Puruşanda'yı ortaya çıkarmak amacıyla sürdürülen kazılarda Asur ticaret kolonilerine ilişkin 4 yapı saptandı.

Bu katlarda Sarıkaya Sarayı, Hatipler Sarayı, evler, damga ve silindir mühürler, çeşitli bezeme ve biçimlerde çanak çömlek, kumaş izleri ve boncuklar, altın süs eşyası, fildişi yapıtlar ve oyun tahtası gibi buluntular ortaya çıkarıldı.

1989 yılında başlayan ve İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığındaki ilk etabı 2002 yılına kadar süren Aşıklıhöyük kazılarında, neolotik köy yerleşmesi ortaya çıkarıldı.

-İlk Beyin Ameliyatı-
İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran başkanlığında 2006 yılında yeniden başlayan kazılarda 10 bin yıl öncesine dayanan ilk beyin ameliyatı izlerinin rastlandığı bir kadın kafatası saptandı.

Orta Kalkolitik Çağ'a (MÖ 5200 - 4750) tarihlenen Güvercin Kayası'ndaki kazılarda da tahıl siloları, depolama ünitelerinde tahıl peteklerine rastlandı.

Stilize ya da natüralistik üslupta hayvan yüzü betimlemelerinin, evcil ve yabani hayvanların günlük ve tinsel yaşamdaki önemini vurguladığı belirtiliyor. Ayrıca, kilden üretilmiş insan ve hayvan heykelcikleri de dinsel yaşamla ilgili diğer önemli bulgular olarak öne çıkıyor.

İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Sevil Gülçur başkanlığında yürütülen kazılar sürüyor.

-Antalya'daki Arkeolojik Kazılar-
Antalya'da bu yıl Xanthos, Patara, Rhodiapolis, Perge, Karain, Olympos'ta kazı çalışmaları yapıldı.

Bu kazılardan Xanthos tamamlanırken, diğer alanlardaki kazıların ise Eylül ayı sonuna doğru tamamlanacağı bildirildi.

-Xanthos-

Kaş ilçesine bağlı Kınık beldesindeki Xanthos Antik Kenti'nde Fransa'daki Bordeaux Üniversitesi'nden gelen 25 kişilik ekip ve Türk öğrencilerin katılımıyla 26 Haziranda başlayan kazıların bu yılki bölümü tamamlandı.

Bordeaux Üniversitesi'nden Prof. Dr. Jacgues Des Courtils başkanlığında yürütülen kazılarda bu yıl şehir içindeki sondaj kazılarının yapıldığı bildirildi.

Kazı Başkanı Courtils, bu yılki kazılarda 5. yüzyıla ait mozaiklerin ortaya çıkarıldığını, mozaikleri korumak için üzerini kumla kapattıklarını anlattı.

-Patara-
Likya Uygarlığı'nın başkenti olan Patara kentinde, Akdeniz Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Fahri Işık başkanlığında yürütülen kazılar 20'nci yılını doldurdu.

70 kişilik bilim ekibi ve 29 işçinin çalıştığı kazılara bu yıl, Akdeniz Üniversitesi'nin yanı sıra, Anadolu Üniversitesi, Almanya'nın Hannover Teknik Üniversitesi ve Magdeburg Teknik Yüksekokulundan bilim adamları katıldı.

Antik kentte, tepe düzlüğü, liman hamamı, meclis binası, tiyatro, Doğu Roma hamamı ve çömlek işçiliği bölümlerinde kazı çalışmalarının yürütüldüğü bildirildi.

Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Işın, bu yılki kazıların çok geniş bir alanda devam ettiğini ifade etti.

Patara'nın büyük bir uygarlığa başkentlik yaptığını, dünyanın ilk anayasasının burada yazıldığını, dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicolaus'un da burada doğduğunu belirten Işın, ''Kazılar her yönüyle memnuniyet verici. Kazılarda yeni ortaya çıkarılan buluntular, bilime ve tarihe ışık tutuyor'' dedi.

Kazıların bu yılki bölümünün 19 Eylülde sona ereceği bildirildi.

-Rhodıapolıs-

Kumluca ilçesindeki Rhodiapolis Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmalarının önümüzdeki birkaç gün içinde tamamlanacağı bildirildi.

Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, bu yıl ağırlıklı olarak kentte yaşayan ve tarihin ilk hayırseveri olduğu belirtilen Opramoas'a ait mezarın günışığına çıkarıldığını söyledi.

Çevik, ''Bu antik kentin önemini artıran Rhodiapolis Antik Kenti'nin kurucusu Opramoas, dünyada bilinen en büyük hayırsever insandır. Bu nedenle buranın tarihi ve kültürel önemi bir kat daha artmaktadır'' dedi.

Rhodiapolis'teki kazıların Antalya'nın en yeni kazısı olduğunu vurgulayan Çevik, burada günışığına çıkacak her eserin ülkeye büyük katkı sağlayacağına dikkati çekti.

-Perge-

Antalya'nın 18 kilometre doğusunda, Aksu beldesi yakınlarındaki Perge Antik Kenti'ndeki kazıların bu yılki bölümü 1 Ağustosta başladı.

Kazı çalışmalarına başkanlık eden Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu, 32 kişilik bilim ekibinin görev yaptığı kazılarda bu sezon sütunlu cadde, antik mezarlık, güney hamamı ve mozaikler üzerinde çalışılacağını bildirdi.

Çalışmaların 20-25 Eylülde tamamlanmasını hedeflediklerini belirten Abbasoğlu, ''Perge Antik Kenti'ndeki kazı çalışmaları 1946 yılında başladı. Perge, klasik arkeoloji alanında Türkiye'nin en uzun soluklu kazısıdır'' dedi.

Kilikya - Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehri olan Perge'nin kuruluşu milattan önce 7. yüzyıla dayanıyor. Hristiyanlar için önemli bir kent olan Perge'de tiyatro, stadyum, sütunlu cadde, agoradan oluşan şehir kalıntıları bulunuyor.

-Karain-
Antalya'nın 27 kilometre kuzeybatısındaki Karain Mağarasındaki kazılar ise Prof. Dr. Işın Yalçınkaya başkanlığında yürütülüyor.

Temmuz ayının son haftasında başlanan kazı çalışmalarının bu ayın sonuna kadar devam edeceği bildirildi.

Antalya'nın Kumluca ilçesi sınırları içinde bulunan Olympos Antik Kenti'ndeki kazılar ise 13 Temmuzda başladı.

Kazı Başkanı Doç. Dr. Yelda Olcay Uçkan, 2000 yılında başlanan kazıların bu yılki bölümünde belgeleme, röleve ve sondaj çalışmalarının yapıldığını bildirdi.

Kazı çalışmalarının 24 Ağustosa kadar devam edeceğini belirten Uçkan, 25 kişilik ekibin, kazı alanındaki güvenlik sorunu nedeniyle sistematik kazıya geçemediğini vurguladı.

Olympos Antik Kenti'nin içinde bulunduğu Yazır köyünde tatil yapan kişilerin denize ulaşmak için antik kentten geçtiğine dikkati çeken Uçkan, antik kentin denetimsiz durumda olduğunu vurguladı.

-Isparta'da Kazı Çalışmaları
-
Isparta'daki kazı çalışmaları Yalvaç ilçesindeki Pisidia Antiocheia Antik Kenti'nde yürütülüyor.

Isparta Kültür ve Turizm Müdürü Abdullah Kılıç, antik kentteki kazıların Roma Hamamı olarak bilinen bölgede sürdüğünü, bakanlık tarafından gönderilen 600 bin YTL ödenekle ortaya çıkan eserin restorasyon çalışmasının yapılacağını bildirdi.
Yalvaç ilçe merkezine bir kilometre mesafede bulunan Pisidia Antiocheia Antik Kentinde bulunan kilise, Hristiyanlarca önemli sayılıyor.

MS 46 yılında Aziz Paul ve Barnabas'ın bu kilisenin yerinde bulunan Sinagog'da Hristiyanlığı yaymak için ilk vaazlarını verdikleri, daha sonra aynı yere Aziz Paul adına bir kilise yapıldığı belirtiliyor.

Pisidia Antiocheia Antik Kenti'nde bugün sadece temelleri bulunan kilisenin, Hristiyanlar'ın yaptığı ilk kilise olduğu bildiriliyor.

-Burdur-
Tarihten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan Burdur'da yürütülen kazılar, 10 milyon yıl öncesine ışık tutuyor.
Dünyanın en büyük kazı merkezlerinden sayılan ve 17 yıldır Belçikalı Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında yürütülen Sagalassos Antik Kenti kazıları, Burdur Müzesi'nin tarihi eser kaynağı...

Kazı İkinci Başkanı Belçika Leuven Katolik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Jeroen Poblome, Sagalassos Antik Kenti'nin milattan sonra 13'üncü yüzyıla kadar bölgenin en önemli yerleşim birimlerinden olduğunu, kentin yaşanan büyük bir afetle üzerinin toprak ve çamurla kapandığını söyledi.

Antik kentteki kazıları bir okula dönüştürerek Avrupa'nın her yerinden arkeologların staj gördükleri bir bölge haline getirdiklerini belirten Poblome, kazı çalışmalarının 17'nci yılına girildiğine dikkati çekti.

Sagalassos Antik Kenti'nde yürütülen kazılarda günümüze ışık tutacak birçok delile ulaştıklarını anlatan Poblome, ''Sagalassos'tan Mısır'a kiremit ürünleri ihraç ettiklerini, yiyecek olarak başta üzüm olmak üzere zeytin, buğday, çetimek, ceviz gibi ürünleri tükettiklerini belirledik'' dedi.

İlk Sagalassos olarak anılan Düzentepe mevkisindeki kazılara da başlandığını belirten Poblome, MÖ 8. yüzyılda kurulduğu sanılan kentin Sagalassos'tan daha büyük olduğunun tahmin edildiğini vurguladı.

Poblome, bu yılki kazılarda 80'i yabancı uyruklu öğrenci olmak üzere 156 kişinin görev yaptığını, kazı çalışmalarının Roma hamamı, konser salonu, et ve balık pazarı, yamaç evleri, Antoninler Ceşmesi, onursal anıt, aşağı ve yukarı agora ile Apollo Klarios Tapınağı'nda sürdüğünü ifade etti.

-Filin Atası Mastadon-

Burdur'da yapılan diğer kazı çalışması ise Kemer ilçesine bağlı Elmacık köyünde yürütülüyor. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Nurfettin Yıldırım ve öğrencilerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün katkılarıyla yaptıkları kazılarda, 10 milyon yıl önce yaşamış ve filin atası olarak bilinen mastadona ait kemikler bulundu.

Kazı çalışmalarını yürüten Nurfettin Yıldırım, bölgede çok sayıda hayvana ait fosile rastlandığını ifade etti.

Mastadon türüne ait kemiklerin geçen yıl yürütülen kazılarda bulunduğunu anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

''Kuzey Amerika'da, Çin'de 450 bin yıl öncesine ait mastadon fosilleri bulunmuş. Bizimkisi verilen ölçülere göre onlardan büyük. Bunların yanında bilimsel acıdan büyük önem taşıyan parçalar da bulduk. Bunlar özellikle kuş türlerine ait. Bu yılki 4 haftalık kazı dönemimizin büyük bölümünü bu çalışmalarla geçirdik. Ayrıca atların atası olan hipparionlar çok fazla. Onlara ait çok sayıda diş örnekleri, kemik parçaları buluyoruz. Bunun yanında yırtıcıların atalarına da rastlıyoruz.''

Anadolu'da yaklaşık 150 yıl önce başlayan kazılar tüm hızıyla sürerken, bazı bölgelerdeki kazılar da bölgeye damgasını vurdu.

Kayseri-Sivas kara yolunun 20. kilometresinde bulunan Kültepe Ören Yeri'nde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen kazı çalışmaları 59 yıldan beri devam ediyor.

Ankara Üniversitesinden Prof. Dr. Kutlu Emre ve Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen kazıların bu yılki bölümünün eylül ayı sonuna kadar sürmesi planlanıyor.

Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, bu yılki kazılara yurt içi ve dışından çok sayıda bilim adamının katılacağını söyledi.

Kültepe'nin, Kayseri'nin 21 kilometre kuzey doğusunda bulunduğunu ifade eden Kulakoğlu, ''Kültepe, Kaniş Krallığı'nın merkezi ve Anadolu'daki Asur Ticaret Kolonileri sisteminin baş şehridir. Şimdiye kadar Kültepe kazı merkezindeki Kaniş ve Karum alanlarında 25 bin yazılı tablet ve 50 bine yakın arkeolojik eser gün yüzüne çıkarıldı'' dedi.

Çıkarılan eserlerin Kayseri'de sergileneceği müzenin bulunmadığını belirten Kulakoğlu, ''Yeni bir müze yapılması konusunda Kayseri Büyükşehir Belediyesi ciddi bir arkeoloji müzesi projesi üzerinde duruyor. Umuyorum ki kısa bir gelecekte, Kültepe'de çıkartılan eserler artık Kayseri'de rahatlıkla sergilenebilecek'' dedi.

-Sobesos'ta 100'den Fazla Mezar Bulundu-

Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Şahinefendi köyündeki Sobesos Antik Kenti'nde yazın başlayan kazıların eylül ayında sona ereceği, kazıların 20 kişilik bir ekiple yürütüldüğü bildirildi.

4. yüzyıl Roma dönemine ait Sobesos Antik Kenti'nde bugüne dek yapılan kazılarda çeşitli kalıntılar ortaya çıkarıldığı, ancak son dönemlerde herhangi bir kalıntıya rastlanmadığı belirtildi.

Sobesos Antik Kenti'nde bugüne kadar yapılan kazılarda geç Roma dönemine ait mozaikli bir toplantı salonu, bir hamam, iki adet erken Bizans dönemine ait şapel ve 100'ü aşkın mezar bulunduğu kaydedildi.

-Niğde'de 6 Merkezde Kazı Çalışmaları Devam Ediyor-
Tarihi ve turistik değerler açısından Türkiye'nin en zengin illerinden birisi olan Niğde'nin 6 yerleşim biriminde, 2'si Bakanlar Kurulu kararı ile olmak üzere toplam 6 merkezde arkeolojik kazı çalışması yürütülüyor.

Niğde'de sürdürülen 6 merkezdeki kazı çalışması ve kazıyı yapan ekipler şöyle:

-600 bin yıl öncesine kadar giden Kaletepe, Opsidiyon volkanik cam atölyesi kazısı Niğde Müzesi başkanlığında İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Nur Balkan Atlı'nın bilimsel danışmanlığında sürdürülüyor.

-Yaklaşık 8 bin yıl öncesine ait olan Bor ilçesine bağlı Bahçeli beldesindeki Köşk Höyük kazısı Niğde Müzesi başkanlığında Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Aliye Öztan'ın bilimsel danışmanlığında sürdürülüyor.

-7 bin yıl öncesine ait Çiftlik ilçesindeki Tepecik Höyük kazısı Niğde Müzesi başkanlığında İstanbul Üniversitesinden Doç. Dr. Erhan Balıkçı'nın bilimsel danışmanlığında yürütülüyor.

-Ulukışla ilçesine bağlı Porsuk köyü sınırlarında yer alan Zeyve'de (Porsuk Höyük) yaklaşık 3 bin 200 yıl öncesini araştıran kazı, Bakanlar Kurulu Kararıyla Fransız bilim adamı Prof. Dr. Dominuque Beer başkanlığında sürdürülüyor.

-Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesinde İtalya'nın Podova Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Guido Rosoda başkanlığında yürütülen Tyana Antik Kenti kazısı yaklaşık 2 bin yıl önceye dayanan kalıntıları araştırıyor.

-Merkez ilçeye bağlı Aktaş beldesi yakınlarında yaklaşık 1500 yıl öncesine ait Andaval Kilisesi kazısı ve restorasyon çalışması Niğde Müzesi Müdürlüğü başkanlığında Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Sacit Pekak'ın bilimsel danışmanlığında yürütülüyor.

-Tralleis ve Nysa Antik Kenti-
Aydın'da Tralles ve Nysa Antik kentinde kazı çalışmaları sürüyor.

Bugünkü Aydın il sınırları içinde olan Tralleis Antik Kenti, Argoslular ve barbar Trakyalı Tralleislilerce kurulmuş. İÖ 334'te İskender tarafından alınmasından sonra, Hellenistik krallıklar arasında sık sık el değiştirmiş. Kent üzerinde bugün ayakta kalan tek yapı, Aydınlılarca 'Üçgözler' olarak adlandırılan MS II. yüzyılda yapılmış 'gymnasiona' ait kalıntı. Bunun dışında agora, tiyatro, stadion kentin diğer yapılarından.

1996 yılında Aydın Kültür Müdürlüğü, Aydın Belediyesi ve Adnan Menderes Üniversitesi iş birliği ile başlayan Tralleis Antik Kenti kazıları aralıksız sürüyor. Tralles Antik Kenti'nde askeri barınak, hamam ve çok sayıda eser ortaya çıkarıldı.

ADÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yaylalı, kazılarda tarihi bir tuvaletin geçen yıl gün yüzüne çıkarıldığını, (U) oturma planlı antik tuvaletin, Efes'teki tuvaletten daha büyük olduğunu söyledi.

-Nysa Antik Kenti kazıları

Antik Karia bölgesinin önemli bir kenti olan Nysa, Aydın-Denizli kara yolu üzerinde, Sultanhisar ilçesine 3 kilometre uzakta bulunuyor.

Kentteki ilk kazı çalışması 1907 yılında Alman arkeolog Walther Von Diest tarafından yapıldı.

Nysa Kalkındırma Derneği Başkanı Ercan Çerçioğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2007 yılında Türkiye'deki ilk üç proje içine aldığı Nysa'nın önümüzdeki yıllarda yerli ve yabancı turistler için bir cazibe merkezi olacağını belirtti.

Aydın'da Tralleis ve Nysa Antik kenti dışında Kuşadası Kadı Kalesi, Germencik ilçesine bağlı Ortaklar beldesinde bulunan Magnesia ve Tepecik Höyüğün de de kazı çalışmaları yürütülüyor.

-Şanlıurfa-
Arkeolojik kazı sayısı bakamından Türkiye'nin en zengin kentlerinden biri olan Şanlıurfa'da, ilk arkeolojik kazı çalışmalarına 1964 yılında başlandı.

O tarihten bu yana çeşitli zamanlarda 35 kazı yapılırken, halen 9 yerde kazı çalışması yapılıyor. Müze Müdürlüğü başkanlığında Birecik ilçesinde Mezraa, Mezraa Teleilat, Akarçay, Akarçaytepe, Surtepe höyükleri, Şanlıurfa merkezde Haleplibahçe kazıları ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen Harran ilçesinde Harran höyüğü, merkez Konuklu köyünde Kazane höyüğü ve merkez Örencik köyünde Göbeklitepe kazıları halen devam ediyor.

-Dünyanın En Eski Tapınak Tepesi: Göbeklitepe-

Şanlıurfa'nın 15 kilometre kuzey doğusundaki Örencik köyü yakınlarındaki Göbeklitepe'de 1963 yılında başlayan ve 1995 yılından itibaren Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde yapılan kazı çalışmaları, Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Klaus Schmidt başkanlığında devam ediyor.

Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, .Ö 11 bin 500 yıllık yabani hayvan figürlü ''T'' biçimli dikili taşların yanı sıra çapları 15 metreye varan daire ve dikdörtgen biçimli dünyanın en eski tapınak kalıntılarının bulunduğu kazı alanındaki jeofizik taramasında, Göbeklitepe'nin 11 bin yıl öncesinde avcı-toplayıcı insanlar tarafından oluşturulan ve dünyanın en eski tapınak merkezi olduğu anlaşılıyor.

-Haleplibahçe Mozaikleri
-
Tarihi kaynaklarda Edessa kenti olarak anılan Haleplibahçe semtinde yürütülen Haleplibahçe Projesi çalışmaları sırasında tesadüfen bulunan ve ''Savaşcı Amazon Kraliçeleri'' olarak tanımlanan mozaiklerin olduğu alanda, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Şanlıurfa Müzesinde görevli arkeologlar nezaretinde çalışmalar yürütülüyor.

Mozaik üzerinde yapılan incelemede ''tek göğüslü efsanevi savaşçılar'' olarak da bilinen ''Savaşçı Amazon Kraliçeleri''nin, av sahnesinin yanı sıra gülümseyen kız (Edessa Güzeli), keklik, aslan, ''çocuk erosu'' ve tabiat figürleri bulunuyor.

-Harran Höyük Kazıları
-
Harran ilçesinde 1983'te çalışmalara başlanan Harran Kazılarının Bilimsel Başkanlığını Dr. Nurettin Yardımcı tarafından yapılıyor. Kazılarda MÖ 600'lü yıllara ait Babil devleti döneminden kalma kalıntılar bulunmuştur.

İslami döneme ait buluntuların da yer aldığı höyükte, bugünkü atık su arıtma sisteminin benzeri, oturma odalarını ve değirmen sanayinin örneklerini görmek mümkün.

-Mersin/Hatay/Adana-

Mersin'in Mezitli beldesindeki Soli Pompeipolis Antik Kenti'nde, 12 Temmuzda başlayan kazı çalışmalarının sürdüğü bildirildi.

9 Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Remzi Yağcı başkanlığındaki 37 kişilik ekip tarafından, bu yıl 9'uncusu gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Sütunlu Cadde ve Soli Höyük olmak üzere iki ayrı noktada yürütülüyor.

Doç. Dr. Yağcı, Soli Höyük'te yapılan çalışmalarda, birçok buluntuya ulaştıklarını, fakat en önemlisinin Hitit katlarında buldukları ''zaire küpü'' olduğunu söyledi.

Küpün içinde ölçek kabı ve buğday kalıntıları elde ettiklerini belirten Yağcı, zaire kaplarının, olası bir kıtlığa karşı alınmış önlem olduğu yönünde değerlendirildiğini ifade etti.

Yağcı, kazı çalışmalarının 25 Ağustosa kadar sürdürüleceğini sözlerine ekledi.

Yumuktepe Höyüğü-
Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden olan ve ''Soğuksutepe'' adıyla da anılan Yumuktepe'de, sistemli arkeolojik kazılar, İngiliz John Garstang başkanlığında 1936-1937 yıllarında yapıldı. İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle ara verilen kazılara, 1946'da yeniden başlanıp 1947'de sonuçlandırıldı.

1993 yılında yeniden başlanan Yumuktepe arkeolojik kazıları o tarihten bu yana her yaz sürdürülüyor.

Bugüne kadarki kazılarda, Yumuktepe'de ilk yerleşimin Neolitik dönemde başladığı ve kesintisiz olarak Kalkolitik, Tunç, Hitit, Doğu Roma İmparatorluğu ve İslam dönemlerinde de devam ettiği ortaya çıktı.

Kazıların bu yılki bölümüne, İtalya'nın Lecce Üniversitesinden arkeoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsabella Caneva başkanlığında önümüzdeki haftalarda başlanacağı bildirildi.

-Hatay-

Antakya-Reyhanlı kara yolu üzerinde bulunan ve 1936 yılından bu yana kazı yapılan Aççana Höyüğü'nden müzeye binlerce yeni eser kazandırıldığı bildirildi.

Chicago Üniversitesi Anadolu Sorumlusu ve Aççana Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Kutlu Aslıhan Yener, 1936 yılından beri kazı çalışmaları devam eden Aççana'nın, ''Mukish'' bölgesinin başkenti olduğunu, bölgede milattan önce 2000-1300 yıllarına ait 17 şehir saptandığını kaydetti.

Yener, 7. ve 4. şehirlerde saray, tapınak ve içinde tabletler bulunan arşiv odaları ile heykeller ve birçok arkeoloji buluntunun müzeye kazandırıldığını, sarayın tablet arşivinde geleceğe ışık tutacak Hititçe, Hurrice ve Akadca yazılmış toplam 550 çivi yazılı belge bulunduğunu kaydetti.

-Adana-
Adana Arkeoloji Müzesi Müdürü Kazım Tosun, Ceyhan ilçesine bağlı Sirkeli köyünün batısında yer alan Sirkeli Höyük'te Almanya'nın Tübingen Üniversitesinden Doç. Dr. Miroslav Novak başkanlığındaki 36 kişilik ekip tarafından önümüzdeki günlerde kazı gerçekleştirileceğini kaydetti.

Hitit Kralı Muvattalliş'in kabartmasının bulunduğu höyüğün, bölgedeki önemli tarihsel alanlardan birisi olduğunu kaydeden Tosun, höyüğün yakınında Roma dönemi nekropollerinin bulunduğunu, karşısında ise 12. yüzyılda Bizanslılar tarafından yaptırılan Yılankale'nin yer aldığını kaydetti.

-Trabzon-
Trabzon'da Kızlar Manastırı ve Akçakale Kalesi, Bayburt'ta ise Bayburt Kalesi'nde kazı çalışmaları yürütülüyor.

Trabzon Müzeler Müdürü Nilgün Yılmazer, Kızlar Manastırı'nın 14. yüzyılda 3. Aleksios tarafından yaptırıldığı, 18. ve 19. yüzyıllarda ise ilaveler yapılarak ve onarılarak son şeklini aldığının bilindiğini belirtti.

Mülkiyeti Trabzon Belediyesinde olan Kızlar Manastırı'nda kazı çalışmalarına 7 Kasım 2006 tarihinde başlandığını ifade eden Yılmazer, kazılarda bugüne kadar bütün iskelet, kemik parçaları, seramik parçaları gibi çeşitli kalıntılar bulduklarını kaydetti.

Yılmazer, Trabzon'un Akçaabat ilçesine bağlı Akçakale beldesindeki Akçakale Kalesi'nde ise kurtarma kazısının 19 Temmuz 2007'de başladığını belirtti.

Akçakale Kalesi'nin 1297-1300 yılları arasında İmparator Aleksios 2 tarafından yaptırıldığını ifade eden Yılmazer, Trabzon'un fethi olan 1461 yılından itibaren kalenin 7 yıl direndiğini ve 1468 yılında Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Mahmut Paşa tarafından ele geçirildiğini kaydetti.

Kalede bugüne kadar yürütülen çalışmalarda iskelet, kemik parçaları, toprak kaplar, bronz çiviler ve Bizans seramiği bulunduğunu dile getiren Yılmazer, kurtarma kazısının muhtemelen 2008 yılı sonuna kadar bitirileceğini söyledi.

-Bayburt Kalesi-
Bayburt Kültür ve Turizm Müdürü Bahri Akbulut, Erzurum Müze Müdürlüğünce Bayburt Kalesi'nde 15 Haziran 2006'da kazı çalışmalarına başlandığını belirtti.

Bayburt kent merkezinin kuzeyinde yer alan Bayburt Kalesi'nin yapımıyla ilgili bilgilerin kesin olmadığını, yerel prens ve krallıkların savaşlarında önemli rol oynayan kalenin MS 58'de yapıldığının tahmin edildiğini ifade eden Akbulut, yapılan kazı çalışmalarında Selçuklu ve genellikle Osmanlı dönemine ait seramik eşyalar ve eski ev kalıntılarına rastlanıldığını söyledi.
Akbulut, kış aylarında ara verilen kazı çalışmalarına, yaz aylarıyla birlikte yeniden başladıklarını da sözlerine ekledi.
Zeugma Antik Kenti'yle adını dünyaya duyuran Gaziantep ile Kilis, Kahramanmaraş ve Adıyaman'da bu yıl toplam 7 arkeolojik kazı yapılacak.

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Ahmet Denizhanoğulları, Gaziantep'te Bakanlık izniyle Tilmen Höyük, Zincirli Höyük, Dülük Antik Kenti ile Zeugma Antik Kenti'nde arkeolojik kazılar yapılacağını söyledi.

-Tilmen Höyük
-
Denizhanoğulları, Gaziantep'in İslahiye ilçesinin 10 kilometre doğusunda bulunan Tilmen höyüğünde ağustos ayı içinde İtalyan Prof. Dr. Nicola Marçetti başkanlığındaki bir heyetin bilimsel kazı yapacağını bildirdi.

Daha önce yapılan kazılarda Tilmen höyüğünün MÖ 3000 yılının son dönemlerinde büyük bir şehir olduğunun anlaşıldığını ifade eden Denizhanoğulları, ''Şehir, iç ve dış kaleden oluşuyor. Kalenin surları büyük ve düzgün kesme taştan yapılmış. Kazılar sonucunda, höyükten pek çok araç gereç, çanak, çömlek, takılar ve süs eşyaları çıkartıldı'' dedi.

-Zincirli Höyük-
Gaziantep'in İslahiye ilçesine bağlı Zincirli köyü sınırları içinde yer alan Zincirli höyüğünde, ABD Chicago Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. David Schloen başkanlığındaki yerli ve yabancı ekiplerden oluşan 102 kişilik kazı ekibi, 17 Temmuz 2007'de kazıya başladı. Kazı ekibi, bölgede 2 ay süreli çalışma yapacak.

Zincirli höyüğünde İlk Tunç Çağı'ndan (MÖ 300) Roma dönemine (yaklaşık 200 yıl önce) kadar yerleşim görülüyor. Höyükte, 15 yıl önce bazalt taşından yapılmış aslan heykeli, 50 yıl önce de Hititler dönemine ait kadın heykeli ve kabartmalar bulundu. Bulunan eserler Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.

-Dülük Antik Kenti-

Dülük Antik Kenti'nde, Almanya'nın Münstern Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engelberd Winter başkanlığında 37 kişilik bir ekip tarafından ağustos ayı içinde 45 gün süreli kazı çalışması yapılacak.

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Ahmet Denizhanoğulları, dünyada bilinen en eski yerleşim birimlerinden olan Dülük'ün, Teşup, Zeus ve Jupiter Dolikhenos inançlarının merkezi olduğunu, 1997-1998 yılları arasında yapılan kazılarda dünyada yer altında yapılan en büyük Mitras tapınağının ortaya çıkarıldığını söyledi.

-Zeugma Antik Kenti-

Zeugma Antik Kenti'nde, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığında 110 kişilik bir ekip, 17 Temmuz 2007 tarihinde bilimsel kazılara başladı.

Zeugma Antik Kenti, MÖ 300'de Büyük İskender tarafından ''Selevkia Euphrates'' adıyla kuruldu.

Kommagene Krallığı'nın 4 b&uu

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.