Haberler

Susuzluk Allah'ın takdiri, kaldırım taşı asli görev

Tarih: 7 Ağustos 2007 Kaynak: Radikal Yazan: Funda Özkan

Bizim gazete binasına E-5 yolundan gelirken, girdiğimiz sapakta yine inşaat var. Son iki yılda üçüncü kez sapağın kazıldığını söylüyorlar. Tabii ki sadece bizim yolda değil, mesela kaldırımlar yap boz oyununun ana mekânı, öyle değil mi?

Ankara'da başlayan su kesintilerinin ardından biz İstanbullular da, aksi resmi açıklamalara rağmen biliyoruz ki susuzluk kapımıza dayandı. Bugüne kadar dağıtım şebekelerinin yenilenmesi, yeni su kaynaklarının yaratılması konusunda işi ağırdan alan belediyeler şimdi sorunun çözümünü de Allah'a havale etmiş durumda. Diyanet İşleri de açıklıyor, "Sen kul olarak önlemini al, ondan sonra Allah'a dua et."

Doğru, farkında değiliz ama büyükşehir, şehir, belde fark etmiyor hepsinin asli başka görevleri var: İkide birde kaldırım taşlarını söküp, yerine yenisini döşemek gibi!

CHP Bursa Milletvekili Kemal Demirel, geçen yasama döneminde kaldırım taşlarına ne kadar para harcandığını, İçişleri Bakanlığı'na sormuştu. Soru önergesine verilen yanıta göre 2006 yılında Türkiye'deki 16 büyükşehir belediyesi 92 milyon 442 bin 140 YTL'yi kaldırım taşlarının yenilenmesi için harcadı. 2005 yılında ise 77 milyon 37 bin 759 YTL harcanmış, kaldırım taşları için. İki yılda biz zavallı halkın cebinden çıkan para 170 milyon YTL.

CHP Bursa Milletvetvekili Kemal Demirel, "Bizim Bursa'da kaldırım taşlarının sık sık değiştirilmesi nedeniyle çok şikâyet geliyordu. Aslında bütün büyük kentlerde aynı şikâyet var." diyor ve ekliyor:

"Kararlıyım, hemen 2007 yılının da hesabını soracağım."

Acaba kaç ilde seçim öncesi kaldırım taşları biz kez daha yenilendi, dersiniz?

Erişmeyi arzu ettiğimiz muasır medeniyetlerde, bordür ve kaldırım taşlarının değiştirilme süresi 10 ile 15 yıl arasında. Oturduğumuz yerden muasır medeniyet olunmuyor, ince ince ağlarla örmek gerekiyor. Bunun için de sık sık değişen her kaldırım taşının, niye değiştiğinin, kimin bu işten faydalandığının, kimlerin niye müsriflik yaptığının hesabını sormamız gerekiyor.

Çiçeklere kaç para harcandı?
Su sıkıntısıyla birlikte bugün yarın hep birlikte tanık olacağız, 'şehri yeşillendirdik' diyenlerin, 'su yok ki' bahanesinin ardına saklanmasına. Çevre düzenlemesi yapılırken, olağanüstü hallerde (su sıkıntısı gibi) yeşillendirmenin 'sürdürülebilirliği' göz önünde tutuldu mu acaba?

Milletvekili Kemal Demirel, ta nisan ayında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun yanıtlaması talebiyle soru önergesi yöneltmiş, ancak yanıt alamamış. Soruyor Kemal Demirel, "Belediyelerde çevre düzenleme ve yeşillendirme çalışmaları yapılırken, nelere öncelik verilmektedir? Belediyelerin geniş alanlarda yapabilecekleri yeşillendirme yerine, küçük alanlarda yaptıkları çiçeklendirme çalışmalarında, kullandıkları maliyeti yüksek çiçeklerin, denetimi nasıl yapılmaktadır?"

Mehmet Şimşek, tekstilcilerden boşuna fırça yedi
Yeni kabinede görev alması muhtemel, AKP'nin ekonomi kurmaylarından Mehmet Şimşek, geçenlerde "Basit tekstil ürünlerinde, katma değeri ve teknoloji katkısı düşük olan ürünlerde 2025-2050 yılında, bu ürünlerin üretimini belki Çinlilere bırakmak lazım olacak" dedi.

Dediğine pişman ettiler. Tekstil ve konfenksiyon sektörünün temsilcileri söylemediğini bırakmadı, Mehmet Şimşek'e. Ne prensliği kaldı (malum siyasette, Özal dönemine damgasını vuran 'prenslik' unvanının pek de olumlu anlamı yoktur), ne bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olması, ne de saçma kehanetlerde bulunması.

Mehmet Şimşek, net bir öngörüde bulunuyor, tekstilcilerin anlayacağı dilde katma değeri olmayan 'basic' (basit) ürünlerde Türkiye'nin giderek rekabet şansını yitirdiğini söylüyor.

Yerinde olsam, DPT'nin son 'Türk Tekstil ve Hazırgiyim Sanayinin Değişen Dünya Rekabet Şartlarına Uyumu' çalışmasını 'bir dost' imzasıyla tüm sektör temsilcilerine gönderirdim.

Raporda, sektörün 2020'ye kadar ciddi bir küçülme geçireceği, kotaların 2020'ye kadar kalkmasının ardından tekstil ihracatının yüzde 20, hazır giyim ihracatının yüzde 47 azalacağı, tekstil üretiminin yüzde 23.1, hazır giyim üretiminin de yüzde 33 gerileyeceği, 600 bin kişinin işini kaybedeceği öngörülüyor.

Türkiye tekstil ve konfeksiyonda gerilerken, kim ileriye hamle yapacak? Çin ve Hindistan.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün tarihi gelişimini biraz araştıran zaten benzer sonuca ulaşabilir.

Bu emek yoğun sektör belli tarih dilimleriyle batıdan doğuya kayıyor. Tıpkı, 1970'lerde 'Amerikan bezi' üreten Türkiye'ye karşı, konfeksiyon üretimi yapan Batı Avrupa ülkelerinin durumu ve daha sonra konfeksiyon üretimini Batı'nın elinden alan Türkiye'nin durumu gibi.

Bugün nasıl İspanya, İtalya katma değeri yüksek, moda-marka yaratmayı becerebildiyse, Türkiye de 10 yıl içinde dünya çapında moda-markalarını çıkarmak zorunda.

Mehmet Şimşek de zaten "Mutlaka daha yüksek katma değerli ürünlere geçiş için, özellikle markalaşma açısından sektörü desteklemek lazım" diyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.