Haberler

Üretim Sürecinde Ücretli, İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Yeri ve Toplumsal Konumları (1)

Tarih: 26 Eylül 2007 Kaynak: Birgün Yazan: Yavuz Bayulken
Yaklaşık 1850'lerde, sanayileşmenin belirli bir aşamasında doğan, çağdaş kimliğini 1929 büyük ekonomik krizi ile bulan mühendis, küreselleşen kapitalizmle birlikte yeni bir kimlik arayışının peşindedir. Mimarlık ise daha eski (kadim) bir geçmişe sahiptir. Ancak burjuvazinin iktidarı ele geçirmesi ve kentlerde meta üretimi ve satımına geçmesi ile doruk noktasına ulaşan bir meslek evrimi izlemiştir. Bugünlerde tekelleşen inşaat sektörünün girdabında tasarım ve konsept(kavram) arayışının peşindedir. Şehir planlama ise çok daha yakın bir dönemin ürünüdür. Pek çok parametreyi optimize edecek bir anlayışı, kapitalizmin dinginlenemez gücüyle bağdaştırmakla kimliğini bulmaya çalışmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı hem mühendis, hem de mimar ve şehir plancısı için bir sarsıntı, yeniden toparlanma ve sıçrama döneminin başlangıcıdır. Aşırı üretim, atıl kapasite, biriken ve yatırıma dönüşemeyen sermaye, yüksek işsizlik oranı, dizginlenemeyen kâr ve toplumsal dengelerin bozulması 1929 krizini ve sonraki ekonomik krizleri tetiklemiştir. Buna koşut olarak emek, sermaye ve politik güç ilişkileri yeniden biçimlenmiştir. Patlayan savaş aslında kapitalizmin yeni kanallara arayışına devletlerin müdahale anlayışına ve emeğin yükselen mücadelesine "şiddetle" çözüm arayışıdır. Savaş yeni teknolojileri yaratmış ve mühendisin görev kapsamını yeni bir yükseliş çizgisinde farklılaştırmış ve yetkinleştirmiştir.

Savaş sonrasından 1970'lere kadar yeniden paylaşım, hem yeni ülkelerin sınırlarını ve sistemlerini belirledi hem de pazarın boyutlarını alabildiğine genişletti. Yeniden üretim pazarları yeni ürün ve teknolojilerle doyururken bir başka krizi de gündeme getiriyordu. Krizin karşısında en köklü dönüşüm,toplum-sal yaşantının her alanında koşullandırılmış olan "Ford-Keynes" sisteminden kaynaklanan üretim/tüketim modelinin esnekleştiril-mesi yolunda atılmıştır. Taylorizm, H.Ford'un, araçlarının seri üretiminin gerçekleştirildiği montaj hattından çok önce sanayiyi yönlendirmeye başlamıştır. Burada temel kural; seri üretim, kitle üretimi ve akılcı-modern-popülist demokrasi üçlüsünün sahne almasıdır. Buradaki sınıflaşmada bilinçli bir işçi sınıfına gidiş söz konusudur.

Bu yapıda Keynesçi program; kitle üretimini tüketebilecek zamana ve olanağa sahip olan, eğitim, barınma ve sağlık gibi temel gereksinimleri sağlanan, piyasa karşısında korunan, örgütlü/sendikalı bir çalışanlar kesimini düşleyen "refah devletini" öngörüyordu. Çağdaş işçi sınıfı kadar çağdaş mühendis ve mimar da 2. Dünya Savaşı ertesinde doruğuna ulaşan bu ortamda öngörüyordu. Sermayenin yapısal dönüşümü şirket birleşmelerini de kışkırtmıştır. Örneğin 2005'te bir veya birden fazla Avrupa şirketini içeren toplam alım satımlarının sayısı 8022'ye, toplam değeriyse 876 milyar dolara erişmiştir.

Birleşme hummasının sonucu, mühendislerinde içinde bulunduğu her sektörden binlerce, on binlerce emekçi, işlerinden atılmıştır. Bir kısımda şirketle birlikte "ürün stoku" gibi yeni firmaya satılmıştır (devredilmiştir). Son iki yıl içinde yalnızca Avrupa ve ABD'de büyük şirket evliliklerinden dolayı 350.000 kişinin işine son verildiği kaydedilmiştir. Bu durum, küresel kapitalizmin emekçiler üzerindeki ekonomik tehditlerinden yalnızca biridir. Mühendis, mimar ve şehir plancıları üzerinde yalnızca ücretlerinin yeterli olmaması değil iş güvenliğinin yok edilmesi ve işsiz bırakılması olgusu da Demokles'in kılıcı gibi asılı durmaktadır. Dünya yeniden emeğin kö-leleştirilmesine doğru rotasını çevirmiştir.

Yeni Liberalizm, Fordizm'in seri üretiminin karşısına, Toyota'da uygulanan yaygın biçimiyle, esnek üretimi koymaktadır. 1980'lerde başlayıp 2000'lerde yerine oturan bu teknolojik uygulama ile emeğin bir parçası olan mühendislikte kimlik aşağıdaki gibidir:

- Tekrarlanan parça işlerdeki bağımlılık yerine, farklı ünite ve işlevlere kayan bir nitelik kayması ve fonksiyonel bir değişim ortaya çıkmıştır.
- Bunun gereği olarak işyerinde mühendis-mimar sürekli olarak eğitime tabi tutulmakta, belirli normlar şirket kültürüyle harmanlanarak benimsetilmektedir.
- Yönetim kademesi ile üretim-dağıtım-pazarlama kademeleri "bilgi-deneyim ve denetim" de bütünleşmiştir.
- Hiçbir işte uzmanlaşma istenmemekte, karar sürecinde, inisiyatif kullanmada ve verimlilikte sorumluluk yaygınlaşmıştır." Verimlilik artışı" mesai dışı çalışma, yoğun çalışma, birkaç kişilik çalışma ile özdeş olmaktadır.
- Mühendis, yeni örgütlenmede dişlinin bir parçası değil, tüm sürecin rutin bir akıllı vidasıdır. Kafası ve emeği ile işin tamamına eklemlenmiştir.
- Her şirket "şirket kültürü" adı altında, mühendis ve işçiye, sembol, tören ve ritüel-lerle beslenen bir aidiyet kazandırmaya çalışılmaktadır.
- Ücretler, güvenceler ve sosyal ayrıcalıklar, her mühendisin süreç içerisindeki başarısına ve uyumuna göre, bireysel pazarlığa ve takdire dayalı kriterlere göre belirlenir. Çalışanlar arasında rekabet temel unsur olarak ele alınır.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.