Haberler

İlham Perisi: Toronto

Tarih: 27 Eylül 2007 Kaynak: Metropolis Magazine Yazan: Leah Sandals Çeviren: İlhan Düz


İsimsiz
Kağıt üzerine karma teknik

Will Alsop resimleri ve planlama hakkındaki metodolojisini anlattı.

Will Alsop çok bilinen bir mimar olmasına rağmen dünyanın en az tanınan ressamlarından biri. Ama Toronto Olga Korper Galerisindeki Kültürel Sis’in Kuzey Amerika sergisinin açılışı ile artık her iki alanda da tanınır hale geldi.

Resimleri, şu an üzerinde çalıştığı yeni ve gelişmeye açık bir konut projesinin bulunduğu tarihi (tarihi olduğu için de gelişmeyen), şehrin merkezindeki bir yerleşim olan Kensington Pazarı’nı konu ediniyor. Resimleri, bir hayli muhalif olma ihtimali bulunan bir projenin profesyonel ozalit baskılar olarak görmek mümkün. Diğer yandan, Alsop’un eskizlerini bohem estetiğinin potansiyel ziyanı ile ilgili bir ağıt olarak görmek de mümkün.

Serginin açılışında, Alsop sanatının mimarlığından nasıl ayrıştığını ve nasıl kesiştiğini, resimlerinin yoğunluk ve seyreklik arasında nasıl gidip geldiğini ve herhangi bir binayla bunu nasıl becerebileceğini bilmediğini anlattı.


Alsop (arkadaşı Bruce McLena) ile İngiltere Batı Bromwcih’deki bir sanat merkezi olarak tasarlanan bina üzerine bir resim yaparken.

İşte, beş şehirde ofisi bulunan, uluslararası çaptaki görevlerde yer almış ve her zaman yolda olan bir mimar tarafından –sizin tarafınızdan- açılmış bir resim sergisi. Resimlerinizi yapmaya nasıl vakit bulabiliyorsunuz?

Her zaman resim yapıyordum. Gerek okul gerekse arkadaşlarım vasıtasıyla her zaman sanatla ilgiliydim. Sanırım en yakın dostlarım mimarlardan çok sanatçılardan oluşuyor. Yani bir şekilde her zaman içindeydim.

Resim pratiği açısından, İngiltere, Norfolk’da, yakın arkadaşım Bruce Maclean ile birlikte zaman ayırıyordum –sadece tatillerde resim yapıyorduk. Tamamıyla büyük bir lüks. Bir de İngiltere’de, deniz kenarında bir evim ve evin bahçesinin bir köşesinde bir stüdyom var. Bu resimlerin tümü orada yapıldı.

Seyahat ediyorken, konularınızı nasıl buluyorsunuz?

Şey, bu konu özelinde, konuları bulmak için sadece etrafta geziniyor, içiyor, insanları izliyor ve mekânlar üzerine düşünüyorum. Ve bir de olan biteni hatırlamama yardımcı olan oldukça çok fotoğrafım var. Bence oldukça ilginç bir yer.

Nasıl yani?

Bazı şeyler gerçekten oldukça ilgimi çekti. Burası insanların gezindikleri, oyalandıkları bir alan, ama sadece burada yaşayan insanlar tarafından. Oldukça perişan bir yer olduğuna şüphe yok ama tam da bu yüzden oldukça da hareketli. İnsanların belli ki bu pazarda sevdikleri bir şey var. Aksi halde gelmezlerdi. Gezinmek, peynir ya da et almak ya da benzer şeyler yapmak için oldukça güzel bir yer.

Bir bakıma bir şehir plancısına bir bölge verip “Bura ile ilgili bir şeyler yap.”, dediğinizde göreceğiniz şeyin tam tersini temsil ediyor. Herkesin bildiği üzere böyle bir şey yapmak her şeyi sterilize olmasından başka bir işe yaramıyor.

Ayrıca, iş merkezleri de buraya oldukça yakın, hemen göz mesafesinde. Ben de “Hımm, burası ne kadar daha böyle kalabilecek acaba? Birinin buraya pis ellerini atması acaba ne kadar sürecek?” diye merak etmeye başladım. Ve bunun kaçınılmaz olduğu sonucuna vardım.

Ve bütün bunlar üzerine, kendi kendime bu bölgenin nasıl biraz daha hızlı gelişebileceğini sordum.
Yoğunluğu nasıl artırabiliriz? Daha fazla insanın şehir merkezine yakın oturmasını sağlamak gerek. Bana göre şehrin sakinleri ve diğer şeylerle ilişkisi zayıf – şehir merkezinde böylesine büyük bir alanı, sırf nostalji uğruna düşük yoğunlukta bırakamazsınız. Bu başlangıç noktam oldu.


Herkes için bir yer
Kağıt üzerine karma teknik


Yaptığınız binalarla resimleriniz arasında, imajların arka planındaki küpler ve net şekillerle, gündelik hayatın dağınıklığına benzer fırlatılmış boyalar, kargacık burgacık kara kalemler, ayakkabı eskizleri ya da ön planda kalan abajur gibi şeyler arasında bir gerilim hissediyorum. Siz de resmederken buna benzer bir iç çekişme yaşıyor musunuz?

Bir bakıma, cevabı basitçe evet. Ama fark etmenize sevindim. Gördüğünüz bütün objeler benim pazarda gördüklerim. Bazıları oldukça sıradan şeyler, ama bazıları ise oldukça farklı. Bir sürahi var mesela, çok güzel. Hiç öyle bir sürahi görmemiştim. Belki de dünyada tektir, kim bilir?

Ama bana Picasso’nun bazı seramiklerini anımsattı ve muhtemelen bu yüzden ilgimi çekmişti.

Pazarda gördüğüm nesnelerin, daha büyük bir ölçekte, bina, atölye, stüdyo ya da başka bir şekilde adlandırabileceğiniz şeylerle olan ilişkisi ile ilgileniyordum. Örneğin, ayakkabılar (resimden bahsediyor) benim için belli bir şeyi sembolize ediyor. Gucci’ye Gitmek diye bir konu üzerine düşünüyordum. Pazarda Gucci’ye gitmek ister misiniz? Muhtemelen. Buna bir itirazım yok. Ama bütün Gucci’lere değil; ucuz ile pahalının bir aradalığı ilginç. Çalışma ihtimali nedir? Bilmiyorum.

Mimarların resimlerinin çoğunlukla binalar için yaptıkları eskiz sürecinin bir parçası olduğuna dair bir şey okumuştum. Böyle mi gerçekten?

Evet, aslında, her zaman bir binanın formunu resmetmek ile ilişki kurulmamalı, hissetmekle ilgili olabilir. Resim yapmayı seviyorum, çünkü çok belirsiz. Londra’daki stüdyomdaki bir duvarın üzerinde oldukça büyük bir tuval var. Bir eskiz defteri sayfası gibi. Bir tuval, iki ya da üç proje hakkında, zihnimdeki düşünceleri bir arada tutuyor. Bitince indirip yenisini koyuyorum. Devasa bir sayfa gibi.

Ama resim yapmanın oldukça yorucu olduğunu düşünüyorum. Üç dört saatlik bir çalışmadan sonra gerçekten dinlenme ihtiyacı duyuyorsunuz.

Mimarlığı daha kolay buluyorsunuz öyle ise?

Ah, evet. Çocuk oyuncağı. (Gülüyor.) Elbette onun farklı bir politikası var. Bütün gün bilgisayar karşısında çalışabilirsiniz ama resim için çok daha azı geçerli. Gözler için iyi olmasa da diğeri kadar yorucu da değil. Ve aynı derecede tatmin edici de değil. Bütün yaptığımın bir kutu içine hapsolduğunu hissediyorum. Çıktısını almak gerekiyor. Ama o bile, aynı şey değil.

Belki de o çok daha az elle tutulurdur?

Umarım kulağa çok kendini beğenmiş gelmiyordur ama resim yaparken aradığım şey imajdan daha öte bir şey. Bildiğimden daha fazlasını görmek istiyorum. Ve şimdiye kadar hiçbirinden bir sonuç alamadım. Çünkü kendileri olmak üzere yapıldılar, sadece sorular soruyorlar.

Mimarlıkta cevaplara ulaşmak zorundasınız. İlahi çözümlerden hoşlanmıyorum, belki de hiçbir zaman öncelikli bir sorun olmadığındandır. Ama mimarlıkta her zaman şeylerin nasıl değişmeleri gerektiğine ya da ne olabileceklerine dair bir önerinizin bulunması gerekli.

Sanat ve sanatçılarla oldukça ilgilenmenize rağmen yaptığınız bazı işler onlar tarafından pek kabul görmedi. Toronto’nun başka bir bölgesi olan Queen West’de tasarladığınız Westside Konutları, böyle projeler yüzünden yerlerinden olduklarını iddia eden bazı sanatçılar tarafından protesto edildi. Buna –sizin, kamunun mimarlıkla olan ilişkisini artması için cesaretlendirici biri olduğunuz biliniyor- tepkiniz ne oldu?

Bence konuşmak gerek. İnsanların arkalarından iş görmek yerine konuşmak gerekli. Ve ayrıca bence değişim kaçınılmaz. Gerçekten de. Dürüst olmak gerekirse, o bölge çok iyi değil. Kensington Pazarı sevimsiz ama ilginç ve pek çok insan oraya gidiyor. Ama o kadar insan Queen West’e gitmiyor.

Bence kimsenin olan şeyleri engellemeye hakkı yok. Buna rağmen başka ne tür şeyler olabileceğine dair bir tartışmada bulunmaya hakkınız var. Ne söylediğini bilen insanlarla çalışmayı seviyorum. Kimi zaman onları işin içine dahil etmeye çalışmamı suiistimal ediyorlar. Ve bir kısmı da sadece masraflarını düşünüyor. Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Ama istedikleri ve düşledikleri gibi bir mekân yaratabilirim. Kendini beğenmiş görünebilir, ama değil.

Yani eğer yaşayanlar değişimi kabul ederler ve katılımcı olurlarsa çevre çok daha iyi olabilir?

Eğer değişecekse ki değişecek, bu konuda ne yapacağız? Değişimin doğası nedir? Queen West’te sanatçıların yaşadığı o binanın koşulları oldukça kötü. Orada yaşamanın onlara çok pahalıya mal olmadığını farz ediyorum. Diyelim ki öyle, yaşamak için, çalışmak için bir yere ihtiyacınız var, çok da pahalı değil. Bu konuda ne yapabilirsiniz?

Belki de –bunlar saçma düşünceler- dümdüz arazide 150 katlı apartmanlar inşa edebilir, elde edilecek gelirle sizin için daha iyi stüdyolar yapılıp ve belki de karşılayabileceğiniz daireler de yaparak aynı yerde yaşamanıza ve çalışmanıza imkan sağlanabilirdi.

Yükseklik düşman değil. Toronto –işin aslı pek çok başka şehirde de- şehir merkezinde yoğunluğunu artırmanın bir sorumluluğu var. Ve Queen West şehir merkezinde. Ve hiçbir şeyi öylece bırakamazsınız – eğer tavrınız bu yönde “değişim olmaması” yönünde ise şehrin kuzeyine gittikçe kilometreler boyunca pek çok alt bölge ile karşılaşıyorsunuz. Bu tamamen sorumsuzluk.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.