Konya Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde 708 yıl boyunca tamamen kütük sütunlar üzerine yapılan ve görenleri kendisine hayran bırakan Eşrefoğlu Camii’nin nasıl bir statik hesapla inşa edildiği hâlâ gizemini koruyor. Eşrefoğlu Camii, ahşap sanatı içinde yükselen bir eser. Camiyi ayakta tutan ahşapların yüzyıllarca neden bükülmeden, çatlamadan, kurtlanmadan ve çürümeden dimdik ayakta durabildiği anlaşılamıyor. 1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey tarafından yaptırılan cami, üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen hâlâ sağlamlığını koruyor.

Bir çivi bile kullanılmamış
Ömrü az olan Eşrefoğulları’nın Selçuklu mimarî tarzından etkilenerek yaptırdığı tarihi cami, gerek iç hacmi ve detayları gerekse dış görünüşü bakımından ahşap camilerin şaheseri konumunda. Herhangi bir metal ile bağlanmayan ve bir çivi bile çakılmayan tamamen tahtaların birbirine geçmesi ile yapılan cami, aynı zamanda Türk ahşap işçiliğinin bir hazinesi sayılıyor. Anadolu’da ahşap direkler üzerine oturan düz tavanlı ulu camilerin en büyüğü olan tarihî yapı, üstü de düz toprak damla örtülmüş iken son yıllarda yapılan bir tamirle, dış görünüşü bakımından çok şey kaybetmiş. Ancak doğal kök boya ile renklendirilen ve bu sebeple hâlâ orijinalliğini koruyan 39 ahşap direk ile tavanı ilk günkü gibi duruyor.

Doğal klima
Yüzyıllardır ahşap direkler üzerine bir çivi dahi çakılmadan günümüze kadar ayakta kalan Eşrefoğlu Camii, Türk ahşap sanatının en büyük eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bahar başlarken yakın dağlardan kağnılarla kar ve buz taşınarak doldurulan caminin ortasındaki dört köşe çukur ise yüzyıllar önce yazın cemaatin nasıl serinletildiği konusunda ipuçları veriyor.