Haberler

Kültür Bakanı’na mektup

Tarih: 11 Ekim 2007 Kaynak: Akşam Yazan: Engin Ardıç
Sayın Ertuğrul Günay,

Gözüm üzerinizde, ne yapacaksınız diye merakla bekliyorum. Daha çok da, “basında size ne gibi pislikler yapacaklar” diye bakıyorum.

Eh, “eski bir solcu” olduğunuz için pek bulaşamıyorlar; “satıldı” diyecekler ama alacakları yanıttan korkuyorlar, dilleri varmıyor (seçimden önce size “zıt koşulan”, ters yönde “muadiliniz” olarak gösterilen bir başkası, gereksiz havalara girip havasını alan sevgili kardeşim İlhan Kesici unutuldu gitti bile, belki Deniz Baykal da onu “gölge bakan” yapmıştır, hani İngiltere’de var ya...)

Üstelik Atilla Koç’a beş yıl boyunca yaptıkları gibi sizinle dalga da geçemiyorlar. Velhasıl, işleri zor.

Peki sizin işiniz kolay mı acaba?

Sayın Günay, bendeniz elbette gazete köşesinden memleket yöneten serserilerden değilim. Size “şunu şöyle yap, bunu böyle yap” demem. İcraatınıza bakarız, ona göre değerlendiririz, olumlu ya da olumsuz, şimdiden bilemem.

Sol cenahtan birtakım eski kırıklarınız, özellikle de sinemacı ve tiyatrocular, sizden para koparıp “12 Eylül filmi” yapmak ya da metreslerine cip almak için (eskiden kürk alınırdı ama küresel ısınma var) kapınızı aşındırmaya başlamışlardır, sizin tasarrufunuzdadır, o işe de karışamam.

Size ne politika yolu göstermek bana düşer, ne de stratejik ya da taktik önerilerde bulunmak. Ancak... İki küçük ricam var. Bu memlekette eşek başı olmadığım için bu ricalarda bulunmak cüretini gösteriyorum.

Birincisi: “Büyük Topkapı projesini” lütfen öldürmeyiniz. “Dincilerin önerisiydi” diye rafa kaldırmayınız. Bu konuda basında size yapılacak her türlü baskıya ve gizli ya da açık itliğe kulaklarınızı tıkayınız.

Topkapı Sarayı eski görkemine kavuşsun. Yokolmuş olan kıyı köşkleri yeniden yapılsınlar. Merhum Çelik Gülersoy’un bizlere yadigârı olan o inci gibi Soğukçeşme Sokağı hariç, sur dibi asalaklardan temizlensin. Altında gizli geçit mi, Bizans definesi mi her ne gizli halt varsa var, yeter artık, jandarma da Cankurtaran ve Ahırkapı sırtlarını boşaltsın... Gülhane Parkı bugünkü sevimsiz suratından, itici kuruluğundan kurtarılıp yeniden saray bünyesine alınsın, Hasbahçe olsun. (Hasbahçe kavramıyla dalga geçecek uyuz amigolara kulak asmayın.) Sirkeci Garı kültür merkezi, sergi salonu olsun, motorlu taşıt trafiği yeraltına alınsın, tren istasyonu Kazlıçeşme’ye atılıp Topkapı’nın “dünyanın bahçesinden tren geçen tek sarayı” olma kepazeliği sona ersin...

Belki daha sonra sıra, “dünyanın dibine futbol stadyumu yapılmış tek sarayı olma” boyunduruğunu altmış yıldır taşıyan bir başka sarayı kurtarmaya da gelir. Çünkü herifçioğlu, “Özal yaptırdığı için” Swissotel’den rahatsız oluyor ama “İnönü yaptırdığı için” stadyumdan rahatsız olmuyor!

İkinci ricam: Anadoluhisarı projesinden vazgeçmeyiniz. Yıkılmış olan sur kesimleri yeniden yapılsın, kıyı trafiği alt geçide sokulsun, hisarın “içi doldurulsun”, turistik eşya satıcıları, kitapçılar, lokantalar, kafeteryalar kurulsun. Hem onun hem de Rumelihisarı’nın burçlarına, 1958 restorasyonunda ne hikmetse hiç akla gelmemiş olan “orijinal şapkaları”, hani şu “sivri ortaçağ külahları” giydirilsin.

Göreceksiniz ne kadar güzel, ne görkemli olacak... Kurşun kaplama da yapabilirsiniz, Fransa’dan “arduvaz” da getirtebilirsiniz, çok şık durur.

Bir proje çizdirip bakınız, isterseniz bir maket yaptırınız, bana hak vereceksiniz. Elbette Yedikule de aynı anlayışla elden geçirilmelidir. Hatta, şehir surları bile! Avrupa’ya her gittiğimde eloğlunun şatolarına bakıp bakıp hayran kalmaktan bıktım, kendi atalarımın şatolarıyla övünmek istiyorum!

Ne önemsiz bir yazı oldu değil mi, içinde terör yok, dolar yok, türban yok, Malezya yok, mahalle yok, karı kız da yok.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.