Haberler

Tekrar ediyorum: Başka Kaz Dağı yok!

Tarih: 19 Ekim 2007 Kaynak: Vatan Yazan: Haşmet Babaoğlu
Keşke izlemeseydim o programı! Keşke NTV kanalına zaplamasaydım da Kaz Dağı’ndaki altmış küsur noktada altın arama çalışmaları konusunda yükselen itirazlar karşısında Enerji Bakanı Hilmi Güler’in halini tavrını görmeseydim!

Sayın Bakan zaten “nolmuş canım, bu kadar büyütecek ne var!” havasında...

Üstüne üstlük masadaki kahve kupasını göstererek “sondaj denilen şey toprakta altı üstü on santim çapında, yani şu kupa kadar bir delik açar” diye vurgulamaz mı!..

Sanki bazı yabancı şirketler sırf “delik açma” arzularını tatmin için ve eğlencelik olsun diye Kaz Dağı’na gelmiş! 24 saat durmadan ve sekiz saatlik vardiyalar halinde ter dökerek böyle delikler açıp gidecekler sanki!

Bizler; Kaz Dağı’na sahip çıkmak isteyenler de ya çok safız ya da Bakan’ın deyişiyle “Türkiye’nin gelişmesini istemeyen bir takım çevrelerin oyununa” gelmek üzereyiz ya, bu gerçeği anlayamıyoruz!..

Bakan’ın yürüttüğü mantık işte böyle bir kapıya çıkıyor!

Pes vallahi!

Halkı göz göre göre aptal yerine koyan; kamuoyunu bir iki afili cümle ve çocukça benzetmelerle ikna edeceğini sanan siyasetçilerin mazide kaldığını düşünüyordum. Fena yanılmışım!

Merak ediyorum...

Sayın Hilmi Güler AKP grubunda ve Bakanlar Kurulu’nda da bu tarzda mı konuşuyor? Eğer öyleyse, vekil ve bakan arkadaşları bu konuşmalara nasıl bakıyor?

Dün akşam yayınlanan Yaşamdan Dakikalar programında da Kaz Dağı’nda altın arama konusu açıldı.

Laf yörenin zeytinyağına gelince sevgili Sinan Çetin atıldı hemen...

“Ne yani siz zeytinyağı altından değerlidir mi demek istiyorsunuz? Çok saçma” dedi.

Hayır. Değil.

Hiç saçma değil!

Altın değerli bir maden. Doğru. Altının ekonomik yararının doğal ve sosyal zararından yüksek olacağı bölgelerde yapılacak madenciliğe itiraz edileceğini sanmam. Ancak altın çıkartma işleminin ekolojik riskinin yüksek olduğunu unutmamak gerek.

Şunu bilelim: Hem bitki örtüsüyle hem oksijen yoğun havasıyla, hem de kültürel, tarihi zenginliğiyle Kaz Dağı’nın bir eşi benzeri daha yok.

Ona göz bebeğimiz gibi bakmalıyız.

Üstelik ekonomik ömrü 10-15 yıl olacak; Türkiye’ye vergi katkısı çok sıradan kalacak fakat toprağını zehirleyecek bir altın madeni bölgenin zeytinyağından daha değerli olabilir mi hiç?

Hatta su, Kaz Dağı’nın suyu (ki bilen bilir) bile tek başına altından daha değerlidir.

Tabii anlayana, değerini bilene...

Önceki Kaz Dağı yazım üzerine bölgede maden aranmasını savunan bir iki imzasız e-mektup geldi.

Beni okurlarıma karşı “saygı”ya davet eden ve “madem altın aramasında kullanılan siyanürü önemsiyorsunuz, peki Marmara Denizi sularına her yıl karışan siyanürü biliyor musunuz?” diye soran mektuplar...

Sanki Marmara’nın feci hali ortada değilmiş gibi!

Sanki benim çocukluğumda sıradan Marmara balıkları sayılan türler ortadan kaybolmamış; sanki deniz dibi dev bir kimyasal çöplüğe dönüşmemiş; beyefendi de bana “Marmara ölmemiş Kaz Dağı’nda altın için kullanılacak siyanür mü toprağı öldürecek?” diye sormaya kalkışıyor!

Gülüp geçsem mi, öfkelensem mi? Bilmiyorum.

Altın Madencileri Derneği’nin gönderdiği çok zarif üsluplu ve kapsamlı “bilgelendirme” mektubuna gelince...

Orada şöyle deniyor: “Modern hayatımızdan madenleri çıkarsak on bin yıl önce atalarımızın mağara dönemine geri döneriz.”

Ben de onlara şöyle diyorum: İyisiniz, hoşsunuz da küresel ısınma ve ekolojik hassasiyetler çağındayız!

“Yoksa siz teknolojiye düşman mısınız?” paravanının arkasına saklanmadan bu işleri konuşmanın-tartışmanın vakti hâlâ gelmedi mi?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.