Haberler

Röntgencilik ve Teşhircilik (YouTube, Facebook, Apartmanlar...)

Tarih: 12 Kasım 2007 Kaynak: New York Times Yazan: Penelope Green Çeviren: Ceren Bayazitoğlu, Mehmet Çalhan

Richard Meier'in  West Side Highway'de Bulunan Apartmanındaki Sergi

Berlin, Pekin ve Los Angeles tabanlı, bir mimari tasarım firması olan Graft’ta tasarımcı olan Jeremy Fletcher ve Alejandro Lillo, 2009’da Manhattan finans bölgesinde inşa edilecek olan cam duvarlı apartman kulesi, W Downtown’ın, baskın ve parlak iç mekanının tasarımını yaparlarken, röntgencilik ve teşhircilik arasındaki diyalog üzerinde çalıştılar.

Binanın cam duvarları sadece W apartman sakinlerinin değil, aynı zamanda aşağıdaki sokaktan geçenlerin de görmesine izin veriyor; ama Fletcher ve Lillo her dairenin içerisinde, mutfak ile yatak odası arasında bir pencere ve cam küp şeklinde olan banyo gibi, yaşayanların oda arkadaşlarına ve aile üyelerine de kendilerini gösterebilmelerini sağlayan, transparan oluşumlar da yaratmışlar. Fletcher’ın ifade ettiğine göre, fikir, yaşamın mahrem detayları veya en azından “duştaki silüetiniz gibi” estetik açıdan hoşa giden olanları çerçevelemek ve sergilemekti.

Fletcher, “İnsanların oynayabilecekleri sahneler tasarlıyoruz; ama bunlar bir metine dayalı ve gösterilmesi tasarlanan şekilde oluyor. Örneğin, yemek yapmak, yatak odasından sizi izleyen eşinizle olan bir gösteri olabilir.” diyor.

Her odanın mahremiyetinin, daha geniş veya daha küçük açıklıklara uygun, storlar ve ince keten perdelerle, kameranın diyafram aralığını değiştirerek, sağlanabileceğinden bahsetti. “Eğer, eşinizin sizi duşta traş olurken görmenizi istemezseniz, storu çekebilirsiniz.”

Marc Jacobs’un bu sonbaharda kendi özel etiketi ve Vuitton için tasarladığı giysiler gibi – üzerine içini gösteren elbiselerin dikili olduğu, arkada külotlu çorabın beline toplanılan etekler – Graft’ın transparan iç mekanları, ev hayatının daha mahrem ve günlük detaylarını sergilemenin devamlı olarak yeni yollarını arayan, kurnazca yorumlayan bir kültüre dayanıyor. Bir YouTube dünyasında, kişinin evi bir mahrem sığınak olmaktan çıkıyor: webcam için bir konteyner haline geliyor.

Sokak görünüşlerinin sistematik olarak W gibi, Richard Meier’in West Side Highway üzerinde yükselen teraryum benzeri iki binasının ardından yedi yıldır japon sarmaşığı gibi yayılan cam kulelerle yeniden yapılan New York şehrinde, yaşayanların hayatları, sanatçıların 24 saat canlı performans yaptıkları galeriler gibi giderek artarak sergileniyor ve onları uyuklarken veya şekerleme yaparken izleyebiliyorsunuz.

Bu her zaman hoş bir resim olmuyor.

Eylül ayında, New York şehrinin önemli emlak blog sitesi Curbed, Doğu 13. sokak’ta, yeni tamamlanmış, cam duvarlı bir konut binasının bir fotoğrafını yayınladı. Daha çok dağınık yatakhane odaları gibi görünen dairelerin içerisini doğrudan görebiliyordunuz. Şu anda her yerde bulunan bu binaların çevrelemesini ve yüzyılın modern mobilyaları ve tasarım giysileriyle donatılmış gözalıcı, parlak hayat tarzını ilan edilmesini pazarlanmasına sert bir yanıttı. Cama karşı yerleşmiş yapılmamış yataklar, parçalanmış Venedik tarzı duvar kağıtları, sandalye üzerine atılmış havlular vardı.

Rapora, üstünde şortlarla şınav çeken bir adamın görüldüğü fotoğraf eşlik ediyordu. “Birinci konut birliğinin, bir pencere örtü sistemi atölyesini de toplantı gündemine katması gerekmez mi?” diye gönderilen kederli bir posta merak ediyordu.

Şehir hayatı her zaman kamu performansı için basamak oluşturuyor ve diğer sakinlerin bir bakışını yakalayabilme, Jimmy Stewart’ın “Arka Pencere”de yapmış olduğu gibi, başkalarının hayatlarının filmini yarı örtülmüş perdelerinin ardından izleyebilme fırsatı onun bir memnuniyetidir. Fakat aynı şekilde, cep telefonları kullanımı doyma noktasına ulaşana kadar, kulak misafiri olunan telefon görüşmeleri umutlandırmak için kullanılıyordu – “14.’nün üzerinde 5’teyim” diye Bluetooth’una ve sizin kulağınıza bağırıyor – artık diğerlerinin dairelerini süzmek çekici gelmiyor ve kızımın sürekli olarak YouTube’da izlediği anlamsız videolar (bazı gençlerin kendi mutfaklarında yaptıkları evyapımı) gibi aynı hikaye üzerine tutunuyor.

Aslında, Facebook profil sayfası, “Mary uykuda! Jim çalışıyor! Lucy John’u arkadaşlarına ekledi” gibi durum güncellemeleri ile bilgisayar cam apartmanın ürkütücü (veya bakış açınıza bağlı olarak; duygusuz) bir ikizidir. Cam konutlarda bilinçsizce yaşanan canlı “gösteriler” ile bilerek zamanla daha fazla çevrimiçi geçirilen, ev aktivitelerin açıkça kaydedildiği zamanlarda yaşanan canlı “gösteriler” arasında bir davranış bağlantısı vardır. Bunun sonucu da, özel ve kamu arasında bir kültürel kafa karışıklığıdır.

Bir psikolog, MIT Teknoloji ve Birey Girişimi başkanı, Sherry Turkle, cam kuleleri “şekilde bir dönüm noktası” dışavurumu olarak görüyor.

Yirmi yıldan fazla bir süredir bilgisayarlar ve bilgisayar tutkunları üzerine çalışan Profesör Turkle: “Samimiyetle yalnızlık hakkında gerçek bir çelişki mevcut” diyor. “Biz bu binalarda şehrin anonimliğiyle yalnız mıyız, yoksa şehre bağlı mıyız? Ne gösteriyoruz ve ne saklıyoruz?

“Bu bize bilgisayarlarımızın başındayken, Facebook ağlarında iken ne yaptığımıza ayna tutuyor. Artık ne zaman beraber olduğumuzun, ne zaman yalnız ve izole olduğumuzun ayırdına varamıyoruz. E-posta yoluyla 300 kişiyle samimi bir ilişki içerisinde olabilirim ama bilgisayara bakınca kendimi her şeyden mahrum hissediyorum. Saatlerce veya günlerce tek bir ses bile duymuyor, kimsenin eline dokunmuyorum. Bence artık insanların nerede bulundukları belli değil.“
Profesör Turkle bu binaların bize teşhirciliğimiz değil, korkularımızın hikayesini anlattığını savunuyor.
Kuzey Kaliforniya Üniversitesi, Annenberg İletişim Okulu’ndaki Dijital Gelecek Merkezi müdürü Jeffrey Cole, cam ev metaforunun en kaçınılmaz ve en tehlikeli hissedildiği gençler ve dijital toplulukları üzerinde çalışıyor.

Profesör Cole “Tecrübelerim gençler ve özellikle genç kızların Facebook’ta bir cam evde yaşadıklarını bilmediklerini gösteriyor. Ağlarında kendileri ve kendi arkadaşlarıyla en iyi ilgi alanlarını gönülden paylaşan ve paylaşacak olanlarla birlikte olacakları hissine kapılıyorlar. Kalıcı kayıt konusunda yeterince bilinçli değiller. Ben aslında mahremiyetimizin olmadığını veya bizim güvenle içine çekilebileceğimiz çok çok az yerin kaldığını düşünüyorum.”

“Konut Düşünceleri: Oda Oda Nasıl Yaşadığımıza Bakın” kitabının yazarı Winifred Gallagher “modernist mimarlığın açık planları ve cam duvarları şehir yaşantısının rahatlığının bir ifadesiydi.” diyor. 20. yüzyılın başlarındaki modernizmin ilk zamanlarına işaret ederek “Birdenbire, artık mahrem kalmak ve gizlenmiş olmak istemedik” Buna tekrar keşfettiğimi Ms. Gallagher aynı noktayı işaret ediyor fakat bir yönle: “New York şehri pencerelerinde çelik ızgaralar ve çubuklar olan bir şehirdi. Çok güvensiz bir alandı. Günümüzde şehir artık olağanüstü bir şekilde güvenli. Cam bize hikayeyi anlatıyor. Philip Johnson’ın Cam Evi sadece New Canaan’da olabilecek bir şeydi. Artık bu şehirde de sahip olabileceğimiz bir şey. Tabi ki pencerenizden içeri bakan insanlarla ne kadar rahat olabileceğimiz düşüncesi hala var. Benzer bir durum, “komşularınıza” bağlanma ve sizinle birlikte orada kimlerin olduğunu bilmeniz gerekip de bilememeniz düşüncesi internette de devam ediyor.”

1970’lerde, psikolog Irwin Altman, insanların nasıl ilişkilerini geliştirdikleri üzerine “açılmalar ve kapanmalar” yöntemini, diğer gün de koyduğu gibi, kullanarak çalıştı.

“Yavaş yavaş kendilerini, kişiliklerinin yüzeysel seviyesinden dikkatlice daha gizli alanlarına doğru açarlar,” bir evdeki açılan kapılar gibi. Gizlilik teorisi düzenini şöyle tanımlar: Kendilerini açığa vurmak veya açmak istedikleri zamanları dengelemek amacıyla, bireyler kapalı ve yalnız oldukları anlara ihtiyaç duyarlar.

Altman, “Bunun bir yolu kendi evlerinde yaptıklarıdır. Salonlar, bizim herkese açık, en iyi özelliklerimizi, en iyi nesnelerimizi gösterdiğimiz, bize verilen değeri ve bizim ne kadar değer biçtiğimizi sergileyen odalarımızdır. Bunun dışında, yatak odalarımız gibi sınırları olan ve sadece bizi yakından tanıyanların girilmesine izin verilen mekanlar da vardır.”

Eğer bir topluluğun tamamı 24/7 “açık” oluyorsa, biraz da kapanma hakkı için direnir. Belki de bu, mimar Costas Kondylis’in Doğu 60. sokakta bulunan 31 katlı apartman binasının planının tamamı camken kireç taşına çevrilmesinin sebebidir. Onun dediğine göre cam, “çok fazla tanıdık hale gelen bir nesne” haline gelmiştir.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.