Haberler

Kar Kraliçesinin Demiryolu

Tarih: 14 Kasım 2007 Kaynak: Times Online Yazan: Tom Dyckhoff Çeviren: Merve Akdağ

Eğer hazır olarak Zaha Hadid’i bekleyen bir arazi olsaydı, bu Alp’ler olurdu. Tüm açıları, eğimleri, zirveleri ve uçurumları ile bozuk geometrisi Alpler’i mükemmel bir dünya zemini teşkil ediyor ve gözler bu araziyi takip ederken arazi baş döndürücü bir etki yaratıyor. Hadid’in melodramatik mimarlığı için terzi elinden çıkmış gibi olan Alp’ler, coğrafi güçlerin olanaklarını kullanarak geçmeye izin veriyor. Peki, onun dağların üstüne tasarladığı mimarlık tiyatrosu nasıl mı? Innsbruck’daki Nordpark Cable Trenyolu, Avrupa’daki ilk demiryolu tasarımcısı olan Hadid’in tasarımı ile Avusturya Alpler’ini parçalayarak geçen bir dağ treni gibi.

Şuna karşı çıkılamaz ki, 19. yüzyıl demiryollarının yüzyılı olarak kabul edilebilir ve Hadid’den de Taş Devri’ne ait birşey beklenemezdi. Onun için bir şeyler büyük adımlarla 21. yüzyıla atladı. Demiryollarının altın çağını doldurdu ve Avrupa’da St. Pancras’ı geçen ilk tren oldu. Gözkamaştırıcı, hızlı ve doğayla barışık tasarımı ile hava taşımacılığı yayalara da açık, sabit bir biçime dönüştü.

Zaha’nın mimarlığı hareket için yapılmış. Bu roket yakıtlı bir şey. Mimar, boşluğun eski statik kurallarını yıkıyor; duvarlar, kaplamalar, düz açılar ve Rönesans’ın tek boyutlu görüş açısını atlıyor ve onu uzaysal, aynı zamanda da akıcı bir şekilde yeniden nitelendiriyor. Daha da hızlanarak boşluk ve sizin aranızdaki tecrübeleri büzüyor. En iyi anlatımı ile, “çağdaş dünyada gezinmek” olarak tarifliyor kendisi bunu. Formları tasarlarken şekil değiştirtiyor (bilim-kurgu gibi) ve boşluğun biz içinden geçerken şekil değiştirebilen bir biçim kazanmasına da izin vererek katı bir duruş sergileyen sanatsal bir arazi olmasını sağlıyor.

Sekiz sene önce Innsbruck’da bir yapı daha tasarlamıştı. Bergisel Kayak Alanı, spiral dönen betonarmesi, zevkli kıvrımları ile ve Milk Tray reklamına atıfta bulunuyordu. Şu anda ise Nordkette’nin güneye bakan yamaçlarında, buranın şehirden yükselip dağın alçak eğimlerine çıkan demiryollarını tasarlıyor.

1 Aralık’ta açılacak olan Nordpark Demiryolu, aslında sadece Innsbruck sakinlerinden kuzeyde oturanlar için yapılmış. Alpler’in geleneksel tarihinden yola çıkan bu manzaralı demiryolunda, farklı bir hareket tecrübesi, gözalıcı açılar ve trene binmenin tehlikesi de varış yeri kadar önemli hale geliyor. İklim değişikliklerinin buradaki havayı tehlikeye sokmasından sonra Alpler’in ekonomik dönüşümleri için kış sezonundan yaz sezonuna uzanan, gezinti ve bisiklet turlarını da kapsayan bu projenin etkisi sene boyunca kullanılıyor.

Heyecanı tüm dünyayı aldı. İnce füniküler demiryolu, Innsbruck’un çikolata kutusu gibi olan şehir merkezinde beliriyor, nehirin üstünden geçiyor ve hızla büyüyerek başdöndürücü açılarla dağlara fırlayıp Alpler’in şaşırtıcı panoramasına açılıyor. Hadid’in bu mimari düzenlemesi sayesinde şehirdeki alışveriş merkezleri ile dağın tepesi arası 25 dakika sürüyor. “Bu mesafe hiç bu kadar yakın olmamıştı.”

Zaha’nın dört istasyonu da kendi içinde gözalıcı tecrübelere sahip, aynı demiryollarının ilk kurulduğundaki görkemli istasyonlar gibi. Muhafazakarlara göre estetik, ayrılmanın ve varmanın manevi etkisi ve yaşanan tecrübelerin kalitesi, demiryolu mimarisinde işlevsel ve mühendislik taraflar kadar önemli.

Tabi ki bunlar Zaha için çok daha önemli. Günümüz mimarlığında ve mühendisliğinde estetik, işlevsellikten çok daha önde; form aslında işlevi de getiriyor. Bu istasyonlar, kar kraliçesinin camdan sarayları gibiler. Trenin hızı, kar tanelerini tahrik ederek geçiyor ve rüzgarı ile havada donup kalıyor. Proje mimarı Thomas Vietzke, “Burası donmuş bir sıvıyı akla getiriyor” diyor. “Buzulların şekilleri üzerinde çalıştık. İstasyonların, buzullardan oyulup eğimden düşen buz parçaları gibi gözükmesini istedik.” Hadid’in ofisi proje maliyetini henüz açıklamadı.

Hadid, 1970’lerin sonlarındaki Londra Mimarlık Cemiyeti’nin Rem Koolhaas, Daniel Libeskind gibi harika jenerasyonundan geliyor. Ve bu mimarlar postmodernizme çok daha şiddetli ve çağdaş bir tepki veriyor: Süpermodernistlik. Zaha için bu, modernizimin ilk anda neleri daha enteresan yaptığına dikkatleri çekmek anlamına geliyor. Bu durum, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra oluştu. Gelecekçi ve üstünlükçü sanatçılar hala çağdaşlıkta ön plandayken, emsalsiz hız, havaya yükselen mekanizmalar ve yeryüzünü yeniden şekillendiren ve yeniden tecrübe edilen yüzeyler... Onlar yeni sanat ve mimarlık anlayışı ile hızı kontrol etmeye çalıştılar. Üstünlükçü Kasimir Malevich’in yazdığı gibi, “Biz sadece boşluğu dünyadan kopartıp bağımsız hissetmeye çalıştık.” Bu düşüncelerin hiçbiri hayata geçitrilemedi, taa ki Hadid gelene kadar.

Hadid’in kayak alanını istasyonlarla karşılaştırırsanız, ofisindeki estetik gelişimi on yıldan daha az bir sürede yaptığını görürsünüz. 1990’ların sonunda, Innsbruck onu ilk çağırdığında Hadid, yapılması imkansız görülen ve inşası hiç de ekonomik olmayan Cardiff Bay Opera Evi bozgununun gölgesindeydi. Kayak alanı projesi, Cincinnati Sanat Merkezi, Leipzig’deki BMW Fabrikası ve Wolfsburg’daki Fizik Merkezi’nden her biri onun mühendislikle beraber şaaşalı mimarlığının göstergesiydiler. Nordpark, onun mimarisinin yeni çizgisini belirleyen bir tasarımdı; sıvıdan katıya dönüşen iki malzeme: beton ve cam. Şekil olarak çıkıntılı açılar, düzlemler ile uçan veya kesişen alanlar, duyumsal Dali bükümleri, dijital çağ için biçimler, kusursuz yüzey kalitesine sahip, iskelet sistemden çok daha gelişmiş bir kabuğu oluşturan tasarımlar...

Bu tipik Hadid aceleciliği, bir estetiği tam olarak öğrenmeden diğerine geçişi, anlaşılması güç ve gaddarca oluşturulmuş iç hacimlere sebep oluyor. Doğadaki kıvrımları kullanmak ifade edilemeyen sayısal değerler oluşturuyor; aynı Brunelleschi’nin bir zamanlar Floransa’da Duomo için tasarladığı kubbe ya da önemli ölçüde bilgisayar desteği ile tasarlanan Dünya’daki ilk yapı olan Jorn Utzon’un Sydney Opera Binası gibi.

Çağdaş sistemlerde bilgisayarın tasarımı desteklemesi (araba tasarımları gibi), daha karmaşık bükümlerin oluşabileceğini gösteriyor. Nordpark İstasyonları’nın her cm’si farklı yönlere akıyor. En büyük meydan okuma, kesinlikle Zaha Hadid’in düşündüğü kesintisiz, boşluğu sıyırıp geçen, dijital yüzey. Çelik bir iskelet sisteminde kalıp gibi asılan, beyaz katı cam panellerin her biri eşsiz. Hadid’in şablonu bir uçak, bot veya araçtaki kesiksiz yüzey gibi.

İstasyonlar ışıldıyor fakat yakınlaştıkça kusurları büyüyor; İpod’daki bir çizik gibi veya bütünüyle beyaz bir halıdaki bir leke gibi. Bu masif bükümler cam parçaları ile sarılırken kesişimlerde oluşan bağlantılar çirkin birleşimler oluşturuyor. Bu da sürecin bir bedeli.

Zaha, kendine inanılmaz bir estetik meydan okuyuş tarzı kurdu. Yıllar geçtikçe gelecek sistemlerde akışkan şekilli araçlar ve uçaklar için yapılan yapım sistemleri gereken yatırımlarla mimarlığa erişebilir. Şu an için, işlerimizin süreçlerini globalleşen mimarlığa göre ayarlamamız gerekmektedir, bunu göze alabilen en cesaretli mimar gibi. Londra’daki Irak’lı mimarın tasarladığı, inanılmaz kıvrımlı çin’de üretilip Avusturya’da sergilenen bu yapı gibi.

Demiryolunun Tarifesi
Innsbruck - Hungerburg
Yetişkin: Tek 3.40 Euro, dönüş 5.60 Euro
Genç: Tek 2.70 Euro, dönüş 2.80 Euro
Çocuk: Tek 1.70, dönüş 4.50 Euro
Yolcular, Hungerburg’dan 2.335 m’lik Hafelekar Dağı’nn tepesine kablolu araçla ulaştırılacaklar.

Konuyla İlgili Linkler
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.